Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10795
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2280) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1672)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Prof. Ata ATUN - (Ziyaretci) 15.06.2018 22:50:48

Loizidou, Tazminat ve İade

Loizidou, Tazminat ve İade

Kıbrıs Rum tarafı Loizidou konusunda bilinçli girişimler yapıyor, çok akıllıca siyasi oyunlar oynuyor ve uzun vadeli politik tuzaklar kuruyor. Zaten başka bir seçeneği de yok. Hiçbir zaman ve hiçbir koşulda Türklere karşı askeri bir zafer kazanması mümkün değil. Tek çaresi her zaman yaptığı gibi bir Hristiyan kulübü olan Avrupa Birliği`ne sığınmak, bu topluluğun bir parçası olmak, Avrupa`nın Haçlılarını arkasına alarak Türkiye`den Kıbrıs`ı ve 1796 yılında Rigas Ferreos`un kurallarını ilan ettiği ve haritasını çizdiği Megali İdea`da (Büyük ülkü) belirtilen toprakları almak.

Türkiye`nin AB ile hukuksal bağı sırası ile 1987 ve 1990 yıllarında başladı. Gerçekte bu Turgut Özal`ın Türkiye`nin uluslararası savunma sisteminin altyapısını oluşturmadan attığı bir adım oldu. Özal hükümeti Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyonu`na (Komisyon) bireysel başvuru hakkını 28 Ocak 1987`de, Avrupa İnsan Hakları Divanı`nın (Divan) zorunlu yargı yetkisini ise, 22 Ocak 1990`da imzalayarak yürürlüğe koydu.

Avrupa Birliği`nde 1989 yılında 11 No.lu Protokol`ün yürürlüğe girmesinden sonra yargı sistemi değişti ve Komisyon ile Divan birleşerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) olarak tek bir çatı altında faaliyete başladı.

Bu gelişme tam da Kıbrıs Rumların yana yana bekledikleri, Türkiye`nin bireysel başvuru yetkisini tanıma kararını da içerdiğinden, Kıbrıs`ta mülkiyet ile ilgili davaların Türkiye aleyhine yağmur gibi açılmasına yol açtı.

Girne`de iki katlı taştan bir binası olan Titina Loizidou Kıbrıslı Rumların uluslararası hukuk konusunda uzmanlaşmış avukatı Achilleas Demetriades`ı tutarak bu davalara öncülük etti ve kısa bir geçiş ve hazırlık döneminden sonra dava için AİHM`ye başvuru yapıldı. Loizidou söz konusu davasında mülkiyet hakkının ihlal edilmesine ilaveten 19 Mart 1989 tarihinde Akıncılar köyüne doğru yapılan bir protesto yürüyüşünde Türk askerleri tarafından engellendiği ve tartaklandığı iddiasında bulundu. Komisyon ``Mülkiyet Hakkı´´ ile ``Serbest Dolaşım´´ hakkını ayırarak Loizidou`yu talebinde haksız buldu. Rum Yönetimi bu sefer konuyu Divan`a götürdü. Divan başkanı Yunanlı hakim, ailesi ile birlikte Kıbrıs`a davet edildi, yedirildi, içirildi, en üst düzeyde konuk edildi, altın liyakat madalyası verildi.

Duruşmada Türkiye, Rum Yönetimini ilk kez muhatap alarak stratejik bir hata yaptı. Divan`ın 18 Aralık 1996 tarihinde verdiği karara 17 yargıcın 6`sı olumsuz not düştü. Kararda KKTC tanınmış bir devlet olmadığı ve TSK`nın adadaki varlığı ile Türkiye`nin adanın kuzey kesiminde söz ve kontrol hakkı bulunması nedeni ile her tür ihlalden sorumlu olduğu belirtildi. Bu karara göre Loizidou`nun talep ettiği mülkiyet hakkının ihlal edilmesi 1974 yılından başlamak üzere ``süreklilik´´ kazanmış oldu ki, hukukçu değilim ama bence bu yanlış bir karardı ve 22 Ocak 1990 tarihinin gerisini kapsayamamalıydı. Davanın tazminat kararı ise 28 Temmuz 1998 tarihinde alındı.

Türkiye, dava konusunun siyasi bir sorun olduğu ve Divan`ın kendi yetkisini aştığı görüşünde olmasına rağmen Aralık 2003 tarihinde Loizidou`nun tazminatını yüklü faiziyle birlikte ödedi ancak Loizidou yerine Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Walter Schwimme`ye ödeyerek Rum Yönetimini veya Loizidou`yu muhatap almadığını açıkça ortaya koydu. Davacı Loizidou ve Avukatı Demetriades Rum Yönetiminin telkinleri ile istenilen hedefe ulaşamadıkları için gidip bu tazminatı almadılar, akıllarındaki hinoğlu hinliği yerine getirmek uğruna.

Bu davranışları tam da Dimyat`a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaya benzedi ve siyasi kazanım dengesi zaman içinde aleyhlerine döndü. AİHM`nin karar gerekçesi ile kuruluşu AB nezdinde yasallaşan ``Mal Tazmin Komisyonu´´ devreye girerek Loizidou`nun komisyona müracaat etmesi için davet yaparak konuyu sonlandırma talebinde bulundu. Loizidou`ya gönderilen resmi yazıda müracaat etmesi halinde ise mevcut araştırma çerçevesinde ``67/2005 sayılı yasanın 8`inci maddesinin (1) ve (2). fıkraları altında iadelerinin mümkün olmadığını tazminat veya takaslarının yapılabileceği ve talep etmesi halinde kullanım kaybının da ödenebileceği´´ kendisine bildirildi.
Bu son ``Mal iadesinin yapılmayacağı´´ adımı gerek Loizidou`da gerekse de Dimitriades ve Rum Yönetiminde şok etkisi yarattı. Artık Loizidou ve benzerlerine mal iadesi yapılmayacağı kesinleşmiş oldu ancak bana göre, Loizidou davasının 28 Temmuz 1998 tarihinde alınan tazminat kararına karşı, Türkiye`nin ve KKTC`nin, tam da Rumların yaptığı gibi, ``müzakereler sonucunda Kıbrıslı Türklerin hükümet yönetiminde, Mecliste ve Bakanlar kurulunda eşit haklara sahip kurucu ortak olacakları yeni devletin kuruluşundan sonra mülkiyet konuları sonuca bağlanacaktır´´ kararını alması ve her tür tazminatı ve iadeyi anlaşma sonrasına ertelemesi daha doğru bir uygulama olacaktı.

Tüm okuyucularımın mübarek Ramazan Bayramını en içten dileklerimle kutlarım.

Prof. Dr. Ata ATUN
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
e-mail: ata@ataatun.com veya ataatun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: AtaAtun1




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.