Mehmetçiklerimizin katili rejim güçleri olsa da suç ortakları Rusya ve İran`dır
Mehmetçiklerimizin katili rejim güçleri olsa da suç ortakları Rusya ve İran`dır
Şoçi Mutabakatı ve Astana süreci çerçevesinde Moskova ile varılan anlaşmalara sadık kalınacağı ve İdlib`de Şam rejim güçlerini dizginleme konusunda Türkiye`nin ``Rusya`ya güven politikasının´´ açıkça başarısızlıkla sonuçlandığı görülmüştür. Önce M5 karayolu, sonra da Kafranbel`in kaybı yeni kayıpların habercisiydi hem de Rusya`nın ihaneti açıkça görülmeye başlanmıştı. Ankara, Moskova ile bundan sonra iş birliğinin devam etmesi halinde Suriye`deki varlığının büyük bir kısmını riske atmış olacağını bildiği için kendi ordusuyla müdahalede bulunmaktan başka şansı kalmamıştı. Türkiye doğru olanı yaptı, ancak Rusya`nın bu derece ihanetinin olacağını hesaba katmamıştır.
Rus generallerinin koordine ettiği ve verilen hava desteğiyle rejim güçlerinin düzenlediği o hain saldırıda 33 askerimiz şehit oldu. Rejim güçleri, Rusya ile İran desteği olmadan Türk ordusu ile savaşmaya cüret edemez. &8230;Ve unutulmasın ki; karşımızda Şam rejim güçleri görünse de arkasındaki asıl güç, İran ve Rusya`dır. O hain saldırının faili rejim güçleri olsa da destekleyip yöneten hatta kışkırtan oldukları için suç ortakları ve asıl sorumluları Rusya ve İran`dır. Başkan Erdoğan`ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile &8216;yüz yüze görüşebileceğini` söylemişti. Kremlin`inise bu görüşmenin gerçekleşmeyeceğini açıklaması, ayrıca, İran`ın ``Suriye`yi terörist artıklarından temizlemek için önemli bir adım´´ olarak İdlib`deki gelişmelerden memnuniyetini ima eden açıklamaları, verilen desteğin ve Türkiye`ye düşmanca tavrın en bariz örnekleridir. Gelinen noktada müzakere değil, mücadele dönemi başladığı kesindir. İdlib`e kara ve hava operasyonu süratle icra edilmeli. Her türlü engele karşı güç ve zor kullanmaktan kaçınılmamalıdır. Aksi halde milli onurumuz zedelenir, bölgesel kazanımlarımız ile itibarımız telafisi zor kayıplara uğrayacaktır. Moskova ve Şam savaş suçu işliyor Terörle mücadele kapsamında alınan önlemler uluslararası hukuk çerçevesinde garanti altına alınan insan haklarını yok sayamaz. Ayrıca, Rusya ve Şam rejimi, tüm muhalif güçler ile sivil halkı terörist görmektedir. Hava ve kara operasyonlarında hedef gözetmeksizin sivil halka yönelik kitlesel katliamlar düzenlenmesi, asla terörle mücadele değildir. Rusya, İran ve rejim güçleri sivil halkı terörist olarak görürken, Türkiye`yi tehdit eden PKK terör örgütü ve onun Suriye`deki yapılanması olan YPG ile iş birliği içindedir. Bütün bu gerçeklere göre terörle mücadele işin bahanesi, asıl hedef rejim karşıtı sivil halk ve o sivil halkı koruyan ve de terör unsurlarıyla mücadele eden Türkiye`nin varlığıdır. Rusya ve İran destekli rejim güçlerinin terörist olarak gördüğü sivil halka yönelik saldırıları bir &8216;Savaş Suçu`dur. Rusya ile İran`ın rejim güçlerine destek vermesi, operasyonları yönetmeleri ve fiilen taraf olmaları yapılan toplu katliamların suç ortaklarıdır. Moskova`ya ihanet etti Başkan Erdoğan`ın 2015 sonlarında Rusya ile ittifak arayışı büyük bir jeopolitik dönüşüm olmuştu ve bu bölgesel acıdan çok önemli bir gelişmeydi. Ancak Rusya, İdlib konusunda ihanet derecesinde Türkiye karşıtı bir tavır takınarak bu önemli ve tarihi stratejik planın önünü kesti. Ankara`da Rus heyetiyle görüşmeler devam ederken, Rus devlet tv kanalları, ``Türkiye bizim askeri uçağımızı düşürmüştü´´ başlığı altında Moskova`nın Türkiye`ye ihanetine kılıf hazırlayan ve kamuoyunu hazırlayan bir propaganda kampanyası başlattı. Putin`in hedefi kendi çıkarları uğruna İdlib`i Şam yönetimine teslim etmektir. Bunu gerçekleştirebilmek için İdlib`de Türkiye`nin desteklediği Suriyeli muhalifleri yenilgiye uğratmanın şart olduğuna inandığı için verdiği talimatlarla rejim güçlerini yereldeki Rus askerleri hem destekliyor hem de fiilen operasyonlara katılıp yönetiyor. Putin, İdlib konusunda kararını vermiş ve Başkan Erdoğan`ın ne düşündüğünü de önemsemediği açıkça görülüyor. İdlib`de &8216;müttefikimiz` olarak kabul ederek birlikte hareket ettiğimiz Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından küçük düşürücü tavırlar ise asla kabul edilir değil. Gelinen noktada Rusya ile ilişkilerimiz yeniden gözden geçirmeliyiz. Çünkü masada ve sahada şartların seyri değişti ve de hızla değişmeye devam ediyor.
|