Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (278)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1674)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan Aytar - (Ziyaretci) 17.10.2016 21:14:49

MUSUL`DA IŞİD`İN İLK SAVUNMA HATTI DÜŞÜVERDİ




Irak Başbakanı H.el İbadi, 2014`den beri IŞİD kontrolündeki Musul`un kurtarılması için ABD öncülüğünde koalisyon güçlerinin havadan ve karadan destek verdiği operasyonun başladığını duyurdu.
Irak Türkmen Cephesi Başkanı E.Salihi, IŞİD militanlarının direniş göstermeden kenti terk ettiğini belirtti...
Çünkü İŞİD; ABD`nin eski Irak büyükelçisi J.Negroponte ve Kuzey Irak`tan sorumlu "çuvalcı" komutanı D.Petraeus tarafından kurulmuş,
Yakın komutası Türkiye, Suudi Arabistan ve Nakşibendi aşiretlerine verilmiş, ABD`nin bir vekil gücüdür.


2014`de ABD ve İsrail: Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar`ın mutabakatıyla Irak`ın bölünmesi girişiminde bulundu.
Türkiye, bu girişime Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidarının,
Hem Kuzey Irak Kürt Yönetimi sahasında ekonomik ilişkilerden örgütlediği İslami sermaye ile Kürtlerin Türkiye ekonomik ve siyasi kontaklarına bağlılılığından hareketle bağımsız Kürt Devletini pasifize edebileceği düşüncesi,
Hem İslam Birliği başlığında bir Sünni koridor üzerinde "bölgeyi kazanırsak petrolü ve Misak`ı Milli topraklarını da kazanırız" politikasıyla katılmıştı. 


Erdoğan,bu politikasında Irak`ta Şii yerleşim bölgelerine bombalı terör saldırıları planlamakla suçlanan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi`nin örgütselliğinden,
M.Barzani`nin de merkezi hükümeti zayıflatmak için T.El Haşimi`ye bağlı Saddam`ın BAAS ordusundan bakiye Iraklı Sünnilerinin oluşturduğu güçlere olan ihtiyacından yararlandı...
Böylece Erdoğan; Kürt Barzani ve Sünni El Haşimi ortaklığının Irak hükümetini oluşturan koalisyon ortakları arasında bir krizi tetiklemesini: Şii Başbakan Maliki`yi devirmeyi: Irak toprak bütünlüğünü sarsmayı hedefledi; düpedüz ABD ile İsrail`e hizmet ediyordu...


Nitekim IŞİD; 2014`te ne Irak Ordusu ne de Kürtlerle çarpıştı.
Savaşmadan Musul`u ele geçirirken, yakın zaman önce Washington`ın Irak birliklerine teslim ettiği silahlara da kondu.
Peşmerge güçleri de Kerkük`ü ele geçirdiler...
Türkiye ise Türk askerinin nezaretinde  İŞİD terör örgütünün Suriye ve Irak`ta yasal sahiplerinden çaldığı petrolün ana tüketicisi olmuştu...


Şimdi Musul`un çevresi sarılıyor ve giderek çember daraltılıyor.
Operasyonda hava kuvvetleri ve topçu atışlarından yararlanılarak güya IŞİD`in baskı altına alınacağı bir süreç yaşanıyor.
Aslında ABD, bu operasyonun seyircisi olan dünya kamuoyuna müthiş bir gösteri sunuyor...
İşte İŞİD Musul çevresinde açtığı hendeklerde ham petrol yakıyor.
Musul çemberini daraltmak üzere ilerleyen koalisyon konvoyunun önünde zırhlı araçların yanı sıra iş makineleri bulunuyor.
IKBY Hükümeti ile Irak Federal Hükümeti arasında yapılan anlaşmayla,Musul`un güneyinde konuşlu Irak güçleri harekete geçmiş,
Ninova Muhafızları ve Peşmerge güçleri çatışma olmaksızın 7 köyü IŞİD`den geri almıştır.
Doğu`da Zerdek Dağı`nda ABD askeri topçu birlikleri Musul Ovası`nı ağır toplarla vuruyor, insansız hava uçakları ovayı gözetliyor.
Türkiye`nin eğittiği Sünni savaşçılar da Başika cephesinden operasyona katılmıştır ki;  Eh! hepsini ABD destekliyor.


Esasen konaklama merkezleri Türkiye`de Kilis ve Gaziantep olan Musul`daki IŞİD militanları;
Suriye Cerablus`ta Türk Ordusu karşısında çarpışmadan Rakka ve Deyrizor`a göç ettiği gibi Suriye`ye göç etmeye başlamıştır. 
Operasyonun son aşamasında zırhlı araç ve piyade hareketi başlatılarak Musul teslim alınacaktır... 


Ne ki, Musul`un kurtuluşu için yapılan askeri harekât, işgalcinin değiştirilmesi  ardından bu bölgenin tarihi sakinlerinin değil,
Burada "Sünnistan"ın kurulması niyetini taşıyor.
Bu, ABD`nin Irak`ın bölünmesi için IŞİD`e havale ettiği işi tamamlayacağı,
Dini açıdan homojen bir devlet yaratmak amacıyla başta Hıristiyanlar ve Yezidi Kürtlerin sürülmesi ya da katledilmesi olmak üzere İŞİD`in uyguladığı etnik temizliğe devam edileceği anlamına geliyor... 


Ama bölgede ABD`nin yeni bir strateji geliştirdiğine dikkat gerekiyor.
Bir kaç gün önce Suriye çatışmasına diplomatik bir çözüm getirmek üzere Rusya ve ABD liderliğinde Lozan`da bir toplantı düzenlenmiş,
Rusya`nın Suriye`deki ateşkesin uygulanması, ılımlı muhaliflerle militanların ayırt edilmesine yönelik talepleri doğrultusunda diyaloğun devam edebileceğine ilişkin umutlar yeşermiştir.
ABD Dışişleri Bakanı J.Kerry`de görüşmelerin ötesine geçmek zorunda olduklarının bilincinde olduklarını belirtmiş,
"Suriye`de mezhepsel bir çatışmayı tahrik edecek daha büyük bir savaşın veya süper güçler arasında yıkıcı sonuçları olacak bir çatışmanın ateşini yakmak istemiyoruz" demiştir.


Ancak Kerry, "Ruslar ve Esad şunu anlamalı ki, bu savaş siyasi bir çözüm olmadan sona ermez. 
Çünkü diğer ülkeler muhalefeti desteklemeyi sürdürecek ve daha fazla terörist yaratacak; Suriye ve bölge de bunun kurbanı olacaktır.
Başkan Obama bu noktada hiçbir seçeneği masadan çekmiyor.
Rusya`ya yönelik ilave yaptırımlar düşünüyor " ifadesiyle Rusya`ya tembihte bulunurken yeni stratejinin de işaretini vermiştir.


ABD; Musul`da Irak`ın parçalanmasını alevlerken,
Bir taraftan da Yezidi, Hiristiyan ve Türkmenler de Kürtler gibi özerk bir bölge talebinde bulunuyor.
Suriye`de, Lübnanlı Velid Cumblat`a bağlı bağımsızlık yanlısı bir Dürzi grubu oluşturuluyor.
Üstüne üstlük Körfez`deki petrol ülkeleri orduları, Suriye`ye karşı savaşı kendi başlarına sürdürmekten çekinirken,
1 Ekim`de BAE`ne ait Katamaran tipi bir savaş gemisi, Yemen`de Rusların fırlattığı karadan-denize bir füze ile imha edilmiştir.

 
Bu ve benzeri gelişmeler ABD`nin destek vermemesi halinde hiçbir müttefikinin;
Suriye`de, Irak, Yemen, Körfez ülkelerinde denge sağlayabilmesinin olanaklı olmadığı sonucunu gösteriyor.
Üstelik ABD, Şam`a karşı saldırıyı başlatmak adına oluşturduğu çok devletli sözde IŞİD karşıtı koalisyondan da ışık almıyor. 
Bu yüzden tek seçenek olarak kalan doğrudan askeri çarpışmayı göze alıyor... 
ABD`nin doğrudan askeri çarpışmayı göze alması, Rusya`nın Suriye`de S-300 ve S-400 hava savunma füze bataryalarını konuşlandırmasına, 
Uçak gemisi yoldayken, üç yeni savaş gemisini Akdeniz`e getirmesine yol açıyor...

 
Suriye`yi her daim destekleyen, Lübnan`da Hizbullah ile İsrail`e karşı mücadele eden,
Yemen`deki iç karışıklıkta Şii Husilere destek veren ve bölgede çok önemli bir konumu olan İran;
Türkiye`nin İsrail ile yakınlaşmasından, Bölgesel Kürt Yönetimiyle yakın ilişkiler kurmasından ve Tebriz Türklerine sahip çıkmak siyasetinden rahatsızdır.
Şimdi de Türkiye`nin Musul ve Kerkük olmak üzere Kuzey Irak bölgesindeki etkinliğini engel olmak istiyor.
Bunun için Irak merkezi yönetim üzerinden baskı yapıyor.


Fakat Başkan Obama, tek seçenek olarak askeri çarpışmayı göze alsa ve bu paralelde bir taban sağlasa da,
ABD başkanlık seçimleri bütün sonuçları beklemeye alıyor.
Çünkü Senato ve Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçi liderleri, başkanlık seçimleri arifesinde Başkan Obama`nın vetosunu geçersiz kılmış,
11 Eylül saldırılarıyla ilgili "Terörün Destekçilerine Karşı Adalet " yasasını çıkarmıştır.


Yasa; Suudi Arabistan`ın ajanlar ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ABD`de faaliyet gösteren bir terörist hücreyi desteklemesi, bu örgütün de 11 Eylül saldırılarını planlaması ve gerçekleştirmesi gerekçesi taşıyor.
Böylece Suudi Arabistan, saldırıda hayatını kaybedenlerin ailesine, manevi ve psikolojik zarar gören New York`lulara karşılanamayacak çok yüksek tazminatlar ödemekle karşı karşıya bulunuyor.
Bu durum İsrail`in; Suudi Arabistan ve  Arap Dünyası ile geliştirdiği ilişkilere dayandırdığı  İsrail-Filistin arasındaki barış ve bölgedeki güvenliğine dayanan stratejisini beklemeye alıyor.


Cumhuriyetçiler, başkanlık seçimleri öncesinde ABD derin devletini ve Yahudi lobilerini etkilemeyi amaçlamış,
"Başkan Cumhuriyetçi olsun, çoğunlukta olduğumuz Temsilciler Meclisi ve Senato`da bu yasayı kolayca değiştiririz "demişlerdir.
Bu yüzden "Tek seçenek olarak askeri çarpışmayı göze almak" cüreti  Başkanlık Seçimlerini bekleyecektir.
O halde şimdilik Başkan Obama yalnızca partilisi H.Clinton`a alan hazırlamaktadır.


"B planı" mı dediniz? Barzani`nin talebiyle Musul`a girmek, olmazsa Musul Sünnilerini sığınmacılığa özendirmek,
"C planı" ise Fırat Kalkanı yöntemiyle Musul`a girmek, olmazsa Türkiye`de ki sığınmacılara Avrupa kapılarını açmaktır.
Açılın, "İslami Cihad`ın lideri geliyor..."


18.10.2016






Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.