NATO, Türkiye’nin haklı taleplerini karşılar noktaya gelmeli
NATO, Türkiye’nin haklı taleplerini karşılar noktaya gelmeli 22 Haziran 2022
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
NATO, tarihinin en önemli zirvelerinden birini 28-30 Haziran tarihleri arasında Madrid’de gerçekleştirecek.
Zirvenin iki ana gündem maddesi olacağı görülüyor. Birincisi, ittifakın NATO 2030 girişimi etrafında kabul edeceği yeni stratejik konsept belgesi; ikincisi ise Ukrayna’daki savaşa yönelik önümüzdeki dönemde izlenecek stratejiler.
Ankara’nın NATO zirvesinde tüm uyarı, çağrı ve şikâyetlerine rağmen terörle mücadelede NATO müttefiklerinden aradığı desteği görmediğini hatta bazı üye ülkelerin teröre destek verdiğini yüksek sesle bir defa daha ifade etmeye hazırlanıyor.
Türkiye’nin haklı taleplerindeki ısrarı, uzun yıllardır Türkiye’nin güvenlik çıkarlarını dikkate almayan ABD’yi ve diğer müttefiklerini “büyük bir yüzleşmeye” zorlamış olacak.
Bu yüzleşmenin odağında ise Batı’nın terörle mücadeledeki ikiyüzlülüğü yer almaktadır.
NATO içinde müttefikimiz olan ABD ve AB üyesi ülkeler Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütü PKK ve onun uzantısı YPG ve SDG’yi silahlandırıp destekledikleri artık bir sır değildir.
AB ve ABD, PKK’yı terör örgütü olarak tanıyor, ancak PKK’nın uzantısı YPG’yi IŞİD ile mücadelede “müttefik” olarak kabul eden bir yanlışın içindedir.
IŞİD’le mücadele işin bahanesi, ABD ve müttefikleri farklı isimler ve bahaneler üzerinden terör örgütlerini hem destekliyor hem de Türkiye’ye karşı bir baskı ve ödün koparma aracı olarak kullanıyor.
Türkiye’ye, silah ihracatında kısıtlamalar getirilirken; YPG ve SDG’ye silah ve eğitim desteğinin sürdürülmesi, dolaylı yoldan PKK terör örgütüne destek anlamına gelmektedir.
Başta ABD olmak üzere, YPG ve SDG’ye verilen silahlar, PKK gizli silah depolarında yakalanmış olması bu gerçeği doğrulamaktadır.
NATO içinde müttefiklerimiz olan ülkeler, terör örgütlerine verdiği silahlarla Türk askerlerinin ölümüne sebep olmaktadırlar.
Aslında teröre destek Türk devletine ve bölgenin barış ve huzuruna karşı ihanet derecesinde yapılan bir suç niteliğindedir.
Ayrıca Doğu Akdeniz ile Ege’de Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile Türkiye arasındaki gerilimleri kışkırttıkları bir diğer gerçektir.
Hedefleri Türkiye’den ödün koparmak amacıyla bu sorunları bir baskı aracına dönüştürmektir. Çünkü onlar, kendi geleceğini belirleme adına bağımsız kararlar alan değil, kendi emirlerinde hareket eden bir Türkiye istemektedirler.
•
ABD’nin öncülüğündeki Batı ittifakının en çok rahatsız olduğu lider ise Başkan Erdoğan’dır.
Sebebi ise Erdoğan’ın Türkiye’yi bir müstemleke ülkesi olarak kendi çıkarları uğruna kullanan Batı’nın yörüngesinden çıkaran politik hamleleri gerçekleştirmiş olmasıdır.
Bilhassa Başkan Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’nin sınırlarını aşan girişimleriyle Batılılara rağmen Libya, Doğu Akdeniz, Suriye ve Kafkasya jeopolitiğinde önemli kazanımlar elde etmesi, güçlü Türkiye istemeyen Batılıları çok ciddi anlamda rahatsız etmiştir ve de etmektedir.
Türkiye olarak bizi rahatsız eden ve gerilimin başlıca nedeni olan ise tüm uyarı ve çağrılarımıza rağmen küresel, bölgesel ve yerel güvenlik tehdit algılamamızın müttefiklerimiz tarafından görmezden gelinmesidir.
Ne hazindir ki, Türkiye’nin içinde bulunduğu ittifak sistemi NATO, hâlâ uygun düzeyde tepki verebilir noktada değil. Türkiye’yi asıl rahatsız eden de budur.
Halbuki, ABD ve AB üyesi ülkeler ile NATO terörle mücadele konusunda Türkiye ile beraber hareket etmesi gerekmektedir.
Çünkü terör küresel bir sorundur.
Terörle mücadele konusunda yalnız bırakılan Türkiye, Suriye’de, zaman zaman da Irak’ta ve yurt içinde terörle mücadele harekatları gerçekleştirmeye mecbur kalmaktadır.
Tüm bu gerçekler dikkate alınarak NATO, Türkiye’nin haklı taleplerini anlayarak karşılama yönünde kararlar almalıdır.
Terörle mücadele NATO’nun asli görevlerinden olduğu ve terörle mücadelede müttefiklik ruhu içinde Türkiye’nin yanında yer alınması ortak görüş olarak benimsenmelidir.
Aksi halde NATO, üye ülkeler arasında birliği hakim kılamayacağı gibi güven bunalımını da aşamaz.
|