O, dünya barışı için yoğun diplomasi trafiğini sürdürüyor
O, dünya barışı için yoğun diplomasi trafiğini sürdürüyor 03 Eylül 2022
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Dünyayı yeniden kendi çıkarlarına göre şekillendirme konusunda büyük güçlerin bir hesaplaşmaya doğru bir rekabet ve mücadele içindeyken, Türkiye’nin konjonktürel gelişmelere göre kendini güncelleyerek bölgesel ve küresel düzeydeki sorunlarda kilit olma girişimleri ABD ve AB gibi ülkeleri rahatsız ediyor.
Elbette sadece onlar değil, aynı zamanda Rusya ve İran da buna dahil olmakla birlikte şimdilik Türkiye’nin desteğine ihtiyaçları olduğu için karşı tavır içine girmekten kaçınıyorlar.
ABD ve Avrupa basını ile siyasilerin açıklamaları, Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzeydeki sorunlara çözüm için tarafsız ve her kesimle görüşebilen tek ülke olmasına dikkat çekiliyor.
Başkan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, savaşın başlangıcından bu yana Moskova ile Kiev arasında önemli arabulucu rolü oynaması, Moskova ve Kiev arasında Temmuz ayında İstanbul’da Türkiye ve Birleşmiş Milletler himayesinde Ukrayna’ya ait tahılın Karadeniz’e kıyısı olan limanlardan ihraç edilmesi için bir anlaşma imzalanmış olmasını ima eden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “Türkiye’nin Rusya ile görüşmeye devam eden tek dünya gücü olmasını kim ister?” şeklindeki açıklaması bir kıskançlığın ve hazımsızlığın ötesinde bir kin ve öfkenin en bariz örneğidir.
Zira Macron, aslında tüm Batılı emperyalist ülkelerin hislerini gizleyememiş, dışa vurmuştur.
Çünkü onlar, iç sorunlarını aşarak, bölgesinde ve küresel düzeyde etkili, kalkınmış güçlü bir Türkiye istemezler.
Başkan Erdoğan’a karşı olmalarının sebebi ise onların politikalarına çanak tutmayan, onların değirmenine su taşımayan bir lider olmasındandır.
Başkan Erdoğan’ın şahsında Türkiye’yi hedef alan Batılıların şimdiye kadar devam eden saldırılarını seçimler yaklaştıkça artarak devam edeceği bir gerçektir.
Ayrıca sermayeleri ‘Erdoğan karşıtlığı’ olan içimizdeki bazı siyasiler de onlara bel bağlamış durumda yeni karalama kampanyalarına hazırlandıkları diğer bir gerçektir.
“Erdoğan bizim istediğimiz bir lider değil” diyen AB yönetimindeki siyasiler ile ABD Başkanı Biden’ın hedefinin Erdoğan’ı devirmek olduğu unutulmamalı.
•
Emperyalist ülke ve güç odakları ‘Erdoğan düşmanlığı’ odaklı karalama kampanyalarını körükleyecek yeni hamlelere hazırlanırken, o zalimlere karşı mazlumların yanında olmaya ve dünya barışı adına arabulucu olma yönündeki girişimlerine devam ediyor.
Başkan R. Tayyip Erdoğan’ın asıl amacı; tüm dünyayı olumsuz yönde etkileyen ve nükleer savaş dahil, büyük bir hesaplaşmaya dönüşme riski taşıyan Rusya’nın Ukrayna’yı işgal savaşını Putin ile Zelenski’yi Türkiye’de buluşturmak suretiyle sonlandırmaktır.
Çünkü bu savaş durdurulamaz ise dünya barışı, huzur ve güveni tehlikeye girecektir.
Bu amaçla diğer bir sorunlu bölge olan Sırbistan ve Kosova anlaşmazlığına arabulucu olmak üzere Balkanlara gidiyor.
Eylül ayında da yoğun diplomasi yürütmesi beklenen Erdoğan’ın, 7-9 Eylül’de Sırbistan, Hırvatistan ve Bosna Hersek’i kapsayan Balkan turuna çıkması planlanıyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in daveti üzerine 15-16 Eylül’de Özbekistan’ın Semerkant şehrinde düzenlenecek Şangay İşbirliği Örgütü Devlet Başkanları Zirvesi’ne katılması beklenen Erdoğan’ın, Şangay İşbirliği Örgütü üyeleri, gözlemci ya da diyalog ortağı olarak katılacak devlet başkanlarıyla da görüşmesi öngörülüyor.
Başkan Erdoğan’ın, 20 Eylül’de de ABD’nin New York şehrinde düzenlenecek BM Genel Kuruluna katılarak, hitapta bulunması bekleniyor.
Kısacası Erdoğan’ı devirmeyi planlayan iç ve dış mihrakların her türlü hile ve entrikalarına aldırmadan Başkan Erdoğan, dünya barışı için yoğun diplomasi trafiğini sürdürmekte kararlı.
Çünkü o kendinden emin ve doğru olanı yapmayı seviyor.
|