Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10388
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (643) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1673)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömür ÇELİKDÖNMEZ - (Ziyaretci) 8.10.2020 10:21:37

PKK, El Kaide, IŞİD ve Rus Özel Askeri Şirketi PMC Wagner savaşçıları Kafkasya’da nereye konuşlandırıldı?

Azerbaycan; Ermenistan’ı terör örgütü PKK`yı Dağlık Karabağ’a taşımakla suçluyor. Ermenistan ise ilk olarak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ortaya attığı, Dağlık Karabağ`a Suriye`den cihatçıların götürüldüğü iddiasını can simidi gibi kucakladı. Macron`un arkasından, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da kalkıp, İdlip’teki El Kaide türevi cihatçı terör örgütlerinin Türkiye tarafından Dağlık Karabağ’a taşındığını söyleyince, Erivan yönetimi, mal bulmuş mağribi gibi sevindirik oldu. Oysa “denize düşen yılana sarılır” Türk atasözünden, haberdar olmadıkları nasıl da belli? Bakü, Paris/Şam ve Erivan üçgeninde şekillenen ithal terörist iddialarına Moskova tepkisiz kalmadı ve Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin, Dağlık Karabağ`daki çatışmanın “Orta Doğulu paralı savaşçılar ve teröristler” olarak tanımladığı kişileri buraya çektiğini öne sürdü. Müstakbel Rusya Dışişleri Bakanı, SVR Direktörü Narışkin "Yeni bir Karabağ savaşında para kazanma umudu taşıyan yüzlerce, hatta binlerce radikal insandan bahsediyoruz" diyerek "Güney Kafkasya bölgesinin "uluslararası terör örgütleri için yeni bir çıkış noktası" haline gelebileceğini, bu militanların Rusya dahil diğer ülkelere geçebileceğini" söyledi. Küresel emperyalist ABD ve Fransa’nın Hazar havzası enerji kaynaklarının geçiş yollarını istikrarsızlaştırmak için taşeron olarak Ermenistanı kullandıkları bir gerçek. Prezident Aliyev: Ermenistan PKK terör örgütünü Dağlık Karabağ’a taşıdı… ABD ve Fransa’nın provakatif tahrikleri ile gaza gelen Ermenistan, uzun süredir Azerbaycan topraklarına yönelik tahripkar saldırılarda bulunuyordu. Ülke güvenliğini korumak amaçlı Azerbaycan ordusunun başlattığı askeri harekat sonrasında, Azerbaycan Respublicası Prezidenti İlham Aliyev, Türk TV kanallarının ekranlarına konuk oluyor, açıklamalar yapıyor. Prezident Aliyev, Ermenistan yönetiminin eli kanlı terör örgütü PKK’yı, Kuzey Irak`taki ini Kandil’den Dağlık Karabağ’a taşıdığını ve PKK’nın, Azerbaycan topraklarına yönelik terör saldırılarında bulunduğunu belirtiyor. Dört yıl önce Ermenistan’ın PKK terör örgütünü Kandil’den Dağlık Karabağ’a taşıdığını yazmıştım… Türkiye’de birçok kimse Ermenistan ve Azerbaycan Kürtlerinden, PKK’nın karargâhını Kandil’den Ermenistan’a taşımasını, 27 Ocak 2016 ve 21 Şubat 2016`da gündeme getirmemle haberdar oldu. PKK, neden “Ermenistan” diyor? Çünkü örgütün kaybettiği insan kaynaklarını telafi edebileceği Kürt nüfus potansiyeli bu bölgede bulunuyor. Kürtlerin yaşadığı bölge, “Kurdistana Sor” -Kızıl Kürdistan- olarak adlandırılıyor. Bu bölge için “Kürdistan” adını ilk kullanan Bolşevikler ve 1921’de Kürdistan kazasının kurulmasından 2 yıl önce bu coğrafi adlandırmayı yapıyorlar. Kürdistan Uyezdi adıyla bilinen, Kürdüstan q&601;zası olarak da adlandırılan idari bölge, 21 Temmuz 1923 tarihinde oluşturuldu. Bolşevik lider, Azerbaycan KP MK sekreteri S. Kirov’un başkanlığında Azerbaycan MYK ve Azerbaycan Halk Komiserleri Sovyeti’nin ortak toplantısında, Kürdistan Kazası’nın teşkil kararı onaylandı. Azerbaycan MYK tarafından Kürdistan Kazası’nın merkezi Piricahan köyü olarak belirlendi. Daha sonra ise Laçin, kaza merkezi oldu. Yürütme Komitesi Başkanlığı’na Şuşa doğumlu Azeri Bolşevik Hüsnü Hacıyev`in getirildiği bu yeni idari kısım; Karıkışlak, Kelbecer, Kubadlı, Koturli, Kürthaci ve Murathanlı olmak üzere 6 nahiyeden oluşmaktaydı. Kürtlerin iddiasına göre, bu bölge Dağlık Karabağ’ı kapsıyor. Ermenilerin işgalinden sonra, daha önceden bölgede yaşayan ve işgalle kaçgın olan Kürtler, Ermeniler tarafından kendi meskûn oldukları bölgeye sokulmuyor. Kızıl Kürdistan, 1923-1929 yılları arasında “Kürdistan Kazası” olarak yarı özerk bir bölgenin ismi. Sovyet rejimi, bu havaliyi 1930 sonrasında illere bölmeden önce, eski Kızıl Kürdistan Kazası topraklarında Laçin, Kubatlı, Kelbecer ve Zengilan illeri mevcuttu. 1926 Azerbaycan Cumhuriyeti nüfuz sayımına göre bu bölgede yaşayanların yüzde 70’ten fazlası Kürt’tü. Kelbecer ve Laçin illerinde iste ahalinin yüzde doksan dokuzu Kürtler’den oluşmaktaydı. Ermeni işgaline kadar Laçin, Kelbecer, Kubatlı ve Zengilan illerindeki nüfus 200 binin üzerindeydi. 1990 ortalarında Ermenilerin işgalinde burada yaşayan Kürtler’in ve Türkler’in tamamı sürüldü. Ermenistan’da Kürtler; Ezidi ve Müslüman olmak üzere iki toplumlu… Sovyetler Birliği döneminde 1926 yılında yapılan bir nüfus sayımında Sovyetler’de Yezidi Kürt nüfusu toplam 14.500 civarındadır. 1989’a kadar yapılan nüfus sayımlarında kendilerinin etnik köken itibarıyla Kürt olduklarını belirten Yezidiler, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgaliyle birlikte Müslüman Kürt grubuyla birlikte Ermenistan’ı terk etmek mecburiyetinde bırakıldılar. 1992’de “Laçin Kürt Cumhuriyeti” kuruldu ancak aynı yıl yönetim dağıldı…. Dağlık Karabağ işgalinden sonra 2001’deki sayım sonucuna göre Ermenistan’daki (Y)ezidi nüfusunun 55 bin olduğu, bu nüfusun yaklaşık olarak 5 bininin Erivan’da yaşadığı, geriye kalan nüfusun ise daha çok Aragats, Armavir, Aştarak, Talin, Artaşat, Abovyan, Eçmiyazin ve Masis bölgeleriyle Erivan çevresindeki bazı köylerde yaşadıkları biliniyor. 1990’da Ermenistan parlamentosu Ezidiler’in devlet anayasasında farklı bir ulus olarak tanımlanması kararı aldı. Bu kararın perde arkasında Ermenistan topraklarında yaşayan Müslüman Kürtlerle, Ezidi Kürtlerin şeklen ayrıştırılması sözkonusuydu. 1990 sonrasında Yezidilerin Kürt olmadığı tezi, hükümet tarafından gündeme getirildi, ısrarlı bir şekilde Ezidilerle Ermenilerin soy yakınlığı işlendi. İşgalci Ermeni çetelerin oldu-bittiyle ilan ettiği Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, gücünü Ermenistan’dan alıyor. Hiç şüphesiz bu fiili statüyü destekleyen yegâne uluslararası güç, geçmişte Rusya idi. Günümüzde el altından ABD ve Fransa`nın desteği söz konusu. Dağlık Karabağ korsan yönetimi ile Kürt siyasi güçleri arasında sağlıklı bir ilişkiden söz etmek mümkün değil. Bölgede yaşayan Kürtlerin, Azerbaycan’la bütünleşmesini engellemek için Ermenistan ve Rusya destekli Kafkasya Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin teşkil edilmesinde asıl amaç, Dağlık Karabağ’da kukla bir “Kurdistane Sore” yani Kızıl Kurdistan kurulması olduğu unutulmuş değil. Ancak Rusya’nın son askeri harekatta Bakü’yü üstü örtülü şekilde destekleyerek geçmişteki hatasını telafi etmeye çalıştığı söylenebilir. Çünkü Moskova yönetimi, Ankara`nın Güney Kafkasya jeopolitiğine yönelik oluşturduğu güvenlik stratejisinin; Doğu ve Batı, Kuzey ve Güney arasında geçiş bölgesi olan Güney Kafkasya’nın Avrasya’nın önemli enerji ve ulaştırma koridorlarının kesiştiği noktada kurguladığının ve bu güvenlik seddini aynı zamanda bölge ülkelerine yönelik tehdit unsurlarını etkisizleştirmek amacıyla güçlendirdiğinin farkında. Güney Kafkasya’da ki çözümlenememiş anlaşmazlıklar Yukarı Karabağ, Güney Osetya ve Abhazya’da kronik krize dönüşen bölgesel ihtilaflar, hem bu bölgenin hem de Avrasya’nın güvenliği açısından önemli bir tehdit oluşturuyor. Rusya, bu riski göze almaz. PKK’nın Rojhilat yapılanması Ermenistan’dan başlayarak, Urmiye Gölü’nün kıyısından Kermanşah’a kadar uzanan, büyük ve etkili bir coğrafyayı kapsıyor. PKK’nın, Kandil’i, Ermenistan’a taşıma kararı almasında Rusya’nın Ermenistan’ı Kafkasya’yı kasıp kavuracak şekilde güçlendiren askeri yığınağını artırmasının etkili olabileceği düşünülmüştü. Bir diğer etken de iflaf olmaz Türk düşmanlığını meslek edinen ABD ve Fransa`da yerleşik ve bu ülke istihbaratlarının kontrolündeki Ermeni diasporasının, Türkiye’nin başına terör belasını dolama arzusudur. Neden Ermenistan? Çünkü örgütün kaybettiği insan kaynaklarını telafi edebileceği Kürt nüfus potansiyeli bu bölgede bulunuyor. Günümüzde Ermenistan’ın daha çok Azerbaycan’la sınır olan bölgelerinde Kürtler yaşıyor. Hoybun-Taşnak işbirliği geleneğini devam ettirmek isteyen PKK’nın, Ermeni diasporasının bazı üyeleriyle temasa geçtiği sokaktaki adamın dilinde. Kafkasya havzasında seçilen yer ise, Ermenistan işgali altındaki Dağlık Karabağ. PKK, uzun yıllar Kafkaslar’ı kaçakçılık üssü olarak kullandı. Ermeni kökenli örgüt mensupları yardımıyla uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiği kara parayı Kafkaslar’da akladı. Bölgeyi iyi tanıyor. Bir başka iddia da örgütün Azerbaycan sınırları içindeki Laçin’i merkez alıp “Laçin koridoru”nu kullanarak, Ermenistan ve Azerbaycan’da faaliyet göstermeyi planladığı. Güney Kafkaslar’a kaçmaya hazırlanan örgüt, bu bölgede destek arıyor ve bölge halkıyla görüşmeler yapıyor. PKK’nın Ermenistan’a taşınması, bölgenin istikrarsızlaştırılmasıyla eş anlamlı. PKK’nın uluslararası toplum nezdinde terör örgütü kabul edilmesi nedeniyle örgütün Ermenistan üzerinden Türkiye’ye yapacağı her türlü silahlı eylem, uluslararası hukuk gereği Türkiye’nin sınır ötesi askeri harekâtla karşılık vermesine ortam hazırlayacak. PKK’nın Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki bir koridora taşınmasının yıllar önce planlandığı hatta PKK’nın insan kaynakları ihtiyacını karşılayabileceği sosyal bir yapının tesisi için Kürt nüfusun bölgeye göç ettirilerek taşındığı anlaşılıyor. Azerbaycan’ın Zengilan, Laçın, Kubadlı ve Kelbecer rayonlarında (bölge-ilçe) yaşayan Kürt nüfus, adı geçen rayonların Rusya destekli Ermeni ordusu tarafından ele geçirilmesinden sonra Azerbaycan’ın içlerine göçmek durumunda kalmışlardı. Karabağ işgalinden çok sonra Azerbaycan’a göç ettirilen Kürt nüfusun Ermenistan ile sınır rayonlara iskân edildiği anlaşılıyor. Konuyla ilgili dikkatimizi çeken göç hareketliliği 2007’de yaşanmıştır. Nitekim bu göç yolu ve hareketliliği ile ilgili yapılan araştırmalar neticesinde 2007 yılının ilk altı ayı içerisinde, Türkiye’nin doğu illerinden, İran ve hatta Irak’tan 70 binden fazla Kürt nüfusun, Azerbaycan’a göç ettiği/ettirildiği belirlenmiştir. PKK’nın Ermenistan’a taşınması projesi göz önüne alındığında, göç ettirilen Kürt nüfusun sonraki yıllarda Azerbaycan yönetimine çok ciddi sorunlar yaşatabileceği söylenebilir. Bu göç olayının, PKK’nın Kandil’deki merkezinin, Ermenistan’a taşınması ile ilgili olabileceği söylenebilir. İlginç olan Azerbaycan’a göç ettirilen Kürtlerin, özellikle Ermenistan sınırı boyunca Binegedi kasabasından başlayarak Gazah şehrine kadar, Bakû-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın geçtiği en stratejik bölgelere yerleştirilmesidir. Son 20 yıl içerisinde 1987 yılından başlayarak Azerbaycan’a göç eden Kürtler, 1993 sonrası daha da çoğaldılar ve genişlediler. Bazı araştırmacılara göre bu Kürt nüfusun göç ettirilmesinin nedeni, Türkiye’nin terörist Kürt gruplarına duyduğu tepkiyi kullanmaktı. Türkiye’nin doğuya açılan kapılarını kapatmak için Azerbaycan-Türkiye arasındaki köklü tarihî ilişkilerin zedelenmesinin hedeflendiği de söylenebilir. Ancak Azerbaycan Republicası Prezidenti İlham Aliyev`in; PKK terör örgütünün Ermenistan ile Dağlık Karabağ`daki ilişkisini açık etmesi, bu hain plandan çok iyi şekilde haberdar olduğunu gösteriyor. Daha önce, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki sınır yerleşim yeri olan Nahçıvan’da yaşayan Azerbaycan Türkleri’nin bölgeye hızla yerleştirilen ayrılıkçı siyasal Kürtçüler nedeniyle yurtlarını terk ettikleri iddia edilmişti. Rus Özel Askeri Şirketi PMC Wagner, Kafkaslarda mı? Bir askeri kuvvet için lojistik, insan gücü ve diğer hizmetleri sunan şirketler olarak tanımlanan Özel Askeri Şirketler, hibrit savaşlarının yeni bir enstrümanı olarak sahaya sürüldüler. Özel Askeri Şirketler sektörünün ortaya çıkışında özel askerî endüstrisinin varlığı ve etkisi yadsınamaz. Silah satmayan savaş endüstrisinin geleceğinden söz edilemez. Silah karteli, kendisine pazar yaratmak için resmi silahlı kuvvetler haricinde özel askeri şirketler kurarak nice savaşları çıkartmaktan geri durmadı. Askerî operasyonlar, stratejik planlama, istihbarat, risk değerlendirmesi, harekât desteği, eğitim ve teknik beceriler gibi askerî kabiliyetlerin kazanılması hususunda uzmanlaşan tüzel kişiliklere sahip bu şirketler, kapitalist sistemin unsuru bir işletme konumunda. Çalışma ve hizmet alanları muharebe, stratejik planlama, istihbarat toplama, operasyonel ve lojistik destek, eğitim, satın alma ve bakım gibi faaliyetleri kapsıyor. Bunlar idealist, ideolojik motivasyonlu bireylerden oluşmuyor. Bunların dini imanı para. Kıllarını kıpırdatmadan öldürmeyecekleri kimse yok. Parayı veren silahı kullanır. &1043;&1088;&1091;&1087;&1087;&1072; &1042;&1072;&1075;&1085;&1077;&1088;&1072; Gruppa Vagnera… Wagner Grubu, Rusya merkezli bir özel askeri şirket. Şirket, Doğu Ukrayna, Suriye ve Libya başta olmak üzere dünyadaki diğer çatışma bölgelerinde yer alan bir paramiliter örgüt formatında. Wagner Grubu, daha önce Blackwater olarak bilinen ABD merkezli güvenlik şirketi Academi ile benzer özellikte ve çalışma metotları neredeyse birebir aynı. Wagner Grubu`nun kurucusu eski GRU Spetsnazı Yarbayı Dmitri Utkin. 2016`da 1.000 çalışanı olan şirketin, Aralık 2017`de 6.000`den fazla çalışanı bulunuyordu. Ancak şirket, her ne kadar Rus istihbaratının yancısı olsa da Rusya Ceza Kanunun 359. maddesi gereğince Rusya`da paralı askerlik ve özel askeri şirketlerin faaliyetleri yasa dışı kabul edildiğinden, şirket 2016`da Arjantin`de kayıtlı görünüyor. Tabi ki sıradan ticari şirket olarak Grubun ana yatırımcısı iş adamı Yevgeni Prigojin. Şirketin ilk ortaya çıkışı 2014 Kırım krizine uzanıyor. Yarımadanın kansız ve sessiz bir şekilde ilhak edilmesinde Rus birlikleri ile birlikte hareket ettiler. Kırım krizinden sonra Donbass Savaşı`nda ortaya çıktılar. Ekim 2015 tarihinde Rusya`nın Suriye`de başlattığı askeri harekatın ardından Suriye hükûmeti güçleri ile birlikte hareket ettiler. Wagner`in yurtdışı operasyonlarında GRU`dan destek ve koordinasyon alması sürpriz sayılmamalı. Zaten bu işin doğasında var, bu iş için varlar. Çünkü Rus özel askeri şirketi (PMC) Wagner Group, Kremlin adına ölümcül güç kullanan bir paralı askerler grubu. Moskova uluslararası hukuk yaptırımlarına muhatap olmamak için tıpkı ABD gibi aktif savaş bölgelerinde faaliyet gösteren Wagner Group gibi Rus PMC`leriyle herhangi bir bağlantısı olduğunu reddediyor. Rusya`nın stratejisi gayet açık: ABD`nin gücünü baltalamak ve Moskova`nın etkisini, yabancı liderlere güvenlik sağlamaktan iş ortağı güvenlik güçlerine eğitim, danışmanlık ve yardımcı olmaya kadar her şeyi yapabilen PMC`ler gibi düşük profilli, inkar edilebilir güçleri kullanarak artırmak. Türkiye verilerine göre Libya`da Halife Hafter adına savaşan Wagner PMC`den yaklaşık 1.400 savaş işçisi (kiralık katil) var. BM raporları, Wagner grubu savaşçılarının 2018`de Libya`ya gelmeye başladığını ve şu anda ülkede bu paralı askerlerin 800 ila 1000 arasında olduğunu söylüyor. Nitekim Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Libya`da savaşan Rusya vatandaşı paralı askerlerin Rus devletinin çıkarlarını temsil etmediklerini söylemişti. Ruslar, bu özel paralı askerler Suriye ve Libya gibi ülkelerde yerel kuvvetlerle çalışırken, bu şirketlerin kullanım alanını, Sahra altı Afrika, Latin Amerika ve Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mozambik, Madagaskar ve Venezuela gibi ülkeler dahil olmak üzere diğer bölgelere doğru genişletti. Moskova, Özel Askeri Şirketlere, 30 kadar ülkede ABD`nin etkisini zayıflatmak ve Rusya`nın genişleyen jeopolitik, askeri ve ekonomik çıkarlarını desteklemek için çeşitli roller yüklüyor. Üç dört ay önce Rus özel askeri şirketlerinden Wagner`in yaklaşık 1.600 çalışanı Batı Libya`daki savaş bölgesini terk etmişti. Libya çatışmasına katılan bu kiralık katiller, Halife Hafter`in kontrol ettiği bölgede iki askeri nakliye uçağıyla Trablus yakınlarındaki Beni Walid havaalanından ayrıldılar. Bir daha Libya`da izlerine rastlanılmadı… Buhar olup uçmadıklarına göre nereye gittiler? Moskova yönetiminin, Fransa destekli PKK’lı teröristler ile ABD/CIA destekli cihatçı teröristlerin bölgeye yayılabileceği ihtimalini göz önünde tuttuğu her halinden belli. Nitekim bu kapsamda askeri istihbaratçı ve Özel Kuvvetler Komutanı Sergey Melikov’un bölgeyi kontrol altında tutması için Dağıstan’a gönderildiği anlaşılıyor. Libya`dan geri çekilen Rus özel askeri şirketi (PMC) Wagner Group, soluğu “Putin Reis”in talimatı ile Kafkasya`da almış olmalı. Aman dikkat! Sarkisyan, Paşinyan ve dahi Prezident Aliyev, kim vurduya gidebilirsiniz! Çünkü kutsal ayı çok kızgın ve homurdanıyor. Kafkaslar’ın karıştırılmasına tahammülü yok; çünkü enerji nakil hatları, Rusya için hayati öneme sahip. . Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ == dikGAZETE.comhttps://www.dikgazete.com/pkk-el-kaide-isid-ve-rus-ozel-askeri-sirketi-pmc-wagner-savascilari-kafkasyada-nereye-konuslandirildi-makale,2892.html

dikGAZETE.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.