Soçi zirvesi ve Suriye`de yeni dönem
Mehmet Koçak
Soçi zirvesi ve Suriye`de yeni dönem 25 Kasım 2017 Cumartesi Soçi`deki zirvenin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani`nin ortak açıklamaları Suriye`de yeni bir dönemin başladığını işaret ediyor. Zirvede ağırlıklı olarak Suriye konuşulsa da bölgesel, askeri ve stratejik konular da ele alındı. Nitekim zirve öncesinde üç ülkenin Genelkurmay Başkanları ve Dış İşleri Bakanları ile heyetler arası görüşmeler gerçekleştirildi. Zirvenin hazırlık aşaması ve sorunların ele alınış şekli, ayrıca tüm farklı görüşlere ve beklentilere rağmen bu zirvenin oluşumunda tarafların gösterdikleri gayret çok önemli bir siyasi gelişmedir. Bu zirvede üç ülke lideri; bölge sorunlarının bölge ülkeleri tarafından çözüme kavuşturulması konusunda kendi yol ve yöntemlerini devreye koyma konusunda anlaştıklarının mesajını vermiş oldular. Ancak, hâlâ cevap bekleyen çok önemli sorular var. Çünkü, Suriye ve Irak ile Afganistan`ın yanında İran, Suudi Arabistan, Katar, Lübnan ve Filistin gibi ülkelerin gelecekleriyle alakalı çok ciddi endişeler var. Türkiye ise etrafında daraltılmak istenen emperyalist çemberi parçalamaya çalışıyor. TÜRKİYE`YE RAĞMEN Türkiye, sınırlarının PKK`nın Suriye kolu tarafından özerk bir yapıyla kontrol edilmesine müsamaha göstermedi, göstermemekte de kararlıdır. Bunun en son örneği Soçi zirvesinde üç liderin düzenlediği ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye`nin ``milli güvenliğine kasteden terörist unsurların süreçten dışlanması gerektiğini´´ söylemiş ve ``Milli güvenliğimize kasteden bir terör örgütü ile aynı çatı altında olmamızı, aynı platformda yer almamızı bizden kimse beklememelidir´´ demişti. Türkiye başarılı operasyonları sayesinde Suriye sınırlarının büyük bir kısmında DEAŞ ve PYD-YPG`nin kontrolünden kurtardı. ABD desteğiyle Akdeniz`e ulaşmayı hedefleyen koridorun önünü kapattı. Ancak asıl tehlike bundan sonra başlıyor. Rusya, farklı grupları bir araya getirmeyi amaçlayan ``Suriye Ulusal Diyalog Kongresi´´ne ``Suriye`nin kuzeyindeki Kürtler´´ adı altında PKK`nın uzantısı PYD terör örgütünü davet etmiş ve Türkiye buna tepki göstermişti. Soçi zirvesinde hangi silahlı grup terör örgütü olduğuna ortak karar verilip davetler ona göre yapılacağı ortak görüş olarak benimsenmişti. Rusya ve ABD tarafları bu karara rağmen PYD`nin davet edilmesinde ısrar ediyor. Rusya Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dmitri Peskov, Türkiye`nin Kürt gruplarla ilgili yaptığı itirazların, Suriye`de siyasi çözüm için önerilen ve hükümet ile muhalif grupların temsilcilerini bir araya getirmesi öngörülen kongrenin toplanmasına engel teşkil etmeyeceğini açıkladı. Anlaşıldığı üzere ABD ve Rusya bu terör örgütünü hem kongreye hem de Cenevre görüşmelerine dahil edecekler. Çünkü onlar, terör örgütleriyle ilişki kurmakta bir sakınca görmemektedirler. Önemli olan kendi çıkarlarına hizmet etmeleridir. Bu gerçekler nazari dikkate alındığında Cenevre görüşmelerinin ve Suriye Devlet yapısı, Anayasasıve yapılacak ilk seçimler ile Suriye`nin yeniden inşası konularındaki pazarlıklar çok tartışmalı geçecek. Bazı restleşmelerde yaşanabileceği kuvvetle muhtemeldir. Çünkü ABD, Rusya`nın da desteğiyle Türkiye`ye rağmen silahlandırıp yerelde kullandığı terör örgütü PKK ile Suriye uzantılarını ısrarla sürece dahil etmekteki ısrarını sürdürecek. Bazı kesimlerin, Türkiye`yi Kürtlerin düşmanı gibi gösterme gayretleri var. Aslında Türkiye`nin sınırları dışındaki Kürtlerle bir problemi yok. Onlar bizim dinde kardeşlerimizdir. Aramızda tarihi ve kültürel ortak değerlerin yanında kan bağımız var, yani akrabayız. Bin yılı aşkın beraberliğimiz söz konusu. Bizim sorunumuz ülkemizi tehdit edenbölücü terör örgütleriyledir. Bu gerçek her fırsatta dile getirilmeli. Ayrıca Türkiye, şimdiden sessiz ve derin bir diplomasi ile bu tehlikeyi bertaraf etmenin yollarını aramalı ve tüm gelişmelere hazırlıklı olmalıdır.
|