Suriye ile normalleşme kimi niçin rahatsız ediyor?
Suriye ile normalleşme kimi niçin rahatsız ediyor?
14 Ocak 2023 Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
2022 yılı Türk dış politikasında hem küresel hem de bölgesel olmak üzere bir strateji değişimi dikkati çekiyor.
Ermenistan’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Suudi Arabistan’dan Mısır’a değin bir dizi “sorunları çözmek suretiyle buzları eritme” diğer bir ifadeyle normalleşmeye yönelinme politikası benimsenmiştir.
2022’de başlatılan bu politika kısa zamanda karşılıklı ziyaretler ve diplomatik girişimlerin olumlu sonuçlar getirdiği görülmüştür.
Daha düne kadar ‘Türk mallarını boykot’ eden Körfez ülkeleri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na milyarlarca dolar yatırma kararı aldı ve devamında hem turist akını yaşandı hem de yatırımlar dönemi baladı.
Türkiye’nin “normalleşme” girişimleri 2023’te devam etmesi yönünde de çok ciddi hamlelerle sürdürüleceği muhakkaktır.
Şimdi ise en çok tartışılan, belki de en öne çıkan konulardan biri de Türkiye’nin Suriye ile normalleşmesine sıra geldi.
Türkiye’nin Suriye açılımı hamlesi hem bölge hem de küresel düzeyde gündem oldu.
Çünkü Türkiye, küresel ve bölgesel anlamda olduğu gibi Suriye için sıradan bir ülke değildir.
Suriye ile 911 km sınırı olan ve 3.5 milyon Suriyeli mülteciyi geçici koruma statüsünde yıllardır ağırlayan bir ülke olarak Türkiye, Suriye ve diğer bölge ülke ve halklarıyla 500 yıllık tarihi beraberliği ve ortak değerleri olan bir ülkedir.
Kısacası hem Suriye’nin hem de bölgenin Türkiye’siz yeniden şekillendirilmesi mümkün değildir.
Bu gerçekler dikkate alındığında hiç şüphesiz Türkiye ile Suriye’nin normalleşmesi çok önemlidir ve de etkisi büyük olacaktır.
Moskova’daki resmi görüşmelerde Suriye krizi, mülteci sorunu ve Suriye topraklarında bulunan tüm terör örgütleriyle ortak mücadele çabalarının ele alınmış olması bakımından ayrı bir önem taşımaktadır.
Daha doğrusu bu girişimler, aynı zamanda Şam yönetimi, muhalefet grupları ve terör örgütleri, kısacası Suriye’nin kaderini belirleyecek yol haritasının kilometre taşlarıdır.
Türkiye ile Suriye’yi 12 yıl sonra bir araya getiren Moskova buluşmasıyla başlayan yakınlaşma ve normalleşme, ABD ve PKK/YPG ile Suriye muhalefetinin bir kesiminde rahatsızlık duyulması normaldir.
Ancak, “Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerini silahlandırmadan vazgeç. Terör örgütlerinden oluşturduğun yapıyı dağıt ve ilişkini kes. DAEŞ ile mücadele bahanesiyle terör örgütlerinden oluşan bir yapının oluşturulması, Viyana Devletler Sözleşmesi ve BMGK kararları ile beynelmilel hukuka göre bir suçtur, bu suçtan vazgeçin…” şeklindeki Türkiye’nin uyarı ve çağrılarına kulaklarını tıkayan ve terör örgütlerini sahiplenerek silahlandırmaya devam eden ABD’nin şimdi; “Ülkelerin Şam ile ilişkilerini geliştirmelerini ve zalim diktatör Beşar Esad’a eski gücünü kazandıracak desteği vermelerini istemiyoruz” şeklindeki açıklamasıyla rahatsızlıklarını ifade etmesi ise beyhudedir ve bizim için yok hükmündedir.
Çünkü bizi buna mecbur eden, ABD’nin imzaladığı mutabakatların gereğini yerine getirmediği gibi verdiği sözleri tutmamış olmasıdır.
ABD ve onun işbirlikçileri bilsin ki, Türkiye, ABD öncülüğündeki emperyalist Batının müstemlekesi bir ülke değildir.
Bu normalleşme girişimleri PKK-YPG ve SDG gibi ABD’nin taşeronu terör örgütlerinin paçaları tutuştu. Muhalif gruplar içinde tepki gösterenler kendi çıkarlarını düşünenlerdir. İçinde bir kesim karşı olmakla birlikte Suriye muhalefeti ise normalleşmeye olumlu bakıyor. Çünkü Türkiye meşru muhalefete rağmen bir normalleşme planlamıyor.
ABD ve piyonları PKK-YPG ve SDG’nin bazı vaatlerle muhalefet gruplarını kullanarak Suriye ile ilişkileri sabote etmek için her türlü provokasyona başvurulabilir. Olası provokasyonlara karşı önlemler alınmalıdır ve normalleşme tün eleştirilere rağmen hızla sürdürülmelidir. Çünkü ülke çıkarlarımız bunu gerektirmektedir.
|