SURİYE KÖRDÜĞÜMÜ
SURİYE KÖRDÜĞÜMÜ
Neoliberalizm, Marksist teorinin alternatifi Michel Foucault`un bilginin iktidar ve gücü, iktidar ve gücün de bilgiyi ürettiği teorisinden yürüyor. Teoriye göre insanın insan üzerinde güç ve iktidar kurma mücadelesi tarihin değişmeyen kuralıdır. Sorun insanların eşitlikle mi yoksa baskıyla mı bir arada olacakları ya da iktidar mücadelesinde kimin ürettiği bilginin meşru kabul edileceği gerilimidir. Modern öncesi kırsal toplumda hakim gücün temel motivasyonu,sahip olunan toprak parçasındaki zenginliği yönetmek ve düzenlemek iken, Modern zamanda ulus devlet kurumuyla sahip olunan toprak parçasının ötesinde insanın ve toplumsal yapının da yönetilmesi,refah ve gelişime ortak edilmesi söz konusu olmuştur. Şimdi dünyanın her yerinden insanlar faydaları ve mutlulukları için bilgi teknolojilerini talep ediyor,bilgi teknolojilerini elinde bulunduran güç/ iktidar da sömürme,kontrol etme ve baskı kurma karşılığında arz ediyor.. O nedenle enformasyonel emperyalizm küreseldir,sömürgeciliğini insandan geliştirip tüm dünyaya işliyor,yeni hayat tarzını modern zamanın ulus devletleri ötesinde dizayn ediyor, karşıtlar ise eşitliğin mücadelesini veriyor.
Sykes-Picot,1916`da İngiltere ve Fransa`nın,Türkiye`nin Orta Doğu topraklarını paylaşmayı öngördükleri gizli anlaşmaydı. Mekke Şerifi Hüseyin`i desteklediler ve kutsal Filistin`de uluslararası bir yönetim ile etrafında Doğu Akdeniz bölgesinde Fransa,Mezopotamya bölgesinde İngiltere denetiminde tek bir Arap devletinin kurulmasını hedeflediler - bu anlaşma, Osmanlı`nın paylaşımına yol açtı! Fakat ne Doğu Akdeniz`de Fransa, ne de Mezopotamya`da İngiltere denetiminde bütün bir Arap devleti kurulamadı!
Bugün Enformasyonel Emperyalist İngiltere ve Fransa, ABD/NATO`nun bir müdahale unsuru olarak benimsediği Koruma Yükümlülüğü çerçevesinde Mekke Şerifi Hüseyin`in rolünde AKP iktidarında Türkiye ile birlikte, Ortadoğu`yu sömürüye açmak,kontrol etmek ve üzerinde baskı kurmak amacıyla tarihte ilk kez ulusal devlet modelinin aşılmasını test ediyor. Sınırların anlamsızlaştırılması için Ortadoğu`nun Müslüman,Hristiyan,Musevi,Arap,Türk,Kürt her din,her mezhep ve her etnik kimliğin ortak vatanı yapılması gereklidir. Nitekim Ortadoğu`lu halkların bir kesimi gizliden gizliye eğitilerek Osmanlı`da Sultan Abdülhamid`in pan-islamist resmi ideolojisinden neşetle,sivil toplumdan kamusal ve özel yönetimlerde genişlemenin hareketi olan Arap Baharı ile ortak vatan parolasıyla İslam`ın Birliği hedefleniyor!
Fakat Kürtler kapitalist modernite olarak tanımladıkları bu süreçte yok edilmemek için yerleşik konuma oturtmak üzere Kürt kimliği ile uluslaşma hedefindedir. Kürt Statüsü toplumcu ekonomi-siyaset- sosyal yapı,diplomasi ve ekoloji örgütlülüğünden yükseliyor- bu haliyle,Ortadoğu`da din`i toplumsal davranış ve sosyal düzeni belirleyen bir sistematik olarak kurgulayan ve bu kurguyu liberalizme monte eden enformasyonel emperyalizme ters düşüyor.
Esad,"Suriye`de olanlar on yıllardır bölge için planlananların bir bölümünü oluşturuyor.Sykes-Picot`un torunları hala bölme rüyası görüyor.Hedefleri kimliğimizi ve şahsi kültürümüzü yok etmektir.Bu nedenle Suriye`yi Arap Liginden çıkarmaktan çok Araplığı askıya almaya odaklanıyorlar.Politikalarıyla ve Arap sahasında oynadıkları rolle uyumlu Araplaştırılmış Lig istiyorlar.Siyonist düşmana benzeri görülmemiş ve makul olmayan bu nezaket ve Suriye`ye karşı gösterilen kararlılık ve baskı nasıl açıklanabilir?Suriye`yi İsrail`le değiştirmek istiyorlar.Sinsi ve kötü niyetleri açıkça ortadadır"diyor.
ABD,İngiltere,Fransa İttifakı bu düşüncesinden gelişen direnişiyle Beşar Esad`ın koltukta kaldığı her gün tehlikenin büyüdüğü görüşündedir. Esad rejimini ekonomik ve siyasi baskı,toplumsal gerilim üreten sabotajlarla devirmeye çalışıyorlar. Baskı toplumsal yaşamda etkisini gösteriyor -fakat,Esad`ın ordusu daha pekişirken, muhaliflerin safları da genişlemiyor. Değişik etnik köken ve dinlerden oluşan Suriye`nin nasıl bir arada tutulacağı ve bu durumun bölgeye nasıl yansıyacağı ise bilinmiyor.
Tam da bu noktada -artık,arkasında küresel bilgi üretme gücüyle Rusya ve İran`ın da desteğiyle Esad`ın Kürt dayanışması, muhayyel Kürdistan alanında Kürtlere ufuk açarken,enformasyonel emperyalizmin Ortadoğu`da ortak vatan hedefine de sekte vuruyor! Suriye güvenlik güçleri Kürtlerin yoğun yaşadığı merkezlerde geri çekilirken, BAAS yönetimlerini Kürtler dev`ralmaktadır. Suriye Kürt Demokratik Toplum Hareketi "Geleceğimizi Suriye halklarıyla birlikte demokratik ve özgür yeni bir temel üzerinden yeniden inşa ediyoruz.Tüm Arap,Ermeni ve Asur-Keldani halklarını da birlik olmaya çağırıyoruz.Suriye halkını koruyacağız "açıklamasında bulunuyor.
Bir süre önce Murat Karayılan`ın Devrimci Halk Savaşı Stratejisi sürecini başlatırken,"Sonuna kadar direnerek halk olarak var olmak,bu topraklarda özgür-eşit bir biçimde yaşamak istiyoruz.Ortadoğu kaynıyor.Kürtler de bu bölgede bir faktördür. Sorunlarımız Demokratik Özerklik ekseninde çözülmezse-gerekirse,Kuzey Irak Kürt Bölge Yönetimiyle birleşerek,bağımsızlığımızı ilan ederiz"ifadesi ardından, Irak Kürt Bölge Yönetimi Başkanı Mesut Barzani`nin Suriye`de Kürt örgütlerini eşit katılım esasında Ulusal ve Dışişleri,Sosyal Hizmetler,Güvenlik Komitelerinde birleştirmesini hatırlamak gerekiyor. Bugün Suriye Kürtleri Suriye`nin istikrarsızlaştırılarak bölünmesinin reddedilmesinde ve bu uğurda her tür çabayı göstermede hemfikirdir.
Şu kurgu geliştiriyor; Kürtler emperyalizmin Ortadoğu`yu İslam çatısı altında ortak vatan etme sürecinde İran`ın,Suriye`nin,Irak`ın ve Türkiye`nin sınırlarının anlamsızlaşacağı o güne hazırlanmaktadır. Türkiye emperyalizmin ortak vatan idealine ilişiklidir ama Suriye ve İran bu sürece direniyor-o halde,Kürtler hepsi arasından sıyrılıp kendi vatanlarında uluslaşmanın hedefinde olmalıdır.
İşte,Irak Kürt Bölgesi Irak Şiilerinin Irak`a egemen olma mücadelesinden rahatsızdır, Barzani güçlenmek için Iraklı sünni azınlık ve Iraklı demokratlarla ittifak arıyor- bu taktirde, İran`ın ve Türkiye`nin hegemon siyasetinden kurtulacağını hesaplıyor. Yaşadıkları merkezlerde yönetimleri almaya başlayan Suriyeli Kürtler de Alevi Azınlık ve Sünni demokratlarla ittifak peşindedir-bu suretle,onlarda Türkiye`nin hegemon siyasetini kırmaya çalışıyor. Bu şekilde Irak`ın ve Suriye`nin bölünmesinin önüne geçerken bulundukları coğrafyada birbirleriyle ilişkide güçlü otonomiler öngörülüyor... Önce sorun savuşturuluyor,güç sağlanıyor ve vatan topraklarında iktidar olmak hedefleniyor.
Yeni bir Sykes-Picot anlaşması olasılığı çok azalmıştır. Madem şimdi dünyanın her yerinden insanlar faydaları ve mutlulukları için bilgi teknolojilerini talep ediyor,bilgi teknolojilerini elinde bulunduran güç/ iktidar da sömürme,kontrol etme ve baskı kurma karşılığında arz ediyor -buna mukabil,karşıtlar eşitliğin mücadelesini veriyor- o halde, o yön ya da bu yönü ile enformasyonel emperyalizm insan odağından giderek tüm dünyaya işlerken, Yeni hayat tarzları ya modern zamanın ulus devletleri ötesinde dizayn edilecektir ya da ulus devletler daha da insancıl bir temelden devam edeceği bir noktada bulunuluyor. Gerilim tüm boyutlarıyla hissediliyor.
O da ne? Suriye Dışişleri Bakanlığı resmi temsilcisi "Biz kimyasal silahları sadece dış saldırı durumunda kullanırız" uyarısında bulunuyor! Atatürk Türkiye`sine zaman ve enerji kaybettiren, kendilerini şahsi inançları ötesinde başkalarının ve ülkelerinin de inançlarının sorumlusu ve hesap vericisi kabul eden bu kimbilir nasıl sürünün ders alma saati yaklaşıyor. Çünkü Suriye kördüğümün çözülmesinde onlar ilk halkayı oluşturuyor...
24.7.2012
Ahmet Kılıçaslan AYTAR ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
|