Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (4)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (196)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (109)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1671)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 24.08.2022 20:13:02

Suriye sorununda Davutoğlu dönemi…

Suriye sorununda Davutoğlu dönemi…
24 Ağustos 2022



Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com


Arap Baharı ile Orta Doğu’daki statüko değişmeye başlamıştı.

2011 yılında sınırlı bir halk hareketi şeklinde başlayan Suriye İç Savaşı, kısa

sürede bölgesel ve küresel çapta ağır sonuçlar doğuran ve çok sayıda aktörü

içine çeken bir gelişme olmuştur

Arap Baharı öncesi kurulan güç dengeleri de doğal olarak bu süreçten etkileniyor.

Aktör ülkeler, ABD ve Rusya hem bölgede hem de Suriye’de etki sağlamak ve çıkarlarını korumak için kimlik politikalarını, İran ise mezhepçiliği araç olarak kullanmaktadır.


Tarihi birikimi, vizyon ve misyonu ile güçlü bir ülke olan Türkiye, tüm bu gelişmelere seyirci kalmadı, kalamazdı.

Türkiye, ilk iş olarak bölgedeki güvenlik ve çıkar politikalarını korurken, diğer yandan da dış politikasını güncellenmiştir ve halen de güncellemelerini sürdürmektedir.

Çünkü, güç dengelerinin değiştiği Orta Doğu’da yaşanan Defacto gelişmeler sürekli güncellemeyi mecbur ediyor.

Gelinen noktada ise ülke olarak zor bir dönemeci aşmanın zorlukları içinde olduğumuz bir gerçektir.


Suriye sorununda içine düştüğümüz zor süreçte, telâfisi çok zor, ciddi hataların sebep olduğu kayıplarımız olmuştur.

Uluslararası ilişkilerde sonuçlar kadar sebepler önemlidir.

Bu gerçeklerden hareketle bizim açımızdan fevkalade önem arz eden ve bu duruma nasıl sürüklendiğimizi anlamak adına 2014-15 ve 2016 yıllarına tekabül eden A. Davutoğlu dönemi iyi okunmalı ve yapılan yanlışlardan dersler çıkarılmalıdır.

Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde geleneksel dış politikanın dışına çıkılmış ve aktif dış politika izlemek suretiyle ‘komşular ve uluslararası toplum ile sıfır sorun’ politikası temel esas kabul edilmişti.

Sosyolojik bir afet ve bir insanlık dramı halini alan Suriyeli mülteciler sorununun, bölücü terör örgütlerinin ABD ve Rusya, kısmen de İran desteğiyle palazlanıp, Türkiye’nin güvenlik sorunu haline gelmesi,

Kürt sorunu, Suriye üzerinden dış güçler tarafından kışkırtılıp, büsbütün içinden çıkılmaz bir hale gelmiş olması ve Suriye harabeye dönerken, barışçıl çözüm umutlarının kaybedilmiş olması,


…Ve daha birçok soruna karşı Sayın Davutoğlu’nun sunduğu ve ısrarla savunduğu tezler ve izlediği politikalar etkili olamadığı inkârı mümkün olmayan bir gerçektir.



Elbette tek kişiyi eleştirmek yanlış olur.

Fakat; Abdullah Gül ve Ali Babacan ikilisinin bıraktığı çizgiden devam eden Sayın Davutoğlu, o tarihlerde Türk dış politikasını tek başına yönlendiren adam olarak karşımıza çıkmıştı.

Ayrıca Ahmet Davutoğlu, teoriler ve kurguladığı yeni politik hamleleriyle Türk Dış Politikasına yeni bir vizyon, yeni bir rota, yeni bir derinlik vaad ediyordu.

Ancak, önceden yapılan planların her zaman istendiği gibi gitmeyeceği anlamına gelen “Evdeki Hesap Çarşıya Uymaz” atasözü misali, Sayın Davutoğlu’nun “Bölgesel barış” ve “Komşularla Sıfır Sorun” politikası maalesef fiyaskoyla sonuçlandı.

Kim ne derse desin, bugün Suriye krizi nedeniyle yaşamakta olduğumuz büyük sıkıntıların asıl sebebi 2015-2016 yılları arasındaki Sayın Davutoğlu, döneminde yapılan yanlışların bir sonucudur.



Başkan Sayın Erdoğan’ın öncülüğündeki Türkiye yönetimi, Suriye’de izlenen yanlış politikaları izale etmek için hem sahada hem de uluslararası arenada yoğun bir siyasi, askeri ve diplomasi mücadelesi vermiştir.

Suriye’nin kuzey bölgesinde Türkiye’yi tehdit eden, dış destekli bölücü terör örgütlerinden oluşturulan yapıları bertaraf etmek için şimdi 4’üncü büyük operasyona hazırlanılıyor.

Sayın A. Gül ve Ali Babacan’ın izini süren ve Türkiye’yi yanlış politikalarıyla karşı karşıya bırakan Sayın Davutoğlu, o yanlış politikaların baş sorumlusunun kendisi olduğunu cesaretle kabul ederek, Türk devleti ve milletinden özür dilemeli.

Ayrıca onun yanlışlarını düzeltme yönünde büyük bir gayretle çalışan Başkan Erdoğan’a teşekkür ve tebriklerini bildirmelidir.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.