Suud`da olanlar (5)
Suud`da olanlar (5) Suudi Arabistan`ın ``Ilımlı İslam´´a geçme kararı diğer radikal din devletlerini ve devlet olmasa da devlet gücündeki dini grupları nasıl etkileyecektir, şimdi herkes bir yandan bu konuyu çalışıyor. Son 40 yılda önce Vatikan ciddi bir laikleşme sürecinden geçti, eşcinsel evlilikleri tanıdı, birçok alanda açılım politikalarını benimsedi. Toplumların dine uymadığı noktalarda din toplumlara uyduruldu. Vatikan`ın açılım politikaları sonucu siyasal Hristiyanlık olgusunun yanı sıra popüler kültür Hristiyanlığı olgusu da ortaya çıktı. Din, Batılıların hayatlarından evrimleşerek çıkarken siyaset ve diplomasilerine de rafineleşerek girdi. Suudi Arabistan`ın ``Ilımlı İslam´´a geçme kararının İran`ı, İsrail`i, Vatikan`ı, Pensilvanya`yı, Ortodoks Hristiyanlığı, Hindu ve Budist köktenciliğini, Evanjelizmi, radikal Hristiyan mezhepleri ve İslam dünyasındaki binlerce irili ufaklı cemaati ve tarikatı nasıl etkileyeceğinin araştırmaları yapılmış ve hemen hemen bitmiştir. Suudi Arabistan`ın ``Ilımlı İslam´´a geçme kararı, yeni bir dini, siyasi, askeri, ekonomik, sosyal ittifakın ve sürecin başladığını açıkça ortaya koymaktadır. Vahhabi-Selefi bir mezhepten en son beklenecek hamlenin ``Ilımlı İslam´´a geçmek olacağını tüm otoriteler teslim ederler. Doğal olarak bu açılım, geçmişteki Vahhabilik tercihi gibi siyasi bir karardır. Ve özellikle Ortadoğu`da, Afrika`da ve Avrasya`da çok stratejik sonuçları olacaktır. Önümüzdeki 25 yıllık surecinTeo-Stratejiler dönemi olacağını söylemek kehanet değil tespittir. Afganistan`ın işgali ile İslam ülkelerini sevketme, dizayn etme, İslam`ı çok katmanlı stratejilerde kullanma, Müslümanları psikanalize tabi tutarak ruhlarını ele geçirme ve onları istediği gibi güdüleme yeteneği kazanan bilimsel, siyasal, ekonomik, entellektüel ve askeri hegemonlar şüphesiz bu yeni süreçte de en etkili liderliği yapacaklardır. Suudi Arabistan`ın, Mısır`ın ve ``Ilımlı İslam´´ı tedavüle alanların Ortadoğu`da ve İslam dünyasında seküler bir parkur açtıklarını ve parkurun ideolojisini sosyal medyanın verilerinin oluşturacağını ve propaganda edeceğini de belirtmek gerekmektedir. Bu seküler/dünyevi/laik parkurda şimdilik eli en güçlü ülke Türkiye`dir. Suudi Arabistan ve Mısır`ın açtığı bu yeni seküler/laik dini güzergah, Türkiye`nin İslam dünyasında ele geçirdiği psikolojik üstünlüğü hedeflemektedir. Gerçekten de Türkiye`nin son dönem yaptığı en önemli ataklardan birisi de Üçüncü Havalimanı`dır. İstanbul Boğazı`na yapılan yeni köprüler, Marmaray, Avrasya Tüneli, Körfez geçişi, Yüksek Hızlı Tren ve şehir hastaneleri gibi büyük ölçekli yatırımlar Türkiye`nin GSMH`nı ikiye üçe katlayacak potansiyeldedir. Bu, Türkiye`nin bölgesel ve küresel güç olma durumunu kuvveden fiile çıkaracaktır. Suudi Arabistan`ın ülkesinde ekonomik, teknolojik, bilimsel bir cazibe merkezi oluşturma konusunda geliştirdiği projeler, ``Ilımlı İslam´´ açılımını zorunlu kılmaktadır. ``Ilımlı İslam´´ gibi Vahhabilik için inanılmaz derecede utangaç bir kavram seçilmesi, İslam dünyasında FETÖ`nün oluşturduğu altyapıyı kullanacağı ve o altyapının sosyal dokusunun edilgenliğinin yani boyun eğiciliğinin cazibesini de hedef aldığı görülmektedir. Sonuç itibariyle Suudi Arabistan`ın ``Ilımlı İslam´´ açılımı ile başta Ortadoğu olmak üzere tüm İslam Dünyası ve İslam`ın tüm renkleri için müthiş bir rekabet başlamıştır. Bu süreç anlık analizler ile tırmandırılacak, hızlandırılacak ve Müslüman kimliği her gün yeniden çizilecektir. Kıble belki tek kalacak fakat cemaat, her an imam değiştirmek zorunda olacaktır. Hızlandırılmış bir İslam düşüncesi ve zihinsel, fikirsel, ideolojik, pragmatik, mobilizasyonu artırılmış Müslümanlar ile İslam dünyasında parasal, entelektüel, siyasi, diplomatik, istihbari ve hepsinden önemlisi sosyal medya tabanlı dizaynlar serisinin startı verilmiştir. (Bitti)
|