Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (278)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1674)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
MUSTAFA METE İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 21.03.2014 21:07:21

TÜRK MİLLETİNE ÖZTÜRK`TEN UYARI

MUSTAFA METE İSLAMOĞLU
TÜRK MİLLETİNE
ÖZTÜRK`TEN UYARI

Sevgili kardeşim gönül dostum milliyetçi-mukaddesatçı yazar Sn. Bekir ÖZTÜRK ANLATIYOR´´
Bir Dönem Bitiyor, Bazıları Farkında Değil
Bundan 5 yıl önce 2008`de küresel kapitalizmin merkezi ABD`nin finansal piyasalarında patlayan krizle birlikte, dünya farklı bir iklime girmişti.
Dünyanın merkez ülkelerinden çevresine de yayılan irili-ufaklı tüm coğrafyaları etkisi altına kriz, 2008 öncesi yılların sanal, sürdürülemez tatlı hayatına (dolça vita) bitiş düdüğü çalmıştı.
Dünya kapitalizmi şimdi finansal balonun patlaması gerçeği ile yüz yüzeydi.

İskambil kağıtlarından örülü şato devriliyor, kriz anında Avrupa`nın merkez ülkelerine, Japonya`ya yayılıyor, balon virüsü kapmış kağıtlarla işlem yapan bütün bankalar, mali kuruluşlar sarsıntıdan nasibini alıyordu.

Ne var ki, bu kapitalizmi yöneten hükümetler, batmaya ramak kalmış bankalar,şirketler topluluğu için "batırılamayacak kadar büyük" diyerek kamu kaynaklarını kurtarma simidi olarak atmaya koyuldular.
Öyle böyle değil, 12 trilyon doları bulan "kurtarma operasyonu" ndan söz ediliyor.

Kapitalizmde devletin işlevi nedir, sorusunu soranlara, işte budur, dedirten bir pratik.

BİR SINIFTAN ÖTEKİNE
İyi de bu değirmenin suyu nereden?

Tabi ki, bir sınıftan alarak ötekine verme üstüne kuruludur bu tür operasyonlar ve ifadesini bütçelerde gösterir.

Bütçelerde tüm toplumdan alınan vergiler, kamu varlıklarının satışı ile sağlanan gelirler, bunlar yetmez, borçlanma ile sağlanan kaynaklar, enflasyon maliyetli para politikaları sonuçta kurtarılacak sınıf(lar)ı suyun üstünde tutarken diğerlerinden çalar ve biz bunun bilançosunu bütçe açıklarından okuruz.

Bakın, nereden nereye gelmiş bütçe açıkları; Kriz öncesinde, örneğin 2002-2006 döneminde ABD,AB ve Japonya başta olmak üzere "merkez" ülkelerde bütçe açıkları milli gelirin ortalama yüzde 3`üne yakındı.

Kriz döneminde bu yüzde 5,5`a kadar tırmandı.

Sadece 5 yılda yüzde 90 artış demek bu ve devletin müdahalesinin dehşetli boyutunu gösterir.

Üstelik açığın yüzde 5,5`ta kalması, topluma ödetilen bir dizi fatura, bedel ve yine toplumdan çalınan bir dizi kamu varlığının kriz için kullanılması pahasına ancak burada kalmıştır.

Büyüme, kriz öncesinde yüzde 2,5 ortalamadan kriz döneminde yüzde 1`in altına düştü merkez ülkelerde.

Büyümenin 1,5 puan aşağı inmesi, zaten yüzde 6,5 ortalama işsizlik yaşayan merkez ülkelerde işsizliği 1 puan daha yukarı çekti ve ortalamayı yüzde 7,5`a çıkardı.

Bu, bazı ülkelerde yüzde 10`u bile aştı.

Bedel, işsizlik artışıyla kalmadı; bölüşüme yansıdı.

Reel ücretler kriz bahane edilerek artırılmadı, hatta bazı ülkelerde geriletildi; haklar budandı; grev,toplu sözleşme hakları, hep beraber batarız korkusu salınarak iğdiş edildi.

Bazı ülkelerde topluma ek vergiler salındı.

Bütçe harcamalarında eğitim,sağlık,kültür vb.
budandı.

Bütün bunlara rağmen bütçe açığı yüzde 5,5 gibi istenmeyen bir yerde ancak tutulabildi ve açıkları finanse etmek için kamu hızla borçlandı.

Öyle ki, kriz öncesi kamu borç yükü merkez ülkelerin milli gelirlerinin yüzde 77`sinin altında iken krizle birlikte yüzde 96`ya çıktı.

Devasa bir borçlanma!...

ÇIKMAK KOLAY MI?
Şu sıralar ABD`nin başlattığı süreç ise, " dibe vurduk, çıkma zamanı artık!" diye okunuyor.

Sistemin koordinatörleri IMF-Dünya Bankası da, yeterince dipte kalındı, çıkmak için artık bir şeyler yapılsın diyor.

Öyle de, çukurdan çıkmak birilerinin sırtına basmadan, para bolluğu ile yapay teneffüsle ayakta duranlarla olmayacak.

Kuraldır; her krizde kurban verilir, yeni şartlara uyum sağlayamayanlar güçlü olanlara yem olur.

Bu, şimdiye kadar zaten yaşanmadı değil; bir kere "ülke" kategorisinde "ayrışanlar", kan kaybına uğrayanlar, bir anlamda küme düşenler oldu.

Dünya ligi yeniden şekillendi.

Çevre liginden Çin, Rusya sahne aldı.

Suriye meselesinden belli olmuyor mu?

Buna karşılık, en başta Avro alanının irilerinden bazıları (İtalya, İspanya) süper ligin dibine indi.

Firma-banka düzeyinde, devlet desteklerine rağmen tutunamayıp daha güçlülerle zorunlu birleşme, eldeğiştirme süreçlerine girenler oldu.

Financial Times gibi kuruluşların "Top" listesinde artık eski isimlerden çok, yenileri var.

Çinliler, Ruslar, hatta Hintliler bile var.

Ama bitmiyor.

Çukurdan çıkış daha çoook "can alacak".

Fed`in para politikasını sıkılaştırmayı henüz erken bulan sermaye fraksiyonları, uyum sağlamada zorluk çekecek olanlar.

Avrupa Merkez Bankası`na, bir tür bizdeki BDDK görevi verildi.

Bankalar birleşmeye zorlanacak, kimisi eritilecek, tasfiye edilecek.

Özetle, "uçak kalkıyor" demekle, çukurdan çıkıyoruz demekle bitmiyor iş, hırgür yeni başlıyor.

SINIF MÜCADELESİ...
ABD`nin tahvil alımlarını azaltmak diye klişeleştirdiği operasyon, yeni para iklimine ayak uyduranlarla uyduramayanları ayrıştıracak; hem ülke hem firma düzeyinde.

Bu anlamda yeni bir altüst oluş dönemi başlıyor.

Böyle bir bilek güreşi sadece sermaye kesimleri arasında değil, sermaye-emek arasında da yaşanmaya devam edecek.

Finans kapitalin hedefi, krizde yüzde 1`in altına inmiş büyümeyi yeniden yüzde 2,5`a çıkarmak.

Bunu üstelik bütçe disiplini sağlayarak yapmak.

Krizde yüzde 5,5`a çıkmış bütçe açıklarını yeniden yüzde 3`ün altına çekmek.

Hedef bu.

İyi de o kadar kolay mı?

İster istemez hem vergi hem harcama ayaklarında bir sınıf mücadelesine davettir bu.

Yeni dolaylı vergiler, yeni sosyal harcama kısıntıları, yeni özelleştirmeler, kamu varlıklarının satışı, yeni neoliberal uygulamalar, yeni sosyal hak kısıtlamalarını içeren esneklik, anti-sendikal saldırı projeleri ve buna uygun siyasal yapılanmalar, yeniden bloklaşmalar&8230;

Bunlar, Merkez`in hali ve göreceklerimiz.

Yarın da biten dönemin çevre ülkelere ne tür gelecekler vaat ettiğine bakarız.

İTHAF:
Bu uyarıcı yazısı için sayın Bekir ÖZTÜRK kardeşimi kutluyorum.
SELAM ve DUA İLE
_________________________________________________
BU YAZI TÜRK MECLİSİ YAYIN KURULU İLE T.C. NİN 5846 SAYILI KANUN ve İLGİLİ HÜKÜMLERİNE TABİDİR. KISMEN ve TAMAMEN ALINTI YAPILAMAZ



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.