ÜÇÜNCÜ TUR ÖNCESİ
ÜÇÜNCÜ TUR ÖNCESİ
Cenevre II Barış Konferansı ikinci tur görüşmeleri, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu`nun tek hedefi olan rejimi değiştirme ısrarıyla sonuçsuz kapandı. Suriye rejimi anayasal, kanuni ve meşru sorumluluk olarak güvenliğin tesis edilmesinden birinci derecede sorumlu olduğunu savlıyor, Suriye`nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü için BM garantisinde savaşan silahlı güçlere her türlü desteği veren devletlerin desteklerini kesmesini, sınırların denetimi için bir mekanizmanın oluşturulmasını istiyor -sonra, ulusal bir misak çerçevesinde toplumun tüm bileşenlerinin temsil olacağı genişletilmiş bir hükümetle yeni Suriye`nin siyasi geleceğinin resmedilmesini savunuyordu -ki;
Bilim adamı Stephan Hawking, İngiliz The Guardian gazetesindeki makalesinde dünyanın tüm sağduyulu insanlarına tercüman oldu. "Suriye`de yaşananlar,tüm dünyanın uzaktan izlediği iğrenç bir durum. Zekâmız, duygulara ve kollektif adalete tepki verme yeteneğimiz nerde? " dedi.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu`nun dostları, Barış Konferans`ı görüşmelerinin başlamasından önce rejimin karşısında oturacak tarafın sadece Koalisyon`la sınırlandırılmaması,çeşitli çıkar temsilcileriyle zenginleştirilmesi tekliflerini reddetmişlerdi.
İkinci tur görüşmelerde rejime karşı bir araya getirdikleri ve birbirinden çok farklı gruplar ve bireylerden oluşturdukları -o yüzden,her bir grubun diğer gruplardan ciddi farklılar gösteren bir takım hak ve iddiaları temsil eden Koalisyon yapısının görüşme performansını zayıflattığını gördüler. Üstelik Özgür Suriye Ordusu da çatışmalarda -gerek, hükümet birlikleri -gerekse, radikal İslamcılara karşı yenilgiye uğramakta, Koalisyon`un elini müzakere masasında zayıf bırakmaktaydı!
İkinci turun, Koalisyon`un düşük performansıyla sonuçsuz kapanması -ardından, bölgesel çıkarları ezilen ABD`de, Beyaz Saray Sözcüsü Jey Kerney Başkan B.Obama`nın Suriye ile ilgili askeri saldırı seçeneğin yer almadığı diğer tüm seçeneklerin yeniden değerlendirilmesini istediğini açıkladı. İlkin, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu`nun yapısının değiştirilmesine el atıldı. Sonra,Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad`ın iktidar üzerindeki kontrolünün son bir yılda arttığı, Esad`ın avantajlı bir konumda olduğu sürece Suriye ile ilgili siyasi bir uzlaşının pek mümkün olmadığı düşüncesiyle Suudi Arabistan,Türkiye gibi ülkelerin Özgür Suriye Ordusu gruplarına daha ileri silahları vermesinin yolu açıldı.
Obama`nın kararı, Stephan Hawking`in Suriye`de yaşananlar ile ilgili "Zekâmız, duygulara ve kollektif adalete tepki verme yeteneğimiz nerde? "sorusuna verilen yanıt gibiydi!
ABD, Rusya`nın Esad rejimine verdiği silah ve siyasi desteğin, Esad`ı güçlendirdiği, sivillere saldırmasını tırmandırdığı ve Suriye Sorununun görüşmelerle çözümünü zorlaştırdığından yakınıyor. Bu çerçevede, aralarında Türkiye`nin de bulunduğu, Esad`ı iktidardan uzaklaştırmaya çalışan ülkelerin istihbarat uzmanlarının katılımıyla Washington`da "gizli bir toplantı" gerçekleştirildiği öne sürülüyor.
Bu noktada toplantıya katılan Türkiye`nin Suriye politikasını kısaca hatırlamak gerekiyor. Batı ülkelerinin Suriye`ye askeri saldırı kararından geri adım atmasıyla,Türkiye`de AKP iktidarı Suriye ile ilişkilerini düzeltmek ya da önceki düşmanca politikalarını sürdürmek gibi iki durum arasında bir seçim yapma durumuna gelmişti. Bir yandan, Cenevre II Barış Konferansına mesafeli yaklaşılıyor- bir yandan da, Suriye krizinden kaynaklanan tehditler ve Irak`ta şiddet olaylarının tırmanmasının milli güvenlik üzerindeki etkilerinden rahatsızlık duyuluyor ve içine düşülen diplomatik inziva nedeniyle oluşan güvenlik krizinden çıkış yolları aranıyordu...
Daha o günlerde dahi AKP iktidarının İsrail,Suriye,Irak,Mısır,Filistin,İran ile sürdürdüğü diplomasiden dönüp ilişkilerini düzeltmesi pek olası görülmüyordu. Reyhanlı`ya düzenlenen terör eylemini El-Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi terör örgütünce üstlenilmesi -ardından,Özgür Suriye Ordusu`nun birçok bölgede mevzi kaybetmesiyle birlikte Kürtlerin Demokratik Özerklikleri doğrultusunda savaşmaları ve Suriye genelinde ağırlık göstermeye başlayan Irak-Şam İslam Devleti örgütünün (İŞİD) Özgür Suriye Ordusu`na karşı topyekün bir savaş başlatması durumunun Türkiye sınırına yakın bölgelerde hüküm sürmesi endişe oluşturuyordu. O yüzden Milli İstihbarat Teşkilatı İŞİD ile müşterek çalışıyor, İŞİD`İn yalnız kalmaması, saldırmaması ve Türkiye sınırına operasyon yapmaması -fakat, Kürtlerin sınırdan 50 km.içerilere sürülmesi karşılığında Özgür Suriye Ordusu`nun mevzilerinin dağıtılması, kontrolündeki bölgelerin IŞİD`in eline geçmesi gibi garip bir durum alabildiğince destekleniyordu.
Madem El Kaideci örgütler destekleniyor -o yüzden,dünyanın her yerinden gelen cihadçılar bir süre sonra Suriye`ye savaşa sürülmek üzere Türkiye`de iktidara yakın sivil toplum örgütlerince misafir ediliyordu. Bu durum, El Kaide`nin Türk topraklarını kullanma kabiliyeti, NATO üyesi olan Türkiye`nin Suriye`deki iç savaşta oynadığı rol hakkındaki soruları uyandırıyor ve Türkiye -hangi gerekçe ile olursa-olsun, devletlerin uluslararası ilişkiler açısından görevlerini belirleyen BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen kararlara aykırı davranmakla itham ediliyordu.
Şimdi,Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu`nun dostları,Türkiye`nin bu ithamlar dolayısıyla Suriye`de daha itidalli bir politikaya yönelmesi yüzünden ana çatışmaları Suriye`nin güneyine,Ürdün ile sınır bölgelerine kaydırıyor. Bu bölgelerde Suriye hükümetinin büyük askeri birlikleri bulunuyor. Bir askeri senaryo gündeme getirilmektedir -eğer, silah gücü arttırılmış Özgür Suriye Ordusu bizzat Esad`a ya da bu bölgedeki hükümet birliklerine zayiat verirse rejimin avantajlarına son verileceği planlanıyor. ABD Cenevre II Barış Konferansı üçüncü turu için güç toplamaya çalışıyor -iken;
Stephan Hawking ve dünyanın tüm sağduyulu insanları " Hey! Zekâmız, duygulara ve kollektif adalete tepki verme yeteneğimiz nerde? " diye isyan ediyor...
19.2.2014
Ahmet Kılıçaslan AYTAR ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
|