OKUTULMUYOR EĞİTİLİYORUZ
Mustafa Mete İSLAMOĞLU YAZIYOR OKUTULMUYOR EĞİTİLİYORUZ Benim çocukluğumda bakanlığın adı ``VEKALET´´ Milletvekilinin adı MEBUS´´ öğrenimin adı ``TEDRİSAT´´ ve milli eğitimin adı ise ``MAARİF VEKALETİ´´ idi. Aslımızı yavaş yavaş değiştirdikleri gibi ismlerimizide değiştirdiler. Milli tedrisat kanunu vardı yok edildi. Milli kültür vardı yok edildi. Milli hislerimiz,milli düşüncelerimiz ve milliyet özelliğimize ait her ne varsa yok edildi. Yani biz yok edildik. Tahsil hayatının çehresini değiştirdiler. Öğrenimin vasfını özünü ise kaybettirdiler.bunları kimler mi yaptı? Adına siyaset dediğimiz ``İNANIYOR GİBİ GÖZÜKEREK İNANMAYANLAR KUMPANYASININ İRİLERİ yaptı. Bilmek öğrenmek yolunda ``EĞİTTİLER´´ ve `` EĞİTİLDİK´´ Yani ``OKUTULMADIK´´ hep ``EĞİTİLDİK´´ bu millet yarım asırdır Eğitile eğitile koyun sürüsü haline getirildi. Ne isteseler onu yapacak, ne derlerse peki diyecek, nasıl yönlendirirlerse o yoldan gidecek bir kalıba sokulduk. ``PEKİ BİZ NE OLDUK´´? İstatistiklere göre, okuma oranımız ve okutulma oranımız hep sahte... İşte ülkemizin bu konudaki acınacak haline ilişkin rakamlar. Öğrenim seviyesinin asgari lise mezunu olduğunu düşünün. Ankara üniversitesinin yaptığı ; ``ilköğretim okulları ders kitaplarında kelimeler ve kavramlar´´ konulu bir araştırma geleceğimizi yetiştirirken kullandığımız ders kitaplarının durumunu çok iyi açıklamaktadır. Ders kitaplarındaki kelime ve kavram sayısı; A.B.D. Ders kitaplarında 71.618, ALMANYA Ders kitaplarında 70.400 ,JAPONYA, Ders kitaplarında 44. 224, İTALYA Ders kitaplarında 31.762, FRANSA Ders kitaplarında 30.193, SUUDİ ARABİSTAN ders kitaplarında 13.576, TÜRKİYE ki Ders kitaplarında ise bu sayı 7.260 olarak tespit edilmiştir. Yine aynı araştırmada ülkemizdeki ders kitaplarının resim, fotoğraf, karikatür, afiş, şema ve tablo açısından da düğer ülkelere oranla çok fakir olduğunu göstertmektedir. Milli tedrisata bir ölçüde uygun olabilecek okuma alışkanlığımızın künyesi sayılabilecek Örnek olarak Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan`da kitaplar ortalama 100.000 adet basılırken, Türkiye`de bu rakam 2000 - 3000 civarında. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 ABD doları, Türkiye`de ise 10 ABD dolarının altında. Türkiye`de her 100 kişiden sadece 4,5 kişi kitap okuyor. Japonya`da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye`de sadece 23 milyon. Birleşmiş Milletler İnsani Gelişim Raporu`nda, kitap okuma oranında Türkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sırada. Japonya`da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa`da 7. Türkiye`de ise yılda 12 bin 89 kişiye 1 kitap düşüyor. Türkiye`de yüksek öğrenim görenlerin oranı 1965`e göre 14 kat arttı. Ama Yüksek Öğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965 rakamlarının da altında. UNESCO tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye`de okuma alışkanlığı yok denecek kadar az. Avrupa`da yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye`de sadece on binde bir. Ve biz hep ``EĞİTİLDİK´´ Eğitim üç sınıf için yapılır. ``HAYVAN EĞİTİLİR´´ ``ASKER EĞİTİLİR´´ ve ``TERÖRİST EĞİTİLİR´´ fakat İNSAN EĞİTİLMEZ OKUTULUR.´´ Eğitim tek düza bir yaşam ve hareket modelini geliştirmek ve pekiştirmektir. Yani ne komut verilirse onu asla itiraz etmeden, etme hakkı olmadan yapmaktır. Eğitim budur. ŞİMDİ BİZ BÖYLE DEĞİLMİYİZ? Baştan sona komut alıyor ve uyguluyoruz. Bundan 45 sene önce modern matamatikten vaz geçen ABD nin bu saçmalığı ile çocuklarımız sokaklarda geziyor. ABD nin kültür soygununa harfiyen itaat edirek yetişen nesillerin üzerinde bilgi katliamları yapılıyor. Ve gençliğimizin istikballeri sinsice ``EĞİTİM´´ adı altında ellerinden alınıyor. Bunun hiç farkında olmayan bu milletin değerli çocuklarını hırsız, cani, katil, aşağılık yaratıklar olarak okuyamamanın acıları ile ellerinden alınan istikballerle ``GÜDÜMLÜ BİR NESİL´´ yetişmektedir. Sel basınca, kürek çekmeyi bilen herkes kendisine bir sandal` da yer bulur´´ derler. Bir diğeri de `` Öğrenmeyi akıntıya karşı yüzmeye benzetmiş, öğrenmezseniz ilerleyemezsiniz ve gerilersiniz`` diyor. Beğenmediğimiz Çinliler ve Afrikalılar böyle derken biz halen ``EĞİTİLİYORUZ´´ `` 1802 &8211; 1870 yılları arasında yaşayan ünlü Fransız Edebiyatçısı Alexender Dumas gençlik yıllarında tarihi roman yazma konusunda hayli hevesliymiş. Bir gün seyrettiği bir tiyatro oyununun ardından piyesi yazarı ile tanışma fırsatı bulmuş. Bunu fırsat bilen Dumas yaşlı yazara hevesinden bahsederek kendisine tavsiyelerde bulunmasını istemiş. Üstadın Dumas`a öğüdü şu olmuş. Genç adam, önce dol ki, sonra rahatça taşabilesin.´´ Diyor. Bizde ne okuma nede okutma alışkanlığı var hep ``EĞİTİLDİK´´ Herbert N. Gasson ise okumaya ve öğrenmeye ayrılan zaman, size daima kendisini ödeyecektir. Demekte. Telefonu icat eden Alexender Gramm Bell, 1876` da Alman yazar Helmholtz`un `` ses `` hakkında yazdığı bir kitaptan esinlenmiş. Henry Ford otomobil yapma fikrini bir Fransız yazarın makalesinden almış olduğu bilinmektedir. NE ACIDIR Kİ;Türkiye`de buyuk oranda istediginiz kadar bilgili olun ,bilginizi artirin birinin adami degilseniz o bilgilerin size bir faydası asla olmayacaktır. Böyle çirkin bir keşmekeşlik dünyada başka nerde olabilir bilemiyorum. Bacon ise " Okumak bir insanı doldurur,konuşmak hazırlar,yazmak ise olgunlaştırır. Diyordu. Fakat bu bizde böyle düşünülmemekte.
Ve `` Eğitelim´´ eğitilsin´´ ``eğitin´´ denilmektedir. ``Biz milletçe `` kullanılmak için eğitiliyoruz EĞİTİLİYOR OKUTULMUYORUZ´´ BİLGİ SAHİBİNİ AZİZ EDER REALİTESİNE BAĞLI DEĞİLİZ. EĞİTİLEN İNSANLAR OKUMAZ. OKUMAYANLAR GÜDÜMLÜ HALE GELİR. GÜDÜLENLER KUKLA GİBİ KULLANILIR. Bu vatanın ufku geniş okuyan insanlara muhtaç olduğunu ve bunun hayata geçmesini milletçe takip etmek devletçe uygulamak vatan ve insanlık borcudur. 07-02-2015 ALANYA
|