Atatürk`ün Ekonomi Politikası: Ulusal Bağımsızlık ve Ekonomik Bağımsızlık
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat FakÜltesi Dergisi Cumhuriyetimizin75. Yılı Özel Sayısı Atatürk`ün Ekonomi Politikası: Ulusal Bağımsızlık ve Ekonomik Bağımsızlık Prof Dr. Okan H. AKTAN 1. GİRİş Bu yazıda Atatürk`ün ekonomi politikasının temel ilkeleri ve bu ilkelerin oluşumunu hazırlayan etmenler, bunların arkasında yatan nedenler üzerinde durulacaktır. Aşağıdaki açıklamalardan görüleceği gibi Atatürk`ün ekonomi politikası herhangi bir ideolojik öğretiye dayanmamaktadır. Bunlar, geçmişin gözlemlerinden ve tarihin sentezinden elde edilmiş özgün fikirlerdir. Atatürk Osmanlı İmparatorluğu`nun çöküş nedenlerini çok iyi analiz etmiş, bu çöküşe katkıda bulunan ekonomik nede,nleri doğru teşhis etmiştir. Ortaya konan bir politikanın dayandığı gerekçeler ve hedeflediği amaçlar ne kadar gerçekçi olursa olsun bu politikanın uygulanabilirliğinin sınırlannı ve başan şansını iç ve dış kısıtlar belirler. Bu nedenle yazının ikinci kısmında Atatürk`ün oluşturduğu ekonomi politikasının uygulamadaki başansının çok kısa bir değerlendirmesi verilecektir. 2. ATATÜRK`ÜN EKONOMİ POLİTİKASININ TEMELLERI Atatürk`ün ekonomi politikasını belirleyen faktörleri anlayabilmek için Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda Türkiye`nin içinde bulunduğu ekonomik durumu hatırlamada yarar bulunmaktadır. Cumhuriyetin Devraldığı Ekonomik Yapı Cumhuriyetin devraldığı ekonomik yapı asırlardan beri değişmemişti. Nüfusun beşte dördü doğrudan, veya dolaylı olarak tanmla uğraşmaktaydı. Tarımda üretim çok ilkel yöntemlerle gerçekleşmekteydi. Köylüler, çoğunlukla, yetiştirdiklerini kendileri tüketiyordu. Tanmsal ürünlerin pazarlara ulaşmasını sağlayacak ulaşım kanallan mevcut olmadığı için tarım ürünlerinin diğer ürünlerle değişimi çok sınırlıydı. Bu nedenle şehirler gıda gereksinimlerini ancak civar bölgelerden karşılıyorlardı. Tren yolu az ve mevcut olanlar da kötü durumdaydı. Kara yollarının en iyisi dahi ancak kağnılann geçişine izin veriyordu. H.Ü. İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi 29 -_.--- Atatürk` ün Ekonomi Politikası: Ulusal Bağımsızlık ve Ekonomik Bağımsızlık Ekonomide iç ve dış ticaretin hemen hemen tamamı azınlıkların elinde bulunuyordu. Sınai üretim el sanatlanndan ibaretti. Batılı ülkelerin bir taraftan elde ettikleri kapitülasyonlar, diğer taraftan empoze ettikleri serbest ticaret Anadolu`da sanayiin kurulmasını engellemiştir, ve mevcut olanları da öldürmüştür. Türk halkının sınai ürün gereksinimleri ithal yoluyla karşılanıyordu. Bu ithalat ise fındık kuru üzüm, incir, tütün gibi sınırlı sayıda tanm ürünü ve halı gibi bir kaç el sanatı ürününün dış satımı ile karşılanıyordu. Türkiye`de İçişleri Bakanlığı`nın 1934 tarihli raporunda ekonomiye empoze edilen serbest ticaretin etkileri şu şekilede açıkça ortaya konulmaktadır: "Gümrük kapıları ardına kadar açık tutulduğu dönemde Avrupa`dan ithal edilen ipekli kumaşlar Bilecik dutluklarının harab olmasına neden oldu. 1821`de 600 adet el tezgahına sahip bulunan Üsküdar`da 40 tezgah kaldı. Aynı şekilde 1812`de 3000 tezgah bulunan Tırnova`da tezgah adedi 1000`e indi. Mensucat (dokuma) sanayiinin çöküşü diğer sanayi dallarını da etkiledi. Memlekette sanayinin bir gün tekrar canlanacağı ümidi hemen hemen yok gibiydi." Bütün bu olumsuz yapıya ek olarak Anadolu topraklan savaşlardan büyük hasar görmüştü. Tarım alanları İtalyan, Fransız ve Yunan istilası sonucunda, ve kurtuluş savaşında büyük hasar görmüştü. Lozan Anlaşmasından sonra Yunanistan ile Türkiye arasında yapılan nüfus değişimi Anadoluda bir çok el sanatı, sanayi ve ticaretin olumsuz bir şekilde etkilenmesine, hatta yok olmasına neden oldu. 1926 yılına kadar Türkiye`yi terkeden ve tüccar, esnaf ve zanaatkarlardan oluşan 1.3 milyon Y unanlıya karşılık Batı Trakya` dan gelen 400 bin Türk temelde çiftçiydi. Anadolu tarımı bunlan ancak güçlükle absorbe edebildi. Atatürk`ün ekonomi politikası üzerindeki görüşleri Atatürk, ekonomi politikası üzerindeki görüşlerini çok net bir şekilde İzmir İktisat Kongresi `nin açılış konuşmasında belirtmiştirl. Bu konuşma, zamanın çok ötesinde görüşler taşımasının yanı sıra, daha Cumhuriyeti ilan etmeden, Atatürk`ün 17 Şubat 1923 tarihinde böyle bir kongreyi toplaması başlı başına önem taşımaktadır. Aynı zamanda, Atatürk, İzmir Kongresini topladığı zaman Lozan Konferansı devam ediyordu ve istilacı ülkelerle barış yapılmamıştı. Bu yazıda Atatürk`ten yapılan alıntıların tamamı İzmir İktisat Kongresi`ni açış konuşmasından alınmıştır. Metinler, A. Afet İnan`ın Türkçeleştirdiği ve sadeleştirdiği "Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi", ss. 105- l19`dan alınmıştır. 30 .-.._---- OkanH.AKTAN Atatürk ekonomi politikasını iki kavram üzerine oturtmuştur:Tam bağımsızlık ve ulusallık. Bu politikalar, uygulamada kaldığı süre içinde, ulusal ve uluslararası konjonktürdeki değişmelere göre şekillenmiş ve gelişmiştir, fakat bu iki ilkeden hiç bir zamar.ödün verilmemiştir. Bu kavramları ele almadanönce Atatürk`ün ekonomininönemi konusundaki görüşlerine yer vermek istiyorum. Ekonominin önemi Atatürk, ekonominin önemini şu sözlerle açıklamaktadır: "Bir milletin doğrudan doğruya yaşantısı ile ilgili olan, o milletin ekonomik durumudur. Tarihin ve tecrübenin süzgecinden arta kalan bu hakikat, bizim milli yaşantımızda ve milli tarihimizde, tamamen kendisini göstermiştir. Gerçekten de Türk tarihi incelenecek olursa, gerileme ve yıkılma nedenlerinin, ekonomik problemlerden başka bir şeyolmadığı derhal anlaşılır." Ulusal politikanın önemi Atatürk, o güne kadar ekonomimize gereken önemi vermediğimizi, bunun nedeninin ise Osmanlı İmparatorluğu`unun ulusal bir yönetime sahip olmamasına bağlamaktadır. "Osmanlı tarihinde bütün çabalar ve bütün çalışmalar milletin arzusu, emelleri ve gerçek ihtiyaçları gözönünde bulundurularak değil, şunun bunun kişisel hırslarını, emellerini yerine getirme yönünde yapılmıştır". Atatürk, bu durumdan kurtulmının yolunun ekonomik ve politik alanlarda kararlarını ulusun kendisinin vermesinde görmektedir. Bu nedenle iktisat kongresinde alınacak kararlann, temsilcileri yoluyla, halk tarafından alınmasını gerekli görmüştür. General Kazım Karabekir başkanlığında toplanan kongreye bütün illerden tüccar, sanayici, esnaf, çiftçi ve işçi temsilcilerinden oluşan 1135 temsilci katıldı. Burada da Sivas ve Erzurum Kongrelerinde olduğu gibi ulusun geleceğinin halk tarafından belirlenmesi ilkesi temel alınmıştı. Bağımsızlık Aynı konuşmada Atatürk, ekonomik bağımsızlık olmadan politik bağımsızlIlığın gerçekleşemiyeceğini şu sözlerle ifade etmektedir: Tam bağllT)slzlık için şu prensip vardır: Milli Egemenlik. Ekonomik Egemenlikle pekiştirilmelidir Siyasi ve askeri zaferler, ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşamayaz, az zamanda söner." 31 Atatürk`ün Ekonomi Politikosı : Ulusal Bağımsızlık ve Ekonomik Bağımsızlık Emperyalizme karşı ulusal bağımsızlık savaşının tarihteki ilk örneği olan Kurtuluş Savaşını büyük bir zaferle sonuçlandıran Atatürk, bu başarıyı Lozan`da kolayca tescil ettireceğini beklerken emperyalist ülkelerin, İngilizlerin önderliğinde, ekonomide sömürülerini devam ettirmeye yönelik direnme ve baskıları ile karşılaştı. Bu gelişmelerin Atatürk`ün oluşturacağı politikaların belirginleşmesine katkısı olduğu kesindir. Bu bağlamda İsmet Paşa ile Lord Curzon arasında geçen konuşma ilginçtir. İ.İnönü, hatıralarında, Lozan konferansı sırasında bir gece Lord Curzon ve Amerika murahhası Mr. Chaild ile aralarında geçen konuşmayı şu şekilde aktarmaktadır (İnönü (1998) s.BO): Lord Curzon bana dedi ki: "Konferanstan bir neticeye varacağız. Ama memnun ayrılmayacağız. Hiçbir işte bizi memnun etmiyorsunuz. Hiçbir dediğimizi makulolduğuna, haklı olduğuna bakmaksızın kabul etmiyorsunuz. Hepsini reddediyorsunuz. En nihayet şu kanaate vardık ki, ne reddederseniz hepsini cebimize atıyoruz. Memleketiniz haraptır. imar etmeyecek misiniz? Bunun için paraya ihtiyacınız olacaktır. Parayı nereden bulacaksınız? Para bugün dünyada bir bende var bir de bu yanımdakinde. Unutmayın, ne reddederseniz hepsi cebimdedir. Nereden para bulacaksınız, Fransızlardan mı?" Ben evet dedim. Curzon sözlerine devam etti: "Para kimsede yok. Ancak biz verebiliriz. Memnun olmazsak kimden alacaksınız. Harap bir memleketi nasıl kurtaracaksınız? ihtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz çöktüğünüz zaman, bugün reddettiklerinizi cebimizden birer birer çıkartıp size göstereceğiz." Bu konuşma emperyalist ülkelerin niyetlerini açıkça gösteriyor: `Evet, bize karşı bir zafer kazandınız, fakat ulusal (ekonomik ve politik) bağımsızlılığınız için gerekli bütün koşulları sağlamanız bizim çıkarlarmızla uyuşmaz. Eğer bunda direnecekseniz bunun bedelini ilerde size ödetiriz. Harab olmuş ülkenizin imarı için bize muhtaç olacaksınız. Bizden alacağınız yardımın karşılığı ekonomik ve politik tavizler olacaktır`. Nitekim Lozan konferansında müttefikler, Türkiye`nin gümrük tarifelerini yükseltme hakkını 1929 yılına kadar ertelemiştir.2 Atatürk, emperyalistlerin Osmanlı İmparatorluğuna empoze ettIikleri kapitülasyon`ların ülkeyi sömürge durumuna getirdiğini İktisat Kongresinde şu sözlerle anlatmaktadır. 2 Emperyalist ülkeler, sömürgelerinde sömürü mekanizması olarak kendi mallarının bu ülkelere kolayca girmesini sınırlayacak olan gümrük tarifeleri ile korumacılığı engellemişlerdir. A. Maddison, 20. yy. başlarında zirveye ulaşan sömürgecilik konusunda şunları söylemektedir. "(İngiltere ve Hollanda) kontrolü altındaki çok geniş koloni imparatorluklarında ve Çin, Mısır, İran, Tayland ve Türkiye gibi nominal olarak bağımsız ülkelerde serbest ticareti empoze etmişlerdir. Bu son gruptaki ülkelerde gümrük tarifeleri üzerindeki otonomilerinin kısıtlanması, bu tarifeleri düşük bir düzeyde tutan anlaşmalarla sağlanmıştır" (A. Maddison, The World Economy in the 20ıh Century", OECD, 1989, s. 45). 32 _...----- Okan H. AKTAN "Bir devlet ki kendi uyruğundaki halka koyduğu vergiyi yabancılara uygulayamaz; bir devlet ki kendi gümrük resimleri ve her türlü vergi işlemlerini düzenleme hakkından alıkonulur; bir devlet ki kendi kanunlarına göre yargı
|