Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Ekonomi konuları
Türkiye’nin ekonomisi iyiye mi gidiyor? (66)
Bankacılık sistemimiz nereye gidiyor? (3)
Vergiler adil mi? Hangi vergiler değişmelidir? (6)
Küçük işletmelerin ve esnafların temel sorunları nelerdir? (3)
Ekonomi ile ilgili diğer konular (156)


Ekonomi - Ekonomi ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 29.10.2018 20:12:29

Paranın sırrı

Paranın sırrı
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı bağlamında gelişen tartışmalar para, iktidar ve vizyon gibi kavramları mercek altına almamız gerektiğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Paranın elde ediliş şekli, paranın hükmünü nasıl icra edeceğini belirler. Çünkü para öyle sırlı bir nesnedir ki, sahibini yönetebilir ve onun beynini aklını, ahlakını, ruhunu ve bilgisini kullanma şeklini değiştirebilir.
Paranın bağışladıkları ile aldıklarını veya alabileceklerini muhasebe edebilenler bu nesnenin bilgesi olurlar. Bunun analizini yapamayanlar ise paranın kölesi olurlar. Bu bakımdan mesela Almanlar sanayi üretiminden kazanırlar, İngilizler ise uluslararası ilişkilerden, Fransızlar yine İngilizler gibi bazı üretimler ve uluslararası ilişkilerden, Hollandalılar finansal dinamikler üretmekten, Arapların elit kesimi önemli oranda petrolden ve ABD; bilim, yeni teknoloji, uluslararası hegemonik kompleksler kurmaktan, doların konvertibilitesinden ve finansal enstrümanlardan kazanır. Bu analizleri genişletmek mümkündür.
Cemal Kaşıkçı vakası, paranın sihrini gösterdiği en çarpıcı olaylardan biridir. Çünkü paranın ve iktidarın kullanımını bilenler bunun sırrını vermezler. Bu sebeple para olgusunun sebep olduğu toplumsal, siyasal ve uluslararası sarsıntılar dünya tarihini oluşturur.
Para her zaman güç ve iktidar vermez. Bu sebeple İslami Asya`nın bilgeleri, parayı değil ilmi istemişlerdir. İlmi para gibi kullanmak isteyenler de çeşitli şekillerde ilginç portreler haline getirilmiştir.
Suudi Arabistan`ın trajedisi oluk oluk akan petrodolarlar ile yeni bir kulvara evrilmiştir ve bu kulvar, derin Suudi heyetin çizdiği şekilde yoluna devam etmektedir. Yani bir sürpriz yoktur, Cemal Kaşıkçı olayı da buna dahildir.
Suudi Arabistan`ın tarihi iyi analiz edildiğinde varlığını ve iktidarını devam ettirmenin asıl olduğu görülmektedir. Bunun için gereken bedeller ne ise ödenir. Petrol olgusu Arapların tümüne yeni bir format atmıştır. Bu format, kadim Arap ticari ve siyasi zekâsını da sıfırlamıştır.
Suudi hanedanının tasfiye ettiği portrelerin ortak özellikleri ``reform´´ talep etmeleridir. Reform talebi iktidar şeması ile doğrudan ilişkilidir.
Ortadoğu ve genel olarak dünya, iktidar olgusunu anlayanlar ve anlamayanlar diye ikiye ayrılabilir. Cemal Kaşıkçı liberal ve seküler kimliği ile reform talep eden halkın sürükleyici propagandisti olmaya en yakın uluslararası bir portre idi. Bu haliyle asimetrik tehdit olma özelliği en yüksek ``Aydın´´dı. Suudi hanedanının ``laikliğe´´ doğru yolculuğu, reform talebinin toplumda artması ile paralel gelişmektedir. ``Laiklik´´e ve sekülerliğe giden bu sürecin kontrolden çıkma olasılığı da hanedanı tedirgin etmektedir. Bu sebeple Kaşıkçı`ya operasyon yapıldığı analiz edilmelidir.
Suudi hanedanının halkın reform talebini tedrici bir şekilde karşılama ihtiyacı da çok belirgindir. Çünkü reform sürecinde oluşacak yeni iktidar şeması iyi örgütlenmek istenmektedir. Çünkü ``Suudi reformu´´ tüm İslami Asya`yı radikal şekilde etkileyecek enerjiye fazlası ile sahiptir.
Reform için gerekli olan güç ise ilimden ve kültürden geçmektedir. Reformist kanat bu bakımdan güçlüdür ve sorun da budur. Arap coğrafyası söz konusu ise tüm ``reformlar´´ şiddetle ve aşırı kanla sonuç vermiştir. Bu tarihi gerçekler bölgenin bariz özelliğidir. Şiddet=reform (iktidar) denklemi; siyasal, kültürel ve ekonomik vizyondan ne kadar yoksunsa şiddet o kadar fazladır.
Suudi Arabistan`ın reform çizgisi devam edecektir. Reformun iktidarını üst iktidar bileşenleri belirleyecektir. Büyük olasılıkla Arap ``liberalleşmesi´´ düşünülenden hızlı gerçekleşecektir. Bu ``liberalleşme´´nin önündeki en büyük tehdit Türkiye`dir. Çünkü Türkiye`nin modernleşmesi Arap dünyası ve İslami Asya`da en ciddi referans olmaya devam etmektedir. AK Parti ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Türkiye`nin bu statüsünü kaliteli şekilde takviye etmiştir. Bu bağlamda Suudi Arabistan`ın Türkiye ile modernleşme rekabetine değil işbirliğine ihtiyacı vardır.
Paranın delisi veya kölesi değil efendisi olmak için kadim ezoterik okulların/odakların irdelenmesi zaruridir. Kitlelerin bilgeliği, şiddetle elde edilen iktidarı her zaman minimize eder. Bunun için SSCB`ye bakmak yeterlidir.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.