Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Ekonomi konuları
Türkiye’nin ekonomisi iyiye mi gidiyor? (66)
Bankacılık sistemimiz nereye gidiyor? (3)
Vergiler adil mi? Hangi vergiler değişmelidir? (6)
Küçük işletmelerin ve esnafların temel sorunları nelerdir? (3)
Ekonomi ile ilgili diğer konular (156)


Ekonomi - Ekonomi ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Hasan Yakup CANGÜVEN - (Ziyaretci) 21.01.2023 15:55:54

YOKSULLUK

19 Ocak 2023, PERŞEMBE Hasan Yakup Cangüven


Yoksulluk ve yoksullukla mücadele; gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
çözüm bulmakta en çok zorlandığı kamu harcamaları ve sosyal yardım hizmet
kalemlerinin başında yer alıyor.
Yoksulluk; her geçen gün şekil, tür, anlayış, zihniyet, tarz olarak sürekli kabuk
değiştirerek toplumda hızla yayılıyor. Gözardı edilemeyecek sosyolojik bir
gerçek olan, diğer bir adıyla fakirlik ve fakir sayılarının sürekli artması ve bu
insanlara yapılan sosyal amaçlı yardımların artan maliyetleri, Yerel ve Kamu
Yönetimlerin yoksullukla çok zor şartlarda mücadele etmelerine neden oluyor.
Enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı, alım gücünün sürekli düşmesi, geçim
şartlarının zorlaşması, asgari geçim haddinin paralel olarak artması, günlük
yaşam içerisinde beslenme, barınma, ısınma, giyim-kuşam-kıyafet, sağlık,
güvenlik, seyahat, eğitim gibi fiziksel, ruhsal, sosyal ve kültürel birçok ihtiyaca
yeter ölçüde ulaşılamaması, yeterli geçim kaynaklarına sahip olunamaması,
insanların maddi ve manevi tatmin duygusundan yoksul ve yoksun
kalmalarına, fakirliğin, fukaralığın, yoksulluğun derinleşerek artmasına yol
açıyor.

Baba ve oğlu arasında geçen şu kısa diyalog yoksulluğun kalıcı bir hayat
tarzına dönüşümünü hicveden önemli bir repliktir…
Çocuk : Yoksulluk kaç gün sürer baba?
Baba : 40 gün oğlum.
Çocuk : 40 günden sonra zengin olur muyuz?
Baba : Hayır oğlum, alışırız…
Fransız Edebiyatının tanınmış yazarı Victor Hugo yoksullukla mücadele
konusunda şunu söyler.
“Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz. Biz ise, ortadan kaldırılmış
yoksulluk. O yüzden anlaşamıyoruz.”

Yoksulluk, yerel ve kamu yönetimlerin üretecekleri etkin-kalıcı politikalarla
bitirilebilir, ortadan kaldırılabilir mi?
YOKSULLUK
19 Ocak 2023, PERŞEMBE Hasan Yakup Cangüven
Yoksulların, gerçek ihtiyaç sahibi kişilerin ya da diğer bir ifadeyle fakir insan
sayısının toplumda giderek artması, buralara yapılan sosyal amaçlı yardımların
fotoğraf, imaj ve görsellerin Sosyal Medya Hesaplarında paylaşılması, bu
yardımların sportif bir faaliyetmiş gibi etkili bir dille haberleştirilmeleri, kısa, orta
ve uzun vadede yoksulluğa kalıcı bir çözüm üretilmemesi vb., yerel ve kamu
yönetimleri daha uzun süre işbaşında tutacak bir hizmet ve politika malzemesi
olarak değerlendirmek doğru olur mu?

Seçmenin siyasi tercih ve kanaatini etkilemek için yapılan kampanyalar, açık
oturumlar, grup toplantıları, toplu açılış programları, Tv programlarında (cevap
hakkı doğuracak şekilde) rakipleri aleyhlerine iddialarda bulunurken kullanılan
dilin giderek kabalaştığı, söylemlerin sertleştiği, nezaketin yok olduğu,
toleransın kalmadığı, siyasetin rant aracı haline getirildiği, adalete olan güven
bunalımının pik yaptığı, hukukun tanınmadığı, uygulanan yanlış yatırım
programlarıyla, verilen hasta, yolcu, araç garantileriyle, ülkemizin, milletimizin
geleceğimizin hortumlandığı, yolsuzlukların, usulsüzlüklerin alıp başını gittiği,
işini iyi yap(a)mayan, kendi siyasi menfaatlerini milletin menfaatlerinin önüne
koyan siyasetçilerin, verilen emaneti istismar eden bürokratların, ülkemizin
yeraltı ve yerüstü kaynaklarını hortumlayan haramzade işadamlarının, işçisinin
zihni ve bedeni emeğinin karşılığını vermeyen işverenlerin sayıca arttığı bir
zamanda; “Kirli ellerle yoksullukla, fakirlikle, fukaralıkla mücadele edilebilir
mi?”, ya da “Bozuk zihniyetlilerle, kötü niyetlilerle, yapılan suiistimallerle,
edilen israfla yoksulluk, fakirlik, fukaralık bitirilebilir, sosyal refah seviyesi
artırılabilir mi?”

Sanki yoksulluk yokmuş gibi yaşamak…
Sanki yolsuzluk yokmuş gibi davranmak…
Sanki herşey güllük gülistanlıkmış gibi safa yatmak…
Sorunları, meseleleri, problemleri ortadan kaldırmıyor, aksine derinleştiriyor.
Şurası muhakkak ki; heterojen bir toplum yaratmak mümkün değil.
Ve şurası muhakkak ki; homojen bir toplum yaratmak da mümkün değil.
Ve yine şurası muhakkak ki her bir ferdin, her bir bireyin, her bir vatandaşın;
kabul edilebilir bir hayat standardına erişim sağlamak, kaliteli bir yaşam
seviyesine ulaşmaları için,
Kamu kaynaklarından, kamu imkânlarından daha fazla oranda, daha fazla
miktarda, daha fazla ölçüde yararlanmaları, hayatı daha iyi şartlarda yaşamaları
için,
Kendilerini ve yakın çevrelerini siyasal, sosyal ve kültürel dışlanmadan
korumaları için,
Fakirliğin ya da yoksulluğun duygularında yapacağı tahribatı ve bırakacağı izleri
nesilden nesile taşımamaları için,
Hayata karşı verdikleri amansız mücadele ve gösterdikleri çaba durmaksızın
devam ederken…
Şartları taşıyan ihtiyaç sahibi kişilere tahsis edilen sosyal yardımlar, işbaşına
gelmek veya iktidarlarını sürdürmek isteyen bütün yerel ve kamu yönetimlerin
(hükümetlerin ve siyasi partilerin) üretecekleri politikaların ve bulunacakları
vaatlerin önemli bir hizmet kalemi olmaya ve seçim kampanyalarında
propaganda malzemesi olarak kullanılmaya devam edecek...
Aslında asıl sorun şu…
Balık vermeyi sürdürmek mi, balık tutmayı öğretmek mi?
Muhtarlıklardan ya da bazı kurumlardan “Fakirlik Belgesi” alan
vatandaşlarımıza ya da ülkemizde sosyal yardım talebinde bulunan
yabancılara, hiçbir şey talep etmeden yardımda bulunmak ne ölçüde doğru?
Onlara yapılan karşılıksız yardımlarla iyilik mi yapılıyor, kötülük mü?
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) bir hadisinde;
“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.”, buyuruyor.
Her insan bir işe yarayacak ölçüde mutlaka bir yeteneğe, bir beceriye ve bir
kabiliyete sahiptir.
Her bir ferdin, her bir bireyin, her bir şahsın, her bir kişinin önce kendine, sonra
ailesine ve sonra da yaşadığı çevreye, topluma, devletine, milletine ve yaşamını
sürdürdüğü ülkeye faydalı olmak, katkıda bulunmak, çalışmak ve üretmek gibi
bir görevi vardır.
Başta kendi vatandaşlarımız olmak üzere düzenli bir iş bulana kadar, yabancı
ülke vatandaşları da yapılan “sosyal uyum yardımı” karşılığında başta yerel
yönetimler olmak üzere haftanın belirli günlerinde, belirli saatlerinde kamuya
açık alanlarda çalışma şartı getirilmesi hem yoksullukla mücadelede ve hem
de sosyal hayata entegre olmalarında etkin ve doğru bir yöntem olmaz mı


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.