GENÇ`LİĞİMİZE DEĞER VERİN!
Mustafa Mete İSLAMOĞLU
YAZIYOR
GENÇ`LİĞİME
DEĞER VERİN!
Devlet, yapacağı işlerde özellikle genç nesli hesaba katmak ve onların ahlaklı birer insan olmaları için her türlü sosyal tedbiri almak zorundadır. Sokaklarda ve eğlence yerlerinde ahlaklarının bozulmasına göz yumulmakta, Esrar &8211;Eroin- Kakoin ve diğer uyuşturucuların tuzağına düşenlere ciddi yaptırımlar uygulanıyor gibi izlenim verilmektedir. Bedenen, ruhen, ahlaken sağlam olamadan uyuşturucu batağında bir gençliğin heder olmasına seyirci olunmaktadır. Yaz geldi içki işret, kumar, uyuşturucu kamyon kamyon tüketilmeye başlanmak üzere.
SORUYORUM?
SİZLER; BU BATAKTAKİ GENÇLİKTEN
Sağlam nesiller mi bekliyorsunuz?
MİLLİ EĞİTİM-İN VURDUM DUYMAZLIĞI
Genç dimağların, gereksiz bir yükle ve faydasız bir bilgi ile dol¬durulduğu ve büyük hatalar yapıldığı ne zaman fark edilecek?
ABD nin 45 yıl önce bıraktığı modern matematikle nesillerin istikballeri çalınıyor.
Fakat sizler, birbirlerinizi siyaset adına rezaletle parçalıyorsunuz!
Halk ile halkın arasındaki; nefretin mimarları olana kadar; Hakkın mücadelesini, vermek yerine çıkar odaklı ``SEN-BEN´´ mücadelesi verilmektedir.
Bizi nefis mücadelesine sürükleyen tek şey ``BENLİK´´ davasıdır. Oysa devlet büyüklüğü irfan, ihsan, vicdan ve ileri görüşlülüğü gerektirir.
Ahlak vebası eski dönemlerin hastalık vebasından daha tehlikelidir. Ve aklın bittiği ve sustuğu yerde son karar şiddete ait olur.
Ahlak`ın tefessüh ettiği yerde toplumun temellerine bunun dinamitleri yerleşmiş demektir.
Her şeyin mücadeleden ibaret olduğu bu dünyada, armağanı bizim kendi samimiyetimizden ibaret olan bir mücadelede eğer kuvvet bulunmazsa, yaşama hakkımızı da kaybetmişiz demektir. Çünkü dünya, tamamıyla kesin çözüm yollarını uygulayan güçlülerin malıdır, İmanı sarsmak, ilmi sarsmaktan daha zordur.
İnsan ancak sevdiği ve inandığı şey uğruna mücadele eder. Kalbimin tek arzusu, kutsal vatanımın ortak fikirlerle ``dünyaya egemen olan bir Türkiye´´ de yaşamaktır.
Adolf Hitler; Amerika`yı yalnız bırakın. Onlar kendilerini yok edecek. Diyordu.
Dünya milletlerinde eğitim ve öğretime harcanan bütçe hemen hemen savunmaya harcadıkları bütçeye yakın olmakta. Ama bizde; yüksek öğrenim hakkına sahip olanlar kendi başlarının çaresine bakmakta ve devlet bu gençleri kaderlerine terk etmektedir.
Nasrettin hoca`nın göle maya çalmasına benzeyen bir tedrisat sistemimiz var. ``YA TUTARSA´´ ve milyonları aşan işsiz güçsüz yüksek öğrenimi zar zor görmüş insanlarımız mevcuttur.
Bir devletin değeri hakkında verilecek karar, milletine sağladığı fayda ile ölçülür. Fakat biz siyasi çalkantılardan iftiralardan töhmetten başımızı kaldırıp önümüzü görmekten çok uzaktayız. İktidar muhalefet`e muhalefet iktidara ancak ver yansın siyaseti yapmakta bundan zarar gören yine millet olmaktadır.
Fikir hareketi, hiçbir zaman bıçak, zehir veya tabanca aracı ile başarılı olamaz. bunun örneğini biz bizzat yaşadık ve o yılları hatırladıkça gençliğim acı dolu hürriyetsiz günlerim aklıma gelmekte. Fikirsel akımın başarısı ancak sokağı fethetmekle mümkün olmaktadır..
Siyasi iktidarlar ve muhalefetler kendi milletini her vasıta ile felaketlere götürürse bu milletin her ferdinin isyanı bir hak değil, asil görevidir. Kim ne derse desin salla başını olmaz olursa bedeli çok acı ve pahalı olur.
Bir kavmi millet haline getirebilmek için önceden sağlam bir aile yapısı ve çevre meydana getirilmelidir. Ferdin eğitimi bunun için çok önemlidir. Evde, okulda ve öğrendiği her yerde, memleketinin büyüklüğünü anladığında, o milletin mensubu olduğu için gurur duyacaktır.
Bir kimse milletiyle iftihar edebilmek için milletine ait her sınıf insanla gurur duyabilmelidir. Ama eğer bir milletin yarısı aç ve sefil haldeyse, yarısı geleceğinden endişe içindeyse, yarısı ahlaki erezyonda yok olmuşsa bir kimse böyle bir milletin ferdi olmaktan nasıl gurur duyabilir ki?
Bir korkak adamın eline on tabanca verseniz, o korkak gerektiği anda bir tanesini bile kullanamayacağı için tek kurşun bile atamaz. Dolayısıyla bu korkağın elindeki tabancalar, yiğit birinin elindeki topuzdan daha az değerlidir.
Bir millet insan hakları için giriştiği mücadelede mağlup olmuşsa kader onu terazisinde tartmış, bu dünyada var olma saadetine erişemeyecek kadar hafif bulmuştur. Çünkü varlığını sonsuza kadar sürdürmek için mücadeleye hazır olmayan veya buna gücü yetmeyen bir millet Allah tarafından ebediyen yok olmaya mahkûm edilmiştir. Çünkü bu dünya korkak milletler için değildir. Varlığı çeşitli entrikalarla tehdit edilen milletler eğer millî kimliklerini her şeye rağmen koruyabilmiş ve cesaretlerini kaybetmemişlerse, tarihin her sahnesinde adlarından söz ettireceklerdir.
Bir milletin bireylerinin ihtiyaçları, kağıt üzerinde lafla ve teorilerle karşılanamaz. Toplumun genel çalışması sonucunda, bireyin çıkarlarına hizmet etmesi gereken milli üretimin, her gün herkesin payına düşen miktarının çoğaltılması ile bir milletin bireylerinin ihtiyaçları giderilebilir. Bir milletin etkili bir ittifak politikası izleyebilmesi için, öteki milletlerin gözünde saygınlığının artması gerekir. Bu da ancak, milletin başındaki hükümetlerin kendi milletini yabancı devletlere aşağılık bir hizmetçi gibi sunmamasıyla sağlanabilir.
BIRAKIN DEVLETİ MİLETİMİZİN İÇİNDEKİ İLLETLER DAHİ MİLLETİZİ VE DEVLETİMİZİ KÜÇÜK DÜŞÜRDÜLER SÜTÜ BOZUKLAR DİNSİZLERDENADALET DİLENMEK İÇİN TÜRKİYE`Yİ ``AHİM´´ ŞİKAYET ETTİLER.
GENÇLİĞİN BEYİNLERİ ``IŞIK´´ ALTINDA ``KARARTILDI´´
Ve 40 yıllık ışık 17 Aralık 2014 de sigorta atınca söndü, peki ne oldu beyinleri yıkananlar ıslak beyinler ordusu olarak ``YAŞ YAŞ´´dolaşmaya başladılar. Üstelik, kuyruğu sıkışan soluğu, ya Fransa`da ya da Pensilvanya`da aldı
Selam ve dua ile
2-haziran-2014
m.meteislamoglu@hotmail.com
|
