Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10388
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (643) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Güvenlik konuları
Milli Güvenlik (623)


Milli Güvenlik - Milli Güvenlik konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 9.11.2014 20:55:48

İHANET PLANLARI-3-

Mustafa Mete İSLAMOĞLU
YAZIYOR
VATANA ve MİLLETE İHANET PLANLARI

Ülkemizin bir yüzünde katliam planları yapılırken diğer yüzünde param parça olmamızın senaryoları tashih ediliyor. Yazanlar, çizenler, düşünenler, siyaset sahnesindekiler, Hele hele dışarıdan içeriye hücum eden soysuzlar ne yapacaklarının şaşkınlığını yaşıyorlar. Aman çok çok dikkatli olun. Bu vatandaki şehit kanlarının üstüne 35 yıldır dökülen evlat kanlarını çok tez unuttunuz. Ve size öyle bir oyunlarla unutturdular ki` terör`ü adeta bölgesel bir kavga havasında algılamaya başladınız. Yani; terör doğuda bir mahalle kavgası gibi alıştırıldınız.
Halbu ki Ermeni odakların ``Partiva Karkeren Komünist partisi´´nin siyasi ve resmi kolu olan ``Halkın Demokrasi Partisi´´ni ve bunun meclis üstündeki etkinliğini nasıl normal karşılaya biliyorsunuz? İmralıdaki caninin serbest bırakılması çalışmaları hızlandırıldı!!! Bu kalleşliğe nasıl sessiz kalabiliyorsunuz? Bu vatanın meclisine millet adına seçilerek giren ``zillet piyonlarının Türk polisine taş attıklarını basit bir haber anlayışıyla seyredip tepkisizce nasıl uyurcasına sessiz olabiliyorsunuz?
Bu ülkede ``SAĞ-SOL´´ diye bir birlerine düşman edilerek öldürülen 12 bin vatan evlatlarını düşünün. İmralı`daki hususi villa benzeri bir mekanda çift televizyon, özel hizmetçiler, bir eli yağda bir eli bal da ve başucunda devletçe tahsis edilen özel doktoruyla güya ceza evinden; siyasi maşaları ile Türkiye`nin mukadderatına tablolar çiziyor.. Bizlerde ceza evinde yatıyor yalanı ile aldatılıyoruz. AKP`V te direktif veriyor utanmazlarda inkar ediyorlar.
Bu caninin öldürdüğü 50 bin vatan evlatlarını düşünün. Ve yakın gelecekte kan ve vahşetlere gebe yarınları düşünün. İmralı canisinin ``güya´´ ceza evinden tahliye edilerek TBMM ye HDP genel başkanı ve ardından başbakanlığa yürütüldüğünü düşünün. Taşkent`li Davutların Ahmet kibirinin yarım okkasını, sülalesinin meziyeti gereği; O kibirle yaşamasına rağmen rol yaptığını düşünün. Dereli`nin torunu, yetim Ahmet`in uzak ve yakın kumandasının çok iyi çalıştığını düşünün.
Çatışmacı-kavgacı, ötekileştirmeci gizli- sinsi-hain plan uygulanmaktadır. Türkiye; içerde ve dışarıda tam bir psikolojik örtülü savaş arenasıdır. Irki, dini, etnik, mezhep aidiyeti öne çıkartılarak, ortak doku parçalanmaya başlamıştır. Yalan yanlış bilgilerle, insanlar aldatılıyor, kandırılıyor, yönlendiriliyor. Gündem değiştiriliyor... Toplumun ortak milli ve manevi değerlerini altüst ediyorlar.
Barış, kardeşlik nutukları atıyorlar, toplumu bölüyorlar, kin nefret tohumlarını yeşertiyorlar. Pişkinlikle ahlaksızca yalan söylüyorlar.
Çağdaş dünya gerçekliğine karşın, her konuda ortaçağ Arap dönemi kişi ve olaylarını referans alıyorlar. Onlar kim mi? Sinsi planın uygulamasında; önce Türkiye`de milli devlet algısını, Türk Milleti anlayışını, bağımsızlık düşüncesini tersyüz edecek siyasetçi, gazeteci, akademisyen, sivil toplum temsilcileri, kirli ve karanlık merkezlerde yetiştirildiler.
Avrupalıların silahla bir türlü ele geçiremedikleri Anadolu toprakları, silahsız işgalle ele geçirilmiş bulunuyor. Yer altı ve yerüstü kaynakları, yabancılarca ele geçirilmiştir. Aydınlar, akademisyenler, gazeteciler; yabancı ülkelerin sözcülüğüne soyunmuşlar, zihin kirliliğinde araç haline gelmiştir. Beyinler işgal edilerek etkili ve yetkili olunmuştur. Ne yazık ki saf ve temiz inançlı Türklerin desteğini alanlar, etnik kimliklerini gizleyenler eliyle bu gizli ve sinsi ihanet yapılanması sürdürülmektedir.
Türk Milleti olan bitenleri öğrenmeye çalışıyor. Vatan satılırken ve değerler altüst edilirken tepki göstermemek de, vatana ve millete ihanetin bir türüdür. Birçok iyi niyetli kimse bile ihanet içinde olduğunu farkında değildir.
Var olan savaşların teknik sahaları da geliştirilerek psikolojik yönden yıpratma ve bıktırılma yöntemi uygulanmaktadır. Bastırılmış gizli veya açık örgütler, yeniden hortlatılmıştır. Kafa karıştırıcı zehirli düşünceler, fikirler; gazete manşetlerinde, köşe yazılarında, TV`lerin ekranlarında akıtılmaya devam ediyor. Bu nedenle; anlatılmayan, eksik ya da yanlış anlatılan geçmiş tarihimize ve yakın tarihimize dair olan bitenleri hatırlamak, hatırlatmak şimdi olan bitenleri doğru anlamak ve geleceğe yönelik niyetleri netleştirmek gerekir.
Olanlar ve olacak olanlar; tüm bilinenleri ile anlatılmalıdır. Bu anlatımlar insanları bilinçlendirmenin yanında, birlik ve beraberliği de güçlendirecektir. Var olan bir bilgi, halka en doğru şekli ile anlatılmazsa, halkın bu alandaki boşlukları ve arayışları yanlış ve çoğu zaman da tehlikeli bilgiler ile doldurulacaktır. Ve nitekim öyle olmaktadır.
``SEN SESSİZ KALDIKÇA HAİNLERİN AT OYNATMASI HAKTIR´´
Toplumlar için en tehlikeli yapı; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanların görüşleridir. Bir milleti tek bir hedef doğrultusunda toplamak, vatan birliği ve gelişimi için çalıştırmasını sağlamak ancak ve ancak, vatan için mücadele vermiş kişi ve kuruluşlarla ilgili gerçekçi bilgileri ve vatan için verilen mücadeleleri en doğru şekilde anlatmaktan geçer.
Sloganlar, kavramlar heyecan verir ancak amaç, strateji, kadro ile hareket başarıya ulaşır. Türk Devleti; henüz çözülmemiştir. Dimdik ayaktadır, ayakta kalmaya devam edecektir. Türk Milleti; ayrıştırma çabalarına rağmen bütün etnik unsurlarıyla birlik ve beraberlik içindedir. Demokrasi içinde, hukuk devleti kurallarına göre hareket edilmelidir. Okumalı, öğrenmeli, bilmeli ve yapılması gerekene odaklanılmalıdır. Hainin maskesi ne kadar iyi yapılırsa yapılsın bir gün mutlaka düşecektir.
``TÜTRK MİLLETİNİN OMURGASI, AİLE YAPILARIMIZ İÇTEN
_____ÇÜRÜTÜLDÜ´´ AİLE KAVRAMIMIZI YIKTILAR_______.
Çocuklarımızın, ailemizin, komşularımızın iyiliği için... Bize benzeyen veya benzemeyen tüm vatandaşlarımızın, milletimizin iyiliği için&8230;
Vicdanımızın ferahlığı, gönlümüzün zenginliği ve ortak onurumuz adına... Bağıran değil konuşan,
meydan okuyan değil müzakere eden, ayıran değil birleştiren, baskı kuran değil özgürleştiren, hepimizi ortak değerler etrafında buluşturan bir lidere ihtiyacımız var.
``YÜKSEK ÖĞRENİMDEKİ SEVGİLİ GENÇLER ``
Talebe olaylarını iç çatışmaların her türlüsünü yıllar önce yaşayan biri olarak yazmak zorunda olduğumu düşünerek hazırladım. Bizim gençliğimizin düşürüldüğü batağa sizler düşmeyin. Fert, aile ve millet varlığımızın selameti adına burada anlattıklarımı düşünerek, bir kere daha okuyun.``Büyüklük´´ ile ``kibri´´ karıştıranlar var. SİZLER KARIŞTIRMAYIN.
VATAN HAİNİ KİMDİR?
Türkiye zor bir dönemden geçiyor;
laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna karar verilen iktidar partisi Anayasa Mahkemesi`nce mahkum ediliyor,
Basit bir mantıkla laiklik karşıtı eylemleri yüzünden bir siyasi parti yargılanıyor ve mahkum oluyor, ama aynı eylem içerisinde olan bir cemaat beraat ediyor, hukuken nasıl açıklanabilir bu? Bu tür eylemlerin geçmişine bir göz atalım.
HIYANET-İ VATANİYYE KANUNU
Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana kuruluş felsefesine karşı eylemlerin hedefi olmaktan kendini bir türlü kurtaramamıştır. Laiklik karşıtı eylem olarak ifade edilen irticanın, devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik eylem olarak anlaşılan terörün yıkıcı ve bölücü tehdidiyle hep yaşamıştır.
Mustafa Kemal döneminde bu zararlı faaliyetler vardı ama terör değildi, laiklik karşıtı eylem değildi. 1920 yılında terör; devletin varlığına karşı isyan, laiklik karşıtlığı ise 1925 yılından itibaren kutsal din duyguları üzerinden siyaset yapmak, bu amaçla cemiyet kurmak eylemleri ile özdeşti. Bu suçların adı terör ya da irtica değil vatana ihanet idi, bu kanunu vardı ve cezası idamdı.
Geçmişteki adıyla Hıyanet-i Vataniyye Kanunu TBMM`nin iki numaralı kanunudur ve 29 Nisan 1920`de çıkarılmıştır. Özelliği nedir; Türkiye Cumhuriyeti`nin inşasını yapacak olan TBMM`nin otoritesine karşı çıkması olası kişi ve gurupların etkisiz hale getirilmesi amacıyla yürütme erkinin güçlendirilmiş olmasıdır.
Kanunun birinci maddesinde yer alan ``Büyük Millet Meclisi`nin meşruiyetine isyanı mutazammım kavlen veya fiilen veya tahriren muhalefet ve ifsadatta bulunan, haini vatan addolunur´´ şeklinde hüküm ile Büyük Millet Meclisi`nin meşruluğuna başkaldırma niyetinde olarak, söz, eylem ve yazı ile karşı koyanlar ve karışıklık çıkarmak isteyen kişiler vatan haini sayılmıştır.
Burada görülen vatana ihanet kavramı; ``yeni cumhuriyet rejimini ve rejimin ortaya koyduğu temel yapıyı yıkmak için harekette bulunanların eylemi´´ şeklinde değerlendirilmiş ve günümüzdeki terör eylemlerine karşılık gelen yasal mevzuatın temelini oluşturmuştur.
14 maddeden ibaret bulunan Hıyaneti Vataniye Kanunu`nun vatan haini sayılanları tarif eden birinci maddesi, 15 Nisan 1923 günlü ve 334 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve ´´Saltanatın ilgasına ve hukuku hâkimiyet ve hükmüranîsinin gayri kabili terk ve tecezzi ve ferağ olmak üzere Türkiye halkının mümessili hakikisi olan Büyük Millet Meclisi`nin şahsiyeti maneviyesinde mündemiç bulunduğuna dair 1 Teşrinisani 1338 tarihli karar hilâfına veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin meşruiyetine isyanı mutazammın kavlen veya tahriren veya fiilen ankastin muhalefet veya ifsadat veya neşriyatta bulunan kesan haini vatan addolunur.´´ hükmü eklenerek saltanatı geri getirmeye çalışanların da vatan haini sayılacakları hükme bağlanmıştır.
Cumhuriyet rejimine karşı yapılan ve Musul ile Kerkük`ün kaybedilmesine yol açan Şeyh Sait ayaklanması üzerine, 25 Şubat 1925 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanunu`na yeni bir ekleme yapılmış ve ´´Dini veya mukaddesatı diniyeyi siyasi gayelere esas olan veya alet ittihaz maksadiyle cemiyetler teşkili memnudur. Bu kabil cemiyetleri teşkil edenler veya bu cemiyetlere dahil olanlar haini vatan addolunur.
Dini veya mukaddesatı diniyeyi alet ittihaz ederek şekli devleti tebdil ve tağyir veya cemiyeti devleti ihlâl veya dini veya mukaddesatı diniyeyi alet ittihaz ederek her ne suretle olursa olsun ahali arasına fesat ve nifak ilkası için gerek münferiden ve gerek müçtemian kavli veya tahriri veyahut fiili bir şekilde veya nutuk iradı veyahut neşriyat icrası suretiyle harekette bulunanlar kezâlik haini vatan addolunur.`` şeklinde bir düzenleme ile dinin politikaya alet edilemeyeceği ve bu suçun da vatan hıyaneti sayılacağı´´ hükme bağlanmıştır. (556 sayılı Kanun).
1925 değişikliği aslında bugünkü laiklik karşıtı eylem olarak adlandırılan irtica ile mücadelenin de temel hukuki zeminini sağlıyordu.
Mustafa Kemal döneminde cumhuriyet rejiminin temel değerlerinin korunması amacıyla çıkarılan Hıyanet-i Vataniye Kanununa bu bilgiler ışığında bakıldığında; cumhuriyet rejimini yıkmak ya da rejimin temel değerlerini ortadan kaldırmak amaçlı yapılan her eylem vatan hainliğiyle eşdeğer tutulmuş ve bu suç, en ağır ceza olan idam cezasıyla karşılık bulmuştur.
TERÖRLE MÜCADELE KANUNU
12 Nisan 1991 tarihinde çıkarılan 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Mustafa Kemal döneminin ve cumhuriyetin ilk kanunlarından olan Hıyanet-i Vataniye Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır. Kaldırılmış ancak yerine ikinci bir Vatana İhanet Kanunu`nu çıkarılmamıştır.
Günümüz anayasasında cumhurbaşkanlarının ancak ``Vatana İhanet´´ suçundan yargılanabileceği yazılıdır, buna karşın günümüz Türkiyesinde böyle bir kanun yoktur. Eylemi suç sayan kanun olmadığından yine günümüz Türkiyesinde vatana ihanetin suç olmadığını da söylemek mümkündür. Kaldı ki yine günümüz Türkiyesinde vatana ihanet suçunun maddi ve manevi unsurlarını açıklayan hukuki bir kaynak da bulunmamaktadır.
Sade ve masum bir gözle konuya bakılarak Özal siyasetinin yürürlükten kaldırdığı Hıyanet-i Vataniyye Kanunu`nun yerini Terörle Mücadele Kanunu almıştır ve Mustafa Kemal döneminde vatana ihanet olarak görülen suçların yerini de günümüzün küresel terör suçları almıştır, denilebilir ama gerçek öyle değildir.
Birincisi; Mustafa Kemal döneminin temel endişesi iç güvenliği korumak değil yeni kurulan Türk Cumhuriyeti`nin varlığını ve bekasını korumaktı.
İkincisi ise; o dönemde vatana ihanet suçundan anlaşılan sadece günümüzde yaşadığımız terör olayları değildir; kutsal din duygularımızın siyasete alet edilmesi de, bu temiz duyguların kötüye kullanılarak halk arasına nifak ve ayrımcılık tohumlarının ekilmesi ve bu amaca yönelik yapılan tüm eylem ve söylemler de vatana ihanet suçunun oluşması için yeterli sayılmıştır.
Dolayısıyla Mustafa Kemal ruhu ile vatana ihanet suçuna bakıldığında, günümüzde sıkça dile getirilen ``devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne´´ yönelik tehditler ile ``anayasal cumhuriyet rejiminin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti´´ yapısına yönelik tehditlerin vatana ihanet suçları olarak kanun kapsamına alındığı açıkça görülmektedir.
Yeni değiştirilen TMK`da ise bu ruh ve bakış yoktur; kanun bölücü terörü sadece bir suç olarak görmekte ve sıradan bir suç soruşturmasında uygulanan prosedürü esas almaktadır.
Bu çerçeveden bakıldığında, yürürlükten kaldırılan Hıyanet-i Vataniye Kanunu yerine çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu`nun Cumhuriyet rejimini koruyacak bir nitelik taşımadığı açıkça görülmektedir.
Soruyorum? Kimi kime şikayet edeceksiniz.
Bu vatanı, hainlere peşkeş çekenler kahrolsun.
CUMHURİYETİN KURUCUSUNUN Mustafa Kemal ATATÜRK`Ü 86. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ONU RAHMETLE ANIYORUM. Bu vatan bizim ve hiç kimsenin bölmeye gücü yetmeyecektir.
10- KASIM -2014
ALANYA
(m.meteislamoglu@hotmail.com)


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.