Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10283
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (516) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Güvenlik konuları
Milli Güvenlik (623)


Milli Güvenlik - Milli Güvenlik konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 28.10.2014 11:58:15

ECDADIM-I VATAN İÇİN ARIYORUM

Mustafa Mete İSLAMOĞLU
YAZIYOR

ECDADIM-I VATAN İÇİN ARIYORUM

Türkiye`nin sessiz çığlıklarını duyun, vatan için inim inim inleyenlerin sesini duyun. Ey nurlar içinde huzursuz yatan aziz ecdadım. Bizlere emanet ettiğiniz vatanı kanından şüphe etmediklerimiz sattı.
Yattığınız yeter. Kalkın artık size bu vatanın ihtiyacı var. Hem de eskisinden daha çok.
SİZLER NERDESİNİZ EY BENİM BAHTI KARA ECDADIM. UĞRUNA KANLARINIZI DÖKTÜĞÜNÜZ, CANLARINIZI DÜŞÜNMEDEN FEDA ETTİĞİNİZ VATANINIZ SATILDI&8230;
İÇİNDE, HABERİMİZ YOKKEN BİZİDE SATTILAR.
Yüksekova-Şemdinli karayolundaki Harunan Karakolu`nda görevli 3 askerin, Cengiz Topel Caddesi`nde yürürken yüzleri maskeli kişiler tarafından şehit edilmesine ilişkin soruşturma sürüyor. Sürse ne yazar ki yarın hepsini bunlar affedecek.

Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü`ne bağlı özel harekat ve terörle mücadele ekiplerince bazı adreslere eş zamanlı operasyon düzenlendi.

Operasyonda Yüksekova`da 2, Bodrum`da ise 1 kişinin gözaltına alındı.

Düzenlenen eş zamanlı operasyonda ise 5 kişi gözaltına alındı. Bunların hepsi milleti aldatmaya yeterli. Birkaç günden katillerin başını da meclise sokacaklar. Beklide bu gidişle İmralı canisini başbakan yaparlarsa hiç şaşmayacağım.

YDG-H&8230; İDDİASI

Polis, Yüksekova`da çok sayıda evde arama yaparken, saldırının, PKK`nın şehir örgütlenmesi olan YDG-H üyelerince yapıldığı yönünde bilgilere ulaşıldığı öğrenildi. Saldırıda, üç askere toplam 25 kurşun isabet ettiği belirlendi.
Şu ifadeye bir bakın! Bunlar yıllardır Türkiye de olan ve klasik bir hale gelen olaylar. Bu ülkede 50 bin can toprağa verildi öldürende bunlardı.
SORUYORUM?
Burda bir devlet varlığından söz edenlerde hiç vicdan, insanlık, adamlık, hakkaniyet, Allah korkusu ve devlet adamı dedikleri iki ayaklı şeytanlar hiç mi kalmadı?7
BUNLAR NEDİR BAY Ahmet?
Senin değil de; senin istila ettiğin yerin, bir ağırlığı vardı. Onu da mı sattınız?

TÜRKİYE NEREYE SÜRÜKLENİYOR?
Milletlerarası bir şebeke olmadık şekilde başımıza günlük gaileler açarak ülkemizi çıkmazların içine soktu. Olayları tetkik eder ve geçmişle mukayeseye kalkarsak Osmanlı Devleti`nin son dönemlerini çağrıştıran bir hummalı bölme, yıkma faaliyeti ile karşı karşıya bulunduğumuzu neden daha anlayan yok. Sizler bu ülkede yaşamıyormusunuz?
Dünyayı &8216;kimlerin yönettiği` sorusuna bir zamanlar Başbakan komünist Ecevit`in eskiden beri &8216;hocası` olan, ABD`nin eski dışişleri Bakanı H. Kissinger, kendisinin de içinde bulunduğu oniki kişinin (hepsi yahudi) yönettiği cevabını vermiştir. ABD bir dev görüntünün altında bu kişi ve kurumların yönettiği Yeni Dünya Düzeni`nin görünürdeki patronundan başka bir şey değildir.
İşimize ne kadar karıştıkları, ne yapmak istedikleri, varmak istedikleri gayeler bakımından ABD`nin eski Büyükelçisi Mark Parris açık konuşmuş: ``Derviş`in programını destekleyin, yoksa büyük bedel ödersiniz.´´ Demişti. Liderleri ziyaret etmiş, onların onayını almış, reformların aksamadan uygulanacağı sözünden sonra Ankara`da bir dizi temaslarda bulunmuş, ülkesine dönmüştü. Kimin adına bunları söylüyordu? Global bir örgüt, kendi bağlı olduğu mihrakın çıkarları uğruna Türkiye`den altından kalkamayacağı ödünler istemektedir. Reformların arka planına baktığımızda yarın bağımsızlığımızın da elimizden gideceğini görmekteyiz.
Bu görünmeyen güç, kendisini kamufle ederek Parris`in ağzından mesajını net olarak iletmektedir: ``Kararlı hareket etmezseniz daha da kızgın olacaklar.´´ diye tehdit etmektedirler. Bu gücü araştırdığımızda karşımıza Dünya Bankası, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Bilderberg, Dış İlişkiler Konseyi (CFR)`nin de bağlı bulunduğu Henry Kissinger`in başkanlığındaki oniki kişiden meydana gelen GLOBAL STRATEJİK KOMİTE adlı kuruluş çıkmaktadır. Bu kuruluşun asıl gayesi 1897`deki Siyonist Kongresi`nde alınan nihai hedefe İsrail`i ulaştırmaktır. &8216;Nil`den Fırat`a kadar topraklar` İsrailoğulları`nın olacaktır.
Global Stratejik Komite düğmeye basmış, taşeron kuruluşlar da faaliyete başlamışlardır. IMF programlarını uygulamak istediği bütün ülkelerde sistem ve siyaset olarak ülkeleri iflasa sürüklemiş, hiçbirinden başarılı sonuçlarla çıkmamıştır. IMF`in asıl amacı program sunduğu ülkeyi düzlüğe çıkarmak olmayıp, ülkeyi batırmak olmuştur. Söz konusu ülkelerin ekonomileri bazı ülkelere daha bağımlı olacak, mal varlığı elden çıkarılacak, haraç şeklinde satılacak, ülkelerin içişlerine daha rahat müdahale etme imkânı doğacak, millî kuruluşlar elden alınacak, ülke görünmedik bir şekilde esarete sürüklenecektir. Siyasi varlığı devam etmek kaydıyla.
IMF, ABD, Batı onbeş milyar dolar karşılığında bir takım gizli şartlar ileri sürmüşlerdir. Yapılması gereken yasaların neler olduğu, nasıl yapılacağı, kimin için çıkarılacağı asla belli değildir. Şeker yasası, Doğalgaz yasası, Tekel yasası, Bankalar yasası, Telekom, THY, Bor İşletmeleri hepsi onbeş gün içinde çıkarılıp karara bağlanmaya çalışılan yasalar. Parris acele ediyor, IMF bastırıyor, millet ``N`oluyor´´ demeye fırsat bile bulamıyor, çıkarılan kriz içinde kıvranıp duruyor. Sanırım milletvekilleri bile bu ``sel önünde kütük kapma´´ işine şaşırmışlardı.
Telekom`un özelleştirilmesinin ardındaki gerçeği biraz olsun Ulaştırma Bakanı aralamaya çalışıyor: ``Millî çıkarlarımıza darbe vuracak nitelikte değişiklikler isteniyor.´´ demektedir. THY`nın yabancılar adına özelleştirilmek istenmesine de şu cevabı veriyor: ``... Türkleri Avrupa Hava Sahası`ndan yok etmek ve tümüyle kovmak isteyen bir komplonun karşısındayız... Bu işin içinde ihanet var. THY`nı kaybettiğimizde Türk Hava Sahası tamamiyle yabancıların eline geçecektir...´´ Açık sözlülüğünden ötürü bakanı kutlamak gerek. Bu cesareti hangi bakan gösterdi? Diğer kurum ve kuruluşlara örnek teşkil edecek ve zararın asıl sebebi olarak alacağımız bir uygulamayı ise şöyle anlatıyor aynı bakan:
``THY`daki bir yönetim kurulu üyesi yolsuzluklara ve hırsızlıklara kafayı taktı. Kafayı takınca da belki de iflasın eşiğine gelmiş bir mali yapıyla bir felâket tablosu ortaya çıktı ve görevinden uzaklaştırıldı...´´ Sen misin adam gibi görev yapan, hırsızlığa geçit vermeyen, yolsuzluklara savaş açan. Böyle mükâfatlandırılıyor! Türkiye`nin en önemli sıkıntısı bu tabloda yatıyor.
IMFyetkilileri ısrarla Telekom`un özelleştirilmesini istiyor, ABD kendi bor rezervlerini özelleştirmediği halde bizim bor madenlerinin özelleştirilmesi için bastırıyor, Merkez Bankası`nın bağımsız olması için gayret gösteriyor. IMF, programını uygulayan bütün ülkelerde Merkez Bankası`nın kendisine bağlanmasını istiyor. Komisyon bunu kabul etmeyince krizler devam ediyor. Aynı kuruluşun toplantıları gizli olarak yapılıyor. İcra kurulu karar veriyor ve kararlar uygulanmaya konuyor. Derviş bu kuruluşun nasıl, niçin, neye göre kimin adına çalıştığını, hangi kriterlere göre hareket ettiğini gayet iyi bilen birisidir. Batı, reformların bir an evvel çıkmasını istemekte, yardımı buna bağlamakta. Politik nedenlerle yardım yapılacağının anlaşılması üzerine Derviş:``Bu çok büyük bir hata olur, kimsenin buna yeltenmemesi gerekir´´ diye Batıyı uyarmıştı.!
Aynı Batı, Osmanlı İmparatorluğu`nu da reformlarla dize getirmiş! hastalandırmış, sonra da parça parça bölmüştü. İnsan ister istemez eskileri hatırlıyor ve olan bitenlerden kuşku duyuyor. Hiç şüphe olmasın ki yeni çıkarılan bu yasalarla, yapılması planlanan reformlarla Türkiye Batı`ya, IMF`e, ABD`ne daha fazla bağımlı duruma düştü bunları mertçe erkekçe adamca söyleyemediler.
Yeni Dünya Düzeni`nin üst kuruluşu Dünya Ticaret Örgütü`nün toplantıları gizli yapılıyor. Bundan çok az kişi ve topluluğun haberi oluyor. Türkiye özel eller tarafından çıkarılan kriz nedeniyle para aramaya itilirken, İsrail`in soysuz oşağı Ş. Peres bir dizi temaslarda bulunmak üzere Türkiye`ye geliyor. Özellikle Manavgat suyu`nun 40 yıllığına İsrail`e kiralık verilmesini, ``Verin suyu, alın parayı´´ diyerek bir kapı! aralıyor. Sonra: ``ABD`ndeki yahudi lobisi size destek versin.´´ diyor. Fırsat bu fırsat. Şimdi şu soru akla geliyor: Acaba son ekonomik krizler yıllarca İsrail`in kontrolündeki iç ve dış güçler tarafından mı organize ediliyor? İsrail ve yandaşlarının bunda rolü nedir?
Eski bir Türk Hükümdarı diyor ki: ``Eğerimi isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim, çadırımı isteyin vereyim. Ama vatanımdan bir karış toprak istemeyin vermem...´´ Sultan Abdülhamid Han Filistin`den yahudiler için yeni yerleşim izni isteyen yahudiye: ``Atalarımın şehit kanıyla sulanan o topraklardan bir metreküp kum bile vermem.´´ demişti. Yıllar içinde Araplardan satın alınan topraklara İsrailliler çiftlikler kurdular, sonunda bölgeye yerleştiler..
Türkiye`de ``Önce yasalar, sonra para´´ diyen IMF ve batı milletlerarası bir komplo ile oyunun perdelerini sahneye koyuyor. Turizm, ticaret, sanayi, tarım, hayvancılık gibi vazgeçilmez alanlarda gücü eline almak, sonra adım adım bağımsızlığımızı bozmak, devleti parçalamak istiyorlardı muvaffak oldular.
Her ne kadar Bakan: ``Stratejik noktalar ve devlet güvenliği olan noktalar harp hâli ve harp dışı durumlarda devletin müdahale edeceği şekilde elde tutulacak, buralar Türkiye`nin elinde tutulacak...´´ dese de yarınlarda eldeki imkânların kaçırılmamasını nasıl sağlayacağız? Sistemli bir şekilde Türkiye üzerinde oyunlar oynanmaktadır. İthal edilen mamüllerin sahte çıkması memleketi telaşlandırdı. Hayvancılık sistemli bir şekilde ölüme terk edildi, sanayi özel eller tarafından iflas ettirildi, çiftçiler desteklenmeyerek ürünleri yok pahasına elden çıkartılarak tarıma esaslı bir darbe vuruldu. IMF, bu istekleriyle Türkiye`yi bitirmek istemektedir.
Acı faturaları ve diyeti çektikten sonra mı anlayacağız? Yeni paralar gelse bile bu paraların doğru dürüst kullanılacağı da şüphelidir. Devleti en üst düzeyde soyan, bankaları hortumlayan, kredileri oyunda-eğlencede kullanan kişilerin ve onları kollayanların etkin gücü hesaba katıldığında şimdiki halde devletin düze çıkması beklenemez. Türkiye yaşadığı soygun, hırsızlık ve hortumlamalarla dünyada eşi görülmemiş bir ülke konumunda bulunuyor. Uzmanların, Türkiye`nin milli gelirine oranla dünyanın en büyük soygununun yaşandığını söylemeleri önemli bir tesbit değil, gerçeğin ta kendisidir.
Devlet ne kadar güçlü imiş ki bunca soygun, talan, hırsızlık, vurgun ve tavizlere rağmen hâlâ ayakta duruyor. Vergiler uçup gitmiş, yeni vergilerle halkın beli biraz daha bükülmüş, soyanların vurgunları yanına kâr kalmıştır. Şu yapılan operasyonlara bir bakınız, ardı arkası kesilmiyor. Adamlar toplanıyor, lüks otel odalarını andıran yerlerde yaşıyorlar. Daha sert, adam gibi yaptırımlar uygulansa ya. Meselâ, ne kadar hortumlamış, bütün malına el koy, paralarını bloke et, cezai müeyyideyi artır. Vicdanı olmayanların cüzdanları kabarık, dosyaları fazla. Menfaatin elden gitmemesi için vermeyeceği taviz de yok. Siyasetçiler ise yarın yeniden seçilmenin planlarını kuruyorlar. Her şeye rağmen bu devlet gemisinin görünmeyen ilâhi bir sahibi var. Bu gemiyi batırmayacak inşallah, bu müjdeyi duyduk elhamdülillah.
Türkiye`de 1985`ten itibaren 162 KİT satılıp 7 milyar 300 milyon dolar elde edilmiştir. Batık bankalardan hortumlanan para ise 11 milyar 500 milyon dolar civarında. KİT`ler yok pahasına satılıyor, bütün satışlara şaibe, fesat karıştırılmış, rüşvet bulaştırılmış, millî menfaatler gözetilmemiş, adam kayırmalar olmuş.
Dış yardım tutarı 15 milyar dolar. Bu para gelse bile mevcut kafa yapısıyla ekonominin düzelmesi de mümkün değil. Yerli kaynaklarımız yerinde, adam gibi kullanılmış olsa, dünyanın en huzurlu, kalkınmış, ileri ülkelerinden birisi olmamız işten bile değildir.
Bizim topraklarımız akıl almaz zenginliklerle dolu. CIA raporlarında Türkiye`nin 2.5 milyar tonluk Bor rezervinin şimdiki değeriyle 500 milyar dolar ettiği yazılı. Yine CIA raporlarına göre İsviçre bankalarında Türkiye`den zenginler tarafından tutulan para miktarının 40 milyar dolar olduğu ifade ediliyor. Bu paranın iç piyasaya transferi sağlansa, yarısı getirilse mesele kalmayacak. Almanya`daki Türk işçi ve müteşebbislerin 400 milyar mark tutarındaki parası ülkemizde yatırıma dönüşse, sanayi alanlarına çevirilse, tarım alanlarında kullanılsa acaba mesele kalır mı?
Ama Türkiye`nin IMF reçetelerine uyarak krizden çıkması, millî kimliğini koruması, bağımsız kalması, ekonomik kurtuluşunu başarması mümkün değildir. Önce yöneten kafalar olmak üzere memleketimizde pek çok şey IMF`in kontrolü altında hayat sürüyor. Bankalardan, sanayi yatırımlarına kadar. Suçluyu dışarıda aramanın mantığı yoktur. Biraz akl-ı selim düşünülürse suçluların kimler olduğu anlaşılacaktır.
Türkiye`yi Rusya`ya bağımlı hale getirme projesi olan Mavi Akım Projesi bir kazık yeme değil midir? Rusya, Türkmenistan`dan 32 dolara alacak, bize 114 dolara satacak. Arslan Bulut haklı olarak şöyle yazıyor: ``Çar Putin, bir yandan Rusya`yı yeniden otoriter ve merkeziyetçi bir rejime sokarken Özbekistan ve Türkmenistan`a yaptığı ziyaretlerle Washington ve Ankara`ya da meydan okuyor. Eğer Türkmenistan`la 50 milyar metreküplük bir doğalgaz alım anlaşması imzalarsa bu, Türkiye`nin devreden çıkması anlamına gelecek. Rusya ise Türkmenistan`dan 1000 metreküpünü 36 dolara satın alacağı bu gazı &8216;Mavi Akım` adlı uğursuz proje aracılığıyla Türkiye`ye 1000 metreküpü 160 dolardan sokuşturacak. Ve bu arada bazı müteahhitler ihya olacak. Türkmenbaşı çok önce Aşkabatta Türk Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı`na fırçayı çekerken işte bunu kastediyordu...´´
Türkiye maddî ve mânevî her türlü varlığa sahip iken yaşadığı krizlerin faturasını millet acılarla ödüyor, yaptırılan reformlarla da istikbalini ipotek altına atıyor, bağımsızlığını kaybedecek uygulamaları sergiliyor. Shell şirketinin 20 yıl Petrol Araştırma Genel Müdürlüğü`nü yapmış olan Antony Hagges devlet ricalimizin katılmadığı bir gerçeği şöyle dile getiriyor:
``Bütün Amerika petrol şirketleri bilir ki, uzaydan yapılan araştırmalar, Türkiye`nin bir petrol denizi üzerinde oturduğunu göstermektedir.´´ Yeni Dünya Düzeni`nde Türkiye`nin hayat hakkı kısıtlanmış olup bunun gibi değerli madenlerin, maddelerin kullanımı yapılmamalı, elinden alınmalı, kendi hesaplarına kullanılmalıdır. Federal Resery adlı kuruluş IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü`nün başında bulunmakta, onları yönlendirmekte, Türkiye bu kuruluşlar tarafından abluka altına alındı. Bu kuruluş aynı zamanda ABD yönetiminde ilk etkili kuruluştur. Yedi Kız Kardeşler diye bilinen petrol şirketlerinin sahibidir. Petrole hakim olan güce, paraya, etkiye de sahip oluyor. Kimler yokki&8230;
1956 yılında Türkiye`nin Kuzey doğusunda petrol aranması bu yüzden yasaklanmıştır ve bu yasak halen devam etmektedir. Sınırlı sayıda, kısa mesafede bulunan kuyulardan petrol çıkarma yetkisi tanınmaktadır. ABD`nin, beşbin metreden daha aşağılarda arama, petrol çıkarma işini yapabilen makinaları Türkiye`ye vermemesinin asıl sebebi bu petrole sahip olmasını istememesinden kaynaklanmaktadır. Ermeni iddialarını ortaya çıkarma, destek verme, Kürdistan`ın kuruluşu için el altından destek, Filistin-Araplar karşısında Yahudileri açıkça destekleme, Türkiye üzerinde etnik araştırmalar yapmak için kaynak ayırımı bunun içindir. Türkiye`nin ulus-devlet yapısını bozmak, parçalamak, uydu devletçiklerle bu servetlere konmak hayali yatmaktadır. Onların hayalleri bizim gerçeklerimizden daha gerçekçidir, gerçekleşmesi için olmadık çabaları göstermektedirler.
Tahkim Yasası ve Endüstriyel Bölgeler Yasası ile şimdi istikbalimizin sigortası mesabesindeki petrole el koymak istemektedirler. Bor`un özelleştirilmek istenmesinin sebeplerinden birisi de ABD hegemonyasının devamını sağlamaktan başka bir şey değildir. Hükümetin IMF`e verdiği iyi niyet mektupları Türkiye`nin teslimiyetinin resmi belgeleridir. Yarınlarda, Türk milleti kendi bağımsızlığını pazarlayan kimseleri herhalde lânetleyerek anacaktır. Eski Bakanlarımızdan Mümtaz Soysal şunları yazıyor:
``...Özellikle son Kasım krizi`nin ardından yaşananlar açısından, kurtarıcı rezerv kredileri bahane edilerek IMF`ce istenenler ve daha da önemlisi, bu istekler karşısında hükümet ve resmi makamlarca ortaya konan teslimiyetçi tavır, insanlarımızın büyük çoğunluğunu &8216;Acaba bağımsız devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti`nin sonu mu geldi` diye sorma noktasına getirdi.
Şimdiye kadar bu çeşit gözlemlere ve karamsar değerlendirmelere &8216;Sevr Sendromu` adı verilir, uluslararası kuruluşların ve Batılı büyük devletlerin Türkiye üzerindeki oyunlarında bölünme ve içten çökertilme tehlikelerinden söz etmek aşırı vehim, hatta bir çeşit ruh hastalığı sayılarak alaya alınırdı...
``ŞİMDİKİ HALİMİZE DÜNYA GÜLÜYOR.´´
Bunları ve diğer yoğun meseleleri birlikte değerlendirin ve siz de kendi kendinize sormayın bakalım. Türkiye böyle giderse bağımsızlığını koruyabilecek mi? Bağımsızlığını pazara çıkarmamış mı? Bunların müsebbipleri olanlar yakasını nasıl kurtaracaklar? Bunları siyaset sahnesine getiren millet bu vebalin asıl mesulü değil mi?
Türkiye kendi imkânlarıyla, kendi kaynaklarıyla, adam gibi düşünen, yaşayan ve inanan kimseler tarafından üç-beş sene idare edilebilse idi ki ( bu hiç mümkün olmayacak). Bütün bu sıkıntılar bitebilecek, dünyanın efendisi Türkiye olacaktı. İçten ve dıştan satılmışlar, hainler, alçaklar her yerlerimizden vura vura bu günlere geldik. Yani bu vatanın hiç sahibi yok. Millet olarak param parça edildik. Birliğimiz bitti. Sesimiz hiçbir zulme çıkmaz oldu. Bizleri sürüden farksız yaptılar. Sizlerden utanarak yazıyorum.
EY.. BENİM NURLAR İÇİNDE YATAN AZİZ ECDADIM KALK ARTIK. SANA BU VATANIN ÇOK İHTİYACI VAR.
HEMDE 100 YILLIK BİR İHTİYAÇ. BU VATANIN SESSİZ ÇIĞLIKLARINI CANLILAR DUYMUYOR EYY AZİZ ECDADIM. BU SATIRLARDAN RUHLARINIZA HAYKIRIYORUM. YETİŞİN.
Vatan dostlarına Selam ve dualarımla&8230;
27- EKİM- 2014
A L A N Y A


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.