Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Güvenlik konuları
Milli Güvenlik (623)


Milli Güvenlik - Milli Güvenlik konusu hakkında görüşler
Digi Security (İşnet) - (Ziyaretci) 22.08.2015 00:00:42

PKK 10. KONGRE BELGELERİ (3)

Kurulda Önderliğin perspektiflerini ve &290;ehitlerin bize verdiği görevleri ne kadar pratiğe geçirdiğimizi tartı&290;acağız. Ek-sikliklerimizin ne kadar olup olmadığını tartı&290;acağız. Çünkü yürüteceğimiz tartı&290;malarla kongremiz ba&290;ta bu süreçte hareketi-miz üzerinde var olan saldırılara cevap olacaktır. Biz burada formalite olarak kongreyi gerçekle&290;tirmeyeceğiz. &288;ç tüzüğümü-ze göre uygulanması gerekir anlamında toplanmıyoruz. Tarihin bu önemli a&290;amasında, Önder APO öncülüğünde ilerleyen özgür-lük yürüyü&290;ünü ba&290;armamız, zafer tarzını yakalamamız ve bütün saldırılara kar&290;ı cevap olmamız için kongre toplanmı&290;tır. Katılımcılar buna göre Meclis tarafından hazırlanmı&290;tır. Kongrede yapılacak tartı&290;maların döneme cevap olabileceğine inanıyoruz ve umutluyuz. Hem dü&290;man saldırılarına cevap olabilecek, hem de Êdî Bes e Atılımının ikinci a&290;amasını ba&290;arabilecektir. Bu nedenle öncülük önemlidir. Kongra Gel 6. Genel Kurulu, arkada&290;ların da bildiği gibi, bundan tam bir ay önce 21 Temmuz&8223;da toplandı. Halkın, devrimin, özgürlüğün, toplumun tüm sorunlarını tartı&290;arak gündemine alan halk kuruludur. Fakat orada da en fazla zaman alan ve derin-likli ele alınan ve dikkat çekici olan gündem öncülük sorunları gündemiydi. Bunun PKK ve PAJK&8223;ın görevi olduğu belirtildi. Stra-tejik olduğu için öncü rolünü oynayamazsa, Kongra Gel çalı&290;malarının da yürütülemeyeceği açığa çıktı. Ba&290;ta da belirttiğimiz gibi, Kürdistan&8223;da ideolojisiz tek bir yaprak bile kıpırdamaz. Halk meclisi olmasına rağmen, 6. Genel Kurulun esas gündemi öncü-lük sorunları ve ideolojik mücadele oldu. Kurulda PKK ve PAJK&8223;ın bu sorunlar üzerinde daha fazla derinle&290;meleri gerektiği dile getirildi. Tüm Kürt halkının iradele&290;mesi olarak 6. Kurulda da &290;ehitlerin bize bu görevi verdiği belirtildi. Önderlik pers-pektifini geli&290;tirdi ve bundan umutludur. Kürt halkının iradesini resmi olarak temsil eden bir kurum olarak Kongra Gel de gös-terdi ki, PKK ve PAJK&8223;ın öncülük etmesi gerekir. Onlar iyi öncülük ederlerse demokratik konfederalizm kurulacak, ulusal demokratik birlik çizgisi geli&290;ecektir. Bu temelde Ortadoğu&8223;da çatı örgütlerinin kurulması, birlikte ya&290;adığımız halkların ve Ortadoğu&8223;da halkların demokrasi çizgisinde birle&290;erek Ortadoğu birliğinin gerçekle&290;mesi ve halkların karde&290;liğinin geli&290;mesi için öncünün rolünü oynaması gerekir. Elbette bu dü&290;ünce PKK dü&290;üncesidir. Çünkü PKK Meclisi bu perspektifleri netle&290;tirmi&290;ti ve bunlar Genel Kurula da sunulmu&290;tu. Genel Kurul da bunu kabul ederek onayladı. Demokratik ulus çerçevesinde ulusal demokratik birliğin yine bölge halklarının birliğinin gerçekle&290;tirilmesi amacımızdır.
Dünya çapında demokrasi mücadelesi ve halkların birliği için ciddi bir çaba gerekir. Ama bunun için de PKK&8223;nin rolünü oy-naması gerekir. Yeniden açığa çıktı ki, çözmemiz gereken sorunlar var. Hareketimizin bu tarihi dönemde istenen hamleyi örgütleyebilmesi için PKK 10. KONGRE BELGELERİ 63
öncünün rolünü oynaması gerekir. Bu sorun burada çözülecektir. Kongre en büyük iradedir. Bu görevi ancak kongre en üst düzeyde yerine getirebilir. Bir düzey yakalanmı&290;tır, ama bu düzeyden sonra da geli&290;mesi için gerçekten de öncü amansız olmalıdır. Önderliğimizin ortaya koyduğu çerçevede rolüne sahip çıkmalı ve rolünü oynamalıdır. Eğer öncü rolünü oynayamazsa, geli&290;tirilen saldırılar kar&290;ısında darbe yiyip yenilme ihtimali ile kar&290;ı kar&290;ıya kalır. Yani içinde bulunduğumuz bu tarihsel süreç hassastır. Saldırılar vardır. Uluslararası komplo hareketimiz üzerinde geli&290;ti. Önderliğimizi esir alarak hareketimizi tasfiye etmeyi amaçladı. Buna kar&290;ı hareket olarak bizler de PKK&8223;nin yeniden yapılanması ve üçüncü doğu&290; temelinde 1 Haziran Hamlesiyle yeni bir direni&290; dalgası örgütledik. Mücadelede yeni bir a&290;ama kaydedildi. Tüm bunlar bugün uluslararası komployu bo&290;a çıkararak sonuçsuz bırakmı&290;tır. Komplo çözülmü&290; değildir, mücadele halen devam etmektedir. Aslında Türkiye ve ABD arasında gerçekle&290;tirilen anla&290;ma temelinde, yine Türkiye ile &288;ran arasında ve bölgesel güçlerle yapılan anla&290;malar temelinde, esas olarak 2007 Kasım&8223;ından bu yana hareketimize kar&290;ı geli&290;tirilen yeni bir saldırı dalgası vardır. Bu saldırı kendini yenileyerek sürdürülmektedir. Eğer buna kar&290;ı bu tarihi a&290;amada öncü rolünü oynarsa, me&290;ru savun-ma sava&290;ı ve serhildanlar yükseltilirse, gerillada netle&290;me ve yeni taktik performans geli&290;irse, demokratik konfederalizmin kurulmasında da geli&290;im sağlanırsa gerçekten yenilmez bir güç olacağız. Gerçekle&290;tirilmezse yenileceğiz. Kongrenin görevi Apocu Hareketi yenilmez bir güç haline getirmektir. Bu anlamda gerilla, kadro ve halkta gerekli ruhu geli&290;tirerek bunu bir kültür haline getirmelidir. Bu yeni bir &290;ey değildir, çaba olduğu kadar yetersizlikler de vardır. Kongre bu yetersizliklerin ne olup olmadığını görmeli ve netle&290;tirmelidir. Önümüzde var olan engelleri bu kutsal kongrenin tartı&290;ma ve kararlarıyla netle&290;-tirmeliyiz. Var olan eksiklikleri a&290;ma çabası içerisine girmeliyiz. Önder APO&8223;nun en zor ko&290;ullarda bizlere ula&290;tırdığı perspek-tifleri ya&290;amsalla&290;tırmalı ve pratikle&290;tirmeliyiz. Bunun gerçekle&290;mesi, halkımızın ve yüzyılların ütopyasının gerçekle&290;mesi, halkların karde&290;liği temelinde Demokratik ve Özgür Kürdistan&8223;nın kurularak konfederal sistemin geli&290;mesi ve Ortadoğu halk-larının umutlarının daha fazla güçlenmesi anlamına geliyor. PKK bu noktalarda daha güçlü bir atılımla, daha net bir perspektifle pratik planlama ve örgütlenmeyi geli&290;tirmelidir. Çünkü örgütsüz olunmaz. Kurmay örgüt sahibi olmalıdır. Bunda geli&290;im sağlamı&290; değiliz. Bunu tartı&290;acağız. Burada eksikliklerimiz vardır.
PKK&8223;nin kurulu&290;u bir doğrultu olu&290;turdu. PKK&8223;nin kurulu&290;u ba&290;lı ba&290;ına düzelmeyi örgütledi. Fakat kadrosu, kurum ve örgü-tü ne kadar olu&290;turuldu konusu zaten bu kurulun tartı&290;acağı bir konudur. Uluslararası komplo kendi yenilgisinden sonra daha fazla öfkeyle, daha planlı ve taktikle yeniden geli&290;tirdiği saldırılarla üzerimize gelerek, ideolojik, siyasi, PKK 10. KONGRE BELGELERİ 64
örgütsel, kültürel, toplumsal ve askeri yönden bizleri daraltarak sonuçsuz bırakmak istemektedir. Tüm bu saldırılara kar&290;ı cevap olmamız için gerçekten de bu sorunlarımızı çözmeliyiz. Sorunların çözüm yeri de bu kuruldur. Değerli arkada&290;lar! Tüm bu nedenlerden dolayı bu kongrenin delegeleri tarihi görevlerle kar&290;ı kar&290;ıyadır. Her arkada&290; sorumluluğunu toplan-tımızın tartı&290;malarının geli&290;tirilmesinde göstermelidir. Netliğin, &290;effaflığın olması için hem ruhta, hem perspektifte, hem de ideolojik duru&290;ta istenen Apocu fedai militan ruhunun geli&290;mesi ve PKK&8223;nin siyasi, diplomatik, toplumsal ve her yönden öncülük yapması için ne gerekiyorsa, biz delegeler olarak onu burada geli&290;tirmeliyiz. &289;ehitlerin ve Önderliğin bize verdiği görevi, yine genel kurulun da bizi seçmekle verdiği görevi burada sizlere teslim ediyoruz. Elbette eksiklerimiz vardı. Bu anlamda muhasebeye açığız. Ama bu saatten sonra kongre delegeleri sorumludur. Zaten doğal olarak görevimiz sona eriyor. Ve kurulumuz genel durumu gözden geçirip yorumlayarak ona göre sürece cevap olabilecek tercihleri netle&290;tirmeli ve bu &290;ekilde PKK örgütünü 10. Kongreyle ihtiyaçlara göre yeniden harekete geçirmelidir. Hem PKK sistemini, hem Meclisini, hem kadro duru&290;unu ve eğitim biçimini netle&290;tirmesi, çe&290;itli ideolojik mücadelelerden tutalım me&290;ru savunma çalı&290;masına, oradan barı&290; çalı&290;malarına kadar tüm bu alanlarda Apocu PKK&8223;nin kendisini daha iyi mevzilendirmesi ve tarihi yürüyü&290;ünü ba&290;arabilmesi için, kurulumuz bunun formülasyonunu netle&290;tirerek görev vermelidir. Kurul delegeleri olarak bu görevler hepimizin önünde durmaktadır. Kongre delegeleri bu dakikadan sonra daha fazla sorumluluklarına sahip çıkarak 10. Kongreyi ba&290;arılı bir kongre kılmalı, kongremizi büyük bir hamlenin temeli yapmalı, Apocu bir çıkı&290; yaparak özgürlük mücadelesini ba&290;arıya götürmelidir. Önder APO&8223;nun perspektifleri temelinde, kahraman &290;ehitlerimizin çizgisinde PKK&8223;nin bu tarihi dönemdeki yürüyü&290;ünün ba&290;arıya ula&290;acağına inanıyoruz ve umutluyuz. 10. Kongremiz zaferin ve yeni bir yürüyü&290;ün temeli olacaktır. Bu temelde tüm kongre delegelerine ba&290;arılar diliyoruz. BIJÎ RÊBER APO ! BIJÎ PKK ! 21 AĞUSTOS 2008 CEMAL (Murat KARAYILAN) PKK 10. KONGRE BELGELERİ 65
PKK 10. KONGRES&288;`NE PART&288; MECL&288;S&288; FAAL&288;YET RAPORU Değerli yolda&290;lar! Mücadele tarihimizin en kritik, bazı riskleri olsa da kazanmaya en yakın olduğumuz bir döneminde, partimizin otuzuncu kurulu&290; ve mücadele yılında, PKK&8223;nin yeniden in&290;a sürecinin &288;kinci Kongre&8223;sini gerçekle&290;tirmek için toplanmı&290; bulunuyoruz. &288;kinci Kongremizi dü&290;manın çok yönlü saldırılarının en yoğun olduğu, mücadelenin adeta final havasında yürütüldüğü bir dönemde, tüm riskleri göze alarak gerçekle&290;tirmekteyiz. Bu kongre, Önder Apo&8223;nun ilk sözcükten günümüze kadar devam eden e&290;siz emeği, bilinci ve direni&290;inin bir ürünü olarak gerçekle&290;mektedir. Aynı zamanda Haki Karer&8223;den ba&290;layarak, Mazlum, Kemal, Hayri, Agit ve Zilan yolda&290;lar ba&290;ta olmak üzere, binlerce &290;ehidimizin emeklerinin yarattığı direni&290; geleneği üzerinde bu kongremizi yapmaktayız. PKK&8223;nin &289;ehitler Partisi olma gerçekliğinin son halkalarını olu&290;turan PKK&8223;yi Yeniden &288;n&290;a Komitesi üyeleri Viyan ve Nuda yolda&290;ların, PKK Meclisi üyesi Sorxwin yolda&290;ın, otuzuncu mücadele yılı &290;ehitleri olan büyük komutan Adil, Kurtay, Gülbahar, Ferhat, Hüsnü ve Cihan yolda&290;ların PKK&8223;yi yeniden in&290;a sürecinin direni&290; ve ba&290;arı karakterini belirleyen ki&290;ilik ve pratiklerinin yol göstericiliğinde kongremizi yapıyoruz. Yine halkımızın tüm Kürdistan&8223;da ve yurtdı&290;ında geli&290;tirdiği serhildanların yarattığı güçlü bir mücadele zemininde kongremizi ba&290;arıyla tamamlayarak Önderliğimize, &290;ehitlerimize ve halkımıza cevap olacağız. Bu temelde Önder APO&8223;yu, tüm cephelerdeki PKK kadro yapsını ve halkımızı selamlıyor, tüm devrim &290;ehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Bizim için aynı zamanda çizginin esasını temsil eden bu gerçekliği doğru anlamak ve doğru kar-&290;ılık vermek, bu temel değelere bağlı olmanın bir gereğidir.
PKK&8223;nin demokratik-ekolojik toplum paradigması temelinde Yeniden &288;n&290;a Kongresi&8223;nin üzerinden üç buçuk yıla yakın bir zaman geçmi&290;tir. Aslında zamanında PKK 10. KONGRE BELGELERİ 66
yapılabilirdi. Ancak Parti Meclisimiz bunu çok acil bir durum olarak görmedi. Parti Tüzü-ğümüz temelinde 2007 yılı içerisinde kongre yapılmak istendiyse de, güvenlik nedeniyle bir kez daha parti yönetimince tartı&290;ılarak ertelenme gereği duyuldu. Geçen üç buçuk yıllık süreçte dünyada, bölgede, ülkemizde ve hareketimizde önemli siyasal geli&290;meler ve deği&290;imler ya-&290;anmı&290;tır. Mücadelemizi direkt etkilediği için, bu geli&290;meleri ve deği&290;en durumları dünya, bölge ve ülkemiz açısından ele alıp değerlendirmek gerekmektedir. Partimizin bu üç buçuk yılda önüne koyduğu görev ve sorumluluklar vardı. Olanakların neler olduğunu, belirlenen görevlerin ne kadar ba&290;arıldığını veya ba&290;arılamadıysa ba&290;armamanın nedenlerini ortaya koymak ve çö-zümlemek önem ta&290;ımaktadır. Yine önümüzdeki döneme daha güçlü hazırlanmak için neler yapılmalı, 21. yüzyılda partimizi bek-leyen temel görevler nelerdir, ideolojik, politik ve örgütsel sorunlarımız nasıl çözülmeli sorularına cevap olmamız gerekmekte-dir. Kürdistan halkı nasıl temsil edilecek, demokatik sosyalizm nasıl ilerletilmeli, en önemlisi de PKK&8223;nin öncülük ettiği Êdi Bes e Hamlesi nasıl amacına ula&290;tırılacak, Önderliğin özgürlüğü ve Kürdistan&8223;da demokratik özerklik hangi temelde geli&290;tirilecek vb. türünden birçok tarihi çalı&290;ma önümüzde durmaktadır. Dünya, Ortadoğu ve ülkemizde önemli siyasal, askeri ve ekonomik geli&290;melerin olduğu bir dönemde toplanan PKK &288;kinci Kongresi, gittikçe karma&290;ıkla&290;an siyasal ve askeri geli&290;melere yanıt olabilecek ve önümüzdeki süreci belirleyecek tarihsel bir konuma sahiptir. Tüm yolda&290;ların bunun bilinciyle hareket ederek, Kongremize misyonunu ve rolünü oynatacaklarına dair inan-cımızı ve güvenimizi belirterek raporumuza geçiyoruz. 21. Yüzyılda &288;nsanlığın Temel Sorunları ve Demokratik Konfederalizm Çözümünün Artan Geli&290;me Olanakları Öncelikle kapitalist modernitenin kurmu&290; olduğu ve bugün de devam eden sisteminden dünyada memnun olan var mı, varsa bunlar kaç ki&290;idir diye bir soruyla ba&290;lamak sanıyoruz yerinde olacaktır. Bir sistemin varlığı ve geleceğinin nasıl ve hangi yöne evrileceğini belirleyen, o sistemin kapsamı içinde ya&290;ayan insan topluluklarının temel siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, ahlaki vb. sorunlarını ne kadar çözdüğü ve insan topluluklarının bunun kar&290;ısındaki zihniyeti, ideolojik, örgütsel ve siyasal sistemi nasıl algıladıkları olgusudur. Özcesi insanlık rahat, mutlu, kaygısız ve güvenle geleceğine bakabiliyor mu, bakamıyor mu noktasıdır.
Bir ba&290;ka önemli soru, sistemin kaos içinde devam eden ya&290;amının hangi yöne evrileceği sorusudur. Kendisini ciddi bir re-formdan mı geçirecek, restore mi edecek, PKK 10. KONGRE BELGELERİ 67
kendisini yenileyecek mi, yoksa a&290;ılmayı mı ya&290;ayacak? A&290;ılacaksa nasıl a&290;ılacak? Yine böylesi bir süreçte parti ve militanlar olarak bizim yakla&290;ımımız nedir? Bir halka, bölgeye, hatta insanlığa öncülük etme iddiasında olan bir partinin ve militanlarının bu temel soruları kendisine ciddi bir biçimde sorması ve yanıtlaması gerekir. Öz-cesi, gerçekle&290;mesi en olası olanını ve olanaklarını görebilmek ve buna göre bir program ve strateji ortaya koymak hayati önemde bir konudur. Kapitalist modernite özellikle 90&8223;lı yılların ba&290;ında reel sosyalizmin yıkılmasıyla büyük bir gösteri&290;le zaferini ilan etmi&290;ti. Bu zafer ilanı herhangi bir sıradan kutlama biçiminde değildi ku&290;kusuz. &288;nsanlığın kapitalist sisteme mahkûm olduğu, en iyi, kalıcı ve geleceği olanın bu sistem olduğu, tarihsel yanlı&290;lıkların düzeltildiği gibi propagandalar geli&290;tiriliyordu. Öyle ki, bu propagandalarla sistem kendisini alternatifsiz ilan ediyor, zihniyetini ve kültürüyle dev gibi geli&290;tirilmi&290; askeri, polisi ve istihbari güçler ve çe&290;itli teknik denetim araçları e&290;liğinde insanlığı adeta teslim olmaya zorluyordu. &8222;Tarihin sonu&8223;, &8222;ideolojiler dönemi bitti&8223; iddiasının temelinde insanlığı köreltme, duyarsızla&290;tırma ve umutsuzla&290;tırarak teslim alma amacı yatmaktaydı. Ortadoğu&8223;da Partimiz PKK&8223;nin &8223;92 yılı ile birlikte NATO&8223;nun hedefi olması, ku&290;kusuz Var&290;ova Paktının yakılmasından sonra NATO&8223;ya i&290; çıkarma amaçlı bir yönelim değildi. Kapitalizm tam zaferini ilan etmi&290;ken, Önderliğimiz &290;ahsında PKK ve Kürdis-tan&8223;da ya&290;anan devrimsel yükselme, insanlığın yeni umudu olarak geli&290;iyordu. O halde bu umut söndürülmeliydi. Bir de bölgesel hesaplar vardı. Dönemin &8222;Yeni Dünya Düzeni&8223; siyaseti bölgede egemen kılınmak isteniyordu. Bunun önündeki tek engel ise PKK Hareketi ve onun Önderliğiydi. &8222;92 Güney Sava&290;ıyla ba&290;layan uluslararası komplo, 15 &289;ubat&8223;a kadar sonuç alma hedefiyle çe&290;itli biçimlerde sürdürülmü&290;tür. Çünkü bu yıllarda bir yandan reel sosyalizm dağılırken, öte yandan dünyanın birçok yerindeki gerilla hareketleri birer birer masa ba&290;ına çekilerek ya uzla&290;ma ile çözülmeye çalı&290;ılmı&290;, ya da düzen içine çekilerek etkisiz kılın-mı&290;tır. Bu dönemde buna çekilemeyen geç olarak bir tek partimiz PKK kalmı&290;tır. Halen de PKK üzerinde sürdürülen uluslararası komplonun amacı budur ve amaç deği&290;memi&290;tir.
Burada sistemin demokrasi, özgürlük, insan hakları vb. söylemlerinin demogojik niteliği ortaya çıktığı gibi, gerçek alter-natiflere ve muhaliflerine hiçbir zaman aman vermediği, bunları özünden bo&290;altarak teslim alma, ezme ve tasfiye etmenin bir yöntem olarak sürekli bir biçimde gündemde tutulduğu kendisini göstermektedir. Ancak kapitalist modernitenin iddiaları ve propagandaları bu on sekiz yıl içinde birer birer çökmektedir. &288;ddia PKK 10. KONGRE BELGELERİ 68
edilirken de çok sağlam ve gerçekçi bir zemini yoktu. Amaç milyarları uyu&290;turmak ve umutsuzla&290;tırarak düzene teslimiyetini sağlamaktı. Bunun böyle olmadığının kısa bir zaman diliminde anla&290;ılması, bir sistemin iddialarının ne kadar köksüz olduğunu ortaya koyması kadar, sistemin kendisinin aslında uzun bir geleceğinin olmadığını da ortaya koymaktadır. Tarihte köklü iddiaların ömrünün böyle kısa süreler içinde çökmesinin ba&290;ka örnekleri var mıdır? Bu durum ba&290;lı ba&290;ına sistemin durumunu, geleceğini, içinde ya&290;adığı krizi ve kendisini bu krizden kolay kolay kurtarma gücünü gösteremediğini ortaya koymaktadır. Aksi taktirde sistem açısından bu kadar erkenden bir dibe vuru&290;un ya&290;anması olası değildir. Açıkça görülen odur ki, kapitalist modernite artık ciddi bir kizi ya&290;amaktadır. Bir avuç tekel ve finans çevresinin dı&290;ında kimse bu sistemden memnun değildir. Dünyanın bu mutlu azınlığı bugün kendisine yeryüzünün bazı alanlarını bir cennet haline getirmi&290;ken, milyarlarca insan için dünya ve ya&290;am adeta bir cehennem haline getirilmi&290; bulunmaktadır. Dünyada milyarlarca insan böyle cehennemi bir ya&290;ama mahkûm edilmi&290;ken, elbette onların da küçük yalancı cenetlerinde rahat ya&290;adıkları söyle-nemez. Ama halihazırda ya&290;anan tablo çok kabaca da olsa böyledir. Bugünün dünyasına kabaca bir göz atı&290;, birkaç günlük siyasi, ekonomik, kültürel, sanatsal, çevresel, askeri ve kadınla ilgili haberleri izlemek bile dünyamızın nasıl bir konumda olduğunu, nasıl kaos içinde bir bocalamayı ya&290;adığını rahatlıkla göstere-cektir. Çok fazla uzağa gitmeksizin, en son Gürcistan ile Osetya ve Rusya arasında ortaya çıkan kriz ve bu kriz etrafında ya&290;anan açıklama ve tartı&290;malar bile dünyamızın hangi sorunlarla yüzyüze kaldığını ve kurulu dengelerin nasıl bir kırılganlığa sahip olduğunu fazlasıyla ortaya koymaktadır.
Dünya yeniden tek merkezli yönetim olmaktan çıkmakta, çok merkezli bir dünya haline gelmektedir. Bu siyasi, askeri ve ekonomik merkezlerin birbiriyle mücadeleleri giderek daha fazla sertle&290;mektedir. Ekonomik kriz derinle&290;erek devam etmektedir. Petrol fiyatları artmaktadır. Dünya gıda fiatlarındaki artı&290;la birlikte, insanlık ciddi bir açlık tehlikesiyle kar&290;ı kar&290;ıya gelmektedir. Çalı&290;abilecek nüfus içinde çalı&290;anların oranı gün geçtikçe azalmakta, i&290;sizlik çığ gibi büyümektedir. Gelir dağlımındaki e&290;itsizlik ve adaletsizlik uçurumu derinle&290;mektedir. Halkın alım gücü iyice dü&290;tüğü ve i&290;sizlik artığından dolayı, açlık ve yoksulluk sınırında ya&290;ayanların sayılarına her gün yenileri katılmaktadır. Bu kesimlerin dolu&290;tuğu kentler a&290;ırı büyü-mekte, her türlü yozla&290;manın, çürümenin, ahlaki çözülmenin ve ki&290;iliksizliğin, aynı zamanda her türlü hastalığın da geli&290;tiği alanlara dönü&290;mektedir. Ancak öte yandan finans kapital gün geçtikçe büyümektedir. Üretimden çok PKK 10. KONGRE BELGELERİ 69
borsa oyunları ve spekü-lasyonlarıyla büyük vurgunlar vurmaktadır. Üretimden kopuk olmasına rağmen ekonomiyi, mali sistemi ve siyaseti kontrol et-meye devam etmektedir. Kapitalist modernitenin gereksizliğini ve a&290;ılmasının zorunluluğunu bunun dı&290;ında daha çarpıcı ortaya koyan bir gösterge olamaz. Kapitalist sistemin azami kâr hırsı ve rekabet doğayı tahribe yol açmakta ve bugün yeryüzü neredeyse nefes alınamaya-cak duruma gelmi&290; bulunmaktadır. Üretimde kullanılan bazı gazların havaya salınması ekolojik dengeyi sarsmaktadır. Öte yan-dan silahlanmaya ayrılan bütçeler gün geçtikçe artmaktadır. Eskiden birkaç ülkede var olan nükleer silahlar bugün daha fazla ülkeye yayılmı&290; bulunmaktadır. Modernitenin kendisini örgütlediği birimler ulus-devlete dayalı sistemler olmu&290;tur. Ulus-devlet cinsiyetçiliğin, milliyetçi-liğin, dinciliğin ve bilimciliğin aynı potada eritildiği kapitalist modernitenin en temel dayanağı ve formu olarak &290;ekillenmi&290;tir. Ancak birçok ulusu, ulusal azınlığı ve kültürü ulus-devlet içinde eritme yakla&290;ımlarının olanaksızlığı nedeniyle, ulus-devlet bugün en fazla tartı&290;ılan bir konu durumundadır. Ulus-devletin gereksizle&290;mesi ve a&290;ılmasının konfederal sistemler tarafından zorlanması, sistemin temel dayanaklarından birisini yitirmesi anlamına gelmektedir. Özünde dünyayı bu duruma getirmi&290; olan bir sistem, çökmü&290; ve bitmi&290; bir sistemdir. Kendisini istikrarlı bir biçimde sür-dürmesi ve insanlığın giderek derinle&290;en sorunlarına çözüm olması mümkün değildir. Ancak buna rağmen kendisini ayakta tut-maya devam etmektedir. Bunu hiç ku&290;kusuz zor aygıtlarının yanında ideolojisine, yarattığı kültürel hegemonyaya dayanarak yapmaktadır. En geni&290; kitlelerin kafasında yanılgılı devlet, toplum, tarih kavrayı&290;ları ve zihniyet kalıpları yaratarak bunu yap-maktadır. Bilimi ve teknolojiyi tümüyle bu amaçları için kullanmaktadır.
Bu geli&290;melerin yanında bir de din üzerinde durmak gerekmektedir. Modernist paradigmanın dı&290;sal bir saldırı gücü olarak görülüp algılanmasının bir sonucu olarak içselle&290;tirilmeme ve reel sosyalizmin de köklü sorunlarını çözememesi ve sonuçta özellikle reel sosyalizmin çözülmesinden sonra, Ortadoğu&8223;da din olgusu daha etkin bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Çünkü ön-cesinde hemen hemen bölgenin tüm ülkelerinde &290;u veya bu düzeyde reel sosyalizmden etkilenen veya ili&290;kilenen küçük burjuva ulusal çizgi etkiliydi. Baas Partisi etkili bir güç durumundaydı. Hatta Libya, Cezayir, Güney Yemen vb. ülkeler kendilerini devrim yapmı&290; ülkeler olarak sayıyorlardı. Ancak bölge gerçeğine yabancı, eklektik ve ulus-devleti restore eden bu uygulamaların da sonuç kalmasıyla birlikte, &8222;90&8223;lı yıllarda ABD&8223;nin Körfez&8223;e yerle&290;mesi nedeniyle etkisizle&290;tiler. Bugün &288;slam&8223;ın siyasalla&290;tırılması temelinde PKK 10. KONGRE BELGELERİ 70
bölge egemen güçleri statükolarını korumak için direnmektedirler. Bu nedenle hem bölge statükoculuğuna hem de modernist kapitalizme kar&290;ı bir duru&290;un sahibi olmak gerektiği açıktır. Kapitalist madernite felsefi alanda birkaç yüzyıldan beri sürdürdüğü in&290;asını önemli bir a&290;amaya vardırmı&290;tır. Öznelcilik ve nesnelcilik ikileminin bu kadar kafalarda örülmesi, sistemin felsefe alanındaki gücünü ve ba&290;arısını ortaya koymaktadır. &288;&290;in ilginç yanı &290;udur ki, nesnelcilik de, öznelcilik de birbirine kar&290;ıt felsefelermi&290; gibi sunulmasına rağmen, her iki felsefe de sistemi kafalarda üretmeye devam etmekte, hatta peki&290;tirmektedir. &288;nsanın dı&290;ında, daha doğrusu bir grup elit insanın dı&290;ın-da her &290;eyi nesne görerek, bu elit insan grubunun her &290;eyin üzerinde hâkim olmasının felsefi dayanağı ortaya çıkarılmakta ve bu me&290;rula&290;tırılmaktadır. Aynı &290;ekilde her &290;eyi öznelle&290;tirerek dünyaya ve olaylara bakması, her &290;eyi gördüğü ve hissedebildiğ kadarıyla ele alması, tıpkı kuyunun dibindeki kurbağanın dünyayı kuyunun ağzından ibaret görmesi gibi algılayı&290;ı, insanı gördüğünün ve hissettiğinin dı&290;ındaki gerçeği görmemeye ve daha çok kendisini esas almaya götürür ki, bu da her türlü bireyciliğin önünü açar. Kapitalist sistemin toplumu çözmesi böyle bir mantığın ve zihniyetin eseridir. ``Gemisini kurtaran kaptandır´´ gibi özdeyi&290; kalıpları tam da toplum kar&290;ıtlığını geli&290;tiren yakla&290;ımlardır. Liberalizm ve bireycilik bu anlamda sistemin felsefe ve ideolojisi olmaktadır. &288;ktidarcılık, erkek egemenlikli dü&290;ünce, toplumsal cinsiyetçilik kaynağını buradan almakta ve beslenmektedir. &288;nsan bir kez bu biçimde felsefi olarak kurgulandı mı, ku&290;kusuz bunun toplumsal, siyasal, kültürel, ahlaki vb. alana yansıyı&290;ları da olacaktır. Önderliğimiz son Savunmasında, toplumsal gerçekliklerin in&290;a edilmi&290; karakterde olduğuna vurgu yapmaktadır. Kapitalist modernitenin de aslında kendine özgü bir in&290;ası söz konusudur. Zihniyeti örmek önemlidir. Pozitivizm her &290;eyi olgularla açıklayarak, liberalizm de &8222;bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar&8223; pratik duru&290;uyla yeni bir felsefe, ideoloji ve pratik ortaya çıkarmı&290;tır. Bununla toplumun zihniyet kalıplarını olu&290;turmu&290;lardır. Burada özü toplumsal olan ahlakın yok edildiğini görmek gerekir. Eğer bir ahlak varsa da, sistemin kurumla&290;an kalıplarını korumaya ve savunmaya dönüktür. Bu kadar kaba materyalizmin olduğu, dolayısıyla maddi tüketimciliğin geli&290;tiği bir yerde maneviyatın ve vicdanın somut ifadesi olan ahlaktan eserin kalmayacağı açıktır.
Sistem bugün bu felsefe, ideoloji ve ahlaka dayanarak, yarattığı bu kalıplara bir de ruh vermek istemektedir. Sanat ve kültür çalı&290;maları yaratılan kapitalist modernitenin birey ve toplumuna ruh vermeyi hedeflemektedir. Böylelikle yaratılan zihniyet alanındaki bireycilik, PKK 10. KONGRE BELGELERİ 71
zaman ve mekân kavramlarından uzak birey, hergün internet gibi bir sanal dünya, tv, radyo, sinema, dizi film vb. araçlarla tümüyle sistemin ideolojik süzgecinden geçirilerek bireyciliği hergün yeniden yeniden üretecek bir durumda topluma sunulmu&290;tur. Spor ve cinsellikle de birey ve toplum adeta uyu&290;turularak sarho&290; edilmi&290;tir. Bireycilik öylesine ilerletilmi&290;tir ki, aynı anlama gelmek üzere sübjektif dü&290;ünme tarzı öylesine ilerletilmi&290;tir ki, birey psikolojik bunalı-ma sokularak &290;izofren, hastalıklı kılınmı&290;tır. Bir ba&290;ka dünyayı dü&290;ünemez duruma getirilmi&290;tir. Avrupa ve Amerika&8223;da intihar-ların normalin çok üstündeki bir sayıya ula&290;ması, Avrupa&8223;nın bazı ülkelerinde tımarhanelerin sayısal durumunun polis karakolla-rından fazlalığı da bireyciliğin olumsuz sonuçlarının ula&290;tığı boyutları göstermektedir. Binlerle, belki de on binlerle ifade edilebilecek tv, radyo kanalları, gazete ve dergiler vasıtasıyla da her gün bilgi kirliliği de denilen bir tarzda topluma o kadar bilgi sunulmaktadır ki, birey ve toplum bu bilgiler içinde hangisinin doğru ve yanlı&290; oldu-ğunu tartı&290;maya dahi zaman bulamadan yenileriyle kar&290;ıla&290;maktadır. Tekellerin ve dü&290;ünce kurulu&290;larının insanlığı dü&290;ündürt-mek istediği gibi dü&290;ündürtmek, güldürmek istediği gibi güldürmek, acındırmak istediği gibi acındırmak çabaları söz konusudur. Bunların tüm çabaları özünde birey ve toplumu bir ba&290;ka ya&290;amın olanaksızlığına ikna edip teslim almaktır. Birey ve toplum bir kez böyle bir kıskaca alındı mı, onu oradan kurtarmak için çok daha farklı ve köklü bir mücadele yürütmek gerektiği ortaya çıkmaktadır. Siyaset sistemin güvencesi ve devlet aygıtının kurulması ve geli&290;tirilmesi için geli&290;tirilirken, hukuk ile bu kadar adaletsizlik, e&290;itsizlik ve haksızlığı me&290;rula&290;tırıcı bir düzenleme olmaksızın, sistemin kendisini sürdürmesi ve me&290;ru kılması mümkün değildir. Kapitalist modernitede hukuk en inceltilmi&290; siyaset olarak, tüm uygulamaları me&290;rula&290;tırma aracı görevini görmektedir. Uluslararası hukuk bugün finans kapitalin hizmetindedir. BM Örgütü ABD&8223;nin güç ve zor siyasetinin me&290;rula&290;tırıcı aracı haline gelmi&290;tir. Tüm iddiaların tersine, hukukun altı kazınınca, finans oligar&290;inin buz gibi çıkar hesapları, kârları ve bu kârları güvence altına alan sermayenin siyaseti çıkar.
Sistemin bu biçimiyle in&290;a edilmesinden en büyük zararı ise kadın görmektedir. Elbette erkek de iradesizle&290;tirilmi&290; ve sistemin bekçiliğini yapar konuma getirilmi&290;tir. Kadın sistemin hem bir kurbanı, hem de sistemin sürdürülmesinde kullanılan bir araç haline getirilmektedir. Hem bir cinsel obje, hem de bir reklam aracı olarak kapitalist meta dola&290;ımının hızlanmasında ve tüketimciliğin geli&290;tirilmesinde kullanılmaktadır. Öte yandan en çok Batı demokrasisiyle anılan kimi ülkelerde kadına kar&290;ı &290;iddetin boyutları hiç de azımsanmayacak boyutlara varmı&290;tır. Batıda kadına yönelik herhangi bir ülkeden daha az değildir. Sistemin PKK 10. KONGRE BELGELERİ 72
gücü ve ba&290;arısı &290;uradadır ki, kadın cins olarak baskı altına alındığından bu yana ilk kez bu denli kullanılmasına ve dü&290;ürülmesine rağmen, kadının özgürlük yanılsamasına dü&290;ürülmesi, sistemin nasıl oyunlar oynadığını ortaya koyması bakımından ibretle izlenmesi gereken bir tabloyu ortaya koymaktadır. Elbette her &290;ey sadece felsefi ve ideolojik üretim ve yayma araçlarının kullanılmasıyla halledilmemektedir. Bilimsel ve teknolojik geli&290;meler en fazla silahlanma ve en geni&290; kitleleri denetleme, kontrol etme ve izleme altında tutmak için kullanıl-maktadır. En öldürücü, en yok edici füze ve konvansiyonel silahların geli&290;tirilmesi için, savunma sanayii adı altında tam bir saldırı ve sava&290; ekonomisi-ticareti geli&290;tirilmektedir. Bununla milyarlar üzerinde korku egemen kılınarak yıldırılmak istenmek-tedir. Kapitalist modernite felsefesi ve ideolojisinin ekonomiye ve topluma kar&290;ıtlığı, bilim ve tekniği azami kâr ve sistemini sürdürme temelinde kullanması, ahlakı tasfiye etmesi ve kadın üzerindeki büyük oyunu, aslında bu sistemin aslında ne kadar çürüdüğünü ve gereksizle&290;tiğini ortaya koymaktadır. Kendini sürdürmede ciddi zorlanmalar ya&290;amasına rağmen, ilerlemek için gerek ülkeler arası çatı&290;maları körükleyerek, gerekse bizzat kendisi devreye girerek dünyayı kan gölüne çevirmektedir. Bütün bu durumlarla beraber ideolojik, kültürel ve sanatsal alanda artık me&290;rula&290;tırıcı olmakta giderek zorlanmaktadır. En önemlisi de devletin kendisinin bir araç olarak giderek gereksizliği kanıtlanmaktadır. Devlet özünde bir kesim adına sömürü ve baskı aracı olduğu halde, kendisini kabul edilebilir kılabilmek için, toplumun giderek karma&290;ıkla&290;an i&290;lerini yapan bir kurumla&290;ma olarak sunulması önemli bir me&290;ruiyet sağlamaktadır. Ancak devletin özünün toplum i&290;lerini yapma değil de, ege-menlik sistemi olduğu gerçeği daha fazla anla&290;ılmaktadır. Tüm çarpıtma, engelleme ve baskılara rağmen, toplumda devlet dı-&290;ında kendi i&290;ini görme bilinci ve pratiği geli&290;mektedir. Bunun kökleri milyonlarca yıl kendisini devletsiz ya&290;atmı&290; topluluklarda gizlidir. Devlet olma adına doğaya, topluma ve insanlığa kar&290;ı i&290;lenen suçlar göz önüne getirildiğinde, devletsiz olarak da insan topluluklarının kendini ya&290;atabilecekleri açıktır. ``Devlet olmazsa ya&290;am olmaz, olsa da kaos olur´´ tekerleme yalanı bugün artık kimseyi inandıramaz. Çünkü kaosun kendisi devletli sistemden çıkmaktadır.
Devletli uygarlık tarihinin ula&290;tığı düzey kentleri ya&290;anmaz kılmı&290;, ağır çevre felaketlerine yol açmı&290; bulunmaktadır. Fi-nans kapital çağı, üreterek değil, para ile para kazanma politikasının bir devlet sistemi haline gelmesi bile, bu devletin gerek-sizliğini daha fazla ortaya koymaktadır. Gereksizle&290;mesi, sistemsel krizin de esasını ortaya koymaktadır. Oysa ekonomi Önder APO&8223;nun da belirttiği gibi, aile yasası veya geçim yasası anlamına PKK 10. KONGRE BELGELERİ 73
gelmektedir. Ekonomi politik olarak sunulan finans kapitalin borsa oyunları ekonomi değil, ekonomi kar&290;ıtlığıdır. Ekonomik in&290;a öncelikle toplumun temel ihtiyaçlarını esas alan, adil bölü&290;üme ve çevreyle uyumlu teknik ve planlamaya dayanan bir mantıkla in&290;a edilmelidir. Var olan mücadele birikimi demokratik, ekolojik paradigması temelinde sonuç almayı olanaklı hale getirmektedir. Ancak bunun için öncelikle doğru bir tarih ve toplum anlayı&290;ına sahip olmak gerekmektedir. Tarihin devletten ibaret olduğu görü&290;ünden kurtularak, devlet dı&290;ı toplulukların varlığı kadar, devletle tanı&290;mamı&290; insanlık tarihi, devlet dı&290;ında da toplulukların örgütlü olarak daha demokratik bir biçimde ya&290;amlarını bütün boyutlarıyla örgütleyebileceğini ortaya koymaktadır. Kapitalist modernite ciddi bir kriz, yani kendisini sürdürümeme ve yönetememe durumunu ya&290;asa da, çıkarlarının devamı için mücadele ve arayı&290;larını sürdürecektir. Ulus-devleti çoklukları görerek, azınlık, insan hakları vb. adı altında katılığından kurtarma arayı&290;ları sürmektedir. Yine sivil toplum örgütlenmeleri bu temelde geli&290;tirilen araçlar olmaktadır. Özcesi, reform ve restorasyonların iç içe kullanılacağı bir yöntemle bu krizden en az zararla çıkma mücadelesi yürütülecektir. Hemen hemen her sistemin son süreçlerinde ya&290;adığı gibi, kapitalist modernitenin de devrim, reform ve restorasyonları kullanması doğaldır. Daha &290;imdiden dünyanın birçok bölgesinde sistemin yüklenimleri bu yöndedir. Davos&8223;ta gerçekle&290;tirilen dünya egemenlerinin zirvesinde ``Birlikte kalkınma ve insancıl kapitalizm´´ biçiminde formüle edilen çözümün, sistemin ağırla&290;an bunalımlarına çözüm üretemeyeceği açıktır. Var olu&290;u toplum kar&290;ıtlığına dayanan bir sistemin insanlığın sorunlarına çözüm getirmesi mümkün değildir. Tersini iddia etmek, büyük bir ideolojik aldatma ve demagoji anlamına gelmektedir. Esas çözüm ve izlememiz gereken ideolojik-politik doğrultuyu Önder APO &290;öyle ortaya koymaya çalı&290;maktadır: ``Uzla&290;ı refleksi var mı denilirse, bence bu yöntemi de hiç eksik etmiyor. Kaldı ki, tarihinde sıkça denediği ve asıl sonuç aldığı yöntemdir. Kar&290;ı tarafın bilinçliliği, örgütlülüğü ve özgürlük inisiyatifi zayıf kaldıkça, sistem uzla&290;ma süreçlerinden hep ba&290;arılı çıkmı&290;tır.
``Tüm bu göstergelere rağmen, sistemin gücü her &290;ey değildir. Daha da ötesi, en zayıf dönemini ya&290;ıyor. Eğer demokra-tik uygarlık cephesi hala istediği, gerekli ve hak edilmi&290; olan kazanımları elde edemiyorsa, bunun temel nedeni halen esas alması gereken paradigmatik devrimini tam yapmaması (temel bilimsel yakla&290;ım), yeterli program, örgüt ve eylem gücüne eri&290;ememesidir. Bunlar elde edilmeyecek ve eri&290;ilemeyecek hedefler değildir. Demokratik uygarlık hareketi kendi asli kimliğine (özgürlük, e&290;itlik, demokratlık) sahip çıkarak, tarih-sosyal çözümlemesini yaparak, program, örgüt ve eylem biçimlerini dünya, PKK 10. KONGRE BELGELERİ 74
bölge ve yerel çapta in&290;a edebilir. Dünya Demokratik Konfederalizmi; Asya, Afrika, Avrupa ve Avustralya için bölgesel demokratik konfederlizmler gündemle&290;tirilebilir. Özellikle Ortadoğu için Ortadoğu Demokratik Konfederalizmi projesi mevcut kaotik ortam içinde oldukça anlamlı bir çalı&290;ma olacaktır. ``&289;imdiye kadar içine dü&290;ülen &8222;ya hep, ya hiç&8223; taktik yakla&290;ımlarından uzak durularak, sonuna kadar devrim veya sava&290; ile bunun kar&290;ıtı olan sonuna kadar Hz. &288;sa tavrı (barı&290;), çok geleneksel ve komplike olan iktidar olgusu kar&290;ısında ba&290;arılı ve etkili olamaz. Direni&290;, isyan ve in&290;a çalı&290;malarını bir ya&290;am biçimi haline getirerek, özgürlük insiyatifini elden bırakmadan, sistemin tüm güçleriyle yerinde ve zamanında uzla&290;malara varmak daha çok geli&290;tirici ve kazandırıcı bir yöntemdir. Ama tek-rar etmeliyim ki, demokratik uygarlığın kimliğimiz olduğunu, uzla&290;maya girebileceğini, fakat devletli uygarlık içinde kendini asla eritip yitirmeyeceğini bilmemiz, yapılandırmamız ve korumamız &289;ARTIYLA!´´ Daha önce de, A&288;HM&8223;e sunduğu Savunmada, Önder APO, Batı dünyasıyla bir sentezin olabileceğini belirtiyordu. Bu gün de Önderlik, ``Batının insanlığa kazandırdıklarını Doğunun kadim pozitif değerleriyle sentezleyerek anlamlı bir çıkı&290;a bir demet ı&290;ık sunmak´´tan söz etmektedir. Dünya, Ortadoğu ve Kürdistan&8223;da Siyasal Mücadeleler ve PKK&8223;nin Politik Çizgisi Kapitalist sistemde ya&290;anan kaos aralığına bağlı olarak, her felsefi ve ideolojik güç buna paralel bir siyasal çizgi temelin-de kendi siyasal projesini ortaya koymakta, buna göre kendisini düzenleyip örgütlemekte, kalıcı veya geçici ittifaklar seçmek-te ve bu temelde sonuca gitmeye çalı&290;maktadır. Hangi güç daha hazırlıklı, örgütlü olursa ve gücünü zamanında iyi kullanabilirse, o gücün sonuç alacağı bir dönemde ya&290;amaktayız.
Reel sosyalizmin a&290;ılmasından sonra dünyada ya&290;anan siyasal tartı&290;maların temelinde, dünya tek merkezden mi yönetile-cek, yoksa çok kutuplu bir dünya mı olacak sorusu vardı. ABD dünyayı kendi egemenlik sahası olarak görmü&290; ve imparatorluğu-nu ilan etmi&290;tir. BM&8223;yi Dünya Ticaret Örgütünü, &288;MF ve Dünya Bankasını küresel sermayenin çıkarlarına göre ekonomik, mali ve siyasi olarak düzenlemek istemi&290;tir. NATO&8223;yu bir Avrupa örgütü olmaktan çıkararak, dünyanın polis ve asayi&290; örgütü haline getirmi&290;tir. Afganistan&8223;ın i&290;gali bunun en çarpıcı örneğidir. Dünyanın geli&290;mi&290; yedi ülkesine, reel sosyalizmin yıkılmasından sonra Rusya&8223;yı da katarak G-8&8223;ler Zirvesini olu&290;turmu&290;tur. Bununla dünyanın belli ba&290;lı güçlerini kontrol altında tutmayı hedefliyordu. Diğer güçler de, özellikle dünyada bilimsel-PKK 10. KONGRE BELGELERİ 75
teknolojik geli&290;melerin ula&290;tığı boyutlar ve finans kapitalin durumu böyle bir ili&290;kiye hem zorunlu kılındıkları hem de bu ili&290;kiden yararlanmak istedikleri için, böyle bir ili&290;kilenmeyi kabul etmi&290;lerdir. Elbette bu güçler arasındaki bölgesel, siyasi, ekonomik ve askeri alandaki çeli&290;kiler tümden ortadan kalkmamı&290;tır. Ancak hâkim tarz hem çeli&290;ki hem ili&290;ki yöntemidir. ABD dünyayı tek bir merkezden yönetmeye çalı&290;mı&290;tır. ABD&8223;nin liderliğini yaptığı bu hegemonya gerçekliği 2000&8223;li yıllar-dan itibaren ciddi bir biçimde tartı&290;ılmaya ba&290;lanmı&290;tır. Özellikle 11 Eylül&8223;de ikiz kulelere yönelik saldırının ardından, ABD&8223;nin &8222;önleyici saldırı stratejisi&8223; temelinde önce Afganistan&8223;a, ardından Irak&8223;a yönelmesi gibi pratikler ve ardından bazı ülkeleri &8222;te-rörist&8223; olarak adlandırıp ekonomik ve diplomatik yaptırımlar geli&290;tirmesi ve ardından özellikle &288;ran&8223;a yönelik hazırlıklar, diğer tüm siyasi güç merkezlerini bir biçimde harekete geçirmi&290;tir. Çünkü hiçbir güç merkezi ABD&8223;nin &288;srail ve &288;ngiltere ile birlikte yalnızca bölgeye egemen olmalarını istemez. Yani ABD gelinen a&290;amada 90&8223;ların ba&290;ında olduğu gibi, dünyada her &290;eyi istediği biçimde yapma ve düzenleme konumunda değildir. Rusya kendisini yeniden toparlamaktadır. Kendi arka bahçesi olarak tasarladığı Orta Asya&8223;da, Ukrayna ve son olarak Gürcistan&8223;da ABD&8223;yi zorlamakta, yine ABD&8223;nin Doğu Avrupa ülkelerine füze kalkanı yerle&290;tirme siyasetine kar&290;ı çıkmaktadır. Özellikle Putin&8223;in iktidara gelmesinden itibaren, Rusya belirgin olarak böyle bir siyaset izlemektedir. Bu konuda ABD ile tekrardan bir çeki&290;me ve yarı&290; içerisine girmi&290;tir. ABD&8223;nin ba&290;ta Ortadoğu olmak üzere dünyanın kaderini tek ba&290;ına belirleme dayatmalarına kar&290;ı giderek daha yüksek sesle memnuniyetsizliğini dile getirmektedir. Bu konuda Ortadoğu&8223;ya yapılan üst düzey ziyaretler, Rusya&8223;nın Doğu Avrupa&8223;da ve Ortadoğu&8223;daki iddiasını sürdürmek istediğini ortaya koymaktadır. Yine &288;ran ve Suriye ile sürdürdüğü ili&290;kiler bu amaçlıdır. Çin ve Hindistan&8223;ın pozisyonu da ABD kar&290;ısında benzer bir konumda bulunmaktadır. Her iki devlet de birer nükleer ve giderek büyüyen ekonomik güç haline gelmektedir. Ba&290;ta ABD ve AB sermayesi için bir rekabet gücü ve hatta bir tehdit olma durumu da ya&290;anmaktadır. Bir tür kendine özgü tarihsel, toplumsal ve kültürel boyut kadar, Doğu ekonomi ve sermaye boyutuyla da Batı kar&290;ısında bir rekabet gücü haline gelmektedir. Bu güçler daha önceden de kendi aralarında kurdukları &289;angay Be&290;lisi örgütlülüğünü daha fazla yaygınla&290;tırmak ve geli&290;tirmek istemektedirler.
2003&8223;te Irak&8223;a girerken, ABD bölgede yalnızca Güneyli Kürt siyasal güçlerine dayanıyordu. Neredeyse her taleplerini ya kar&290;ılıyor, ya da Kürtlerin taleplerini gerçekle&290;tirmelerine göz yumuyordu. Ancak Irak&8223;ta zorlanınca, bir Kürt olu&290;umundan çıkarları bozulan ba&290;ta Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan ve &288;ran gibi bölge statükocu PKK 10. KONGRE BELGELERİ 76
güçlerinin yüklenmeleri nedeniyle Kerkük konusunda geri adım atmakta, Kerkük&8223;ü yeni bir halklar arası çatı&290;ma alanı haline getirmeye çalı&290;maktadır. Böylelikle hem Irak&8223;ta kalma gerekçesi üretmekte, hem de varlığını peki&290;tirmeye çalı&290;maktadır. ABD&8223;nin Latin Amerikada&8223;ki politikası ise tutmamı&290;tır. ABD &8222;70-80&8223;li yıllarda bölgede geli&290;tirdiği askeri fa&290;ist diktatör-lükleri 90&8223;lı yıllarda a&290;arak sahte demokrasilerle bölgeyi kontrol altına almaya çalı&290;mı&290;tı. Ancak ba&290;ta Venezüella, Brezilya, &289;ili, Bolivya ve Arjantin&8223;de seçimlerle sol demokratik güçlerin i&290; ba&290;ına gelmesi, yine Nikaragua&8223;da Sandinistlerin tekrar se-çimle iktidar olması, insanlığın ABD&8223;nin dünyayı tek ba&290;ına yönetmesine izin vermeyeceğini, kendi demokratik iradelerini bir biçimde ortaya koyacaklarını ortaya koymaktadır. ABD sistemi kaostan çıkarma mücadelesini ve Ortadoğu&8223;da egemenliğini BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) üzerinden ger-çekle&290;tirme arzusundadır. Bu nedenle Önder APO &290;ahsında Partimize kar&290;ı uluslararası komployu düzenlemi&290;tir. Saddam rejiminin devrilmesi, 2004 yılına kadar hareketimiz içinde geli&290;tirilen ihanetçi-çeteci çizgiyi örgütleme giri&290;imi ve Filistin&8223;de Yaser Arafat&8223;ın tasfiye edilmesi tümüyle bölgeye egemen olma amaçlıdır. Bunun için de çıkarlarıyla çeli&290;en, muhalif ve alter-natif olabilen hiçbir güce izin vermek istememektedir. Demokrasi, insan hakları, özgürlük vb. söylemler tümüyle amacını giz-lemek için uydurulan yalanlardır. ABD&8223;nin bölgeye tümüyle hakim olmaktan ba&290;ka hiçbir amacı yoktur. ABD&8223;nin &288;ran üzerinde geli&290;tirdiği siyasetin temel amacı, Irak&8223;ta ve Afganistan&8223;da ya&290;adığı zorlanmalardan hareketle da-ha çok diplomatik, siyasi, ekonomik baskı ve yaptırımlarla &288;ran&8223;ı güçten dü&290;ürmek, Irak&8223;ta zayıflatmak, ardından uygun bir zamanlamayla yönetimi devirmektir. Çünkü &288;ran&8223;sız bir BOP, ba&290;arısı ve geleceği olmayan bir projedir. Bu nedenle de &288;ran&8223;ı tasfiye etmek için gereken hazırlıklar &290;u anda da yürütülmektedir. &288;ran ile Türkiye arasında planlanan enerji antla&290;masının geli&290;tirilen baskılar sonucu belirsiz bırakılması bu hazırlığın bir sonucudur. Türkiye&8223;yi Ortadoğu çatı&290;malarına çekmek için 2007 Kasım&8223;ında Partimiz ABD yönetimi tarafından dü&290;man ilan edilmi&290;, Türkiye&8223;ye en ileri askeri teknoloji ve sıcak istihbarat desteği verilmi&290;tir. Bunun kar&290;ısında &288;ran, Türkiye&8223;yi yanına almak, bu olmuyorsa en azından olası bir ABD saldırısı durumunda nötr konumda tutmak için hareketimize kar&290;ı Türkiye ile ortak ve e&290; zamanlı saldırılar geli&290;tirmi&290;tir. PKK 10. KONGRE BELGELERİ 77
ABD&8223;nin bölgede yürüttüğü sava&290;, Üçüncü Dünya Sava&290;ı olarak da adlandırılmaktadır. Ancak bölgenin tarihsel, toplumsal ve kültürel yapısını dikkate almadan geli&290;tirilen bu saldırı, bugün istenen sonucu almaktan uzaktır. ABD&8223;nin üstün askeri teknolojisi intihar eylemcilerinin olduğu yerde fazla bir ilerleme sağlayamamaktadır. Afganistan&8223;da Talibanlar, neredeyse tüm kırsal alanda yeniden bir toparlanma sağlamakta ve etkili eylem geli&290;tirebilmektedirler. Ancak ABD, Irak&8223;ta biraz hâkimiyetini geli&290;tirebilmi&290;tir. Fakat bu henüz kalıcı bir istikrara dönü&290;memi&290;tir. Bu geçici bir durum da olabilir. Çünkü ta&290;lar henüz yerli yerine oturmamı&290;tır. Özellikle &288;ran&8223;ın desteğiyle &289;ii kesimler alttan alta bir geli&290;me göstermektedirler. Irak&8223;ın Güneyi ve Sünni bölgelerinde &290;ehirlerde belli bir hâkimiyet sağlamakla birlikte, bunun istenen düzeye ula&290;tığı söylenemez. &288;ran, ABD ile bölge üzerindeki egemenlik mücadelesini özünde Irak&8223;ta sürdürmektedir. Irak&8223;ı adeta kendisi için bir ön cephe olarak görmekte ve ABD ile bu ön cephede mücadele yürütmektedir. ABD&8223;nin 90&8223;lı yıllarda popüler kıldığı YDD (Yeni Dünyü Düzeni) tutmamı&290;tır. Latin Amerika&8223;da da istenen sonucu alamamı&290;-tır. 2000&8223;li yıllarda tekrardan Büyük Ortadoğu Projesi temelinde Ortadoğu&8223;ya yönelmi&290;tir ve burada tutunmak istemektedir. Ama bölgede i&290;i zordur. Bunda Ortadoğu&8223;nun köklü ve insanlığa büyük hizmetler sunmu&290; kültürü kadar, dünyanın bazı bölgele-rinde güç olmak isteyen devletlerin belirli bir toparlanmayı ya&290;amalarının da payını görmek gerekir. Türkiye, Osmanlı &288;mparatorluğu&8223;ndan geriye kalan ve Kürdistan&8223;ın en büyük parçasında sömürgeci tahakkümünü sürdür-mek isteyen bir ülke konumundadır. Bu konumuyla Kürt sorununun çözümünde veya çözümsüzlüğünde öteden beri belirleyen bir konumda olmu&290;tur. Kürtleri bir halk olarak görme ve tanıma yerine, Türk ulus-devlet yapılanması içinde eritmeyi hedefleyen katı bir strateji benimsemi&290;tir. Devlet olarak var olup olamayacağını bu stratejinin ba&290;arısında görmektedir. Bu konumunu hala da sürdürmektedir. Türk devleti kurulduğundan 1945 yılında ABD ile ili&290;kileninceye kadar, esas olarak &288;ngiltere tarafından yönlendirilen bir ülke konumundaydı. &288;kinci Dünya Payla&290;ım Sava&290;ından sonra ise ABD&8223;nin yeni sömürgesi haline gelmi&290;, hem SSCB&8223;ye kar&290;ı bir tampon olarak değerlendirilmi&290;, hem de Ortadoğu&8223;de uluslararası sermayenin jandarmalığını yapmı&290;tır.
Türk devleti bugün de ABD&8223;nin &288;ran ve radikal &288;slam kar&290;ısında ılımlı &288;slam modeliyle bölgede uluslararası sermayenin çı-karlarını korumakla yükümlü kılınmı&290;tır. Aynı &290;ekilde Orta Asya ve Kafkasya siyaseti için de uluslararası sermayenin çıkarları bakımından önemli bir role sahiptir. Nitekim Gürcistan-Rusya çatı&290;masında bu çok bariz görülmü&290;tür. AKP tam da böyle bir misyon için olu&290;turulmu&290; bir partidir. Elbette AKP sadece uluslararası PKK 10. KONGRE BELGELERİ 78
sermayenin çıkarları temelinde değil, bir de içsel ne-denlerle olu&290;turulmu&290; bir partidir. AKP, Kürdistan Özgürlük Mücadelesi&8223;nin Türkiye&8223;deki partilerin tümünü etkisizle&290;tirerek anlamsız kılması üzerine, Kürtleri &288;slam dini üzerinden kontrol etmesi amacıyla önü açılan bir partidir. Hem iç hem uluslararası konjonktürün böyle bir çakı&290;ması sonucunda iktidar olmu&290;tur. Ancak Hareketimizin özellikle 2007-2008 mücadele yılında yükseltmi&290; olduğu Êdi Bes e Hamlesi sonucunda geli&290;tirdiği binlerce irili ufaklı ve süreklile&290;en serhildan eylemlilikleri, HPG&8223;nin Gabar ve Oramar eylemleri ve Zap direni&290;i orduyu da, AKP&8223;yi de zorlamı&290;tır. Ordu aldığı yenilgiyle tartı&290;ılır konuma gelirken, bir zamanlar ``Kürt sorununu çözeceğim´´ diyen AKP ise tam bir Türk-&288;slam sentezine yatan ideolojik-politik kimliğiyle bir özel sava&290; hükümeti biçiminde kendisini örgütlemi&290;, Önder-liğimizin zehirlenmesi ba&290;ta olmak üzere, halkımıza ve Hareketimize kar&290;ı topyekûn bir sava&290; açması üzerine AKP&8223;nin maskesi iyice dü&290;mü&290;tür. Dolayısıyla AKP de bu politikalarıyla zorlanmı&290;tır. Kendi aralarında ya&290;anan çeli&290;ki ve sürtü&290;me sonucunda ve ABD&8223;nin ile ordunun da onayıyla Ergenekon davası gündeme getirilmi&290;, buna kar&290;ılık olarak da AKP&8223;nin frenlenmesi amacıyla hakkında kapatılma davası açılmı&290;tır. Gerek Ergenekon davası, gerekse AKP&8223;ye açılan kapatılma davası ve ardından AKP&8223;nin kapatılmamasının amacı, Türkiye&8223;yi uluslararası sermayenin 21. yüzyıl siyasetinin gereklerine göre örgütlemektir. Ya&290;anan bu çeli&290;ki ve çatı&290;manın temelinde bu gerçeklik vardır. Hareketimizin varlığı ve ba&290;arısı nedeniyle ortak dü&290;man olarak gördükleri halkımız ve Hareketimiz kar&290;ısında her ikisi de birle&290;mektedirler. En son Erdoğan-Ba&290;buğ görü&290;mesi, Eroğan-Büyükanıt uzla&290;masının yenilenmesidir. Uzla&290;ılan konu Ergenekon&8223;un fazla derinle&290;tirilmemesi, AKP&8223;nin kapatılmaması ve PKK&8223;nin ezilerek tasfiye edilmesi olmu&290;tur. Bugün Türk devletinin izlediği siyaset inkar ve imha siyasetidir; yoğun asimlasyonla kültürel soykırımın sürdürülmesi, halkımızın açlık, yoksulluk ve i&290;sizliğe mahkûm edilmesidir. Ondan sonra ise yardım paketleri, mikro kredi, GAP eylem planı gibi projelerle bu politikayı besleyerek sürdürmektir. Öte yandan siyasal &288;slam, çe&290;itli tarikatlar, Hizbullah ve Gülen cemaati vasıtasıyla bu konseptin ideolojik ve siyasi ayağı olmaktadır. Yakın bir zamanda gerçekle&290;ecek olan yerel yönetim seçimlerinde önemli bir avantaj sağlayarak sonuç almak istemektedirler. Önderliksiz PKK, PKK&8223;siz Kürt ve Kürt&8223;süz bir demokrasi yakla&290;ımı geli&290;tirilmeye çalı&290;ılmaktadır. Bu amaca ula&290;abilmek için ba&290;ta ABD olmak üzere tüm güçlere PKK&8223;ye kar&290;ıtlık yapmaları kar&290;ılığında sunmayacakları hiçbir kutsallıkları yoktur.
&288;ran, &288;slam&8223;ın &289;ii yorumunun iktidarla&290;masını gerçekle&290;tirmi&290;tir. Eski imparatorluk heveslerinden vazgeçmemi&290;, bölgede lider olma arayı&290;ını bırakmamı&290;tır. Bu nedenle nükleer PKK 10. KONGRE BELGELERİ 79
silahlanmayı geli&290;tirmek istemektedir. Özünde modernist kapitalizmden hiçbir farkı olmayan ulus-devlete dayalı kapitalist sistemden ba&290;ka bir alternatifi yoktur. &288;ran&8223;ın direnmesi daha çok bölgenin kültürel dokusu &288;slam&8223;a ve AB, Rusya ve Çin ile geli&290;tirdiği önemli ili&290;kilere dayanmaktadır. Ancak bu duruma rağmen, Doğu Kürdistan üzerindeki egemenliğini peki&290;tirmek için koruculuğu ve ajanla&290;tırmayı geli&290;tirmektedir. &288;ran, Hikmet Hasan Demir (Agit) arkada&290;ı idam etmesiyle ilk kez bir PKK&8223;liyi katletmek suretiyle, Hareketimize kar&290;ı tavrını dü&290;manlık düzeyine çıkarmı&290;tır. Kısacası Kürt sorununu Doğu Kürdistan&8223;da çözme konusunda en ufak bir tavizden yana gö-zükmemektedir. Hariri&8223;nin öldürülmesini fırsat bilinerek, Suriye önemli oranda Lübnan&8223;dan çektirildi. Kendi içinde de bazı çeli&290;kiler ya-&290;anmaya ba&290;ladı. Suriye rejimi bir yandan &288;ran ile iyi ili&290;kiler içinde statükocu güçlerin yanında yer alırken, diğer yandan Tür-kiye aracılığıyla &288;srail ile görü&290;meler yürütmektedir. Daha çok anti-Kürt ve anti-PKK politikasında Türkiye ile daha sıkı ili&290;ki-leri vardır. Adeta Türkiye&8223;nin koltukları altına girerek, kendisini var olan konumuyla korumaya çalı&290;maktadır. Bu konumuyla bölge üzerindeki eski konumunu önemli ölçüde yitirmi&290; bulunmaktadır. Suriye rejimi de tıpkı &288;ran gibi, Kürt sorununu çözme yerine ezme ve kontrol altına almayı hesaplamakta, çok sinsi bir biçimde Kürtlerin topraklarını bazı bölgelerde satın alarak Arapları yerle&290;tirmek suretiyle Kürtleri eritip yok etme hedefini sürdürmeye devam etmektedir. Irak&8223;ta ta&290;lar henüz yerli yerine oturtulmu&290; olmaktan uzaktır. Irak aslında fiili olarak üç ayrı federal hükümete bölün-mü&290; bulunmaktadır. Merkezi yönetimin Irak genelinde ciddi bir etkisi yoktur. Irak&8223;ta direnen, bölge statükoculuğunun ABD ve Batı kar&290;ısındaki tutumudur. Bu kesimler içinde sadece &288;ran yoktur, Türkiye de bir yönüyle vardır. Türkiye daha çok Irak&8223;ta ortaya çıkan Kürt olu&290;umundan ve Kerkük&8223;ün belirsiz ancak fiili olarak Kürtlerin etkin olduğu statüsünü bir an önce Arap ve Türkmenler lehine sonuçlandırmak için, ABD&8223;nin ya&290;adığı ciddi zorlanmayı fırsat bilerek bir yüklenme içindedir. Türkiye&8223;nin gerek Güney Kürdistan statüsünü geri çektirmek, gerekse ABD&8223;nin direkt veya Güneyli Kürtler eliyle Hareketimize kar&290;ı bir saldırının ba&290;latılması için geli&290;tirdiği baskılar sıradan baskılar değildir. ABD, &288;ran stratejisi için, bugün Kürt statüsünü ve bununla bağlantılı olarak Kerkük&8223;ün Kürdistan sınırlarında kalmasını değil, daha çok Türkiye&8223;yi tercih etmektedir. Bu ve daha farklı nedenlerle Irak&8223;ta henüz bir istikrardan söz edilemez. Çünkü direkt veya dolaylı olarak Irak&8223;la ilgili olmayan hiçbir dünya gücü yoktur. Irak&8223;ın bir hesapla&290;ma alanı olma konumunu daha uzun süre devam ettireceği görülmektedir. PKK 10. KONGRE BELGELERİ 80
Güney Kürdistan&8223;da KDP ve YNK var olu&290;larından günümüze kadar hiçbir zaman bağımsız, kendi öz güçlerine dayanan par-tiler olmadılar. Bölgesel ve uluslararası dengeleri çok esas aldılar. Bu nedenle de bugün, bir kez daha uluslararası ve bölgesel güçlerin kendi aralarındaki çıkar ve dengelerin kurbanı olma tehdidiyle yüz yüze bulunmaktadırlar. Irak ve Güney Kürdis-tan&8223;daki son bir iki yıllık diplomatik trafik, Kerkük referandumunun ertelenmesi, &289;engal, Maxmur, Hewler ve Kerkük&8223;te ger-çekle&290;tirilen katliamlar, ABD&8223;nin siyasetinden bağımsız olarak geli&290;meyen BM&8223;nin Kerkük raporu gibi geli&290;meler Kürtlerin nasıl bir baskı ile yüzyüze olduğunu göstermektedir. En son olarak Diyala&8223;dan dört bine yakın pe&290;mergenin çekilmesi de, Kürtlerin nasıl bir sınırlandırmayla kar&290;ı kar&290;ıya olduklarını ortaya koymaktadır. Özellikle Türkiye&8223;nin ili&290;kilenerek Güneyli güçleri Hare-ketimizle bir çatı&290;maya yöneltme hesapları ciddidir. Bu konuda bu güçler söz konusu baskılara ne kadar direnebilecekleri ve tutarlı bir ulusal birlik siyaseti izleyebilecekleri konusunda çok fazla güven verebilecek konumda değildirler. Ancak Hareketimize kar&290;ı eskisi gibi bir çatı&290;ma içerisine girmelerinin politik olarak kendilerinin de sonu olacağının farkındadırlar. Gerek yukarda satır ba&290;larıyla da olsa ortaya koyduğumuz sistemin ya&290;adığı temel sorun ve açmazlar, gerekse bölge üzerinde süren hesaplar ve çatı&290;malar yakın bir gelecekte bölgenin durulmasını olanaksız kılmaktadır. Çünkü kısmen de olsa ta&290;lar yerinden oynatıldı, ama yerli yerine konulamadı. Bütün bu nedenlerden dolayı bölgemizi bekleyen barı&290;, istikrar ve ekonomik kalkınma değil, çatı&290;ma ve istikrarsızlıktır. Ekonomik alanda ciddi tahribatların ya&290;anacağı, ekonominin de esas olarak buna göre uyarlanacağı görülmektedir. Görüldüğü gibi, Ortadoğu&8223;da açıktan bölgenin geleceği için üç temel güç birbiriyle mücadele halinde bulunmaktadır. Bu güçlerden birincisi bölgeyi küresel sermayenin çıkar ve hesaplarına göre düzenlemek isteyen güçlerin temsilcisi olan ABD, ikincisi olu&290;an statükoyu sürdürmek istiyen güçlerin temsilcisi &288;ran, üçüncüsü ise halkların özgürlük eğilimini temsil eden PKK&8223;dir. Ortadoğu&8223;nun geleceğinin nasıl biçimleneceğini belirtilen güçlerin birbiriyle yürüttükleri mücadele belirleyecektir.
Partimiz PKK&8223;nin öncülük ettiği halkların ve tüm ezilenlerin özgürlük eğilimini temsil eden demokratik konfederalizm çö-zümü de varlığını ve direni&290;ini sürdürmektedir. Bölgedeki ulus-devlete dayalı çözüm kar&290;ısında demokratik ulusu, dincilik yeri-ne demokratik laikliği ve kültürel &288;slam&8223;ı, halklar arasında geli&290;tirilmeye çalı&290;ılan çatı&290;malara kar&290;ı halkların karde&290;liğini, kadı-nın ezilmesi ve kölele&290;tirilmesine kar&290;ı kadın özgürlüğünü esas almaktadır. Halklar ve mezhepler kendi aralarındaki çatı&290;ma-lardan ve dinin siyasal bir denetim aracı olarak kullanılmasından büyük zararlar görmü&290;tür. Kadın ezildikçe kendisi de özgür-PKK 10. KONGRE BELGELERİ 81
le&290;meyen bölge halklarının esas tercihi ve eğilimi hiç ku&290;kusuz ki, demokratik konfederalizm olacaktır. Bugün bu eğilim politik-pratik olarak her ne kadar önde değilse de, bölgenin tarihi, toplumsal ve kültürel gerçekliğiyle en iyi uyu&290;an çözümleyici bir projedir. Bu nedenle geli&290;ebilir ve uygulanabilir bir proje olarak, bölgenin köklü sorunlarını çözmeye adaydır. Ancak bunun kendiliğinden olmayacağı da açıktır. Bu nedenle de hem ABD tarafından dü&290;man ilan edilmekte, hem de bölge statükoculuğunun liderliğine soyunan &288;ran&8223;ın hedefi olmaktadır. Bölgenin tarihsel ve toplumsal sorunlarına en doğru çözümü geli&290;tiren Önder APO ve Partimiz, üçüncü bir alternatif ola-rak giderek geli&290;me göstermektedir. Her iki gücün ağırla&290;an bölge sorunlarını, bölge halklarının gerçekliği, özgürlüğü ve çağın gereklerine göre çözme yerine egemenlik kurma, kullanma ve bastırma yönündeki politikaları nedeniyle demokratik konfederalizm çözümü halklar ve tüm ezilenler adına bir alternatif haline gelmektedir. Demokratik konfederalizm hem bölgenin tarihsel, toplumsal ve kültürel gerçekliğiyle uyumlu, hem de a&290;ılma ile yüz yüze bulunan ulus-devlet siyasetine kar&290;ı bölge halklar mozayiği gerçeğiyle uyum arz eden bir çözümü ifade etmektedir. Demokratik konfederalizm çizgisi halkların demokrasisini ifade etmektedir. Demokratik konfederalizm sadece Kürt so-rununu değil, Irak-Kerkük, Filistin-&288;srail sorunlarını, yine bölgedeki bütün toplumsal, ekolojik, kültürel ve cins sorunlarını çözecek güçtedir. Çünkü Demokratik konfederalizm baskı, eritme, bastırma ve tanımama değil, e&290;itlik, özgürlük, demokrasi, birbirini tanıma ve saygı göstermeye dayanmaktadır. 21. yüzyıla yanıt verecek olan da bu toplumsal projedir. Hareketimiz bu duru&290;u itibariyle bölgeye yepyeni bir alternatif çözüm sunmaktadır. Bugün Kürdistan`daki ulusal demokratik mücadele Türkiye, &288;ran, Suriye ve Irak&8223;ı da demokratik bir ülke yapabilecek bir kapsam ve içeriğe sahiptir. Bölgede demokrasinin geli&290;mesi için de mücadele verilmektedir. Hareketimiz her ne kadar ulusal demokratik bir hareket olsa da, aynı zamanda bölgesel bir harekettir de. Bugün Apocu Hareketin bu özellikleri daha fazla ön plana çıkmaktadır.
Ancak bu geli&290;meyi durdurmak için Türkiye Cumhuriyeti devleti ba&290;ta olmak üzere, &288;ran ve Suriye rejimleri de kendi cephelerinden bölgesel olarak anti-PKK, anti-Kürt politikasında birle&290;mi&290;lerdir. ABD&8223;nin geçen yıl PKK&8223;yi Amerika ve bölge güçlerinin dü&290;manı ilan etmekle -bölge statüko güçleri ile bir çatı&290;ma içinde bulunmasına rağmen- PKK kar&290;ıtlığında aynı para-lele dü&290;mesi de bu geli&290;meyi durdurma amaçlıdır. Aynı &290;ey bölge statükosunun temsilini yapan &288;ran için de geçerlidir. PKK 10. KONGRE BELGELERİ 82
Gerek kapitalist sistemin, gerek bölgesel güçlerin uluslararası sermaye güçleriyle çeli&290;kileri, gerekse Kürdistan üzerinde egemenliklerini sürdürmek isteyen devletlerin halkımız ve Hareketimiz üzerinde uygulamak istedikleri siyaset göz önüne getirildiğinde, tüm iyi niyetimize, barı&290; ve diyalog yönünde attığımız tüm adımlara rağmen, önümüzdeki süreçte devletin geli&290;tireceği siyasetin daha çok &290;iddet ve çatı&290;ma içereceği büyük bir olasılıktır. Açıkça belirtmek gerekir ki, statükocu güçler geli&290;melerin yönünü yeterince okuyamamaktadırlar. Bu nedenle de gerilemekten ve kaybetmekten kurtulamayacakları gerçekle&290;mesi mümkün en büyük olasılıktır. Bu gerçeklik kar&290;ısında PKK&8223;nin siyasal doğrultusu somuttur. Bunun ba&290;ında öncelikle gerek uluslararası sermayenin ge-rekse bölge güçlerinin Kürtleri birbirine kar&290;ı kırdırtma ve sava&290;tırma, bunu yapamazlarsa güçlü dayanı&290;ma ve birlik ruhu içinde hareket eden bir konuma ula&290;malarını engelleme siyasetlerine kar&290;ı ulusal demokratik birlik ve ortak bir siyasi strateji geli&290;tirmek tarihin bu a&290;amasında önemli hale gelmi&290;tir. Demokratik konfederalizmin bir gereği olarak, Kürdistan&8223;ı egemenliğinde bulundurmak isteyen devletlerdeki Türk, Fars ve Arap halklarıyla birlik için çatı partileri ba&290;ta olmak üzere çe&290;itli ortak platformlar olu&290;turmak gerekmektedir. Halklar arası karde&290;lik ve birlik ancak böyle yapılanmalarla sağlanabilir ve kalıcı kılınabilir. Partimiz ulusal demokratik birlik ve Kürdistan&8223;ı egemenliği altında bulunduran halklarla birliğin yanı sıra, üçüncü olarak da Ortadoğu halklarıyla konfederal birliği geli&290;tirmeyi önüne koymu&290; bulunmaktadır. Çünkü konfederal çözüm sadece Kürdistan için değil, bölge ve hatta tüm dünya için geçerli bir politik çözüm olarak Ortadoğu halklarının kurtulu&290;unu getirecek bir stratejidir. Bu siyasal hedeflerin gerçekle&290;tirilmesi ise ancak ve ancak demokratik konfederalizmin in&290;a edilmesiyle mümkündür. &288;n&290;a çalı&290;maları öncelikle halkla&290;makla ba&290;lar. Halkın toplumsal ve siyasal bir irade haline gelmesi, kendi ya&290;amı konusunda söz, karar ve denetim gücü haline getirilmesi gerekmektedir. Meclisle&290;me ve komünle&290;menin somut ifadesi de budur. Bu anlamda in&290;a çalı&290;maları stratejiktir. Demokratik konfederal sistemin in&290;ası aynı zamanda uluslararası komploya da verilen bir cevaptır. Direni&290;in, mücadelenin ve ba&290;armanın da teminatıdır.
&288;n&290;a çalı&290;malarıyla birlikte üzerinde durulması ve yerine getirilmesi gereken diğer bir görev de Êdi Bes e Hamlesi temelinde direni&290;in her bakımdan örgütlenmesidir. Bu direni&290; ve mücadelenin bir gerilla cephesi, bir de serhildan cephesi vardır. Gerillanın nicel ve nitel olarak geli&290;tirilmesi ve dü&290;manın son askeri tekniğini bo&290;a çıkaran bir düzeyi yakalaması hayati derecede önemlidir. Serhildanları örgütleyerek ve süreklile&290;tirerek daha etkin ve sonuç alıcı kılmak gerekmektedir. Bunun yanında öz savunmayı örgütlemek, kalıcı ve istikrarlı PKK 10. KONGRE BELGELERİ 83
kılmak hem serhildanları geli&290;tirmenin hem de halkı her türlü saldırıya kar&290;ı korumanın garantisidir. Diplomatik alanda özgüce dayalı bağımsız bir duru&290; sergileyerek, Ordoğu&8223;da alternatif bir güç olarak herkesle ilkeli ili&290;-kiye açık olmak önemlidir. Kendisini sadece Avrupa ile sınırlandırmayan, yine hükümetlerle olduğu kadar halklar ve devlet dı&290;ı kurumlarla ili&290;ki arayı&290;ında olan ve bunu sürekli kılan, aynı zamanda dünyanın diğer tüm alanlarına yayılan bir diplomatik ili&290;ki ağının geli&290;tirilmesi, izlememiz gereken diğer bir siyaset durumundadır. Parti Örgütlenmesi, Çalı&290;maları ve Açığa Çıkan Sorunlar Partimiz PKK, Önderliğimizin Bir Halkı Savunmak adlı eserinde felsefi, ideolojik, siyasi, toplumsal, askeri vb. kurulu&290; ge-rekçelerini ayrıntılı bir biçimde açıkladığı temel üzerinden 28 Mart-4 Nisan 2005 tarihleri arasında yaptığı Yeniden &288;n&290;a Kongresi&8223;yle kurulmu&290;tur. PKK&8223;nin yeniden kurulu&290;u, hem dünyadaki siyasi, ekonomik, sosyal, teknik ve bilimsel geli&290;melerin, hem de uluslararası komplonun içteki uzantılarının Hareketimize dayattıkları tasfiye planına kar&290;ı bir Önderlik, &290;ehitler ve halk savunmasını ifade etmektedir. PKK&8223;nin yeniden in&290;ası aynı zamanda Kürdistan da dahil, dünyanın her tarafında hiçbir toplumsal kesimin öncü örgüt olmaksızın ve fedaisiz özgürlüğe kavu&290;amayacağının ve arzuladığı sistemi kuramayacağının bir ispatı olmu&290;tur. Öncüsüz, parti biçiminde kendisini örgütleyememi&290;, kadrosuna kavu&290;mamı&290; hiçbir felsefe ve ideoloji, bırakalım ba&290;arıya ula&290;mayı, tasfiye olmaktan veya tarihte söylenmi&290; güzel sözler olarak kalmaktan kurtulamaz. Kürdistan halkının kar&290;ı kar&290;ıya bırakıldığı durum, ya yok olu&290; ya da onursuzca bir ya&290;amdır. Korkunç derecede örgütlen-mi&290;, her birisi Mezopotamya devlet geleneğinin, yine kapitalist modernitenin devlet ve yönetim sanatının inceliklerine sahip devletlerin ideolojik ve felsefi egemenlikleri kadar, siyasi baskısı, dil ve kültür alanındaki asimilasyonu altında ve her ba&290;kal-dırıda uğradığı katliamlarla dört parçaya bölünmü&290; bir ülke gerçekliğinde, öncelikle felsefi, ideolojik, siyasi ve örgütsel birliği sağlayacak parti gibi bir öncülük ve bu öncülüğün gerekli kıldığı fedai militan ki&290;iliği olmaksızın hiçbir &290;ey yapılamaz. Bu ölçüler dı&290;ında kurtulu&290; ve özgürlük aramak ya kendini ya halkı kandırmadır, ya da açıkça belirtmek gerekir ki, sistemin ajanlığından ba&290;ka bir &290;ey değildir. Böyle bir ülke ve halk gerçekliğinde güzel ve doğru sözlerin hiçbir anlamı ve değeri yoktur.
Giri&290;te belirttiğimiz sistem, dünya ve bölge gerçekliği, Önderliğimizin ve halkımızın kar&290;ı kar&290;ıya olduğu saldırılar ve bu saldırıların boyutu, hergün bir kez değil, bin kez PKK 10. KONGRE BELGELERİ 84
partile&290;menin gerekçelerini hatırlatmakta ve zorunluluğunu ortaya koymak-tadır. Önder APO&8223;nun üçüncü doğu&290; oğu&290; olarak tanımladığı demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü toplum paradigması te-melinde yeniden in&290;a edilen partile&290;me de üçüncü partile&290;me hamlesi ve dönemi olmaktadır. Yeniden in&290;a edilen PKK, Önderlik ve &290;ehitler çizgisini savunmak, Önderliğin özgürlüğünü sağlamak, bununla birlikte halkımızın emeklerini sahiplenmek, temel ulusal demokratik sorunlarını çözmek ve ülkemizden ba&290;layıp insanlığın özgürlük, demokrasi, ekolojik ve kadın devrimlerini gerçekle&290;tirerek, 21. yüzyılda halkımızı özgürle&290;tirme amacı ve iddiasını ta&290;ıyan bir parti olarak kurulmu&290;tur. Yeniden in&290;a süreci, Önder APO&8223;nun perspektifleri temelinde, Nuda ve Viyan yolda&290;ların öncülük yaptığı Yeniden &288;n&290;a Komitesi tarafından ba&290;latılmı&290;tır. Çok zorlu ve sıkıntılı bir ortamda, adeta bir ku&290;atma altında gerçekle&290;tirilen Yeniden Kurulu&290; Kongresi herhangi bir kongre değil, uluslararası komploya, ihanetçi-çeteci tasfiyeciliğe, parti öncülüğünü, militanlığını ve ya&290;amı muğlakla&290;tırmaya kar&290;ı partile&290;mede ısrar, özgür ya&290;amda ısrar ve her ko&290;ul altında Apocu olmada ısrar kongresi olmu&290;tur. Tüm bu yönelimler altında gerçekle&290;en PKK Kongresi uluslalararası komploya, içteki uzantılarına, sömürgeci güçlere ve her türlü parti dı&290;ılığa kar&290;ı güçlü bir cevap ve Önderliğe Katılım Kongresi olmu&290;tur. Böylesine önemli bir rol oynamasına rağmen, kongrede eksik bırakılan, yeterince üzerinde tartı&290;ılamayan, dönem itibariy-le de fazla netle&290;tirilebilecek gibi gözükmeyen sorunlar da varlığını hem kongre içinde hem de sonrasında göstermi&290;tir. Ancak bu durum esas olarak pratikte kimi zorluklar çıkarsa da, süreci belirleyen nitelikte olmamı&290;tır.
Böylesi zorlu ko&290;ullarda Yeniden &288;n&290;a Kongresi&8223;ni gerçekle&290;tiren PKK, daha kurulu&290; a&290;amasındayken, önemli bir kadro ya-pısında büyük bir co&290;ku ve heyecan yaratırm&290;tır. Ancak bunun kar&290;ısında tasfiyeci-çeteci ihanetçilerin ve uluslararası komp-locu güçlerin dünyada, ülkemizde ve Hareketimiz üzerinde estirdiği liberal-bireyci rüzgârın da etkisiyle partile&290;meye kar&290;ı soğukluk, mesafeli durma ve gerekli görmeme gibi yakla&290;ımlar da azımsanmayacak boyutladaydı. Tasfiyecilerin hareketten atılmalarından sonra bile &288;n&290;a Komitesi&8223;ne kar&290;ı toplanan 115 imza ve açılan dava bunun en uç örneği olmu&290;tur. Öte yandan partiyi Önderliğin tanımladığı öz ve biçimde değil de, sadece bir think-tank kurulu&290;u düzeyinde ele alan yakla&290;ımlar da az olmamı&290;tır. Partinin tıpkı reel sosyalizmdeki gibi bir rol oynayacağına dair iddialar önemli ölçüde sürdürülmü&290;, demokratik konfederalizm projesinde partiye bir türlü yer bulunamamı&290;tır. KKK Sözle&290;mesi Taslağının görü&290;ülme toplantısında bu çok net PKK 10. KONGRE BELGELERİ 85
görülmü&290;tür. Önderliğin kaynak olarak gösterdiği çe&290;itli yazarların görü&290;lerindeki parti olu&290;umlarının reddi gibi yakla&290;ımların da içimizdeki etkisini burada görmek gerekir. Özünde partile&290;menin ve öncülüğün, dolayısıyla militanlığın reddi anlamına gelen bu görü&290;ler örgütsel toparlanmayı sağlamadığı gibi, partile&290;menin geli&290;mesini de engellemi&290;tir. Partile&290;meye diğer önemli bir yanılgılı yakla&290;ım da, partiyi sadece ideoloji, bilim ve felsefe ile ilgilenen, Önderliğin be-lirttiği biçimiyle onu toplumsal hareketin kurmay örgütü olarak görmeyen yakla&290;ım olmu&290;tur. Bu yakla&290;ım, KCK sistemi içeri-sinde herkesin dilediği gibi at ko&290;turmasına ve dilediği gibi ya&290;am, ölçü ve tarz geli&290;tirmesine yol açan bir zihniyet ve anlayı&290; olarak pratikte kendisini açığa vurmu&290;tur. Böyle olduğu için de PKK&8223;nin yeniden kurulu&290;u üçüncü Önderlik doğu&290;u düzeyinde ele alınmamı&290;, partiye yeniden katılım bir gereklilik olarak görülmemi&290;tir. Ortam ve atmosfer böyle olunca, partiye yeniden gönüllü katılım için yazılan raporların sayısı son derece sınırlı olmu&290;tur. PKK&8223;nin Kurulu&290; Kongresi&8223;nden sonra geçen süreci ve çalı&290;maları satır ba&290;larıyla da olsa ortaya koymak gerekmektedir. PKK Kurulu&290; Kongresi&8223;nden sonra ilk Meclis toplantısında, e&290; ba&290;kanlar kendi içinde bir i&290;bölümüne gitmi&290;, on iki ki&290;ilik Yürütme Kurulunu belirlemi&290;, bundan sonra kendisini ideolojik, siyasi ve me&290;ru savunma alanı olmak üzere üç temel merkez biçiminde örgütlemi&290;tir. Kürdistan parçaları, Avrupa ve Rusya komitelerini de belirlemi&290;tir. PKK&8223;nin üç buçuk yıllık faaliyetlerini bu örgütsel yapı temelinde sunmak daha somut değerlendirmeler yapmak, çözümle-mek ve sorunları gidermek bakımından daha yararlı olacaktır. Hareketimiz açısından e&290; ba&290;kanlık demokratik kültürün geli&290;tirilmesi bakımından önemli bir adım olmu&290;tur. Ancak fazla bir pratiğe girilmeden istifa dayatmaları geli&290;mi&290;, ardından Avrupa&8223;ya gidi&290;le birlikte de mekanizmaları olu&290;turulmasına rağmen pratikte i&290;levli olamamı&290;tır. Daha çok Yürütme Kurulu üyesi biçiminde bir çalı&290;ma yürütülmü&290;tür. Özünde adı olsa da, pratikte i&290;levli olan bir kurumsalla&290;maya ula&290;ılamamı&290;tır. On iki ki&290;iden olu&290;an PKK Yürütme Kurulu birkaç temel noktada bir araya gelmenin dı&290;ında bir kurumsal yapıya gideme-mi&290;tir. Ancak pratikte diğer Meclis üyeleriyle birlikte üç ayrı merkezde pratiğe katılım sağlamı&290;tır. Kongrede seçilen yirmi yedi ki&290;ilik Meclisin her bir üyesi mutlaka bir merkezde ya da yurtdı&290;ındaki Avrupa-Rusya koordinasyonlarında yer almı&290; ve çalı&290;malara böyle katılım göstermi&290;tir. PKK 10. KONGRE BELGELERİ 86
Kongreden bu yana PKK altı Meclis Toplantısı yapmı&290;tır. Bu toplantıların bazıları Geni&290;letilmi&290; Meclis Toplantısı biçiminde olurken, bazıları da sadece Meclis üyeleriyle sınırlı olarak yapılmı&290;tır. Yapılan her Meclis toplantısı demokratik konfederal sistem açısından önemli değerlendirmeler ve çözümlemeler ortaya çıkarmı&290;, dü&290;manın Önderlik, hareket ve halkımız üzerinde geli&290;tirdiği saldırılara kar&290;ı cevap olabilen kararla&290;malara giderek, kimi yetersizlikler ya&290;ansa da, sisteme ideolojik-politik öncülük yapmada önemli bir düzey yakalamı&290;tır. &288;deolojik Alan Komitesi Basın-Yayın, Kültür-Sanat, Bilim-Aydınlanma ve edebiyat çalı&290;malarını kapsayan bir komite olarak çalı&290;malarını yürütmü&290;tür. PAJK&8223;tan temcilerin de içinde yer aldığı bu komite, Apocu Hareketin tüm felsefi, ideolojik, teorik, basın-yayın, propaganda ve ajitasyon ve kadro eğitim çalı&290;malarından sorumlu kılınmı&290;tır. Bu çalı&290;manın hem içte kadroya ve halka dönük boyutu, hem de dü&290;mana dönük boyutu vardır. Demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü paradigmanın kadroda anlam gücüne kavu&290;masından, kadronun ba&290;ta liberalizm olmak üzere gerek moderniteden gerekse Ortadoğu dogmatizminden kaynaklanan anlayı&290;larla mücadele etmesinden ve örgütsel netle&290;meyi sağlamaktan sorumlu bir merkezdir. Aynı zamanda halk-ta bilinç yaratılması ve basın-yayın araçlarının yaygın, yoğun ve etkili bir biçimde kullanılması, dü&290;manının ve çe&290;itli sosyal &290;oven, milliyetçi güçlerin Önderliğimiz ba&290;ta olmak üzere Hareketimize, &290;ehitlerimize ve halkımıza kar&290;ı yürüttüğü ideolojik ve psikolojik saldırılara kar&290;ı ba&290;arıyla mücadele etme görevini üstlenmi&290;tir.
Bu merkez belli bir çalı&290;ma yürütmü&290;; iki basın konferansı, bir kültür konferansı ve geni&290;letilmi&290; toplantılarını gerçekle&290;tirmi&290;tir. Basın-yayın ve kültür alanında ortaya çıkan parti dı&290;ı ya&290;am tarzı ve anlayı&290;lara kar&290;ı belli bir mücadele yürütülmü&290;, kadro ölçüleri netle&290;tirilmeye çalı&290;ılmı&290;tır. Bu konuda belli bir mesafe alınmasına rağmen, henüz istenen düzeyde bir ilerleme sağlanamamı&290;tır. Basın-yayın çalı&290;maları felsefe ve ideolojinin, siyasal doğrultunun günlük olay ve geli&290;melere uyarlanmasını ifade etmektedir. Bu konuda ideolojik-politik doğrultu kadar, ya&290;am ve duygu yoğunluğu önemli olmaktadır. Bu ölçünün geli&290;tirilmesi için belli bir mücadele yürütülmekle birlikte, hala basın-yayın çalı&290;malarına teknik kadro gözüyle bakmak, bu konudaki yeterlilik üzerinden yakla&290;ım göstermek önemli bir yetersizlik olarak ya&290;anmaktadır. Günlük haberlerin sunulmasından kültür-sanat kliplerinin yayınlanmasına ve eğlence programlarının düzenleni&290;ine kadar, birçok konuda giderilmesi gereken hata ve yetersizlikler söz konusudur. Belki de hiç olmadık kadar bu alanda hassas davranmak, ölçülerde titiz olmak, ama aynı zamanda kadro hazırlamakta da PKK 10. KONGRE BELGELERİ 87
ısrarlı olmak gerekir. Çünkü öyle bir dünyada ya&290;ıyoruz ki, ne yaparsak yapalım, yansıtıldığımız kadarız. Tekellerin egemenliğinin kültürel hegemonya üzerinden sağlandığı bilimsel bir gerçektir. Türk, Fars ve Arap egemenleri-nin kültürel asimlasyonu ve kendi özüne yabancıla&290;tırıcı etkilerine küresel kapitalizmin kültürel istilası da e&290;lik etmektedir. Halkların direni&290;i son tahlilde kültüreldir, yani ya&290;am tarzındadır. Mücadele tarihimiz yeni bir kültür-sanatın ve estetiğin de önünü açmı&290;, halkımızın beğeni ölçülerini yükseltmi&290;tir. Ancak yaratılan bu devrim düzeyindeki kazanımların henüz sanatsal cephelerce yeniden üretilerek kalıcı bir kültüre dönü&290;türülmesinde ciddi yetersizlikler ya&290;anmaktadır. Sömürgeciliğin son yıllarda daha çok dizi film vb. yöntemlerle kendi kültürünü egemen kılma çalı&290;maları göz önüne alındığında, buna verilen kar&290;ı-lığın henüz istenen düzeyin çok gerisinde olduğu görülecektir. Kültür-sanat çalı&290;malarının kendi tarihi, toplumsal, kültürel ve Apocu özüyle bulu&290;masında ve özentili, taklitçi ve Batı formlarından kendisini kurtarmasında kimi adımlar atılmı&290; olsa da, bun-lar yeterli değildir. Mücadele ve direni&290;imizin elden ele dola&290;an, birok dile çevrilen roman ve öykülerinin hala yazılmamı&290; olması, kadın ve gençlerin ula&290;mak istediği ki&290;ilikler gerçekte binlerce &290;ehidin ki&290;iliğinde açığa çıkmasına rağmen, edebiyat ve sanat alanında ideal tiplerin yaratılamaması, mücadelemizin belki de en zayıf kalan ve aynı zamanda zayıf bırakan bir yönünü ifade etmekte-dir. Sorun elbette herhangi bir romanın, öykünün, tiyatro eserinin yazılıp yazılmadığı değildir. Burada niteliksel bir sıçramayı ifade eden bir yazım çalı&290;masının kastedildiği açıktır. Saldırıların boyutu ve kapsamı göz önüne getirildiğinde, konu üzerinde daha köklü bir yoğunla&290;maya ihtiyaç olduğu ortadır. Aynı &290;ey Bilim-Aydınlanma çalı&290;maları için de söylenebilir. &288;deolojik eğitimler yılda en az iki devre yapılmasına rağmen, yönetim ve eğitim tarzında ya&290;anan zayıflıklar, yine bireylerle yeterince ilgilenilmemesi gibi durumlar, eğitimlerde kadronun yeterince eğitilip netle&290;tirilmesini engellemi&290;tir. Her &290;eyin kadro ile kazanılacağı, ba&290;arılacağı göz önüne getirildiğinde, kad-royu netle&290;tirmek, yeni görev ve sorumluluklara hazırlamak bu anlamda önemli bir çalı&290;ma olmaktadır.
Tüm hâkimiyetlerin önce zihniyette kavramlar ve imgeler yoluyla kurulduğu, egemenlerin de esas olarak gücünü geni&290; kit-lelerin kafasında yarattıkları yanlı&290; ve yanılgılı dü&290;ünceden aldıkları gerçeği kar&290;ısında, bunu bo&290;a çıkaracak çalı&290;malarımız zayıf kalmaktadır. Kapitalist modernitenin bin bir araç ve yöntemle Önderliğimizi, Hareketimizi, PKK 10. KONGRE BELGELERİ 88
halkımızı ve tüm değerlerimi-zi ideolojik, kültürel ve ruhsal bombardımana tabi tuttuğu bir dönemde felsefi, ideolojik, sosyolojik vb. alanlarda yürütülen çalı&290;malarımız yetersiz kalmaktadır. Özellikle dinciliğin bu kadar saldırıya geçtiği bir dönemde, bu konuda cevap olu&290;turacak ciddi, etkili ve gündem olu&290;turup tartı&290;ma yaratacak belgelerin hazırlanmaması ciddi bir eksikliği ve bo&290;luğu ifade etmektedir. Bu alandaki yetersizliğin mücadelenin tüm alanlarına yansıması daha ciddi yetersizlikleri beraberinde getirecektir. Bu açıdan Bilim-Aydınlanma çalı&290;malarının kendisini daha etkili ve örgütlü kılması gerektiği açıktır. Siyasal Alan Komitesi dünya, Ortadoğu ve ülkemizde giderek karma&290;ıkla&290;an ili&290;ki ve çeli&290;kileri doğru analiz etme, okuma, güç dengelerini hesaplama, dikkate alma, ama özgüç ilkesinden taviz vermeme yakla&290;ımıyla çalı&290;ma yürütmekle görevlidir. Bu temelde ülkemizden ba&290;layarak geli&290;meleri anı anına izleyen, buna göre politik, diplomatik yakla&290;ımlar içine giren, ülkemizin uluslararası hesapla&290;manın odağında olması nedeniyle politik dengeleri görerek ili&290;kiye açık olan, ancak özgüce dayalı ili&290;kiyi esas alan, hiçbir zaman bağımsızlıkçı özgürlük çizgisinden taviz vermeyen, geli&290;melerin ardından sürüklenen değil öncülük eden bir sorumlulukla görevlendirilmi&290;tir. Komite esas olarak çalı&290;malarını ağırlıklı olarak KCK yönetimi içinde sürdürmü&290;tür. Fakat bu diğer yönetim üyelerinden ayrı, belirgin bir komite biçiminde değildir. Bu konuda esas olarak üç buçuk yıllık süreçte Siyasal Komite kimi yetersizliklerle birlikte, esas olarak köklü bir politik tespit yanlı&290;lığı veya ili&290;ki yakla&290;ımı içinde bulunmamı&290;tır. Ancak Hareketimizin bölge dengelerinde olu&290;turduğu siyasi ve askeri ağırlık ve etkinliğini yeterince politik kazanımlara dönü&290;türmede, bu anlamda ili&290;ki ve fırsatları değerlendirmede zamanında hareket etmede yetersizlikler ya&290;amı&290;tır. Siyasi açıdan son zamanlarda belli bir açılım olmakla birlikte, gücümüzün bölge ve dünya siyasetindeki yerine göre bir ili&290;ki arayı&290;ı içine girilmemesi ciddi bir yeter-sizliktir. Siyasal Komite parça komitelerini olu&290;turmada ve yürütmede de önemli bir yetersizliği ya&290;amı&290;tır. Kürdistan parça komi-teleri ile Avrupa ve Rusya komiteleri olu&290;turulmakla birlikte yeterince denetlenmemi&290; ve örgütlülüğün süreklile&290;mesi tam takip edilememi&290;tir. Parça komiteleri genel çalı&290;malar içinde belli bir süre sonra adeta belirsizle&290;mi&290;lerdir. Bununla birlikte kadroların eğitilmesi, düzenlenmesi ve yeni kadroların mücadeleye kazandırılmasında da yetersizlikler ya&290;anmı&290;tır. Alanda yanlı&290; ve yetersiz dayatmalar kar&290;ısında belli bir mücadele yürütülmü&290;, ancak istenen sonuç alınamamı&290;tır.
2006 yılında eğitim devrelerinin yürütülmesi, kadroların sorunlarıyla ilgilenilmesi, takip edilmesi, gelen raporların ince-lenmesi ve gerekli yanıtların verilmesi gibi görevleri PKK 10. KONGRE BELGELERİ 89
yerine getirmek amacıyla bir Eğitim ve Örgütleme Komitesi olu&290;turmu&290;-tur. Ancak bu komite çok sağlıklı çalı&290;mamı&290;, daha sonra eğitim devresinde kurul bu görevi üstlenmi&290;, ancak bu konuda ya&290;anan yetersizlik giderilememi&290;tir. PKK Ocağının kurumla&290;masında rol oynayacak olan bu örgütlenmenin i&290;lememesi, hem parça hem de yurtdı&290;ı ve diğer komitelerin i&290;levselle&290;mesini engellemi&290;tir. Raporların okunması, yanıtlanması, sunulan önerilerin değerlendirilmesi ve pratikle&290;tirilmesi gerçekle&290;tirilmediği için, örgütlenme çalı&290;maları bir sisteme kavu&290;turulamamı&290;tır. Özellikle eğitim devrelerinden geçen arkada&290;lar adeta muhatapsız kalmı&290;lardır. Bu durumun hızla düzeltilmesi ve gerekli kararla&290;malarla bir sistem ve örgütlülüğün sağlanması gerekmektedir. Me&290;ru Savunma Alan Komitesi, kadrolarımızın önemli bir çoğunluğunun bulunduğu HPG sahasında, askeri strateji ve tak-tiğin, komuta ve vuru&290; tarzının, yine bu alanda ya&290;am tarzının parti çizgisi temelinde geli&290;tirilmesinden sorumlu kılınmı&290;tır. Ancak komite alanda çok fazla oturmamı&290;, i&290;levsel olamamı&290;tır. Birçok deği&290;iklikten sonra HPG komuta kademesi komite ola-rak belirlenmi&290; ve bu temelde i&290;levsel olmaya çalı&290;mı&290;tır. Bu alanda ba&290;ta Adil yolda&290;ın öncülük ettiği Gabar, Oramar eylemleri ve Zap direni&290;inde gösterilen direni&290; görkemliliğinin yanında, önemli yetersizlikler de ya&290;anmı&290;tır. Öncelikle komuta ve sava&290;çı yapısında ideolojik duyarlılığın yaratılmasında yetersiz kalınmı&290;tır. Birçok geri anlayı&290; kendisini bu alanda örgütleyebilmi&290;tir. Özellikle HPG&8223;yi büyütmek için her alanın sa-va&290;çı alıp eğitmesi ve bu temelde sava&290;ı yükseltmesi bir karar iken, buna bir türlü giri&290; yapılmaması, komutanın keyfiyetçi, bireyci ve genele kar&290;ı sorumsuz yakla&290;ımını ortaya koymaktadır. Ba&290;ını Doktor Ali ile Dicle Andok&8223;un çektiği sağ savunmacı, tasfiyeci, ihanetçi anlayı&290; tarafından Botan&8223;da geli&290;tirilen gizli sosyal reformculuk, sava&290; dı&290;ılık, yoz ya&290;am ve kadın özgürlük ölçüleriyle oynama gibi saldırılar ağır kayıplara yol açmı&290;, dü&290;mana hak etmediği ba&290;arılar kazandırmı&290;tır. Elbette sorun Botan&8223;da açığa çıkmadı, öncesinde de vardır. Ancak bu pratik bir biçimde liberal kalınan, teğet geçilen ve ciddi mücadele konusu yapılmayan bir duru&290;un yol açtığı sonuçlardır. Bazı bireyler kaçıp ihanete gitmi&290; olsalar da, alanda bir yönüyle dengecilik, liberal duru&290; ve mücadele etmeme, sava&290; ve taktik üzerinde yeterince yoğunla&290;mama gibi durumlar varlığını hala sürdürmektedir.
Botan&8223;da ağır kayıp ve tahribatlara yol açan sağ savunmacı tasfiyecilik, 2003-2004 yılında Önderliğe ve Harekete kar&290;ı geli&290;tirilen ihanetçi-çeteci grubun açığa çıkması ve kaçmak zorunda kalmaları ardından, Hareketimizin örgüt içerisinde geli&290;-tirdiği netle&290;tirme sürecinde kendisini netle&290;tirmeyen, bir tür arada kalmayı tercih eden bireylerde açığa PKK 10. KONGRE BELGELERİ 90
çıkmı&290;tır. Özel-likle PKK&8223;nin yeniden kurulu&290;u ve geli&290;en direni&290; süreci Hareketimizde güçlü bir kararla&290;ma ve netle&290;tirme sürecini açığa çıkarmı&290;, büyük fedai duru&290;u ve kahramanlıklar gerçekle&290;mi&290;tir. Bu süreçte yapımızın ezici çoğunluğunda Agitle&290;me ve Zilanla&290;manın geli&290;mesiyle birlikte, Hareketimizde genel bir fedaile&290;me süreci ya&290;anmı&290;tır. Fakat bütün bunlara rağmen, bu netle&290;me ve fedaile&290;me sürecine katılmayıp, bir tür orta yol çizgisi gibi kendi geri tutum ve duru&290;unda ısrar eden ve giderek çizgiden kopu&290;u ya&290;ayan pratikleriyle tasfiyeciliği dayatan ve bu anlayı&290;lar temelinde zaaflarına hitap edilen bireyler de ortaya çıkmı&290;tır. 2007 yılının ba&290;ından bu yana geli&290;en ideolojik netle&290;me çerçevesinde arada kalan ve muğlak duru&290; sergileyen ki&290;iliklerin netle&290;tirilmesi gündeme alınmı&290; ve bu temelde Botan&8223;da görevli bulunan Doktor Ali ile Dicle&8223;nin pratiği değerlendirilerek gö-revlerine son verilmesi ve soru&290;turmaya çekilmesi kararı alınmı&290;tır. Uzun süren soru&290;turma ve en son gerçekle&290;en platform ile birlikte pratikleri yargılamaya tabi tutulmu&290;, geli&290;tirdikleri gizli sosyal reforumculuk ve sağ savunmacı anlayı&290;ları mahkûm edilmi&290; ve taktikte, sava&290; tarzında, ya&290;am, örgüt ve özgürlük ölçülerinde yarattıkları tahribatlardan dolayı her ikisinin de parti ve HPG üyeliklerine son verilmi&290;tir. HPG alanında teknik kullanımında bir türlü gereken duyarlılığın gösterilmemesi ve birçok operasyon ve kayba, &290;ahadete ve ili&290;kilerin denetim altına alınmasına yol açan tarzın a&290;ılmaması, özünde ordula&290;maya ve büyümeye olan yakla&290;ımı ortaya koymaktadır. Özellikle Doktor Ali, Rubar ve Dicle Andok&8223;un kaçı&290;ı alanda liberal tarzın, örgüt ciddiyetinden yoksunluğun ve disiplinsizliğin ciddi boyutlarda olduğunu açıkça göstermektedir. Ancak bu ciddi yetersizliklerin yanında, büyük komutan Adil ve PKK Meclis üyesi Sorxwin ve PKK Yeniden &288;n&290;a Komitesi üyesi Nuda yolda&290;ın Önderlik ve özgürlük çizgisindeki ısrarı da ortaya çıkmı&290;tır. Bugün süreci geli&290;tirip ilerleten de bu çizgidir.
Partimizin temel çalı&290;maları ideolojik, siyasal ve me&290;ru savunma biçimindeki üç merkezin örgütlenmesinin yanı sıra, Kür-distan parçalarında, Avrupa ve Rusya&8223;da da komitele&290;me görevlerini önüne koymu&290;tur. Her komite ilgili parçanın bir tür mer-kez komitesi gibi rol ve i&290;leve sahip olacak tarzda planlanmı&290;tır. Bu komiteler bulundukları alanda konfederal in&290;aya öncülük etmek, sistemin kadrosunu yaratmak, eğitmek, ideolojik, politik, örgütsel, kültürel, sosyal vb. sorunları çözmekle sorumlu kılınmı&290;lardır. Bu kadar önemsenmekle birlikte, esas olarak olu&290;an komiteler i&290;levsel olamadılar. Parti yönetimimiz tarafından denetlenme ve sorunlarıyla ilgilenmede kimi sınırlı adımlar atılsa da, bu PKK 10. KONGRE BELGELERİ 91
süreklile&290;tirilerek bir sisteme ve çalı&290;ma tarzına dö-nü&290;türülememi&290;tir. Genelde pratik olarak alanın yönetimi, aynı zamanda parti komitesi olarak görülmü&290;tür. Bu nedenle Kuzey&8223;de de, ilk süreçte bir komitele&290;meye gidilmi&290;tir. Bu komite belli bir rol de oynamı&290;tır. Ancak zamanla komitele&290;me genel çalı&290;malar içinde erimi&290;, yeniden yapılanmasına da gidilmemi&290;tir. Avrupa&8223;da da ilk süreçlerde bir komite olu&290;umuna gidilmi&290;, bir süre sonra orada da i&290;levsiz kalmı&290;tır. Rusya&8223;da da benzer bir durum ya&290;anmı&290;tır. Doğu Kürdistan&8223;da içlerinde Doktor Afat, Akif, Mani ve Dılxwaz arkada&290;ların bulunduğu komite önemli bir çalı&290;manın sahipliğini yapmı&290;tır. Bugün-kü Doğu Kürdistan&8223;daki geli&290;melerin temelinde bu yolda&290;ların emekleri ve öncülükleri önemli bir rol oynamı&290;tır. Fakat farklı sorunlardan dolayı daha sonra komite etkisizle&290;mi&290;tir. Ancak komite yeniden örgütlendirilerek belli bir çalı&290;ma içerisine gir-mi&290;tir. Tasfiyeciliğin yoğun etkilerinin olduğu Güney Kürdistan&8223;da genel geli&290;melerle birlikte mücadelenin geli&290;tirilmesinde PKK Komitesi ve parti eğitim devrelerinden geçen arkada&290;ların mücadelesinin önemli bir etkisi olmu&290;tur. Batı Kürdistan&8223;daki geli&290;-melerde de mücadelenin önemli bir düzey kazanmasında alan Parti Komitesinin belli bir rolü vardır. Alanlarda olu&290;turulan komiteler kendilerini pratikte doğru konumlandıramadılar. Bir yandan reel sosyalizmin ayrıcalıklı partilileri olmayalım kaygısı, öte yandan parti komitelerini genel çalı&290;maların içinde erimesine engel olamama durumu ya&290;an-mı&290;tır. Parti ve sistem ili&290;kisi açısından optimal bir dengenin yakalanmaması, komitele&290;melerin de oturmamasının asıl nedenidir. Komiteler ``Zaten çalı&290;mamız parti çalı&290;masıdır´´ diyerek, partililiğin esas formasyonlarını göz ardı etmi&290; ve bunun için çaba içinde olunmamı&290;tır. Bununla birlikte parça ve yurtdı&290;ı komiteleri düzenli bir rapor sistemini olu&290;turmada, komite olarak partiyi örgütleme ve kurumla&290;tırmada yetersiz kalmı&290;lardır. Özcesi, komitele&290;melerin ciddi yetersizlikler ya&290;adığı ortadadır. Bu tümüyle komitele&290;melerden çok, bu çalı&290;mayı izleme ve denetlemedeki yetersizlikleri ya&290;ayan yönetimden kaynağını almaktadır. Önümüzdeki süreçte parça ve yurtdı&290;ı komitele&290;melerini iyi örgütlemek, i&290;levsel kılmak, öncülük görevlerini yerine getirmek için bu konu üzerinde önemle durmak gerekmektedir. Eğer bu durum giderilmezse, bir dönem sonra parti kültürü, zihniyet ve anlamı kaybolur. Genel çalı&290;malar içinde kadronun erimesi ya&290;anır, ölçüler belirsizle&290;ir ve geriye çekilir ki, bir parti için en büyük tehlike budur. Bugün partimizi bekleyen en ciddi tehlikelerden birisi bu olmaktadır.
Partinin temel çalı&290;malarından biri de bir ocak gibi tanımlanan okul çalı&290;malarıdır. PKK Ocağında &290;imdiye kadar ortalama olarak 250&8223;ye yakın kadronun eğitim gördüğü altı PKK 10. KONGRE BELGELERİ 92
eğitim devresi düzenlenmi&290;tir. Be&290;inci eğitim devresi dı&290;ında, diğer eğitim devreleri genel olarak normal bir düzeyde geçmi&290;tir. Eğitim çok fazla nitelikli kılınamamı&290;, yeterli düzeyde netle&290;tirici oluna-mamı&290;tır. En ciddi yetersizliğin ya&290;andığı eğitim devresi be&290;inci eğitim devresi olmu&290;tur. Devrenin hemen sonrasında ya&290;anan üç kaçı&290;, devrenin yoğunla&290;ma, netle&290;tirme ve kadroyu hazırlama düzeyini ortaya koymaktadır. Son eğitim devresinde Önder-liğin son Savunması i&290;lenmektedir. Belli bir yoğunla&290;ma sağlanmı&290;tır, devre Önderliğin son Savunmalarına dayalı olarak görülen derslerle devam etmektedir. Genel olarak eğitimlerdeki yetersizlikler partinin kendisini her bakımdan örgütleyip kurumla&290;tıramamasından kaynağını almaktadır. PKK Ocağındaki eğitimlerin daha nitelikli ve derinlikli kılınmasına ihtiyaç vardır. PKK eğitim devreleri belirtilen yetersizliklerin yanında, kadrola&290;mayı geli&290;tirmede ve ölçülerde duyarlılık olu&290;turmada belli bir rol oynamı&290;tır. Ancak eğitim-den geçen arkada&290;ların çalı&290;ma alanlarındaki pratiklerinin değerlendirilmesi, ya&290;anan kimi yanılgılı ve yetersiz yakla&290;ımların a&290;tırılması için gerekli çalı&290;maların yürütülmemesi, kadrola&290;manın istenen düzeyde geli&290;tirilmesinde de bir yetersizliğe yol açmı&290;tır. Genel olarak ya&290;anan kadrosal sorunlarımızı &290;u biçimde özetlemek mümkündür: Parti örgütlenmesini istediği düzeyde ve hızlı geli&290;tirmeyen, kadrola&290;mayı zayıflatan, kadro gücümüzü azaltan ve içinde bulunduğumuz süreçle de bağı olan çe&290;itli eği-limler vardır. Bunun sonucunda Önderlik çizgisini özümsemede ciddi yöntem hataları içine dü&290;ülmekte ve çe&290;itli sorunlar ya-&290;anmaktadır. Kadrolarda Önderlik çizgisini doğrudan Önderlik değerlendirmelerinden öğrenmek, Önderlik çözümlemelerini inceleyip özümsemek, yine Önderlik pratiğine bakarak ve ki&290;ilik özelliklerini inceleyerek Önderlik gerçeğini özümsemek yeri-ne, kendi yargılarına dayanarak ya da dı&290; etkilenmelerin altında kalarak öğrenme yakla&290;ımı gözükmektedir. Önderlik Savunma-larını okuma ve yoğunla&290;mada kadrolar düzeyinde ciddi bir zayıflık ya&290;anmı&290;tır.
Kadrolar açısından üzerinde durulması gereken diğer bir yetersizlik de, genel olmasa da, bazı kadro duru&290;larında PKK&8223;yi geri gören, PKK&8223;nin değer ölçülerini bir yana iten bir tutum ve anlayı&290;ın var olmasıdır. Özellikle PKK&8223;nin otuz be&290; yıllık mücade-leyle, Önderlik ve &290;ehitler gerçeğiyle ortaya çıkardığı büyük özgürlükçü, e&290;itlikçi ve demokratik değerler ciddiyetle sahiple-nilmemektedir. Bu değerlere geri ve zayıf değerlermi&290; gibi yakla&290;ılmaktadır. Bu yakla&290;ımın en belirgin özelliği olarak kadrola-rın beğenilmemesidir. Örneğin içinde bulunduğumuz süreçte adeta herkes birbirine kar&290;ı itiraz etmektedir. Kimse yanındakini yeterli bulmamakta, kabul etmemekte, beğenmemektedir. Adeta bir kadro beğenmezlik durumu açığa çıkmakta, yolda&290; be-ğenmezlik durumu dayatılmaktadır. PKK PKK 10. KONGRE BELGELERİ 93
kadrolarını geri ve zayıf görme, i&290; yapamaz bulma, ideolojik, siyasi ve örgütsel bakım-dan zayıf ve geri görme durumu ya&290;anmaktadır. ``Bunlar yönetim olamaz, bunlar komutan olamaz, bunlardan &290;u çalı&290;ma çıkmaz, bu çalı&290;ma çıkmaz´´ gibi anlayı&290; ve tutumlar bazen açıktan gösterilmekte, bazen de içten içe ya&290;atılmaktadır. Bunun da bir tür inkârcı çizginin etkilerinin devam etmesi, ettirilmesi olduğu açıktır. Genelde olmasa da, hak arayıcılığı üzerinde de durmak gerekir. Bazıları tarafından görev ve sorumlulukların ne olacağı yerine, haklarının ne olacağı öne çıkartılmakta; adeta kadro ve bu temelde parti örgütü kadronun hakları üzerinden olu&290;turul-mak istenmektedir. Oysa kadro emek ve fedakârlık, görev ve sorumluluklar üzerinden olu&290;turulan bir gerçekliktir. Parti kadrola&290;ması da, parti örgütü de buna göre geli&290;ir. Hak arayıcılığı en bayağı küçük burjuva eğilimden ba&290;ka bir &290;eyi ifade etmez. Bu nedenle parti militanlığı bireysel haklarının ne olacağından çok, görev ve sorumluluklarının neler olacağı, nasıl bir emek ve fedakârlık içerisinde olacağı üzerinde yoğunla&290;mak durumundadır. Bir diğer yakla&290;ım da ikinci tip bir kadro çizgisinin dayatılması çabasıdır. Bu anlayı&290; partinin genel çizgisine ve ölçülerine göre kendini hazırlamak ve &290;ekillendirmek yerine, daha çok bir alana veya bir çalı&290;maya göre kendini &290;ekillendirmeye dayanı-yor. Yine bugün görev ve sorumlulukların en ilerisini alıp tüm gücünü mücadeleye seferber ederek günü ba&290;arıyla kazanma çizgisini esas almak yerine, görev ve sorumluluklardan kaçılarak hep geleceğe yönelik hazırlık yapma, gelecekte daha fazla i&290; yapabileceği izlenimini verme tutumunu içeriyor. Bunlar elbette bireysel hesapçılık anlamına gelmektedir. Bu, PKK militanlığının geneli esas alan, tüm görev ve sorumluluklara göre kendini hazırlayan, komple bir militan ki&290;ilik olma ve tüm gücünü bugünün kazanılması temelinde harekete geçirme özelliğiyle elbette çeli&290;mektedir. Bu tür eğilimler tehlikelidir. Çünkü bu tür eği-limler kadro ölçülerini bozuyor, muğlakla&290;tırıyor. &288;kinci bir tip &290;ekillenmeyi ortaya çıkarıyor ki, bu da ayrı bir parti anlamına gelir. Dolayısıyla hiç kimsenin öyle bir duru&290;a sahip olmaması, partinin de ayrı bir kadro çizgisini dayatan anlayı&290; ve tutumlara fırsat vermemesi gerekir. Üzerinde durulması gereken diğer bir yetersizlik de yer yer teori ve pratiğin kopukluğudur. Birçok toplantı yapılmakta, karar alınmaktadır. Ancak pratikle&290;me zayıf kalmaktadır. Bu anlamda bu zayıflığı gidermek için tüm kadroların seferber olması gerekirken, böyle yapmayan tutumlara rastlanmaktadır. Adeta ne yapan, ne de yapılanı beğenen bir duru&290; sergilenmektedir.
Partile&290;meyi geli&290;tirebilmek ve militanla&290;mayı ortaya çıkarabilmek için kaynağını liberalizmden alan bu orta sınıf eğilim-lerine kar&290;ı çok güçlü bir ideolojik mücadeleyi her PKK 10. KONGRE BELGELERİ 94
düzeyde yürütmek gerekmektedir. Her kadro kendi içinde ele&290;tiri ve özele&290;tiriyle böyle bir ideolojik mücadeleyi yürütebilmelidir. Parti içerisinde ele&290;tiri-özele&290;tiri ilkesi her yerde etkili bir biçimde i&290;letilerek, bu tür parti dı&290;ı anlayı&290; ve tutumların mahkûm edilmesi ve a&290;ılması, onların yerine doğru Apocu militan kadro ölçülerinin geçirilmesi gerekmektedir. Ele alınması gereken önemli bir konu da PKK içerisindeki kadın örgütlenmesidir. Yeniden &288;n&290;a Kongresi öncesinde ya&290;a-nan, kongre esnasında ortaya çıkan ve sonrasında da devam eden temel sorunlardan birisi de PKK içindeki kadının rolü, PKK-PAJK ili&290;kisi olmu&290;tur. Bu konuda sağlıklı bir ili&290;ki sağlananamamı&290;tır. Sorunun çözümüne ili&290;kin çok güçlü perspektifler de üretilememi&290;tir. PKK içindeki kadın yapısı konferans yapmasına rağmen, bu sorun pratik olarak giderilememi&290;tir. Sağlıklı bir ili&290;ki olu&290;turulamadığından, YAJK Konferansı yapıldığında hareketin yönetimi dahi haberdar edilmemi&290;tir. Olu&290;turulan YAJK koordinasyonu da esas olarak i&290;levsel olamamı&290;tır. PKK kadın özgürlüğünü kadın devrimiyle ba&290;armayı önüne koyan kadın eksenli bir partidir. Öyle ki, parti içinde Meclis üyesi bayan arkada&290;ların sayısı daha fazla olmu&290;tur. Bu sadece kadına teorik bir yakla&290;ım olmakla kalmamakta, pratiğin de böyle olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak PKK içindeki kadın örgütlülüğünün KCK sistemi içindeki öncü rolünü oynamaması ciddi bir yetersizlik olarak ya&290;anmı&290;tır. Bunun temelinde e&290; ba&290;kan olan kadın arkada&290;ın rolünü oynamamasının da belli bir rolü kadar, yeteri kadar ba&290;ından itibaren çok fazla kabul edilmemesinin de payını görmek gerekir. Bir sorun olarak varlığını koru-yan ve hem erkek egemenlikli zihniyetin hem de dar cins bakı&290; açısıyla hareket eden kadının istismarına açık bu konunun açıklığa kavu&290;turulması gerektiği ortadadır. Elbette sadece PKK içindeki kadın sorunu değil, bir bütün olarak da sistem içindeki kadının rolü aydınlatılmayı bekleyen bir sorundur. Ele alınmayı gerektiren bir konu da PKK Meclisi üyelerinin KCK içerisindeki görevlendirilme durumudur. KCK sisteminin yönetiminde ağırlıklı olarak PKK E&290; Ba&290;kanı, Yürütme ve Meclis üyelerinin bulunması bazı durumlarda avantaj sağlarken, bazı durumlarda dezavantaja da dönü&290;ebilmektedir. Sürecin yoğunluğu ve her iki çalı&290;mayı birlikte yürütmenin zorlukları göz önüne getirildiğinde, parti örgütlenme çalı&290;malarındaki yetersizliklerin bir nedeni bu olmaktadır. Bu durumun da tartı&290;ılarak bir çözüme kavu&290;turulması gerekmektedir.
Bu süre içinde parti yönetimi kendisini kurumsalla&290;tırma ve örgütleme çalı&290;malarında ciddi bir yetersizliği ya&290;amasına rağmen, genel olarak yaptığı toplantılarda önemli kararlar almı&290;, belli planlamalara gitmi&290;tir. 2005 yılında daha çok partiyi tanıtma ve kendi sistemini PKK 10. KONGRE BELGELERİ 95
oturtma çalı&290;malarıyla birlikte, demokratik konfederalizmin anla&290;ılması ve pratikte uygulanması için belli çalı&290;malar yürütülmü&290;tür. 2006 Temmuz&8223;undaki Geni&290;letilmi&290; Meclis Toplantısıyla partile&290;menin temel sorunları kap-samında özgürlük yürüyü&290;ümüzün kar&290;ıla&290;tığı yeni ideolojik sorunların yanında, örgütsel sorunlarımız ve çözüm yolları tartı&290;ıl-mı&290; ve bu genel örgütsel toparlanmada önemli bir adım olmu&290;tur. Yine 2006 Ekim ate&290;kes tartı&290;maları ve ilanı önemli siyasal sonuçlar yaratmı&290;tır. Partimiz Önder Apo&8223;ya yönelik zehirleme saldırı sürecini de önceden gerekli tedbirlerini alarak de&290;ifre etmi&290; ve belli bir hazırlık temelinde &289;ubat 2007 Geni&290;letilmi&290; Meclis Toplantısında yapılacaklara ili&290;kin gerekli kararları almı&290; ve atılacak adımları planlamı&290; olup yürütmü&290;tür. Eylül&8223;deki 5. Toplantısında ise Êdi Bes e Hamle kararını alarak ve planlamasını yaparak, yeni bir direni&290; ve mücadele ham-lesini ba&290;latmı&290;tır. Bu hamle ideolojik, kültürel, politik, örgütsel, askeri ve diplomasi alanında yürütülen bir hamle olmu&290;tur. Alınan bu hamle kararı süreci önemli bir kazanımla geli&290;tirmi&290;, Önderliğin zehirlenme saldırısını de&290;ifre etmi&290;, askeri alanda önemli eylemlilikler ile serhildanda süreklile&290;en bir tarzın yakalanmasında önemli bir rol oynamı&290;tır. Yine bu toplantıda tasfi-yeciliğin etkilerine, liberalizm, bürokratizm ve dogmatizme kar&290;ı bir mücadele yürütülmesi kararı alınmı&290;tır. Bu konuda çe&290;itli talimat, perspektif ve toplantılar ile parti çizgisinin ya&290;amda, örgütte ve eylemde netle&290;tirilmesi ve hâkim kılınması için belli çalı&290;malar yürütülmü&290;tür. &288;stenilen düzeyde olmasa da, bu konuda genel olarak kadroda ve hareketin bütününde belli bir örgütsel duyarlılık ve toparlanma geli&290;mi&290;tir. Ancak liberalizme kar&290;ı mücadelenin çok fazla derinle&290;tirildiği ve sistemli bir biçimde yeterince yürütüldüğü söylenemez.
Liberalizme kar&290;ı tavrı salt kimi yetersizliklere kar&290;ı tavır alıp almamayla sınırlı tutma gibi dar bir bakı&290; açısı bulunmak-tadır. Oysa Önderliğin liberalizme kar&290;ı tavrı ve değerlendirmesi çok daha kapsamlıdır. Liberalizmi sistemin temel ideolojisi ve gücü olarak ele almaktadır. Öyle ki bu, saflarda kalıp kalmama, ütopyamızda diretip diretmeme ile ili&290;kisi olan önemli, hatta stratejik bir konudur. Önderlik son Savunmasında ``Kapitalist modernitenin asıl gücü ne parasından ne silahından kaynaklan-maktadır; sonuncu ve en güçlüsü olan sosyalist ütopya da dahil, tüm ütopyaları her renge bürünen, en değme sihirbaza ta&290; çıkartan kendi liberalizminde boğması asıl gücünü olu&290;turmaktadır. Tüm insanlık ütopyalarını kendi liberalizminde boğması çözümlenmedikçe, kapitalizmle mücadele &290;urada kalsın, en benim diyen dü&290;ünce ekolü bile en iyisinden bir hizmetkârı olmaktan kendini kurtaramaz´´ PKK 10. KONGRE BELGELERİ 96
demektedir. Bu durum liberalizme kar&290;ı nasıl bir duru&290; içinde olmamız gerektiğini ve mücadele yöntemimizi de belirlemektedir. Ancak özellikle kadronun eğitilip netle&290;tirilmemesi, ya&290;anan kayıplar, istenilen düzeyde halkla&290;mama, sistemi örgütleme-deki ertelemecilikler, kendine görelikler, ideolojik mücadeleyi yürütmedeki yetersizlikler, yazılı ve görsel basının yeterince etkili kullanılamaması, tarz farklılıkları, ortaya çıkan devrimsel geli&290;meyi gerektiği gibi değerlendirmeme, kendini yeterli gör-me vb. yakla&290;ımların esas olarak kaynağını tasfiyecilikten, liberalizmden, bireycilikten, iktidarcılıktan, bürokratizm ve dogma-tizmden aldığı ve bu anlayı&290;larla mücadelenin derinle&290;tirilerek devam edilmesi gerektiği açıktır. Bu kongrenin de temel gün-demlerinden biri bu anlayı&290;larla mücadele olmak durumundadır. Mevcut durumda partile&290;me açısından sorunun özünün ise ideolojik ve zihinsel olduğu, Önderlik görü&290;lerinin benimsenme-si ve içselle&290;mesinde bir yüzeyselliğin ya&290;andığı, esas olarak da partiye doğru katılım sorunu olarak tanımlamak gerektiği or-taya çıkmaktadır. Bu sorunlarla sonuç alıcı bir tarzda mücadele edildiği oranda ilerleme sağlanacağı göz önüne getirildiğinde, bu sorunları çözmek önümüzdeki dönemin temel bir görevi olarak önümüzde durmaktadır. Partimizin Altıncı Toplantısı ise, önümüzdeki sürecin temel perspektiflerini sunan tasfiyeciliğe kar&290;ı mücadele, netle&290;me ve yeniden partile&290;me sürecini ve izleyeceğimiz politik doğrultuyu belirlemi&290; ve bu doğrultu temelinde 6. Kongra Gel Genel Kurulu ba&290;arıyla toplanmı&290;, önemli kararlar alarak pratik sürece giri&290; yapmı&290; bulunmaktadır.
Üzerinde durulması gereken diğer bir konu da cezaevindeki yolda&290;ların durumudur. Partimizin kurulduğu günden bugüne kadar her zaman bir zindan cephesi olmu&290;tur. Zindanlar geçmi&290; tarihimizde bazen mücadeleyi belirleyen, sürükleyen bir ko-numda bulunmu&290;, bazen ikinci, üçüncü derecede mücadelemizde rol oynayan bir saha olmu&290;tur. Ancak her zaman zindanların mücadelemiz içinde bir rolü söz konusudur. Geçmi&290; yıllarda daha çok Kuzey Kürdistan ile sınırlı kalan zindan cephesi, bugün Kürdistan&8223;ın tüm parçalarında ve yurtdı&290;ında önemli sayıda bir tutuklu ve hükümlü yapısına sahiptir. Her devletin kimi özgün yakla&290;ımları olsa da, hepsinin uyguladığı politikaların özünde kadroyu zayıflatma, kararsızla&290;tırma ve tasfiye etme amacına yönelme vardır. Örneğin Kuzey&8223;de daha çok bir rehabilitasyon politikası gündemde iken, Doğu&8223;da idam, Batı Kürdistan&8223;da ajan-la&290;tırma, i&290;kence yöntemiyle iradesizle&290;tirme ve kırma yöntemi geli&290;tirilmektedir. Zindanlardan çıkan birçok arkada&290;ın müca-deleye katılmaması, katılsa da yetersizliklerinde diretmesi ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Kuzey Kürdistan&8223;da geli&290;tirilen F Tipi politikasını bo&290;a PKK 10. KONGRE BELGELERİ 97
çıkarma temelinde bir pratiğin sergilenmesinde yetersiz kalınmı&290;tır. Devletin bireycile&290;tirme, toplumdan ve partiden koparma saldırısına kar&290;ı daha fazla örgütlenme, mücadele etme, eğitim ve ya&290;am konusunda özgürlük ölçülerini geli&290;tirmede istenen düzey yakalanamamı&290;tır. Ancak eylemsel düzeyde belli bir duru&290; gerçekle&290;tirilmi&290;tir. Bir davanın ideoloji ve felsefesinin zindanlardaki direni&290;inin, o davanın aynı zamanda geleceği kazanmasının da garantisi olduğu gerçeğini gözönüne alarak, zindanlardaki kadroların Önderlik tarzını esas alma temelinde, dü&290;mana kar&290;ı direni&290;i geli&290;tirmenin yanı sıra, ya&290;amı örgütleme ba&290;ta olmak üzere, kendisini ideolojik, politik, örgütsel ve felsefi olarak yetkinle&290;tirmesi gerekir. Öncelikle Önderlik, halk ve mücadele gündeminden kopmamaya özel bir dikkat gösterilmelidir. Cezaevleriyle ilgilenen örgütsel mekanizmaların daha fazla rollerini oynaması, buradaki arkada&290;larla parti arasındaki ili&290;kiyi sistemli kılması da önemlidir. Bu süre içerisinde her ikisi de Meclis üyesi olan ve tasfiyeciliğin ba&290;ını çeken Doktor Ali ve Dicle&8223;nin dı&290;ında, Meclis üyesi olan Hıdır unsuru da büyük bir ihtimalle Rusya&8223;da dü&290;ürülmesinin bir sonucu olarak ihanete gitmi&290;tir. Burada Botan&8223;da iki Meclis üyesinin ba&290;ını çektiği tasfiyecilikle, içten içe ihaneti ya&290;ayanlarla bu kadar çatı&290;masız, liberal, mücadelesiz bir biçimde iç içe ya&290;amak, partideki iç mücadele ve netle&290;tirme konusundaki yetersizliği ortaya koyması bakımından önemlidir. Önümüzdeki süreçte kadrolar bakımından bir netle&290;tirilmenin geli&290;tirilmesi gereklidir. Hiç kimsenin parti saflarını muğlakla&290;tırıp kendisini ya&290;atmasına izin vermemek dönemin militan tarzı olmak durumundadır. Bu tarzın bir ya&290;am tarzı haline getirilmesi gerekmektedir. Bu süre boyunca Önderliğimizin hem &288;mralı&8223;da sergilediği direni&290; tavrı, hem fırsat buldukça sunduğu perspektifler süre-ce yöne vermi&290;tir. Ya&290;anan geli&290;meler esas olarak Önderliğin belirlediği doğrultuda seyretmektedir. Yine sürece &290;ehitler öncülük etmi&290;tir. Ortaya konulan bu doğrultuyu yaratıcı bir biçimde pratiğe uygulayacak olan parti yönetimi sürecin belirlen-mesinde tayin edici bir role sahiptir. Ancak parti yönetimi bu rolünü oynamada ciddi yetersizlikler ya&290;amı&290;tır. Bu yetersizliğin ba&290;ında ise, Önderliğin sunmu&290; olduğu perspektif ve ortaya çıkardığı olanakları yeterince değerlendirememe ve yaratıcı bir tarzda pratikle&290;tirememe durumu gelmektedir. Parti yönetiminin bu yönüyle Önderlikle yetersiz yolda&290;lık konumunu a&290;ma yönünde çabası olsa da, bunu a&290;mada yetersiz kalmı&290;tır.
Parti Meclisi gerek dünyada estirilen liberal rüzgâr ve gerekse ya&290;anan tasfiyecilik sürecinde daha belirgin bir biçimde ortaya çıkan parti öncülüğünü a&290;ındırma, belirsizle&290;tirme, hatta reddetme yakla&290;ımlarına kar&290;ı öncülüğün rolünü kavratmada zayıf kalmı&290;tır. Bu zayıflık parti otoritesinin geli&290;tirilmesine de olumsuz yansımı&290;, dolayısıyla öncülükte bir zayıflık PKK 10. KONGRE BELGELERİ 98
ya&290;anmı&290;-tır. Parti öncülüğünün anlamı, önemi ve ağırlığı yeterince kavratılamaması, birçok yanlı&290; anlayı&290; ve eğilimin kendisini ya&290;atmasına zemin sunmu&290;tur. Ancak genel olarak parti yönetimi bu süre içinde belli bir çaba içinde de olmu&290;tur. Genel olarak demokratik konfederal sistemi yönlendirme açısından belli bir düzey yakalanmı&290;tır. Ancak ko&290;ullar elveri&290;li olmasına rağmen, sistem yeterince örgüt-lendirilememi&290;, kadroların eğitilmesi, netle&290;tirilmesi, yeni kadro adaylarının belirlenmesi ve pratiğe çekilmesinde zayıf kalın-mı&290;tır. Parti yönetimi önemli tespit, planlama ve örgütleme çalı&290;ması yürütmekle birlikte, onu pratikte uygulamada ve örgütsel çalı&290;manın olmazsa olmazı olan denetim ilkesini i&290;letmede yetersiz kalmı&290;tır. Bu nedenle de sürükleyicilik ve yetkin öncülük istenen düzeyde yakalanamamı&290;tır. Parti yönetimi kurulu&290;undan itibaren var olan imkânları gerektiği gibi değerlendirmede, partiyi kurumla&290;tırmada, ba&290;ta liberalizm, bürokratizm ve dogmatizmle mücadelede son bir yıl içinde belli bir çabanın sahibi olmakla birlikte, bu konuda belli bir gecikmeyi ya&290;amı&290;tır. Bu da birçok geri öğenin kendisini ya&290;atmasına yol açmı&290;tır. Özellik-le &290;u an ihanet konumunda bulunan bireylere ve yetersizliklere giren Meclis üyelerine kar&290;ı zamanında tutum almada belli bir zayıflığı ya&290;amı&290;tır. Bazı arkada&290;lar ise, partinin ve genel hareketin bütünlüğüne kar&290;ı yeterince sorumluluk duyma yerine, dar sorumluluk anlayı&290;ı içinde kalmı&290;lardır. Hareketi temsil etmede, ölçüleri korumada ve geli&290;tirmede beklenen temsil açığa çıkarılamamı&290;tır. Bugün devrimci mücadelemizin bütün zeminlerinde ya&290;anan örgütsüzlükten, sistem ve disiplin yetersizli-ğinden ve ortaya çıkan kayıplardan da parti yönetimimiz sorumludur. Belirtilen sorunlar ve yetersizlikler Parti Meclisi&8223;nin parti öncülüğünü öncelikle kendisinde oturtmadaki yetersizliğinden kaynaklanmaktadır. Parti öncülüğünü kendisinde yeterli oturtmayan, genel kadro ve çalı&290;malarda da bunu oturtamaz. Önderlik-le yetersiz yolda&290;lık konumundan kendisini kurtaramaz. Bu nedenle de geçmi&290; süreçte birçok parti dı&290;ı anlayı&290; kendisini ko-nu&290;turmu&290; ve pratikte kendine göre uygulamalar ortaya çıkmı&290;tır. Bu anlayı&290;larla mücadelede sonuca gitmeyen, yer yer idare-ci, yer yer liberal, yeterince hesap sormayan pratiğin yol açtığı sonuçlar ise ciddidir.
Açık ki, bu yetersizliklerle açığa çıkan olanakları değerlendirmek, Önderliğin özgürlüğünü ve Kürt sorununun demokratik çözümünü hedefleyen Êdi Bes e Hamlesine yetkince öncülük etmek zordur. Bu nedenle de partinin kendisini önümüzdeki sürecin gereklerine yanıt veren tarzda bir örgütlülüğe kavu&290;turması, kadroların kendini her bakımdan netle&290;tirmesi, örgütün yeni kadro adayları ve katılımlarla güçlendirilmesi bir zorunluluktur. Bu sorunların köklü bir çözümlemeye kavu&290;turulması ve gerekli tedbirlerin alınması PKK 10. KONGRE BELGELERİ 99
gerekmektedir. Bunun için her zamankinden daha fazla, kapitalist sistemin her türlü ideolojik akımlarına, liberalizme, milliyetçiliğe, dinciliğe, cinsiyetçiliğe ve bilimciliğe kar&290;ı kadronun duyarlı kılınması, her türlü tasfiyecliğe kar&290;ı politik ve örgütsel reflekslerin geli&290;tirilmesi gerekmektedir. Önümüzdeki Süreç Daha Fazla Partile&290;ilerek Kazanılacaktır Dünya genelinde kapitalist modernitenin ya&290;adığı kriz ve kendini yenilemedeki zorlanmaları, kapitalist moderniteye mu-halif olan ulus-devlet zihniyetini a&290;an ciddi bir alternatifin olmaması, devrimci çözümlere imkân yaratmaktadır. Her &290;ey ancak bu imkânların doğru değerlendirilmesine bağlıdır. Ortadoğu&8223;da bu gerçeklik çok daha çarpıcı ya&290;anmaktadır. Bugün ABD&8223;nin zorlanmaları kar&290;ısında, bölge statüculuğunun bir toplumsal projesi yoktur. Sorun bir egemenlik sava&290;ında düğümlenmektedir. Kürdistan&8223;ı egemenliği altında bulunduran Türkiye&8223;de ciddi bir siyasal kriz ve ekonomik bunalım devam etmektedir. Tüm a&290;ılma ve tansiyonu dü&290;ürme çabalarına kar&290;ı Hareketimizi bastırma dı&290;ında herhangi bir konuda bir uzla&290;maya ula&290;mı&290; değil-dirler. &288;ran tam bir ku&290;atma ve abluka altında bulunmaktadır. Suriye rejimi de benzer bir konumu ya&290;amaktadır. Eğer bu sistemler a&290;ılamıyorsa, alternatiflerinin gerektiği kadar hazır olmamalarındandır. Çeli&290;kilerin çarpıtılarak ulus-devlet yöne-timleriyle küresel sermaye güçleri arasındaki bir çeli&290;kiye dönü&290;türülmesi tüm toplumsal, ulusal, kadın, ekoloji vb. temel so-runları boğuntuya getirmi&290; bulunmaktadır. Ancak ortadan kaldırmı&290; değildir. Önderliğimizin en zor ko&290;ullar altında da olsa sunduğu çok derin felsefi, tarihsel, toplumsal, siyasi ve ideolojik perspek-tifleri, sistemle mücadelede ve kendi demokratik konfederal sistemimizi kurmada güçlü bir zemin olduğu kadar, moral değer-lerimizi de yükseltmektedir. Tüm eksiklikler ve yetersizliklere rağmen, üç yılı a&290;kın süreçte yürütülen mücadeleyle küçüm-senmeyecek önemli kazanımlar yaratılmı&290;tır.
Partimiz kendisini yeterince kurumla&290;tırmamı&290; ve örgütlememi&290; olsa da, kurulu&290;unun kendisi bile önemli bir etki yarat-mı&290;tır. Konfederal sistemin örgütlenmesinde belli bir mesafe alınmı&290;tır. Halk savunma güçlerinde, dü&290;manın tüm tekniğine kar&290;ı güçlü bir direni&290; kadar, darbe de vurulabileceği kanıtlanmı&290;tır. 1 Haziran Atılım kararı ve PKK&8223;nin yeniden in&290;a süreci, Önderliğin üçüncü doğu&290; süreci olarak tanımladığı yeni bir dönemin ba&290;latılması, çok yönlü bir Önderlik müdahalesidir. Üçüncü doğu&290; süreci, uluslararası komplonun Önderliğimizi ve partimizi anlamca bitirme, etkisizle&290;tirme ve tasfiye etme politikasına kar&290;ı PKK 10. KONGRE BELGELERİ 100


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.