SEYYAHLAR ve SIR KATİPLERİ
SEYYAHLAR ve SIR KATİPLERİ
Roma Vatikan`dan gelen özel bir ulak Saraya bir mektup getirir. Mektup İstanbul`u fethedip adının önüne Fatih yazdıran Fatih Sultan Mehmet Hana dır.
Mektup ismi lazım olmayan bir sipahidendir. Yolda yakalanma riskine karşı sadece padişahın okuyabildiği bir kripto ile yazılmıştır ve şöyle demektedir.
`` Hünkarım saçım sakalım ağardı artık müsaadenizle döneyim, son nefesi memlekette vereyim. Kardinal Marcus.`` İmanın içinde de bir İman vardır, diyenler has söylemiş, doğru söylemiş. İşte tezahürü.
Evet ; Vatiakan`a tımarlı sipahi giden fedai, papaz efendi kılığıyla girdiği vazifesine de Kardinalliğe kadar yükselir yıl 1461. İstanbulun cevabını mı merak ettiniz; Zinhar, işimiz daha yeni başlıyor. Atımı Sen Piyer Kilisesinin mihrabında yemleyeceğim, bekle ki geleceğim...
Böyle çalışan bir fedailer topluluğu önünde hangi batı devleti durabilirdi.
Berlin de Türk şehitliği diye bilinen ve bu gün muhteşem bir kubbeli minareli cami ile şereflenen kabristanlık. Bizim Almanyanın o bölgesinde hiç harbimiz olmadı ki, şehitliğimiz olsun. Kanuni`nin Berlin`e Martin Luther`e gönderdiğimiz özel görevli, gizli vazifeli muhafız bölüğünün kabristanlığı olmasın?? Bir kaç doktora tezi konusudur, bu mesele.
İşin birde İngiltere cephesi var;
Abdullah Quilliam Hiristiyandı, Müslüman oldu 1889 da. Liverpool İslam Enstitüsünü kurdu, İngiltere`de ilk camiyi yapan ilk İslam kolejini kuran ve haftalık Hilal gazetesi ile Müslümanların manevi dünyasını besleyen Abdullah Quilliam o da repliğini rolünü çalışıyordu. Elbette bağlı olduğu bir yerler vardı. Bir tane değildiler İskoçya`da da, İrlanda`da da vardılar.
İrlanda`da ki açlık, Londra`da ki kraliçenin İrlandalılara ikinci sınıf muamele yapması, yardım etmemesi yeni bir tavır değil 17. Yüzyıldan beridir, İngiliz ne İskoçları, ne İrlandalıları, ne de Keltleri kendinden saymamıştır.
İstanbul İrlanda`da ki patates krizini nereden bilecek, gemilerle yiyecek gönderecek.
Piri Reisten beri denizlerde İngilizlerin üstünlük kurma mücadelesi kaynağından takip edilmiş, İngiltere`nin tüm limanlarında göz ve kulak olan özel ulaklarımızdan biriside Giritli Bünyamin hikayesidir. Denizcidir iyi lisan bilir, ticareti ve deniz adamlığında uzmandır. O da İrlanda`da görevlidir. İrlandalıların Amerika`ya göçü başlayınca Divan bu işe kayıtsız kalmaz ve Bünyamin`e emir gelir o da Amerika`ya göç eder artık adı Benjamin dir. ABD`de evlenir ve altı çocukları olur.
Çocuklarından en şöhretlisi tam bir Türk`tür. Cevval atak,ölüm korkusu olmayan Alperen çok iyi bir eğitim alır ve ABD Mason Locasının üstadı azamlığına kadar yükselir. Alperen`in adı Albert Pike`dir. Girit`in Peyke köyünden Bünyamin`in oğlu Albert Pike; Dünyayı şekillendiren metinlerden birisini belki de en önemlisini yazan adamdır. Girit muhaciri Bünyaminin oğlu Alperen; I.Dünya savaşının ve bitmemesi sebebiyle II.sinin ve sonrasında soğuk savaş ile günümüzde devam eden Asimetrik savaşı ve Terörizmin hasmını diz çöktürmek için kullanıldığı bir kuralsız dönemi 1871 yılında İtalyan devrimci Manzini`ye yazdığı mektupla yöneten Albert Pike.
Arşivlerimizi ve tarihimizi okuyamadığımız için gurbette unuttuklarımızdan yalnızca bir kaçı. Balkanda, Rumeli`de Trablus , Şam`da Sina`da , El Cezire`de , Yemen`de , Mısır`da, Hicazda vazifeli bıraktığımız yüzlerce kişi ve aile var.
İzi kaybolmuşları, bulmak bizim vazifemiz. Cumhuriyet Bürokrasisi geçmişe dair hangi vazifesini yaptı ki bunları yapsın.
Gelelim Albert Pike`nin Türkiye`de ki akrabalarına.
Onlar kendi işlerinde halim, selim insanlar, en şöhretlileri uluslararası bir reklam ajansı sahibi ünlü bir iletişimci ; Annesi ile Giritli Bünyamin aynı ocaktan akrabalar. Hala, Dayı torunları kadere bak biri İslam biri İsevi; neslimizi koru, kolla yarabbi&8230;
|