Terörün kaynağı ABD ve Avrupa’dır
Terörün kaynağı ABD ve Avrupa’dır 23 Kasım 2022
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Başkan Sayın Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” açıklaması karşılığını buldu, buluyor.
İç ve dış şer siyasi yapıların zırvalarına rağmen Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde bulunan ve teröristler tarafından üs olarak kullanılan bölgelere “Pençe-Kılıç Hava Harekatı” Başkan Erdoğan, liderliğindeki Türkiye yönetiminin bölücü ihanete karşı kararlılığının bir ifadesidir.
Şimdi “Hesap sorma vakti” geldi diyerek, İstanbul’daki o hain saldırıdan bir hafta sonra havalanan Türk jetleri terör yuvalarını tam isabet vuruşlarla yerle bir etti ve etmeye de devam ediyor.
Hedef; PKK/KCK/YPG ve diğer terörist unsurları etkisiz hale getirerek; Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinden halkımıza ve güvenlik güçlerimize yönelik terör saldırılarını bertaraf etmek ve hudut güvenliğini sağlamaktır.
Kısacası, bu operasyon terörü kaynağında yok etmek maksadıyla; Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması’nın 51’inci maddesinden doğan meşru müdafaa haklarımız doğrultusunda, gerçekleştirildiği halde ABD ve Avrupa basınında “Türkiye Kürtleri hedef aldı” şeklinde haber ve yorumlar, dolaylı olarak terör ve terör örgütlerini meşrulaştırma adına bir destektir.
Independent gazetesi, Türkiye’nin hava harekatında “31 sivil öldü” şeklindeki asılsız habere yer vermiş olması ayrıca İngiliz Financial Times Gazetesi “Kürt militanlar”, Amerikan Wall Street Journal gazetesi ve Guardian gazetesi ise “Kürt savaşçılar” olarak teröristleri isimlendirmesi küstahça bir yaklaşım ve Türkiye düşmanlığıdır.
Ne hazindir ki; Türkiye terör yuvalarına vurdukça ses sürekli NATO içindeki sözde müttefiklerimizden yani Batı’dan ve içimizdeki işbirlikçilerinden çıkıyor.
ABD ve AB üyesi bazı Batılı ülkelerin bu pervasız açıklamaları bize İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun ABD’yi suçlayan ve taziyelerini reddetmesinde ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
•
Terör ABD ve Avrupa ülkeleri için söz konusu olduğunda en acımasız tedbirleri almakta geri kalmadıkları bir gerçektir.
Nitekim, sadece kendi ülkelerinde değil, aynı zamanda terörün beslendiği veya destek aldığı ülkelerde operasyonlar düzenleyerek sert yaptırımlar, müeyyideler hayata geçirildi, geçirilmeye devam ediyor.
Ancak, ABD ve Avrupa’nın terörle mücadele için aldığı tedbir kararları, izlediği yol ve yöntemler meşru kabul edilirken, terörle mücadele konusunda bizde benzer tedbirlere başvurulmasını ABD ve AB üyesi ülkeler tarafından insan hakları ve özgürlüklerin ihlali olarak gösterilmeye çalışılıyor olması ikiyüzlülüktür.
Halkın güvenliğini sağlamak için hükümetin başvurduğu bazı tedbirler üzerinden Türkiye’nin terörle mücadelesini farklı tanıma, eleştirme ve suçlamalarda bulunmak hukuki değil siyasi ve ideolojiktir.
Bu karşı tavır aynı zamanda teröre dolaylı yoldan destek anlamına gelmektedir.
Bu ne ilktir ne de son olacaktır.
Çünkü, ABD ve Avrupa’nın bu çifte standart politik karşı tavrının sebebi, tarihin derinliklerinden gelen Batılıların Türkiye ve Türklere bakış açısının bir sonucudur ve Batılıların iflah olmaz bir hastalığıdır.
Terör örgütlerini koruyan besleyen ve kendi çıkarları yönünde kullanan ülkelerin başında ABD gelmektedir. AB üyesi ülkeler de ABD’nin yolunda terör örgütlerini himaye etmektedirler.
Binlerce PKK, YPG ve DHKP-C ile FETÖ teröristleri ABD ve Avrupa’da himaye edildikleri artık sır değil.
Ancak kim ne derse desin, biz insan hak ve özgürlüklerin korunması şartıyla ülke ve milletimizin güvenliği için beynelmilel hukukun verdiği tüm imkanlardan sonuna kadar yararlanarak meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta kararlı olduğumuz, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde bulunan ve teröristler tarafından üs olarak kullanılan bölgelere gerçekleştirilen operasyonlarla bir kere daha gösterilmiş oldu.
Bu operasyonları terör var oldukça ve himaye edildikçe devam edeceği bilinmelidir.
|