Türkiye suçlandı, PKK propagandası yapıldı
Türkiye suçlandı, PKK propagandası yapıldı
CHP, ``Suriye`de Barışa Açılan Kapı´´ teması ile Uluslararası Suriye Konferansı düzenlemesi olumlu bir gelişmeydi. Çünkü ülke, bölge ve küresel konular hakkında faklı kesimlerin farklı görüşleri ile gerçekleşen tartışmalar hiç şüphesiz ufuk açıcıdır. Ancak, davet edilen bazı kişilerin pervasız ifadelerine müdahale edilmemesi ise konferansı tartışılır hale getirmiştir. Şöyle ki: Konferansa davet edilen ABD Kongresinin bir kurumu olan &8216;Barış Enstitüsü` nün Suriye özel temsilcisi Amy Austin Holmes, Türkiye`nin terör örgütü olarak tanıdığı YPG`nin, çatısını oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri(DSG)`ni &8216;barış gücü` olarak niteledi. Yani, PKK`yı faklı isimler altında &8216;barış gücü` olarak takdim etmiş oldu. Küstahça bu yaklaşımı yetmezmiş gibi, bayan A. Austin Holmes, konuşmasının devamında ``Türkiye PKK ile barış masasına oturmalı ve ABD buna arabulucu olmalı´´ derken aslında ``ABD yönetimi Türkiye`yi masaya oturtmak için baskı kurmalı´´ demek istiyor. Bölgede PKK/YPG`li teröristlerle yakın ilişkiler içinde olan &8216;Barış Enstitüsü` özel temsilcisi kılıflı CIA ajanı Amy Austin Holmes, CHP`nin ağababalarının gözlerine baka baka Türkiye aleyhinde cümleler kurarak PYD-YPG ve SDG isimleri altında PKK terör örgütüne övgüler dizdi. CHP adına konferansı organize edenler veya oturumu yönetenler ile konuşmacı katılımcılar, ona, küstah ve onun gibi Türkiye`ye kin kusan seviyesizlere hak ettikleri cevap maalesef orada verilmedi. KÜSTAHLIĞA MÜSAMAHA GÖSTERİLDİ Elbette faklı görüşler dinlenmeli. Ancak, ülkemizin egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü ima yoluyla da olsa tartışılır hale getirilmek istenmesini kabullenmemiz asla beklenmemeli. Türkiye`yi tehdit eden bölücü örgütlere övgüler sıralayan ve onurumuzu renciden eden küstah önerilere ise asla tahammülümüz olamaz. Bu ``Ben bu ülkenin vatandaşıyım, ülkemi ve milletimi seviyorum ve bu milleti millet yapan değerlere saygılıyım´´ diyen herkes için bu böyledir ve de böyle olmalıdır. Önemle ifade etmek isterim ki, &8216;Barış Enstitüsü` özel temsilcisi maskesi altındaki o CIA ajanı Holmes, eğer bilerek konferansa davet edilmiş ise bu bir ihanettir. Bilmeden davet edilmiş ise bu büyük bir gaf ve skandaldır. Diğer yüz kızartıcı gelişme ise şuydu. Holmes, ülkemiz ve hükümetimizi hedef alarakaleyhte iddialar ileri sürüp suçlarken,konferansın en ön saflarında oturan CHP`nin kodamanlarının beklenen tepkiyi ortaya koyamamış olmalarıydı. Yani davet edilmesi yanlış olduğu kadar, konuşmasında sarf ettiği Türkiye karşıtı sözlerinin karşılıksız bırakılması aynı derecede yanlış ve konferansın sahibi olan CHP adına ise utanç vericidir. Beni rahatsız eden, konferansın yapılması değil, egemenlik ve bağımsızlığımızın tartışılır hale getirilmesi ve konferansta PKK terör örgütünün farklı isimler altında propagandasının yapılmış olmasına sessiz kalınmasıdır. CHP bu ihanete fırsat vermemeliydi. CHP`DE SURİYE ÇATLAĞI Açılış konuşmasında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye hükümetini Suriye`deki yangını büyütmekle suçladığı konuşmasında Şam diktatörü Beşar Esad`ın kendi halkına karşı askeri güç ve kimyasal silah kullandığına yönelik BM raporlarından hiç söz etmemesi, aksine diktatör Beşar Esad ile işbirliğini önermesi gerçekten üzücü olduğu kadar siyasi pervasızlık, seviyesizlik ve de bir çapsızlıktır. Ancak, CHP`de herkesin Kılıçdaroğlu gibi düşünmediğini altını çizerek belirtmek isterim. CHP`nin eski Genel Başkanlarından ve eski Dışişleri Bakanı Sn. Hikmet Çetin, Kılıçdaroğlu gibi düşünmeyenlerden sadece biri. Konuşmasında Sn. Çetin, ``Esad diktatör müdür? Evet öyledir. Esad gitmeli midir? Gitmelidir. Fakat bunu Suriye halkı yapmalıdır başka bir ülke değil´´ diyerek Kılıçdaroğlu`nu ikaz etmiş oldu. KONUŞMASINI BEŞAR ESAD MI HAZIRLADI? Kılıçdaroğlu, konuşmasında Suriye`de patlak veren iç savaşta AKP hükümetinin yanlış politikalar izlediğine, bunun sonucunda da hem Suriye`nin, hem de Türkiye`nin ağır bedeller ödediğini iddia etti. Kılıçdaroğlu`nu dinlerken, ``Konuşmasını Beşar Esad mı hazırladı?´´ demekten kendimi alamadım. Kılıçdaroğlu, 11000 km`den gelen ABD`nin bize karşı teröre verdiği destek ve Suriye üzerinden bölgeye yönelik devam eden entrikalarından hiç söz etmeden Türk hükümetini hedef alması ayrı bir skandaldır. Konferansta yapılan konuşmalarda, ABD`nin yanında İran ve Rusya`nın Suriye`deki varlığı ve insanlık suçu işleyen saldırılarından hiç söz edilmemiş olması hem üzücü hem de düşündürücüdür. Konferansta, Türkiye`nin Suriye sahasındaki askeri varlığının kontrollü biçimde azaltılması yerine sürekli artırılmaya çalışıldığını bunun da güvenlik tehdidi yarattığının iddia edilmesi dikkat çekiciydi. CHP, bu konferansıyla ABD öncülüğündeki güç odaklarının işbirlikçisi olduğunu doğrulamış oldu. Konferanstaki tebliğ ve önerilerin özetinde ve konuşmaların satır aralarında ``Sizinle daha ileri düzeyde işbirliğine CHP olarak hazırız, yeter ki bizi iktidara taşıyacak desteği verin´´ anlamına gelen imalı mesajlar vardı. Sanki CHP bu konferansı, birilerine veya bir yerlere mesaj vermek için düzenlemiş oldu.
|