Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10388
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (643) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Güvenlik konuları
Milli Güvenlik (623)


Milli Güvenlik - Milli Güvenlik konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 14.12.2014 20:41:45

TÜRKİYE`Yİ PARÇALAMA SENARYOSU

Mustafa Mete İSLAMOĞLU
YAZIYOR


TÜRKİYE`Yİ
PARÇALAMA SENARYOSU



Dünyanın jandarmalığına soyunan Amerika, Wilson Prensipleri ile dünya siyasetine yeniden girdiğinde Mondros Mütarekesi`nden sonra Türkiye işgal edilmeye ve müttefiklerin nüfuz bölgelerinde tam hâkimiyet sağlanılmaya çalışıldı.
Savaş sonrasında kurulacak yeni dünyada imtiyaz ve mefaat bölgeleri elde etmeye çalışan İngiltere, Fransa ve ABD hem bir takım grupları etkilemişler hem de o guruplar tarafından etkilendi. Bunların başında; İngiltere`nin kendi doğu güvenliğini sağlamak maksadıyla Rusya, Türkiye ve İran arasında tampon bölgelerin yaratılması düşüncesi gelir.
İngiltere bu maksatla Amerika`nın mandaterliğinde bir Ermenistan ve kendi güdümünde bir Kürdistanı gerçekleştirmeye bütün gücüyle uğraşıyor . Bu ifadeleri sakın unutmayın. İşte sinsi düşmanlığın ta kendisi böyle gelişmektedir.
SORUYORUM?
KOSKOCA BİR ÜLKE BİR İT`ÎN AĞZINA BAKAR MI?

Fransa ise İngiltere`den geri kalmak istemiyordu. Fransızlar, İngilizler`in daha fazla bölgeleri ele geçirerek kendilerini etkisiz hale getirebilecekleri düşüncesiyle emperyalizm mücadelesinde önemli bir yer kapmak istedi ve öylede oldu. Dünya dengesinde Almanya`ya karşı kendi güvenliğini hedef alıyor, İngiltere`ye karşı ise ekonomik mücadeleler veriyordu. Bu yüzden İngiltere ile sürtüşmeler olmasına rağmen imtiyaz ve menfaat bölgelerinin elde edilmesinde ortak hareket ettiler. Amerika ise Wilson Prensipleri ile dünya siyasetine yeniden girmişti. Savaş sonrası kurulacak dünyada önemli bir pazar kapmak isteyen ABD bunu da Ermenistan mandaterliği ile sağlamaya çalışıyordu. Böylece "Açık Kapı" siyasetini savunan Amerika, ekonomik ve ticari olarak Orta Doğu`ya açılma imkânını bulabilecekti. Bu da Ermenistan`ın atlama taşı olarak kullanılmasıyla mümkün görülüyordu. Yunanistan, İtalya, Ermeniler ve Kürt grupları da kendi menfaatlerine uygun gelecek her türlü çözüm için büyük bir faaliyet içindeydiler. İşte Paris Barış Konferansı boyunca bu istek ve düşünceler etkili oldu. Uzun müzakereler ve mücadeleler sonucu tespit edilen ilkeler Sevr`de şekillendi. Ancak Türk Millî Mücadelesi bütün bu plânları, projeleri, prensipleri, oyunları, açık ve gizli anlaşmaları yırtıp attı. Bütün mücadelelerine rağmen yıllar boyu Türkiye`yi parçalayıp bölmek ve etkisiz hale getirmek isteyen emperyalist güçlerin hesap edemedikleri bir olgu vardı. O da insanlığın 100 yılda bir yetiştirdiği dehanın Türklere nasip olan Mustafa Kemal`in tarih sahnesine çıkmasıydı.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının önderliğinde Türk milletinin canı pahasına verdiği bağımsızlık savaşının sonucunda yeni bir Türk devletinin kurulmasına engel olamadılar. Şimdi de var güçleriyle bu devleti yıkmaya çalışıyorlar. Yazı dizimizin bu ilk bölümünü burada noktalarken başta da belirttiğimiz gibi şimdi yabancı bir diplomat, Romanya`nın İstanbul elçiliğini de yapmış olan Trandafir G. Djuvara tarafından 1914 yılında yazılmış olan kitapta belirtilen Türkiye`nin paylaşılması hakkında üretilen yüz proje yıllarca tüm gerçekleriyle saptırıldı ve dünya milletlerini uyandırmadan, Türk milletini ve vatanını parçalara ayırdılar.

Türkiye Cumhuriyeti`nin kurucusu Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluş savaşı mücadelesi verirken tam tabiriyle yedi düvelle boğuşuyordu. Mustafa Kemal Paşa vatanı kurtarmak için bir yandan düşmanla cephede mücadele ederken içeride de hainler -iç düşmanlar- boş durmuyor her türlü engellemeyi yapıyorlardı.
Bu iç düşmanlar arasında Türklük aleyhinde faaliyetlerde bulunan, yabancılar tarafından kurdurulan ve maddi manevi desteklenen dernek ve cemiyetler de bulunuyordu...
Bu konuda "Şu Çılgın Türkler" ve "Diriliş Çanakkale 1915" kitaplarının yazarı rahmetli Turgut Özakman şöyle diyordu: "Kısacası Ankara yönetimi, birden çok devlet, millet ve toplulukla savaşıp çekişmiş, çatışmıştır; barış görüşmelerinde de yine birçok devletle mücadele etmek zorunda kalacaktır. Onun için `yedi düvelle savaş`bir efsane değildir ve Türkiye bu şaşırtıcı mücadeleden galip çıktı."
Dünya; hem aptal aptal, hemde şaşkınlıklar dolu sukutu hayalle Türkiyenin zaferini seyretti.
OLMAZ ASLA BU OLAMAZ DİYORLARDI... Ve OLDU...
Bu yazı için araştırdığımız muhtelif kaynaklar ve Mahmut Yılbaş`ın Müdafaa-i Hukuk dergisinde yayınlanan makalesinden faydalandık. Osmanlı Devleti`nin içine düştüğü zor durumdan faydalanarak Türk topraklarının bir kısmını ele geçirmek isteyen ve bu amaçlarına ulaşabilmek için devlet içerisinde iç karışıklıklar ve isyanlar çıkaran azınlıklar tarafından kurulan cemiyetler ile milli varlığa düşman cemiyetleri toplumun içiıne sinmiş aldatmanın daniskasını yapıyor ve yaptırıyorlardı.
Büyük Türk ulusunun Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Anadolu`da başlattığı Milli Mücadele hareketini ve Müdafaa-i Hukuk davasına karşı düşmanla işbirliği yapanların yönettikleri bir takım ihanet kuruluşları da alçakça bu vatana ihanetlere maşalık yaptılar. Milli Mücadele`ye düşman kuruluşların başlangıçta gizli kalmış, ortaya çıkmamış asıl kurucuları ve perde arkası yöneticileri, yerli vatan hainleri ile yabancı düşmanlardır. Bu kuruluşların göstermelik yöneticileri muhtelif kaynaklar kandırılmış, üyeleri ise vatan hainlerine alet olan umutsuzlar, korkaklar ve düşmandan yardım uman zavallı soyu bozukların sülbünden sıçrayan piçleri ise dededen toruna miras kalan vatana hainlik şizofreniliği içinde günümüzde aramızda yaşayan ve yapanların ta kendileridir.
Milli Mücadele`ye düşman bu çeşit kuruluşların en başta gelenlerinden biri, genellikle (İngiliz Muhipleri Cemiyetleri), bazı yazarlarca da (İngiliz Dostları Derneği) (Türk İngiliz Dostluk Derneği) şeklinde anılırsa da tam ve doğru adı ile (Türkiye`de İngiliz Muhipleri Cemiyeti=Association of the Frends of England in Turkey)`dir.
20 Mayıs 1919 Salı günü beyannamesini Dahiye Nezareti`ne vererek kurulan bu cemiyet aslında Türklere karşı körü körüne ve şahsi bir düşmanlık politikası gütmüş bulunan eski İngiliz Başbakanlarından William Ewart Gladstone (1809-1898)`un tesirinde kalmış olan David Llyod George (1863-1945)`un Türkiye üzerindeki planlarını gerçekleştirmek için kurulmuş, açık faaliyetleri kadar fesatlıkları da bulunan bir casusluk teşkilatıdır.
Günümüzün okumuş zır cahilleri bunları bilmez ve içlerindeki batı uşaklığı sevdasıyla dikkat etmezler. Öğrenmiş olsalar bile kirletilmiş ruh yapılarından umursamazlar. Ne yazıkki gerçekler aynen böyledir.
TARİHİMİZİ SAKLAYAN SOYSUZLAR, YALANLARLA DOLDURDUKLARINI TARİH DİYE YUTTURDULAR.
Satılmış zihniyetin kiralık uşakları dün vardı bu gün de var ve yarında olacak ve asla hiç bitmeyecek. Dünyanın gözü bizim vatanımızda oldukça, bu ülkenin içinden dışarıya soysuzluğun maşalığını yapanlar aramızda barındıkça, Allah korkusu, vatan sevdası gün be gün gönüllerden her türlü araçla silindikçe, yitirilen haysiyetlerin adına batı politikası denildikçe bizi batıracaklar.
Türkiye tarihi bir tehdit ile karşı karşıya... Herkes bu tehlikeye karşı uyanık olmalı ve ayrılıkları bir kenara bırakarak, milli birlik şuurunu canlandırmalı ve manevi bir set oluşturmalıyız.
Ortadoğu`da bağımsız komünist bir devlet kurmak için uygulanan bazı aşamalar:
-PKK terörist listesinden çıkarılacak
-PKK batı kamuoyunda sempatik hale getirilecek.
-PKK ağır silahlarla donatılacak
-PKK Türkiye`ye saldıracak
Derin Avrupa ve Amerika devletleri, Ortadoğu`nun merkezinde kendi kontrollerinde bir Kürdistan kurmayı hedefliyorlar. Millet olarak buna izin vermeyeceğiz Allah`ın izniyle.
Bizim için vatan namustur, şereftir. 80 milyonu şehit etmeden bu vatanı bölemezler.
1. Güneydoğu`da özerklik kurulacak.
Bu arada bir yandan, ABD ve Avrupa PKK`yı terörist listesinden çıkarıp, devletleşmesine zemin hazırlayacak. Bunun için yoğun bir propaganda çalışması başlatılacak.
2. Güneydoğu`da oluşturulan özerk yapı, Suriye ve Irak`taki Kürt kardeşlerimizi de içine alacak şekilde Komünist Kızıl Kürdistan devletine dönüşecek. Bu devlet, Stalinist komünist proletarya diktatörlüğü modelinde, acımasız ve despot olacak.
3. Ortadoğu`nun Kuzey Koresi olacak bu kızıl devletin ilk yapacağı iş, güçlü bir silahlı kuvvet oluşturmak olacak.
4. Bağımsız Komünist Kürdistan`ın ordusu, Rusya, Çin, Amerika, İngiltere, Almanya devletlerinin silahları ile donatılacak. Ağır silahlara sahip işgalci saldırgan bir ordu oluşturulacak.
5. Kuzey Kore ve Çin başta olmak üzere tüm komünist ülkeler de bu devlete destek verecek.
6. Ağır silahlarla donanmış, gücü kat kat artmış kızıl Kürdistan`ın ilk hedefi Türkiye olacak. Şehirlerimiz ağır bombardıman altında kalacak. Saldırılar hızla ilerleyecek, adım adım Türkiye`yi yutacak.
7. Türkiye topraklarında Kızıl Kürdistan`ın askeri havalimanları inşa edilecek. Komünist Kürdistan`ın askeri üsleri kurulacak.
9. Böylece derin Avrupa ve Amerika, Ortadoğu`nun tam merkezinde, tamamen kendi kontrollerinde bir alan elde etmiş olacak. Komünist Kürdistan`ın havalimanları, üsleri Müslüman Ortadoğu`yu toptan yok edecek bir savaşta ana harekat noktası olacak.
10. Diğer çevre ülkeleri de komünist yapmak amacıyla hem ideolojik propaganda hem askeri faaliyetler başlayacak. Ortadoğu`yu adım adım işgal edecek bir Stalinist dikta rejimi faaliyet gösterecek.
TÜRKİYE TARİHİ BİR TEHDİTLE BURUN BURUNA GELDİ
Tüm milletimiz bu tehliken.ırin şuurunda olmak zorundad
Tüm siyasi partiler, tüm sivil toplum örgütleri, tüm kurumlar ortak hareket etmeli, milli seferberlik ruhuyla bu tehlikeye karşı manevi bir set oluşturulmalı.
Güneydoğu`ya öncelik verilmek üzere, Devletimiz bir an önce anti Darwinist anti komünist anti materyalist bilgilendirme bir an önce başlamalıdır.
Gençlerimiz komünist bölücü şiddet yanlısı tüm yapılara karşı bilinçlendirilmeli. Bizim gençliğimizi bu oyunlarla harcadılar. ``SAĞ-SOL´´ nifaklarıyla birbirimi öldürdük, bizi bize düşman ettiler. Ve bizi bize düşman eden alçaklar kolkola girip bizim yok oluşumuzu kah tokuşturarak kutladı.
``YİNE AYNI OYUNLAR - YİNE AYNI SENARYOLAR´´
Atalet gösterilmemeli. Milli birlik şuuru güçlenmedikçe hep onlar kazanacak.
Dünya derin devletinin soysuzları, şunu iyi bilmelir ki: Türk milleti için vatan bayrak devlet din namus demektir. Türk milleti yaşamak için değil, Allah rızası için, namus için, şeref için yaşar. Türkiye`yi bölmeye yeltenen 80 milyon Türk milletini şehit etmeye karar vermiş demektir. Zira, 80 milyon şehit olmadan bu vatandan verilecek tek bir çakıl taşımız dahi yoktur. Bu bizim vatan sevdamızın ifadesi fakat, kahpeliğe güç ancak Milli şuurla mümkündür.
Dostumuzu ve düşmanlarımızı bilemez olduk. Yarınımızdan emin değiliz. Her şey toz pembe gösterilmektedir.
``TÜRKİYE HEPİMİZİN VATANI UYAN ARTIK TÜRKİYE´´
Türk milletinin ``VATAN, İSLAM ve HÜRRİYET´´ mücadelesinde sessizliğini bozmak zamanı geçmek üzere tüm insanlarımızı düşünmeye davet ediyorum.
Layık olanlara...
Selam ve dualarımla. 14-12-2014



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.