Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10189
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Güvenlik konuları
Milli Güvenlik (623)


Milli Güvenlik - Milli Güvenlik konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 28.07.2015 09:32:06

YUNANİSTAN-A YARDIM ETMEK HAİNLİKTİR



Mustafa Mete İSLÂMOĞLU
YUNANİSTAN-A
YARDIM ETMEK HAİNLİKTİR
Batı`nın görmezden geldiği Müslüman katliamı. 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarının yaygın kabul gördüğü Batı ülkeleri, aynı dönemde katledilen milyonlarca Müslümanın acısını görmezden geliyor. Yunanistanın Müslüman katliamını unutanların bu ülkeye yardım etmesi hainlik değilde nedir?
Ermenilerin 1915 olaylarına ilişkin iddialarını birçok vesileyle gündeme getiren Batı ülkeleri, Osmanlı Devleti`nin son döneminde Balkanlar ve Kafkasya başta olmak üzere geniş bir coğrafyadan Anadolu`ya dönmek zorunda bırakılan ve katledilen milyonlarca Müslümanın acısını çifte standartlı bir yaklaşımla görmezden geliyor. Ankaradaki siyasetin irileri bu yazıyı çok iyi okusun. Kürsülere çıkıp dırdır yapanlara çirkin ifadem yok .(!)
ABD`nin Louisville Üniversitesi`nde çalışmalarını sürdüren tarihçi ve nüfus bilimci Justin McCarthy, 1995`te yayınlanan "Ölüm ve Sürgün: Osmanlı Müslümanlarına Karşı Yürütülen Ulus Olarak Temizleme İşlemi" adlı kitabı, 1821-1922 yıllarında Balkanlar, Kafkasya, Kırım ve Anadolu`da yaşanan Müslüman halkların uğradığı katliamlara ve sürgüne ışık tutmaktadır. Herhalde bunu kimse okumadı. Okuyanlar Yunan alçağının Müslümanlara neler yaptıklarını daha iyi görecektir.
McCarthy, kitapta 1800`lerin başında Osmanlı Devleti sınırları içinde kalan Anadolu, Kırım ve art bölgeleri, Kafkasya`nın büyük bölümü, Arnavutluk ve Bosna`dan Karadeniz`e uzanan çizgide Güneydoğu Avrupa`nın tümünü kapsayan bir coğrafyada Müslümanların, bazı bölgelerde çoğunluk bazı bölgelerde azınlık olarak yaşadığını anlatmaktadır.
5 milyondan fazla Müslüman katledildi
Osmanlı Devleti`nin zayıflayarak dağılma sürecine girmesiyle bu bölgelerde Müslüman nüfusun topraklarından çıkarıldığını ya da katledildiğini kaleme alan McCarthy, 1821-1922 yıllarında 5 milyondan fazla Müslümanın öldürüldüğünü, sürgün edilen ya da göç etmek zorunda kalan Müslümanların bir kısmının, yolllarda açlık ve hastalıktan yaşamını yitirdiğini vurguluyor.
Balkanlar`da, Kafkasya`da ve Anadolu`daki Müslümanların uğradığı katliamının tarihçesiyle ilgili Batı ülkelerinde herhangi bir yayına rastlanmıyor, kayıplar ders ve tarih kitaplarında yer almıyor.
İlk kıyımı Yunanlar yaptı
Justin McCarthy`nin kitabında, Batı Trakya`daki Türklerin, Yunanlara ait bağımsız bir Yunanistan yaratma amacına engel olarak görüldüğü için 1800`lerin başında silahlı milliyetçi grubun hedefi olduğu, 1821`de, köy ve kasabalarda yaşayan Türklerin, yerleşim merkezlerinin dışına götürülüp kıyımdan geçirildiği ve bu süreçte 250 binden fazla Batı Trakya Türkünün öldürüldüğü Amlatmakta...
Müslümanlar göç etmeye zorlandı
McCarthy kitabında 19. yüzyılın başında bölgedeki Ruslaştırma politikası çerçevesinde Nogay ve Kırım Tatarlarına iki seçenek sunuldu: Ya Rusya`nın iç bölgelerine sürgün ya da Osmanlı`ya göç.
Nogay Tatarlarının göçünün 1860`lı yıllar boyunca sürdüğüne, en az 300 bin Tatarın, topraklarından ayrılarak göç etmek zorunda kaldığına, yine 19. yüzyılda Kafkasya ve Osmanlı`nın doğu illerindeki dengenin, Rus istilaları, Ermeni ayaklanmaları ve Kafkasyalı Müslümanların zorla göç ettirilmeleri nedeniyle altüst olduğunu anlatıyor.
Rus istilasından önce, Kafkasya`daki Müslüman halk, Azerbaycan-Erivan bölgesindeki Türklerden ve bölgenin geri kalanındaki Çerkezler, Abazalar, Çeçen-İnguşlar ve Dağıstanlılar gibi diğer gruplardan oluşurken, 1864`te Rusların Kafkasya`da kontrolü ele geçirmesiyle bölgedeki Müslümanların göçe zorlandığı belirtilen kitapta, yurtlarını terk etmeye zorlanan Müslüman Çerkezlerin ve diğer Kafkasya halklarının, Rus denetimindeki limanlarda gemilere doldurulduğu, Osmanlı topraklarına ulaşıldığında ilk uğranılan liman olan Trabzon`da, hastalık ve yetersiz beslenmeden hayatını kaybedenlerin sayısının 30 bini bulduğu ifade ediliyor.
Justin McCarthy, Osmanlı Devleti`nin doğu vilayetlerinde ve Kafkasya`da 1877-1914 yılları arasında yaşanan katliamlarla, Müslümanların yurtlarının Ruslar tarafından zapt edildiğini, Ruslardan kalan topraklara da ayrılıkçı Ermeniler tarafından el konulmaya çalışıldığını gözler önüne seriyor.
McCarthy, Doğu Anadolu`da Müslümanlar ve Ermeniler arasındaki savaşta, Van vilayetindeki Müslümanların yüzde 62`sinin, Bitlis Müslümanlarının yüzde 42`sinin, Erzurum Müslümanlarının da yüzde 31`i yok olduğunu vurgulamaktadır.
Balkanlar`daki nüfus dağılımı tümüyle değişti
Tarihçi ve nüfus bilimci Justin McCarthy, 1877-1878 yıllarında yaşanan Rus-Türk Savaşı`nın Bulgaristan`da yaşayan Türkler için bir felakete dönüştüğünü, Bulgar ve Rus birliklerinin katliamları, açlık, hastalık ve göçmenlerin yerleştirildiği kamplardaki koşullar nedeniyle ölümlerin yaşandığı belgelerle anlatılmakta...
Bulgaristan`daki Türk varlığına tümüyle son vermek isteyen Rusların, bölgeden göç etmek zorunda kalan Türklerin evlerini yakarak, geri dönmelerini engellemek üzere Bulgarlarla işbirliği yaptığının, 1911 yılına gelindiğinde Balkanlar`daki nüfus dağılımının tümüyle değiştiğinin, Balkan Savaşları sırasında yaşanılan kayıplarla birlikte, Müslümanların, Balkanlar`da çoğunluk olma vasfını kaybettiğinin altı çiziliyor.
İzmir`e yapılan çıkarmayla kitlesel Türk kıyımına başlandı diyordu..
, 15 Mayıs 1919 tarihinde Batı Anadolu`da yaşanan Yunan işgali sırasında, İzmir`e yapılan çıkarmayla kitlesel bir Türk kıyımına başlandığı vurgulanıyor.
Müslümanların, o dönemde Batı Anadolu nüfusunun yüzde 80`ini oluşturduğu, işgal sırasında Türk köylerinin, yerleşim merkezlerinin yakılıp yıkıldığı, 1912`den İstiklal Harbi`nin sonu olan 1922`ye kadarBatı Anadolu`da bir milyon 246 bin 68 Müslümanın hayatını kaybettiği belirtilen kitapta, bu savaşlar sona erdiğinde Balkanlarda yaşayan kalabalık Türk nüfusunun epey azaldığı, Kafkasya`da Çerkezlerin, Lazların, Abazaların, Türklerin ve daha küçük Müslüman toplulukların yurtlarından sürülüp çıkarıldığı anlatılıyor.
Kitapta, Sırbistan`dan Kafkasya`ya uzanan bölgede birçok ulus devlette sağlanan etnik ve dini birliğin, Müslümanların bu topraklardan sürülmesiyle sağlandığına dikkati çeken McCarthy, tarih kitaplarının çoğunda, azınlıklara duyulan nefret üzerinden bir okumayla yalnızca Osmanlı Ermenilerinin zorunlu göçünden bahsedilirken, tarihsel gerçeklere rağmen, Balkanlar`da ve Kafkasya`da yaşananların göz ardı edildiğini vurguluyor.
5 milyondan fazla Müslüman öldürüldü
Kitapta bu dönemde Balkanlar`da, Kırım`da, Kafkasya`da ve Anadolu`da 5 milyondan fazla Müslümanın öldürüldüğü, Rusların 100 yıl boyunca Müslümanları, yaşadıkları bölgelerden uzaklaştırmaya dayalı politikalar yürüttüğü, Kırım Tatarlarını ve Çerkezleri göçe zorlarken, Güney Kafkasya`da Türklerden boşalan bölgelere Ermenileri yerleştirdiği kaydediliyor. Ve buna göre gerçek Türk tarihinin en iğrenç ve gizlenen yüzü anlatılmaktadır. Araştırın daha neler bulacaksınız. Yunanistana ne insani nede ahlaki nede vicdani yardım yapılır. Bu soysuzların Türk ve Müslüman düşmanı olduklarını untanlarda joskoca bir milletin vebali vardır. Bana göre Yunanlılara iyilk yapmak en büyük haysiyetsizliktir. Benim gibi düşünmeyenlerinde Türk ve Müslüman olduklarından şüphe ederim.
Yunanistan`da yayınlanan Elefterotipia gazetesi 116 sayfalık Pazar ekinde Atatürk`ün fotomontajla yırtılmış, uzun sakal eklenmiş bir fotoğraf kullanarak, ``Ulusun asırlardır düşmanı, İstanbul`un fetihçisi, Helenizmin belası, doğudan gelen daimi tehdit, farklı dinli barbar halk. Bazen Kemal`in donuk bakışı, bugün de İslam bayrağı ile kapımızın eşiğinde... Bu bir kabus mu?´´ diye yazdı.
116 sayfalık ekin tümünü böyle bir alçakça hakarete ayırmıştır.
EĞER Kİ; EKONOMİK AÇMAZDAN DOLAYI TÜRKİYE YUNANİSTANA YARDIM EDERSE BU FİKRİN ve MAŞALARININ HEPSİDE KATIKSIZ VATAN HAİNİDİR.
Gazete ekinde Ahmet Davutoğlu`nada mizahla hakaret etmektedir.. dolayısıyla Türkiye`ye hakaraet edilmektedir. siyaseti ile ilgili bölümler yeraldı. Ekte ayrıca mizah içerikli bir bölümde de, ``Türkiye ideal bir düşman ve ideal bir müttefiktir. Biz bir yandan Türkiye`nin üye olmasını AB`de en çok isteyen ülkeyiz ama diğer yandan bu süreci diplomatik kazançlar sağlamak için kullanıyoruz. Türkiye`ye meydanı boş bırakmamak uğruna bazen İsrail bazen de Arap ülkeleriyle ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Türkiye sayesinde silahlanmaya o kadar para harcıyoruz. Denilmektedir.
SORUYORUM?
YUNAN SENİN DOSTUN HİÇ OLABİLİR Mİ?
19-Temmuz-2015
Alanya.
Kaynak: Türk ve İslam düşmanları


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.