Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10765
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2268) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (519) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (835) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (622) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3426) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (496)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Yaşar KALAFAT - (Ziyaretci) 18.10.2012 21:47:02

`AVRASYA`DA ŞAMANLAR` İSİMLİ ESİMLİ ESERE DAİR (3)

Şamanlarda uygulama alanı bulmuş iken batı Türklüğünde Davul Falı da yoktur. Bu fal türünde de şaman davul tokmağının havaya atıldıktan sonra düşeceği yön anlamlandırılır. Batı Türklüğünde varlığını tespit edemediğimiz bir şaman fal türü de Bıçak Falı`dır. Yay Falı ve Ayna Falı`na gelince Şamanizm`de olmasına rağmen bu fallar da batı Türklüğünde olamamasına rağmen bir dönem Sarıkamış`ta Kafkas göçmeni halkların ayın muayyen durumlarında bacalara çıkıp islenmiş aynayı aya tutarak geleceği tahmine çalıştıklarına dair bilgiler vardır . Şamanizm`deki Kemik Falı`na (s.43&8211;44) bir Kafkasya`da şahit olduk. Ancak bu bir falcılıktan ziyade uygulamanın folklorik eğlenceye dönüştürülmüş şekli idi .
Günümüzde Türk kültürlü halkların kurban törenlerinde bilhassa batı Türklüğünde din görevlisi bulunmamaktadır. İslam din dairesi içerisinde kurban tekbir ile kesilir ki bunun için din görevlisi zarureti yoktur. Alevi Bektaşi inançlı cemaatlerin bir kısmında kurban tığlanırken Dede Gülbank verdiği olur.
Espirili bir söylenceye göre; Şaman inançlı Çuvaş Türklerinin Ortodokslaştırılması döneminde kilise sürekli olarak onlara ``ölülerinizi papazla defnedin´´ talimatı verir. Çok geçmeden Çuvaş köylerinde görevli papazların öldükleri tespit edilir. Kendilerini savunan Çuvaşlar, kendilerine verilen talimatı hatırlatırlar.
Defin merasimlerinde batı Türklüğünde din görevlisinin bulunması gerekli bulunmuştur. İmamlı süreç çok kere cenaze namazı ile başlar definle sürer giderek ölünün ruhunun hayrına olduğuna inanıldığı için muayyen periyotlarla sürdürülür. Bu arada kuran okunurken fasıl aralarında ilahiler de okunur. İslami menkıbelerle yaslı aile ve cemaat teselli edilir.
Rüya yorumları ile gelecekte olacağı tahmin etmek, görülen rüyayı olacaklarla anlamlandırmak günümüzün şaman olmayan Türk toplumlarında da yaşamaktadır. Rüyalar daha ziyade ``ağzı dualı´´ kimselere, namazlı niyazlı kimselere anlatılır. Rüyaların anlatılma saatleri anlatılma ve dinlenilme yöntemi vardır. Ayıra rüyalar hayra yorulurlar hayırlar dilenir. Bazı rüyalar vardır ki çok nadir kimse tarafından sık görülmeyen sır içerikli rüyalardır. Bunları anlatmak için sıradan olmayan din bilginleri seçilir.
Av ve savaş hallerinde günümüz Şamanist olmayan Türk toplulukların da din görevlisi yer almamaktadır. İnsanlar her durumda hayır temenniye muhtaçtırlar bu ihtiyacı duyarlar. Savaş kutsal bir kavgadır. Savaşanları dualarla kutsamak beklenir ve uygulanır.

Hoppal`ın tespitlerinde ölümü doğal kabul etmeyen kavimlerdeki inanca göre, hastalar ongunların vücuda yerleşmesi sonucunda ölüyorlardı. Hangi ongun`un vücuda girdiğini sadece şaman bildiğinden hastayı da o iyileştirebiliyordu&8230;.Avrasya milletlerine mahsu ikili ruh düşüncesi vardı&8230;. Şaman mükemmel bir psikolojik iyileştirici idi. (s.35)
Bu bulgunun şamanın vücuttan ongun çıkarması bölümü bize şahit olduğumuz hastadan cin çıkarma seansını hatırlattı. Cinci bir seri uğraşlardan sonra kendinden geçiyor ayılıp bayılıyor başarı olunca yumuk elinde nadiren de ağzında bir şey ile kendine geliyordu. Rüyadan veya baygınlıktan ayılır gibi kendine geldiğinde güçsüz ve perişan oluyordu. Tedavide cincinin bir şeyler getirebilmesi hastanın iyileşmesi anlamına geliyordu.
Her kişinin ikinci bir ruhunun olabileceği fikrine çağırım yapan bir tespiti farklı bahisler münasebeti ile hem Türkiye`de tasavvuf bilginlerinden ve hem de Nahçıvan`da mitoloji çalışanlardan dinledik. Bunlar insanların cinlerinin olduğunu söylüyorlardı. Ayrıca cincilerin sayıları yediyi bulan cinlerinin olduğu üzerinde duruyorlardı .
Şamanların mükemmel psikologlar olduğu konusunu bizi düşündüren Yukarıda Kazakistan`daki Yedi Su bölgesi ile ilgili aktarmadan sonra Kırgızistan`da şahit olduk. Bir seyahatimizdeki gözleme göre Bişkek Devlet Hastanesi`nde diğer kliniklerin arasında Şamanların da tedavi yaptıkları odaları vardı. Bunlar da sekreterleri vasıtasıyla kayıt yaptırtıp randevu ile tedavi yapıyorlardı. Bunlar psikiyatri eğiti almış Şamanlardı. Bir takım sorular sordukları hastalarının nabızları ölçüp hatta kan tahlili yaptırıp onları tedavi ediyorlardı. Daha ziyade geçmişlerindeki olayları dinleyerek etkilendikleri vakaları inceliyorlardı.
Hoppal`ı takip ediyoruz, Buryatlar`da Baykal Gölü kıyısında bir kurban töreninde bir şaman elindeki bıçakla sembolik olarak insanlardan hastalıkları, kötülükleri kesti (&8230;) Şamandan temizlenmesini isteyen kimseden şaman içinden dışarıya üflemesini istedi. (s.36)
Bıçakla hastalık kesme Anadolu halk hekimliğinde de vardır. Muhtemelen parpı türlerinden birisidir. Parpıcı bu maksatla ilgili sureleri okur, yer yer parpılanacak kimsenin yüzüne veya rahatsızlık duyduğu vücut kesimine üfler ve bıçağın tersi ile vurur. Vururken 3 defa ``parpısı budur parpısı budur parpısı budur´´ sözlerini söyler. Parpı pabucun tersi ile kurtpençesi ile de yapılır. ``tu tu tu lama´´ ile yapılan efsunlar da bir nevi parpullama sayılabilirler.

Sembolik uygulamalar halk inançlarında bu kadarla sınırlı değildir. Yukarıda şaman adayı eti pişirilmesi olayında olduğu gibi halk inançlarında tedavi için ``sembolik bebek pişirme´´ de vardır. Bebekler yatırlara ve korunmaları için çok çocuklu çocukları uzun ömürlü annelere korunmaları adına sembolik olarak satılırlar. Huysuz çocuklar gibi huysuz kocalar da Huy Kesen`e götürülüp huysuzluklarını kestirme adına satılırlar. Erzurum`da Huy Kesen diye bilinen yer Delikli bir taştır tedavisi istenilen kimse daha ziyade çocuklar buraya getirilir Delikli Taştan` tan geçirilirler. Anadolu`nun birçok yerinde olduğu gibi Kağızman`da da Huy Kesen vardır.
Huy kesme uygulaması sadece insanlar için değildir. Hayvanat ve nebatat için de bu uygulama yapılır. At satışları gemleri ile yapılmaz iken nallanmasına izin vermeyen huysuz atların sembolik satışları gemleri ile yapılır. Atla birlikte satıcı, huyunu da satmış olur. Bu satıştan sonra atların artık kolay nallanacaklarına inanılır .
At-yular veya at- gem, at kantarma ilişkili konumuzla bağlantılı başka inançlar da vardır. Atın kutunun gem türü baş bağında olduğuna inanılır. At satılırken bereketini de birlikte götürmemesi için yular satılmaz. Yuları yere konur sonra alır veya satıştan evvel yular bir çocuğa satılıp ondan bedeli karşılığında geri alınır İnsanlarda olduğu gibi hayvanların da baş bağında adeta hikmet aranır .
Artvin yöresinde gelinin yüzü açılacak iken sorulur ``elini mi keselim dilini mi´´ derler. Orada bulunanlar seslenirler ``Elini kesme gelinlik yapamaz dilini keski kötü huylu olmasın, kötü huyu kesilmiş olsun´´ derler.
Anadolu`da meyve vermeyen ağaç balta ile süt vermeyen inek bıçakla korkutulur. Balta veya bıçak havada sallandırılarak, ``Bu ağaç meyve vermiyor kesip de odununu yakacak veya bu inek süt vermiyor kesip de etini kavurma yapalım `` denir. Böylece ağaç ve ineğin korkup meyve veya süt vereceklerine inanılır. Kesme uygulaması ile istenilmeyen hale yol açan gücün ilişkisi kesilmek istenilmiş olur. Bu hal kara iyenin sahiplenmesinden kurtarma olayıdır.
Anadolu ve Azerbaycan Türk kültür coğrafyasında pirler sıtma türü yaygın hastalıkları keserlermiş Anadolu`da bağ bozumu mevsiminde bağ hastalıklarına yol açan illetten kurtulmak için kesme işi yapıldığı olurmuş. Sivas`ta uzun süren ve bir türlü kalkmayan kar için de kesme yapılırmış.
Orta ve Kuzey Asya Şaman milletlerinde en yaygın görüş hastanın ruhunun çalınması idi. (s.37)
Anadolu Türk kültür coğrafyası halk inançlarında ``ruhun gaspı´´ ifadesi vardır. Tabir daha ziyade doğu Karadeniz yöresinde kullanılır. Ruhu gasp edilen kimse toplumdan adeta kopar. İçine kapanır. İştahsızlaşır. Alışkanlıklarından zevk almaz olur. Bu hal daha ziyade buluğ çağını takip eden yıllarda ve daha çok erkeklerde görülür. Bazen evlilerde de görüldüğü olur. Bunun için gençlerin banyoda uzun süre kalıp vücutlarını fazla kurcalamaları, elle tatmin olmaya kalkmaları istenilmez. Bu tür kız ve erkek çocukların gençlik hastalığı da denilen rahatsızlığa tutulabileceklerine inanılır. Bu kimselerden bazıları ile cin türü bazı varlıkların ilişki kurdukları çocuklarının da olabildiği anlatılır. Bunlar vücutları kasp edilmiş kimseler olarak bilinirler. Bu tür kimselerin tedavisi için de cinci hocalara başvurulduğu olur.
Hoppal`ın tespitlerine göre, İnsanlar kaderlerini belirleyen Tanrı`dan bir şey istiyorlar, karşılığında başka bir şey vermek uygun düşer. Şamanlar tanrıya yönelik kurbanı bu şekilde açıklıyorlardı. Tanrıdan kurbanla yardım dilemek ya da kurbanla tanrı`ya teşekkür etmekti. Hayvanların derisinin güçlü ve uzun sırıkların üzerine konmasının nedeni de hayvanın ruhunun bu şekilde tanrıya daha kolay yükseleceğine inanmalarıydı. (s.38&8211;39)
Halk sufisminde bütün yaratılmışların rızkı vardır. Derinliklerinde İslam felsefesinin de izleri aranabilir. Yarasına kurt düşen veli kişi Eyüp (a.s.) örneğinde olduğu gibi, onun rızkına mani olmamak için onları kovmaz. Sağılan hayvanın sütü sıfırlanmaz yavrusu düşünülür. Yavrulama mevsimi yavruların beslenmesi düşünülerek ava çıkılmaz. Ağır kış şartlarında yabani hayvanlar için tabiata yiyecek bırakılır. Çiftçi tarlasını tohumladıktan sonra ayrıca ``kurdun kuşun payı´´ diyerek de tohum serper.
Sadaka kazayı belayı savsın önlesin diye de verilir, önlediği için de verilir. Dilekler yerine gelsin diye de hayır işlenir dilekler yerine geldiği için de. Nezirlerde de beklentiden evvel de sonrada hasenatta bulunulur.
Hayvanların ruhunun göye yükselmeleri için yapılan uygulama inanç sisteminin geneline uyduğu gibi halk sofizmine de aykırı değildir. Ülgen de yukarıda idi. Mutlak olan İnsanat, cemadat, nebatat ve hayvanatın da yaratıcıdır. İlahî mizanda onların da yerleri vardır. Onlar da ilahi divanda tartıdan geçeceklerdir. Mutlak olan yukarıdadır. Kelebek veya kuş donuyla çıkan insan ruhu yukarı çıkmaktadır. Ülgen de yukarıda idi.
Şamanizm`de Köpek, geyik, ayı, at, domuz kurbanlıklardan bahsedildikten sonra bir parça ekmek, birkaç damla votka hatta küçük bir kumaş parçası mendil ve çaput parçası kurban olarak ruhlar için yeterli olabiliyor . (s.42)
Günümüz batı Türklüğünde adak bezi, niyet bezi, yatır çaputu olarak da bilinen saçıların kansız kurban oldukları böylece açıklık kazanmaktadır. Adak ağaçları veya ağaç pirlere bağlanan veya türbe parmaklıklarına asılan bu bezlerle türbelere daha ziyade genç kızlar tarafından seriler yazma türü örtülerin, bırakılan çeyiz parçalarının, havlu türü eşyaların mahiyet bakımından fazla farkları yoktur. İnancın köklerinde Şamanist dönemin izlerini bulmak zor değildir.
Şamanizm`de ruhun yönlendirilmesi olarak bilinen şamanın üstlendiği bir görev türü var. Bu uygulamada şaman ölülere ülkelerine giderken eşlik eder. Diğer tarafta kadın Şamanların yanı sıra erkek Şamanların da doğum esnasında anne adayına yardımcı olabildiğini görebiliyoruz. (s.45)
Şamanist olmayan toplumlardan batı Türklüğünde olduğu gibi diğer İslam kesimlerde de definden sonra hoca cemaatin dağılmasına müteakip ilgili sureleri okuyarak ölüyü ilk karşılaşmalara cesaretlendirmekte ve hazırlamaktadır. Batı Türklüğünde inancın bir parçası olarak erkek ebe görülmemektedir. Yani yukarına Ebe ana- Anbar ana- Ayısıt- Umay ana bağlantısı münasebetiyle açıklanmaya çalışıldığı gibi Ebe Ana veya Ebe Nene gibi bir de Ebe Dede tiplemesi yoktur. Ancak Harran`da yapılan bir Folklorik Tıp Kongresi`nde, Hakkâri yöresi kırsal kesiminde Sünnetçi Nene` lere bir dönem şahit olunmuştur.
Sanatçı olarak bir kısım ses sanatçılarının şaman kimliği ile sahneye çıktığı Türk kültür coğrafyasının her kesiminde görüyoruz. (s. 47) Ancak Türkmenistan`da şahit olduğumuz bir sahne çok farklı idi. Barış Manço`dan sonra Aşkabat`ta sahne alan bir sanatçı sadece tek başına dans ediyor ve şarkı söylerken zaman zaman bazı sesler çıkarıyordu. Bunlar vahşi doğanın sesleri idi. İlginç olan pelerini sağa sallayınca başka çıngırak sola sallayınca başka çıngırak ses çıkarıyordu. Eğilince başka kalkınca başka hayvan sesleri çıkarıyordu. Her hareketi ile çok sayıda ve çok farklı sesler çıkarıyordu. Giysisine çeşitli müzik aletlerinin ilgili aksamı yerleştirilmiş olmalıydı. Buarada Kaz, ördek kurt, ayı sesleri de çıkarabiliyordu.
Hoppal`ın eserindeki her şamanın muhakkak kendi şarkısını söylemesi, o şarkının kendi yardımcı ruhu ile birlikte icra edilmesi ile izah edilmesi çok ilginç olmalı. Yakut Şaman arkadaşımız Uhan, ``Anadolu Türkleri şarkılarını dudakları ve ağızları ile söylüyorlar. Türklerde müzik ciğerden getirilen sesle söylenir. Bütün şarkıların çıkış noktası dini müziktir. Dinin lirikliği Anadolu Türk müzikisinde yok. Bozlaklarda biraz izleri kalmış sanatçılardan da sadece İbrahim Tatlıses` de bu özelik var, Sizde herkes herkesin parçasını okuyor, gerçek sahipleri de tepki göstermiyor.´´ Derdi onun ne demek istediğini şimdi biraz daha anlar gibiyiz. Şaman ezgilerinin anlamsız bulunmaları da bu noktadan hareketle izah edilebilir. Ezgiyi terennüm edenin kendi iç dünyası ile sınırlı tutulan bir ezgi başkaları için anlamsız gelebilir.
Doğu ve güneydoğu Anadolu`da yas ve toylarda yaygın olan zılgıt ile ağız kopuzu arasında aynı estetikten kaynaklanıp bir gelişmişlik ilişkisi olduğunu düşünüyoruz.
Orman Somoyed`lerinin ölülerini müzik eşliğinde defin etleri uygulamasının (s.48) izlerini Anadolu`da da takip etmek mümkündür. Dışa kapalı yaşam süren bir İç Anadolu dağ toplumunda bu tür bir uygulama tespit ettiğimi hatırlıyorum.
SONUÇ:
Eserde Şamanizm oluşturan inançlardan Animiz (Ruhçuluk) ve Naturizm (Tabiatçılık) geniş yer almışken Totemizm (Totemcilik)`e de yer verilmiştir. Güney Kafkasya ve Anadolu Avrasya`nın dışında kalınca Kuzey ve Güney Azerbaycan ile Türkiye`den şamalık içerikli örneklemeler yapılamamıştır. Bizim karşılaştırmalarımız ise daha ziyade batı Türklüğünden olmuştur.







Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.