Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 17.09.2022 20:23:56

Anadolu’nun tapusunun alındığı savaş Miryokefalon Muharebesi (17 Eylül 1176)

Anadolu’nun tapusunun alındığı savaş Miryokefalon Muharebesi (17 Eylül 1176)
17 Eylül 2022



Halit Kanak İletişim:


1116 senesinde henüz 20 yaşında ilken vefât eden Sultan Melik Şâh’ın yerine Anadolu Selçuklu tahtına geçen kardeşi I. Sultân Mesud 39 yıl Türkiye’de Hâkânlık yaptıktan sonra kendi eliyle oğlu Kılıçarslan’ı tahta oturtup inzivaya çekildi. II. Kılıçarslan olarak 1155’te tahta geçen bu yiğit hükümdar da babasının yolundan gitmiş, Anadolu’da büyük imar, fetih ve irşad hareketine başlamıştı.



Bunlardan en önemlisi, Türklere Anadolu’nun kapılarını açan Malazgirt savaşından 105 sene sonra Anadolu’nun tapusunun alındığı ve kesin zaferle sonuçlanan 17 Eylül 1176’da yapılan Miryokefalon savaşıydı.



Bu savaş öncesinde Türkistan’dan yüz binlerce yeni Türk göçmen Anadolu’ya yerleştirilmiş olsa bile Müslüman-Türk nüfus, hristiyan nüfus karşısında çok az nisbette fazlalık gösteriyordu.



Buna rağmen Sultân II. Kılıçarslan bütün tebâsı tarafından adaleti sayesinde çok seviliyordu. Bütün kiliselerde Sultân’a hayırlı uzun ömürler için duâlar edilirdi. Çünkü Sultân II. Kılıçarslan, dinini samimi bir şekilde yaşar, hristiyan tebasına farklı muamele yapmaz, adalette din farkı gözetmezdi. Ortaçağ döneminde bu tür davranışlar sadece Türklere mahsustu ve çok takdir görüyordu.




Zaten şehzâdeliği döneminde tam bir hükümdar gibi yetiştirilmiş, en ince teferruatlar dâhi atlanmamıştı. Anadolu Selçuklu tahtına oturduğu dönemde İran’daki Kirman Selçuklu Devleti ve Irak Selçuklu Devleti ile birlikte Türkmenistan’da Büyük Selçuklu Devletine bağlı olarak yürüyorlardı.



Ancak 1157 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultân Sencer’in vefât etmesiyle Anadolu Selçuklu Devleti Büyük Selçuklu Devleti’nin yerini alınca, bu durum Bizans’ı ürküttü.



Türkleri, daha fazla güçlenmeden önce Anadolu’dan atılması gerektiği kanaati bütün Bizans’ı sardı. Bizans İmparatoru Manuel Komnenos, Türklere kesin bir darbe vurmak ve Anadolu’dan söküp atmak için, II. Kılıçarslan’ın sulh teklifini hiçe sayarak devâsa bir ordu hazırladı.



Gözünü hırs büyüyen imparator komutanlarının; Türk Atlı Ordusunu imha etmeden Türklere bir şey yapılamayacağı, bu ordunun imhasının ise çok zor olacağı yönündeki telkinlerine de kulak asmadı. Fransız, İtalyan, Macar birliklerinin de yer aldığı muazzam ordusuyla hareket etti.



II. Kılıçarslan önce akıncılarıyla Bizans Ordusunu alabildiğince yıpratmaya çalıştıysa da iki ordu Eğridir Gölü’nün kuzeyinde karşı karşıya geldi. Dağ yamaçlarında toplanan Bizans Ordusunun hedefinde meydana inerek Türk Ordusunu ezmek vardı. Ancak düzlüğe inmeden 60 bin kişilik Selçuklu Ordusu tarafından kuşatıldı. II. Kılıçarslan işi fazla geciktirmedi. Meydan muharebesine fırsat vermeden hücum emrini verdi.




II. Kılıçarslan’ın ordusunu müthiş yönetimi ve şahsi gayreti Bizans Ordusunun imhasıyla sonuçlandı. Dağ yamaçları cesetten geçilmiyordu. İmparator bile dağ yamacında mahsur kalmış hareket edemez durumdaydı.



İmparator, yüz bin altın ve yüz bin gümüş tazminat karşılığında Türk Askerinin arasından ancak geçebildi. Malazgirt’ten sonra Bizans’a vurulan bu büyük darbeden sonra, bir daha Türkleri Anadolu’dan atma gibi bir hayal dâhi kurulamaz olmuştu.



Bu durum Avrupa’da da büyük yankılar uyandırdı. Herkes dehşete kapılmıştı. Bu zaferden sonra Bağdat’ta Halife’nin emriyle bir taraftan şenlikler yapılıyor, Türk şehitleri için duâlar okunuyorken, diğer taraftan Sultân II. Kılıçarslan’ın elçileri Avrupa Krallarına, hükümdarlarına Miryokefalon zaferinin tafsilatlarını anlatıyordu.



Bu elçiler Türk-İslâm topraklarına da dağılmışlardı. Selçuklu Atabey’i Nureddin Zengi’nin vefât etmesiyle onun dul kalan hanımı İsmet Hâtun’la evlenerek yerine geçen Nureddin Zengi’nin komutanlarından Selahattin Eyyübi’ye de zaferi müjdeleyen elçiler gitmiş, Bizanstan ve haçlı ordularından korkulmaması gerektiği mesajı verilmişti.



Bundan sonra fırsat kollayan Selahattin Eyyübi Filistin topraklarında Taberiye Gölü yakınlarında Hıttin Savaşında Latinleri büyük bir bozguna uğratarak Kudüs’e girmişti.



Kudüs’ü kurtarmak için harekete geçen dönemin üç büyük imparatoru Sultân II. Kılıçarslan’ın pençesine düşmüş, bunlardan Alman İmparatoru meşhur Friedrich Barbarossa suda boğulmaktan kurtulamamış, çoğu çapulcu olan 600 bin kişilik haçlı ordusu Sultân Kılıçarslan tarafından büyük bölümü Anadolu yaylalarına gömülmüş, geriye kalan sadece 80 bin kişi de Selahattin Eyyübi’ye yem olarak gönderilmişti.



II. Kılıçarslan 77 yaşında vefât etmeden önce 11 oğlu arasında Anadolu topraklarını paylaştırdı. 1192 yılının Ağustos’unda Konya-Aksaray yolunda vefât etti. Konya’da Babası Sultân Mesud’un camiinin yanındaki Kümbet’e defnedildi. Ruhu şâd olsun..


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.