Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10197
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2287) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (400)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 10.07.2022 10:38:59

Çeşme Limanına Rus baskını 7 Temmuz 1770 Gecesi

Çeşme Limanına Rus baskını 7 Temmuz 1770 Gecesi

09 Temmuz 2022

Halit Kanak


Rus Çariçesi II. Katerina Türk Gölü halindeki Karadeniz’e bütün zorlamalarına rağmen kıyıdan cephe açamadığı için, Baltık’ta kurmuş olduğu son derece modern donanmasını başkent Petersburg’un hemen açığında bulunan Kronstadt adasından hareket ettirdi. (Hâlen Rus deniz üssü oradadır.)

Kocası Büyük Petro’yu öldürterek kendisini Çariçe ilan eden ve bir Alman Prensesi olan Katerina (amcası Alman Prenslerinden Wilhem Ernts Schmid İstanbul’da Müslüman olmuştu); Lehistan Kralı III. Augustus’un ölmesini fırsat bilerek Lehistan’ı işgâl etmiş, Varşova’ya girerek askeri destekle Kont Stanislas Ponlatowski’yi kral ilân ettirmişti. Üstelik duruma itiraz eden İstanbul’a bunun geçici olduğunu bildirerek vakit kazanmıştı.

Ancak Leh asilleri Rus işgâline karşı, şimdi Ukrayna’da kalan Bar şehrinde toplanarak yeni kral seçmek istediler. Bu kez de Ruslar Bar şehrini topa tutarak büyük katliam yaptılar. Tutuklama ve katliamdan kurtulanlar Osmanlı sınırını geçerek Bug Irmağı ile Dniester Irmağı arasındaki Balta Kasabasına sığındılar.

Gözünü karartan Ruslar Balta’ya girerek hem kaçan Lehleri, hem de kasaba halkı Türkleri kılıçtan geçirdiler. Bu haber 8 Ekim 1768’de İstanbul’a ulaşır ulaşmaz, Bâb-ı Âli derhal Rus Büyükelçisi Obreskov’u tutuklayarak Yedikule zindanlarına attı. Yetmedi Rusya’ya harb ilân etti.

Ancak tek sebep bu değildi. Birikmiş konularda vardı. Rusların sürekli Karadağ ve Gürcistan’da huzursuzluk çıkartması, hatta Romanya, Arnavutluk ve Mora’da Ortodoksları kışkırtmaya devam etmeleri tuz biber olmuştu.

İşte Katerina’nın 1768’in Kasım ayında donanmaya hareket emri vermesinin sebebi; Osmanlı Devletinin kendilerine harb ilân etmesin dendi. Rus Donanması, 24’ü ana savaş gemisi olmak üzere 45 gemiden oluşuyordu.

Amaçları, savaş halinde oldukları Osmanlı Devletine Akdeniz’den taarruz ederek çift cephe açmak; Mora’dan Selânik’e, hatta Karadağ’a kadar isyanlar çıkartarak en önemli liman şehirlerini arkadan vurmaktı.


Baltık’tan hareket eden Rus Donanması İskoçyalı Amiral Elphinston ile İngiliz yardımcıları Dugdale ve Gregg’in idaresinde okyanusu geçerek Cebel-i Tarık Boğazından Akdeniz’e girmişti.

Rus Donanmasında askerlerin başında kardeşiyle birlikte Kont Aleksi Orlov vardı. Donanma henüz Akdeniz’de ilerlerken Fransız Büyükelçi Saint-Priest Kontu bu durumu Bâb-ı Âli’ye bildirdi. Ancak, Rus Donanmasının okyanus üzerinden dolaşarak Akdeniz’e geleceğine ihtimal vermeyen Bâb-ı Âli tedbirde almamıştı.

Ruslar, Mora’da yaşayan ve kendilerini Spartalıların torunu olarak tanıtan ve savaşçı bir ruha sahip Arnavut Maynotlarla Osmanlı Devletine isyan etmeleri için anlaşmışlardı. Maynotlar Ruslara, karaya asker çıkarmaları halinde isyan edeceklerini bildirmişler, hazır bekliyorlardı.

Amiral Spiridov 7 gemiyle Mora’ya giderek Rumlaşmış Maynotlarla irtibata geçti. Amiral Spiridov ne kadar teşvik ettiyse de Maynotlar karada Rus askeri görmeden harekete geçmeyeceklerini söylediler.


Bunun üzerine gemilerden 500 Rus askeri karaya çıkartıldı. Maynotlar derhal şehirleri İşgâl ve yağmaya başladılar. Kısa sürede Mora Yarımadasında Koron, Navarin, Kalamata, Modon gibi liman şehirlerini ele geçirdiler. Özellikle Mezistre ve Arkadya şehirlerinde Müslüman katliamına girişildi. Evlere doldurulan Müslümanlar diri diri yakıldılar.

Yetmedi Patras ve Anabolu’yu ele geçirerek teslim olanlara dokunmayacağız sözlerini tutmadılar. Ardından Mora’nın yönetim merkezi olan Tripoliçe’ye ulaştılar. Bâb-ı Âli Mora’daki isyanı bastırmak üzere eski Sadrâzam Mehmed Paşa’yı Serdâr tayin ederek Mora’ya gönderdi.

Mehmed Paşa Mora’ya ayak bastığında, Selânik Valisi Vezir Ali Paşa ile İskenderiye Bahriye Sancak Beyi Mehmed Paşa ve Rodos Bahriye Sancak Beyi Cafer Bey kendisine yetişmişlerdi.

Rus donanması komutanı Aleksi Orlov ise, Kaptan-ı Derya Hüsamettin Paşa’nın gelmek üzere olduğunu haber alınca, Moralıları isyana teşvik eden has adamları Papazoğlu Mavromihali ve Panayotti Benaki’yi de yanına alıp Anavarin’i terk etmiş, fakat takipten kurtulamamıştı.

Cezayirli Gâzi Hasan Reis’in (sonradan Kaptan-ı Deryâ olacaktır) 20 gemiyle yaptığı taarruzuyla bir gemisini kaybetti ve Mora ile Girit’in arasında bulunan Çuha Adasına çekildi.

Türk Ordusu alınan şehirleri tek tek asilerden temizleyerek Tripoliçe’ye geldi. Burada 9 Nisan 1770 tarihinde yapılan son ve şiddetli çarpışmada Rusların desteklediği Maynotlar imha edildi.


Bu arada Türk Donanmasına komuta eden Kaptan-ı Derya Hüsamettin Paşa Sakız adası sularında Çuha adasına çekilen Rus donanmasını bekliyordu. Mora’da kara savaşlarında umduğunu bulamayan ve isyan ettirdiği Maynot’ları Türk askerine ezdiren Ruslar rövanş için harekete geçti.

6 Temmuz 1770 günü iki donanma Sakız Boğazının kuzeyinde Koyun Adaları açıklarında karşılaştılar. Çarpışma 4 saat sürdü. 700 Rus askerinin ölmesi ve Amiral Spiridov’un gemisinin batması Rusları panikletince, Amiral Elphinston donanmasını geri çekerek kaçtı.

Zaten başkumandan Orloff’un kardeşi Kont Fedor batan gemiden zorlukla kurtarılarak denizden çıkartılmıştı...

Hüsamettin Paşa Rusların yeni bir savaşı göze alamayacağını düşünerek akşamüstü Çeşme Limanına girdi. Cezayirli Hasan Bey’in ikazına rağmen gemiler bitişik nizam park ettirilmişti.

Gece yarısına doğru Çeşme Limanı ağzında, Amiral Elphinston’un görevlendirdiği İngiliz yardımcısı Dugdale’nin komutasında iki küçük suikast gemisi göründü. Türk Askeri teyakkuza geçtiyse de bu iki küçük yardımcı geminin düşmandan kaçarak kendilerine sığınmak için geldiklerini düşündüler.

Buna rağmen Hasan Reis’in Levent’leri donanmaya yaklaşan bu iki gemiyi batırmak istedi. Fakat reislerden bâzıları İstanbul’a götürüp zafer alayında teşhir ederiz diyerek müdahale ettiler.

İşte ne olduysa o anda oldu. Donanmaya iyice yaklaşan bu iki düşman gemisinden birden bire fitili ateşlenmiş küçük barut fıçıları atılmaya başlandı. Kundaklanan gemilerden birisinin yelkenleri tutuşunca da felaket geldi.

Çünkü tutuşan yelkenlerden alevler ambara sirayet edince cephanelik patladı. Bir geminin cephaneliğinin patlaması donanmadaki diğer gemilerdeki cephaneliklerin peş peşe patlamasını beraberinde getirdi.

Kilometrelerce öteden duyulan patlamalar ortalığı savaş alanına çevirdi. Hüsamettin Paşa ve Hasan Reis diğer Leventler gibi derhal suya atlamalarına rağmen yaralanmaktan kurtulamayıp İzmir’e götürüldüler.

Amiral Elphinston bir müddet sonra sadece iki geminin ayakta kaldığı Çeşme Limanına girdi. Ardından yaptığı bombardımanla hem kaleyi, hem de Çeşme’yi yerle bir etti. Yetmedi geldiği Limni adasında Mondros Limanını muhasaraya başladı.

Çeşme baskını Avrupa’da büyük yankı uyandırmış, Rusya’da şenlikler yapılmıştı. Çariçe, Kont Aleksi Orloff’a “Çeşmensky” unvânını vererek taltif etti. Ayrıca hatıra madalyonlar bastırdı.

Ancak bu sevinçleri uzun sürmedi. Yaraları iyileşen Hasan Reis Ekim ayında 23 parça savaş gemisiyle yaklaşık üç aydır muhasara altındaki Mondros’u kurtarmak için Limni açıklarına geldi. Hedefinde Çeşme’nin intikamını almak için Rus Donanmasını imha etmek vardı.

Bunu iliklerine kadar hisseden Amiral Elphinston ve askerleri yaralı kurtla başa çıkamayacaklarını anlayarak kaçmak zorunda kaldılar. Bir an önce Baltık Denizine dönmek için can havliyle Ege’yi terk ettiler.

Çok hızlı davranmasına rağmen kaçan düşman donanmasına yetişemeyen Hasan Reis’e hem “Gâzi” unvânı, hem de Kaptan-ı Deryâlık verildi. Allah celle celalühü; dünya durdukça Türk Ordusunu karada, havada ve denizde her dâim muzaffer eylesin inşaallah...



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.