DİL, DİN ve TÜRKÇE (4)
Mustafa Mete İSLÂMOĞLU DİL, DİN ve TÜRKÇE ( 4 ) Tanrı ve Allah Sözcükleri Üzerine ``Mitolojik tanrı´´ söylemi yanlıştır : İlah, ``Yer tanrısı, gök tanrısı, güneş tanrısı´´ vb.. gibi örnekler Tanrı sözcüğünü ilah anlamına düşürmek ve her alanda olduğu gibi dinsel terimlerde de Arapçayı egemen kılmak isteyen anlayışça yapılan bu davranış, dilbilimsel açıdan da yanlıştır. Çünkü Türkçede, ilah anlamında ``Kuday´´; ilahe anlamındaysa ``Umay´´ sözcükleri vardır. Son dönemlerdeki ``mitolojik tanrı´´ yanlış kullanımı dışında Tanrı sözcüğü hiçbir zaman ilah anlamında kullanılmamıştır. Üstelik dilbilimsel açıdan İslam`daki ``Allah´´ kavramını, İbranice kökenli Allah sözcüğünden çok daha doğru bir biçimde anlatmaktadır. Ayrıca dinsel terimlerin Arapçadan alınmış olması, gizli ancak üzerimizde çok etkin Arap milliyetçiliğinin yansımalarından biridir. Dinsel terimler konusunda, biz Türkler, bu terimlerin Arapçasını benimserken yine Müslüman olan Farslar (İran) bunlara kendi dillerinden karşılıklar türetmişlerdir. Farsça Rab denildiğinde (ki Farsların da ateşe taparlık geçmişi vardır) tepki göstermeyenler Tanrı denildiğinde bas bas bağırmayı üstelik ``Tanrı derseniz cehennemlik olursunuz.´´ diye beyin yıkamayı sürdürmektedirler. (Yaradan denildiğinde de şimdilik sesini çıkarmayan bu insanlar Tanrı sözcüğünü öldürmeyi başarırlarsa bu sözcüğe de saldırmaya başlayacaklardır.) Bütün dillerde olduğu gibi, İngilizce`de de Allah sözcüğü, yalnızca İngiliz ya da Amerikan kökenli Müslümanların çok küçük bir kesiminde kullanılmakta ve çevirilerde ``Allah´´ değil ``God´´ biçiminde geçmektedir. Tarih boyunca yazılmış bütün İngilizce metinlere ya da herhangi bir metne, günlük bir gazeteye bile, bakılırsa bunun böyle olduğu çok rahat görülür. Bu bağlamda Arapça ´´ La ilahe illa Allah´´ sözünün Türkçeye ``Allah`tan başka tanrı yoktur.´´ biçiminde çevrilmesi büyük bir bilimsel yanılgı ve Türkçeyi haince kıyım çabalarına destek vermek olur. Böyle çevrilmesi önerisi, Türkçe sözcüğü ikincil yaparken Arapçasını kutsuyor. ``Tanrı`dan başka ilah yoktur.´´ çevirisiyse Türkçe sözcüğü birinci önceliğe almaktadır ve böyle çevrilmelidir. Asıl böyle olursa sözcükler gerçek anlamlarında ve yerli yerinde kullanılmış olur. Çünkü Tanrı sözcüğü en eski Türkçe döneminden beri sıfat değil özel addır ve tek bir kavramı karşılamaktadır. Tanrı sözcüğü Türklerde, her zaman, tek bir kavramı karşılamıştır. Türkler tek bir ``Yaradan´´a inanmıştır. Oysa ``Allah´´ sözcüğünün kökenbilimsel (etimolojik) anlamı ``ilahların ilahı, en büyük ilah´´ olup İslam yeryüzüne inmeden önceki Arapçada var olan ve o dönemdeki el yapımı en büyük put için kullanılan bir sözcüktür. Allah sözcüğünün bugünkü İslam anlayışındaki kavrama gelmesi İslam`ın gelmesinden sonra, zaman içinde, olmuştur. Kaldı ki, çağdaş Arapça`da bile, Allah sözcüğünün yan anlamlarından birinin put olarak kullanıldığı metinlere rastlamak olanaklıdır. Bizi kavram kargaşasına götüren de Türkçe`yi önemsemeyip Arapçasını, Farsçasını ve son dönemde de batı kaynaklısını yeğliyor olmamızdır. Allah sözcüğünün kökenbilimsel (etimolojik) değerlendirmesi : Allah sözcüğünün en eski izlerine, Arapça`nın ortaya çıkışından çok önce, eski Mezopotamya dillerinde ``ili´´ olarak, İbranicede ``ilah´´ olarak rastlanmaktadır. Yeryüzünde Arapça oluşmaya başlarken ilah sözcüğü İbraniceden aynen alınmış ve bu kökten Arapça türetme kurallarına göre bir de Allah sözcüğü türetilmiştir. İlk başlarda da ilahların ilahı, putların en büyüğü anlamında çok uzun süre Arapçada kullanılmış İslam`ın gelmesiyle zamanla ve yavaş yavaş bugünkü İslam kavramını içeren tekil anlamına ulaşmıştır. Bu gelişim süreci Arapça kökenbilim kaynaklarında da açıkça belirtilmektedir. Tanrı`nın 99 adı (Esmaül Hüsna &8211; Güzel Adlar) konusuna da bakarsak Türkçede, Türklerin Müslüman olmalarıyla birlikte Tanrı`nın pek çok niteliğini belirten adlar da kullanılmıştır. Birkaç örnek verecek olursak ``Ogan , Çalap, Bayat, İgdegen´´ nitelemeleri bu türdendir. Ancak Arapçanın etkisiyle bütün bu kavramlar yok olmuş, elimizde kala kala bir tek Tanrı sözcüğü kalmıştır ve şimdi o da yok edilmek istenmektedir. Tanrı sözcüğü, İslam Kapsamındaki ``Allah´´ Anlamındadır : Ayrıca, ``Tanrı, ilah sözcüğünün karşılığıdır. Allah başkadır.´´ görüşü ve Tanrı sözcüğünün yanlış olarak mitolojik ilah anlamında kullanılması çabaları bile Tanrı sözcüğünün anlamını sarsamamıştır. T.D.K`nin Türkçe Sözlük`ünde Tanrı sözcüğüne iki karşılık gösterilmekte; birincisi Allah, ikinci ilah olarak geçmektedir. (1988, s. 1414 & 1915) Dil Derneği`nin Türkçe Sözlük`ünde de durum aynıdır. (1998, s. 48 & 1280) Tarihsel Türk sözlüklerinde de böyledir ve Tanrı sözcüğü bütün sözlüklerde büyük harfle başlatılarak yazılmıştır. Birilerinin yanlış olarak söylediği gibi ``cins ismi´´ daha doğrusu sıfat değil özel addır. Şemsettin Sami`nin Kamus-ı Türki`sinin Allah maddesinde (cilt 1, sayfa 429) şöyle yazılıdır : ``Halik-i kainat olan vücud-ı mutlak, (Evreni yaratan tek varlık), Tanrı, Rab, Mevla, Hüda, İzid.´´ Görüldüğü üzere burada da Allah sözcüğünün karşılığı Tanrı`dır. ``Tanrı misafiri´´ deyiminde de aynı anlama rastlanır. Bir felsefe terimi olan ``Tanrı kayrası``, ``Tanrı`nın dünya işlerinde beliren iyilik ve bilgeliği´´ anlamındadır. (TDK Türkçe Sözlük, 1988, s. 1415) Tanrı sözcüğü Sümercede (Sümerler 100 Türk`tür) ``Dingir´´ olarak ve yine bugünkü anlamıyla geçer. (Sümer ve Türk Dillerinin Tarihsel İlgisiyle Türk Dili`nin Yaşı Meselesi, Osman Nedim Tuna, 1990, s. 21) Şeyhülislam Esat Mehmet Efendi`nin 1732`de yazdığı Lehçetül Lügat adlı sözlükte de ``Tanrı´´, yine ``Allah´´ anlamındadır. Hüseyin Kazım Kadri`nin ``Türk Lügati´´nde yine aynı durum vardır. Bir de ``Tanrı buldamcısı olsun.´´ deyimi vardır ki buldamcı, yardımcı demektir. (Cilt 2, s. 114) Bu sözlükte ayrıca, ``Besmele´´nin Kazak Türkçesi çevirisi de vardır ve bu çeviri ``İsragüçi, bağışlayıcı Tanrı adıyle başlimen.´´ biçimindedir. Türkiye Türkçesinde bulunmayan isragüçi sözcüğünün köküyse İbn-i Mühenna Lügatı`nda (s. 34) isremek, gözetmek anlamında gösterilmiştir. Buna göre isragüçi, gözetici demektir. Arapçadaki ``rahman´´ ve ``rahim´´ sözcükleri nasıl aynı kökten geliyorsa Türkçedeki ``isragüçi´´ ve ``esirgeyen´´ sözcükleri de aynı kökten gelmektedir. DEVAMI 5. BÖLÜMDE
|