Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 24.07.2021 14:26:25

FÂTİH’İN AKINCILARI (Fedâileri)

FÂTİH’İN AKINCILARI (Fedâileri)
24 Temmuz 2021

Halit Kanak


Fatih Sultân Mehmed Hân, akşam namazından sonra kıldığı evvabin namazını henüz bitirmiştiki, Macaristan’a gönderdiği elçilerin kaldığı çadırın Macar Kralı Matthias Corvinus tarafından başlarına yıkıldığı haberini aldı. Kızgınlığını belli etmediysede çok celallendi. Sabahı bekleyemezdi. Gıcırdayan dişlerinin arasından “Bana İsa Bey’i çağırın” diye kükredi.

Doğuda Akkoyunlu seferindeydi. Bunu fırsat bilen Macar Kralı, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın nasıl olsa gâlip geleceğini düşünerek huzuruna çıkmak için çadırlarında bekleyen Türk Elçilerini kabûl etmediği gibi çadırlarınıda başlarına yıktırmıştı. Bu hareket, o dönemin en büyük hakaretlerinden sayılıyordu..

Ömrü akınlarda, gazâ meydanlarında geçmiş olan İsa Bey’in, huzura çıkmak için emir beklediği Türk Hâkânı’na bildirildi. İzin verilince içeri girdi. Fâtih bir müddet İsa Bey’i süzdükten sonra kısa ve net konuştu. “Baka İsa Bey, Macar’lara iyi bir ders gerek. Cezalandırılmalarını istiyorum.. Anlaşıldımı?” Bu sert emir karşısında İsa Bey’in, “Beli Sultânım” lafı ağızından çıkmıştı ki, yine Fâtih’in “Çıkabilirsin” emri aynı sertlikte duyuldu.

Bu sözler yettide arttı bile. İsa Bey, divan vezirlerinden işin detayını öğrendikten sonra bu işin sadece Macaristan’la kalmaması gerektiğini, Macaristan’la birlikte O’na destek veren ülkelere de ufak bir ders verilmesi gerektiğini düşündü. Geciktirmeden Akıncı Beyi Mihaloğlu Ali Bey’e gerekli emirleri ve taktikleri iletti. Akıncılar direkt olarak hükümdara bağlıydılar ve sadece ondan emir alırlardı.

İsa Bey’in emriyle harekete geçen Mihaloğlu, ölümlerle eğlenen güngörmüş akıncılarıyla bir çırpıda Tuna’yı atladı. Hedefinde öncelikle Varadin vardı. Yıldırım gibi Varadin’in bir ucundan girip, öteki ucundan çıktığında tam 900 bin hayvan ve 12.000 esiri önüne katmıştı bile. Artık ardı arkası kesilmeyecek Türk Akınları başlamıştı.

Mihaloğlu Ali Bey üç kol halinde yeniden harekete geçtiğinde ise; Karniyol, Ljubijana, Neustadel’i baştan aşağıya çiğnedi. Önlerine çıkan 20.000 kişilik orduyu dağıttı gibi, 8.000 askeride esir aldı.

Diğer taraftan Akıncı kumandanlarından Gâzi İshâk Bey, 25 bin akıncı ile Hırvatistan ve Slovenya’yı çiğnedi Venedik önlerine geldi. Venedik şehir kulelerinden Türk Akıncılarının at koşturdukları dehşetle izlendi. Dönüş yolunda Slovenya’nın merkezi bir kez daha vuruldu.

Peşinden yeni bir akınla yine üçe ayrılan akıncılar, Pork’a, Velkemark’a, Polzensteten’e girerek ağır yıkım yaptılar. Akıncıların ana kolu ise Klagenfurt’a sarkmış, karşılarına çıkan süvari birliğini imha ettikten sonra asilzâdelerle birlikte iki bin esirle Guttenstein’e gelmişlerdi. Fakat hızlarını alamayarak Volfgong’da bir düşman kuvvetini daha dağıttılar. Ardından Karintiya’dan İstirya’ya geçtiler, Cilli şehrinide yıkıp, Vindischgraz’a, oradan Sunstein’e girdiler. Müthiş bir yıkım olmuştu. Fâtih’in Akıncıları düşmana göz açtırmıyordu.

Sıra Lehistan’a geldiğinde Podolya ve Galiçya Türk atlarının ayakları altında çiğnendi. Ardından Malkoçoğlu Balı Bey komutasındaki akıncılar, Sirmia’ya girerek Varadin’e kadar Macaristan’ın en değerli konumundaki bu eyâletini baştanbaşa bir kez daha yıktılar.

Bölgeyi orkestra şefi gibi yöneten Mihaloğlu Ali Bey, Dalmaçya ve Karniol’u da çiğnemeyi ihmal etmedi. İstirya ve Karintia tekrar tekrar akına mâruz kaldı. Başka bir akıncı kolu ise Karniol’e yeniden akmıştı.

Yetmedi. Mihaloğlu Ali ve İskender kardeşler, Malkoçoğlu Balı Beyle birlikte; Friol ve Gorizia şehrine dalıp, ardından İsonzo’ya dayandılar. Buradada durmadılar Taglimento Nehrini atlayıp, Piave Nehrinde atlarını suladılar. Olmadı daha önce çiğnedikleri Venedik Ovasını baştanbaşa yaktılar.

Turhanoğlu Ömer Bey ise bin kişilik akıncı birliğiyle son kez Venedik üzerine yürümüş, fakat Venedik Ordusu, başlarında General Novella olduğu halde bu küçük birliği İtalya’nın kuzey doğusunda İsonzo Irmağının döküldüğü Adriyatik ağızında yakalamıştı.

Venedikliler hiç değilse uğradıkları bütün bu zararları bu küçük birlikten çıkartmak için olanca hınçlarıyla saldırdılar. Fakat Turhanoğlu Ömer Bey ve akıncıları kasırga gibi esip, şimşek gibi çakınca Venedik Ordusu neye uğradığını şaşırdı. Venedik topraklarında Venedik Ordusunu bozan Türk Akıncıları, General Novella ve oğlunu, Caldora ve Piccinino Kontlarıyla beraber esir aldılar. Büyük ordu toplanıp peşlerine düştüklerinde ise, esir ve ganimetler yanlarında olduğu halde bir günde üç nehri birden geçerek çoktan Türk topraklarına yâni üslerine sâlimen dönmüşlerdi.

Şâir bu anlamlı zaferi şu mısralarla anlatır;

“O gün bin atlı çocuklar gibi şendik

O gün bin atlı dev gibi bir orduyu yendik”.

Bosna Sancak Bey’i İshâk Paşa’nın akıncıları ise Hırvatistan, Slovenya ve Stirya’yı tekrar tarayarak, İtalyan ve Almanların oturduğu şehirleri yıkmaktan geri durmadılar. Malkoçoğlu Balı Bey son kez Macar Ovasında dehşet saçarak Tuna Nehrinin güney sahillerini, getirdiği esirlerle doldurduğunda Türk elçilerinin başına çadır yıkan Macar Kral’ında tâkat kalmamıştı.

Zâten Alman Devletlerinin katıldığı imparatorluk Meclisi, akıncıların yol açtığı feryatları çaresizlik içinde büyük bir ızdırapla dinlemekle meşgûldü. Üstelik akıncıların bu taaruzlarını yakınen takip eden Macar Kralı’nın kayınpederi olan Napoli Kralı Ferrante, Napoli limanlarını Türk ticaret ve savaş gemilerine açıldığını bildirecek olan sulh elçilerini çoktan yola çıkarmıştı bile.

Macar Kralı Matthias Corvinus’da bu durum karşısında havlu attı ve Büyük Türk Hâkânı Fâtih Sultân Mehmed Hân’a elleri titreyerek “Ağabeyim” diye hitap ettiği mektubu yazdı. Sulh istiyordu..

Macar kralına diz çöktüren bu akıncıların en büyük özellikleri muazzam bir istihbarat ağı kurmuş olmalarıydı. Bu istihbarat ağı sayesinde akın güzergahları belirlenirdi. Ayrıca Akıncı Beyleri en az iki yada üç dili ana lisanları derecesinde bilmek zorundaydılar.

Türk casusları İtalya, Almanya ve Macaristan’a o kadar hâkim olmuşlardı ki, yapılan bütün Meclis toplantılarını ince detaylarıyla aktarıyorlardı.

Hatta Bavyera bölgesinde cirit atan Türk istihbaratçıları bir türlü yakalanamıyor, Buda halkta paniğe ve çeşitli efsanelere yol açıyordu.

Şanlı tarihimizde, Başkomutanı Fâtih olan ordu ve istihbarat nasıl anlı-şanlı zaferlere imza attıysa günümüzdede Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la gelen başarının tesâdüf olmadığını, kahraman ordumuz ve istihbaratımız dosta düşmana göstermiştir. Destanlar yazan ve yazmaya devam eden kahraman asker ve istihbaratımız ile göz bebeğimiz Taarruzi İnsansız Hava Aracımız AKINCI TİHA’larımıza selâm olsun..


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.