Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10787
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2274) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Dr.Yaşar KALAFAT - (Ziyaretci) 18.12.2012 17:39:27

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KARŞILAŞTIRMALI ARTVİN HALK İNANÇLARI KÜLTÜRÜ-YATIRLAR- (2)

Taş kesilme, yaratılmışlardan insanat, hayvanat ve nebatatın âlem değiştirmesi midir? Yaratılmışların yaratandan dileklerinin kabulünde bir kurtuluş yolu olan taş kesilme, yaratanın âlemler üstü konumunu halk inançlarından hareketle izleyebilme imkânı vermektedir.

Daha evvel yapmış olduğumuz bir çalışmamada ayrıntılı bahsedildiği gibi, Ürdün halk kültüründe, ``Üryanlık´´, ``Başına dönme´´ , ´´Kesik baş´´ , ``Taş kesilme´´ inanç motifleri yoktur. Taş kesilme inancı peygamberlerin hayat hikâyelerinde yer almasına rağmen, yaşayan Ortadoğu kültür coğrafyasının bir parçası olan Ürdün halk inançları kültüründe bu inanca pek rastlanılmamaktadır. Peygamberlerle ilgili anlatılarda, geriye dönmeme, geriye bakmama engellemesi, yasaklanmış olana bakmama şeklinde yer alan bir inançtır. Adeta yasak olan men edilmiş olana, sır olana bakmama şeklinde izah edilebilir. Adeta kişioğlunun kutunu yitirmesi, belki de laletlenmesi şeklinde bir ceza biçimidir. Türk kültürlü halklarda taş kesilme daha ziyade arzu ederek, zaruret sonucu duaların kabulü ile bir kurtuluş şekli olarak gerçekleşir. Mevcut zulümden kurtulmak veya daha büyük bir zulmüme duçar olmamak için taş kesilerek ölen kimsenin taş kesilen vucudu kutsiyet kazanır ve bu taş saygı toplar. Allah`a yaptığı vaadi tutmayan taş kesilmeler veya Allah`a isyan sonucu cezalandırılarak taş kesilen vücutlar kutsiyet kazanmaktan ziyade ibret abidesi olarak varlıklarını sürdürürler.

Türk kültürlü halklardaki taş kesilme adeta insanat veya hayvanat donlarından çıkıp cemadat şeklinde varlığını sürdürme şeklinde devam eder. Adeta bu taş kesilme, taş kültü ile bütünleşir. Türk kültürlü halklarda cemadat, insanat, hayvanat ve nebatat arasında cereyan eden bu âlemler arasındaki ortak var olma biçimi, Arap halk kültüründe pek görülmemektedir. Muhtemelen bid`atla mücadele etme adına izleri silinmiş olabilir. Türk halk edebiyatında bu geçişin örneklerine çok sık rastlanır. Bu görünüm halk inançlarındaki Muhammedî İslam`dan evvelki kültlerin tasavvufufî İslam`daki ortaklıkları şeklinde bir yansıma arz eder.

Buradan hareketle Artvin yöresi inanç tabakalaşmasına koyduğumuz teşhise tekrar dönülebilir. Anadolu Türk kültür coğrafyasının kuzeydoğu bölgesinin halk inançları derinlikleri ile güneydoğusunun halk inançları derinliklerinde farklı inanç katmanları vardır. Kuzey Doğu Anadolu Türk kültür coğrafyasındaki Kıpçak Türk Kültür izleri Ardahan`ın güneye inildikçe yerini daha ziyade Oğuz tabakalaşmasına bırakır buralarda Oğuzların taşıdıkları ve paylaştıkları İnançlar daha yoğundur. Nitekim ``Kurt duysun, kuş duysun, dağ duysun, taş duysun sakın sen duyma´´ , ``Dağlar ile yollar ağlar´´ ``Adın desem iller ağlar´´, ``Ağzındaki diller ağlar´´ ``Beni saran kollar ağlar´´´´Bu zalim insanlara beni yar etmektense beni taş kes, dedi´´ ``bir dilek diledin sen Allah`tan, Duan kabul oldu, taş olan gelin´´ ifadeleri Çıldır, Göle, Ardahan yöresine aittir.

Kutsal mekânlardan toprak alıp mezarına koydurmak uygulaması, kutsal mekânın kutsiyetinden istifade içerikli bir uygulama olup Tük kültürlü halkların inançları kapsamında yeri olan bir uygulamadır. Yaban ellerinde defnedilmek zorunda kalan birçok kimse mezarına vatan toprağı konulmasını vasiyet eder.

Porta Ziyaret;
Bu mekân Hz. Ali`nin burada şehit olan askerlerinin şahadet yeri olarak bilinir. Halkın inancına göre bu yörenin Hıristiyan olduğu dönemde bu bölgeyi İslam`a açmak için Hz. Ali bölgeye sefer yapar ve bölgenin Müslüman olmasını sağlar. O dönemde bu bölgede yaşayan insanları ve hayvanları yutan bir canavar varmış. Hz. Ali halka Müslüman olmaları halinde kendilerini ejderhadan kurtaracağını bildirir.. Taraflar anlaşırlar Hz. Ali onlara 7 askerini emanet edip ejderha ile savaşa gider. Yapılan çatışmada Ejderhanın ilkin kuyruğunu sonra da kafasını keser. Çatışmada Hz. Ali bir dağın tepesini de kılıcıyla uçurur. Halk şimdi o tepeyi Kesik Tepe olarak bilinmektedir. Hz. Ali savaştan döndüğünde emanet bıraktığı askerlerinin şehit edildiklerini görür ve onlar oraya gömülürler.

Buraya, Porta/Pırnallı köyünden 15.km.yukarıdaki patika yoldan gidilerek Hz. Ali`nin taş üzerindeki ayak izlerine varılır. Buradaki Hz. Ali`nin Ayak İzleri`ni ziyaret için haftada ortalama 20 kişi gurup halinde buraya gider. Burada kurban kesmek için ahşaptan odalar vardır. Ziyaret binası taştan örülüdür. Burayı Ziyaret için İstanbul`dan bile gelenler olur. Niyet edilip rüyaya yatılır. Görülen rüyaya göre yorum yapılır. Rüyalar çıkarmış, inancı yaygındır. Burada kurban kesilir, eti gelenlere yedirilir.

Hz. Ali`nin bu bölgeye gelmediği bilinmektedir. Halk gönlünde yaşattığı kahramanları olağanüstü donanımla muhayyilesinde geliştirdiği efsanelerde istihdam eder. Hz. Ali`ye, onun atına ve kılıcına ait olduğu inanılan izler Anadolu, Kafkasya hatta Balkanlarda yaşatılmaktadır.

Gültaşı Ziyareti;
Ortaköy`ün Büyük Yaylası`nda dört köşe bir taş vardır. Efsanesine göre Hz. Ali Bikiniler yaylasından ejderhaya bir hamur atar, bu hamur taşa dönüşür. Bu iki nokta arasındaki mesafe yaklaşık 10 Km. dir. Bu taşta ilahî bir özellik olduğuna inanılır. Taşın üzerinde üçken biçiminde işaretler ve bu alanda bina kalıntıları da vardır. Halk abdest alıp niyet tutup geleceklerinin rüyasını görebilmek için burada uyumaktadır.

Bu yörede ayrıca Kesik Tepe diye bilinen bir zirve ve üzerinde kısmen kazı yapılmış bir mezar vardır. Bu mekândan da halk taş-toprak alıp teberrük olarak kullanmaktadır. Burada da görülen rüyaların çıktığına inanılır. Halk bu tepe ile Karçal dağındaki Hz. Nuh`un gemisine ait olduğu rivayet edilen halkaları muhayyilesinde iltisaklandırmaktadır .

Anlatıdaki hamurun taşa dönüşümü bulgusu, nebatat-cemadat ilişkisi itibariyle yeni bir bulgu olarak algılanabilir. Efsanelerde bitkinin mesela ağacın veya tohumun taşa dönüştüğünün örnekleri görülebilirken bu kere hamurun taşa dönüşmesi örneğini görebiliyoruz.

Kesik Tepe Ziyareti:
Bir Kesik Tepe anlatısı da Ortaköy`de Dipdibo`da vardır. Buraya dair de Hz. Nuh`un gemisini bağladığına dair efsaneler vardır. Anlatıdaki geminin 2.km. uzunluğundaki zinciri kırılınca gemi sularla gitmiş zinciri hala orada durmakta imiş.. Akpınar`daki bu zincire elini dokunduranın hacı olduğuna inanılır .

Kuzey Kafkasya`nın ulaşımı zor kesimlerinde hacı olma ile ilişkilendirilmiş çeşitli anlatılar vardır. Bu bölgenin ulu mezarlarından 3 defa veya 7 defa ziyaret edilmesi halinde ziyaretçisinin hacı sayılacağı anlatılır. Hz. Nuh`un gemisine ait zincir etrafında oluşan anlatılar da bu kapsamda anlamlandırılabilir. Göltaşı yaylasındaki Nuh anlatısı ile kesik tepe nuh anlatısı aynı efsanenin iki ayrı varyantı da olabilirler.

Akpınar Ziyareti 1:
Karçal Dağlarının Dibdibo tepesinde gür bir suyun çıktığı yere Akpungar denilmektedir. Burada şehit oldukları ifade edilen 3 şahsa ait mezarlar vardır. Buraya getirilen kurbanlık koyunlar mezarların etrafında 3 defa tavaf ettirilircesine döndürüldükten sonra kesilirler. Kurbanların etleri halka dağıtılır. Burada rüyaya yatılır. Burada abdestsiz yatanların rüyasına giren pirler onları uyarır paylar kovarlar. Burada ayrıca sularının şifasına inanılan ``Karagöller´´ vardır.

Yakın çevresinde sarhoş dolaşılması haller karşısında ilgiliği ulu atların uyardığı inancı Safranbolu yatırları ile ilgili anlatılarda da vardır.

Akpınar Ziyareti 2:
Bu mevkide Hz. Ali`nin şehit olmuş arkadaşlarının mezarları olduğuna inanılır. Hz. Ali burada savaşırken Duganalar Mahallesi`nin halkı Hz. Ali`ye savaş esnasında yardımcı olmuş onu misafir etmişler ve onun ``Allah bu mahalleye Halil İbrahim Bereketi versin´´ şeklindeki hayır duasını almışlar. Bu duadan ötürü anılan mahallenin bölgenin en mümbit mahallesi olduğuna inanılır. Berta mahallesi topraklarının verimsizliği ise Hz. Ali`ye savaşta yardım etmeyişi ile izah edilmektedir.
Burada halk abdest alır rüyaya yatar, rüyaya abdestsiz yatanlar korkulu uyarıcı rüyalar görürler inancı vardır .

Sakalar Ziyareti:
Burası Sakalar köyü yaylasının 20 km üzerinde düzlük bir alandaki 2 mezardan ibarettir. Burada da abdest alınır, dualar okunur, kurban kesilir ve riyaya yatılır.

Tek Mezar:
Burası Tütüncüler/Kartla köyünün Lekta mevkiinde tek mezardan oluşan bir mekândır. Burada da niyet tutulup, uykuya yatılıp görülen rüya yorumlanır.

BERTA/ORTAKÖY ZİYARETLERİ:

Kakuçgil Ziyareti:
Buraya, Berta merkezden arabayla yarım saatlik yolla gidilir. Kakuçgil mahallesindeki bu şehit mezarın etrafı çevrili değildir. Hasta olanlar gider dua eder iyi olmuş bir şekilde gelirler. Burada abdest alınıp rüyaya yatılır. Çocuk Baskın olup ayağını basamayınca buradaki mezara götürülür çocuk açılır.Ziyaretçilerce burada Fatiha okunur.

Baskın olma bir çocuk hastalığıdır. Ayağını basmada geciken çocukların bu hastalığa tutulduklarına inanılır. Baskın için çeşitli halk hekimliği uygulamaları vardır. Baskın hastalığı sadece çocuklarda görülmez, onun sebebleri türleri ve farklı tedavileri de vardır. Bir dönem Karsta bu hastalığa tutulan çocuklar tedavileri için Gayri Müslim bir kimseye ait mezara bastırılırlardı.

Bitkinler/bikinalar Yaylası Ziyareti:
Bikinalar yaylasında tepenin üzerinde şehit mezarı vardır. Burası, buraya gelen ziyaretçiler tarafından abdest alınıp dua okunarak, rüyaya yatılarak ziyaret edilir.. Buradaki mezar çevrili değildir, burada iki taş vardır.. Mezardan toprak ve taş alınıp eve getirilir. Buradan alınan taş ve toprakları geriye tekrar şehit mezarlığına götürmek gerekir. Uzak olduğu için geri götüremeyen taş ve topraklar mezarlığa bırakılırlar.

Kaynağın ifadesine göre, ``Çocuğum baskındı ayaklarını basmıyordu. Doktora götürmedim. Şehit mezarında rüyaya yattım. Rüyada bu çocuğa iğne lazım dedi. Doktora götürdüm. İğne vurdurdum iyi oldu.´´

ŞAVŞAT ZİYARETLERİ:

Atalar Ziyareti:
Cisvet köyünde Nislatada Pisli Köknar mevkiinde geniş bir düzlük ve tepede taşlarla çevrili birkaç mezar vardır. Alanda hoca yağmur duası yaptırır cemaatdaki köylüler de amin der. Bir koyun kesilir eti yenir. Niyet tutulup uykuya yatılır. Kısmet açılsın diye mezardan toprak alınıp yastığın altına konur. Derdi, sıkıntısı olan kişilerin yastığının altına, diğer kişiler gizlice toprak alıp koyarlar. Rüyada ne görürswe ona göre hareket edilir.

Ardanuç ve yakın çevresinde gökle, gök cisimleri ve olayları ile ilgili yağmur duasının yanı sıra başka inançlar da vardır. Kedi yüzünü kaşıyınca yağmur yağar inancı yaygındır. Yağmur yağmadığında ziyaretlerde kurban kesilmesi çok yaygı bir uygulamadır. Gök gürleyince, insanın arkasına vurulur. Baharda ilk gök gürleyince insanlar taştan kavi olsun diye bir taş alınıp onunla yakınlarının arkasına vurulur. Gök kuşağının altından geçenlerin cinsiyetinin değişeceğine inanılır. Dolu yağarken dolu dursun diye tava ters çevrilir.

Bu yörede nazarın bağlanmasının yanı sıra nazar ile ilgili başka inanmalar da vardır.Mavi gözlülerin nazarının deydiğine inanılır. Geven bitkisi, Kara diken, Dokuz Ton bitkisi ve At başının nazara iyi geldiği inancı yaygındır. Yakın geçmişte, yağmur yağmadığında çocuklar kapı kapı gezip un, yağ toplarlar. Bişi, lokum pişirilip dağıtılırdı. Bu uygulamaya Nazar Gezmesi denir.

Yağmur alayı, Godi-Godi, Kepçe-Gelin tanımların karşılığı olarak Nazar Gezmesi`nin almış olması ilginç olmalı.

Bu çevrede ay göründüğünde, eller açılır ve

``Ay gördüm Allah
Amentu billah
Günahlarım çoktur
Af eyla Allah´´ şeklinde dua edilir.

Cirit Düzü Ziyaret:
Ziyaret yolun üzerinde olup altında mezarlık vardır. Ziyarette gece kendiliğinden mum yandığını görenler olurmuş. Geçmişte Libas Nine bu ziyarete gelenlere rehberlik edermiş .

Halk inanmalarında Işık gelen kabir inancı çok yaygındır. Bazı ulu zatların mezarlarından geceleri ve bazılarının mezarlarından da kutlu geceler ışık geldiğine inanılır.

Tepebaşı/Ziyos Ziyareti:
Ziyaret köyün girişinde, yolun kenarında tek mezar halindedir. Burada niyet tutulup rüyaya yatılır .

Maden/Baziret Ziyareti:
Ziyaret tepe olarak bilinen yerde Tepede birkaç mezar vardır. Mezarlar taşla çevrilidir. Köyden birisi altın aramak için kazarken. Cübbeli bir dede çıkıp ona demiş ki: ``Abdestsiz burada ne yapıyorsun. Aradığını burada bulamazsın kaybol.´´ Burada niyet edilir, rüyaya yatılır ona göre hareket edilir.

Elmalı/Vanta Köyü Ziyareti:
Ziyaret, Elmalı köyü Aşağı Mahalle`de ve taşla çevrilidir. Mezarda geceleri mum yandığını o zamanki ağalardan Hamşioğullarıan söylemişler. Onlarda kazmış çürümemiş cesedi görünce ``dokunmayın´´ demişler. Mezarın etrafını çevirmişler. Burada kurban kesilir adak için orada pişirilir gelene gidene dağıtılır. Burada da rüyaya yatılır. Buraya halk hastalarını şifa bulması için getrir .

``Çürümemiş Ceset´´ inancı ceset sahibinin sıradan bir kemse olmadığı Allah`ın evliyalarından birisi veya şehit olduğu şeklinde algılanır. Bu tür cesetler yatır muamelesi görürler. Harput`taki Arap Baba bunlardan birisidir .

Veliköy/Meriya Ziyareti :
Kaynağın ifadesine göre, ``Köyümüzden biri savaşa gitmiş. Babası Veysel Karani`nin babasıyla arkadaşmış. Asker savaşta başarı gösterince ödül olarak ne istersin diye sorulunca oda Veysel Karaniye ait eşyaları isteyip alıp köye gelmiş. Ev yaptırmış yeleğini, seccadesini yaptırdığı bu eve koymuş. Köylüler bu eve gelip ziyaret edermiş. İsmet İnönü zamanında bu eşyalar alınıp Topkapı Sarayı`na götürülmüşler. Sadece seccadesi orada kalmış. Ziyarete gelenlere köyde hafız kadınlar vardı onlar rehberlik ederlerdi. Seccade öpülüp alına koyulup niyet edilir. Kurban kesilip dağıtılır. Dışarıda mum yakılır dua edilip geri dönülür. Gece kendi kendine bu evde mum yandığını görenler olurmuş. Bu gelenek şimdi gene devam ediyor. Veysel Karani`ye bu yörede bilhassa yakın geçmişte özel bir sempati varmış şimdiki ismi Orta Köy olan bir köy, yakın geçmişte 5&8211;6 köyün bağlı olduğu bir nahiye imiş. Çoruh vadisine yakın ve toprağı az olan bir yerdir. Burada, turfanda sebze meyve yetiştirilir. Bu köyden çok âşık çıkar

Bu köyde Nakşibendi ve Kadiri tarikatına bağlı babalar varmış. Halktan bir şey almazmışlar. Köyde saygı görürmüşler. Küskünleri barıştırır,fakirleri kollarlarmışlar. Ateşi ellerine alırlar, kızgın demiri avuçlarmışlar. Bunlardan aradan geçen 50&8211;60 yıla rağmen Camuş Baba, Dursun Baba, Kopo Hüseyin, Hasan Bodur Baba hala hatırlanmaktadır. Sakallı sarıklı bu zatların 10&8211;15 civarında müritleri varmış. Abdulkadir Geylani`yi pir bilen zatlara Giderlerken köylü hediye olarak buğday verip evlerine kadar götürürmüş. Onlar bir şey istemezmiş. Köylüler sırayla davet edermişler. Ateşi ellemeyi kendileri yapmaz köylülere yaptırırmış.. Koru avuçlayıp ellerinin yanmadığını.´´ Destur Adem sıra sende´´ deyip yakın buldukları kimseleri teşvik ederlermiş. Köy imamlarının katılmadıkları bunlar tarafından yapılan zikirler bir hafta falan kadar süren misafirlikleri döneminde yapılırmış.

Ziyaret Köyü Ziyareti:
Bu ziyaret, Ziyaret/Seslavur köyünde köyün üzerindeki Dik Kaya`nın tepesindedir. Geçmişte buradan akıl hastalarını iple aşağıya sarkıtıp kokutmak suretiyle tedavi etmek isterlermiş. Buradaki birçok ağaca yıldırım düşmüştür. Buraya getirilen kurbanlık hayvanlar ziyaretin alt kısmındaki suyun başında kesilirler. Kurban etinden çobanlara da verme gelenekleri vardır

Çengerek Ziyareti:
Burası yaylanın üzerindeki yüksek bir dağda olup geçmişte yanardağ olduğu ifade edilmektedir. Halkının Alevi inançlı Müslüman Türkmenler olduğu ifade edilen Feryat köylüler Ardahan`dan gelip burada kurban keserler. Kurban olarak horoz da kesilir. Kesilen ve adak olan kurbanlık hayvanın eti kendileri tarafından yenilmeyip halka dağıtılır.

Adak kurbanların eti adak sahibi tarafından pek yenilmez, adağın adanış neninin snırları zorlanılmaz. Adak sahibi adağının etinden atatmak istiyor ise o eti satın almak zorundadır. Adak etinin yeni sahibi eti adanılan kimse veya kimselerdir. Sahiplik adak yapandan çıkar, inancı vardır.

Koatatiris/Kireçli Ziyareti:
Köyün Mitgenet mevkiinde şehit mezarlarının olduğu yere ``Türbeler´´ denir. Şimdi bozmuşlar. Ziyaetciler burada Mum yakıp niyet ederler. Kurban olarak koyun, horoz keserler. Kesilen kurbanlar orada yenir. Burada Mezara çaput bağlanır.

Yatırlara ait ağaç ve parmaklıklara adak bezi olarak bilinen çaputların bağlanmaları da bir nevi ak büyü kapsamında düşünülebilirler. Muhtemelen yatıra bağlılığı gösteren yatır için yapılmış bir uygulama anlamına gelen bir uygulamadır.

Artvin ve çevresi halk inançlarında da bağlanmak bağlamak ve bağlanılmak ile ilgili inançlar vardır. Bir nevi büyü olan bağlanmaktan korunmak ve kurtulmak için bazı uygulamalar yapılır. Çeşitli bağlama yolları ve bağlanın uygulandığı alanlar vardır. Bunların arasında ``Hırsız bağlama´´ hırsızın çalmasından korunmak için yapılır. Hırsızla ilgili bir diğer bağlama Kars ve Erzurum yöresinde de bilinir. Hırsızlığı yapan kimse tespit edilememiş ise hırsız bağlanılarak itiraf etmesi sağlanmaya çalışılır. Bazı yörelerde bu bağlama şekli sidiklik bağlama olarak da bilinir. İtirafta bulunmayan hırsızın idrar torbansının şişerek ölebileceğine inanılır. Ölüme sebebiyet vermemek için bu bağlama türünden kaçınılır.

Kurtağzı Bağlama inanç ve uygulaması bu bölgede de yaşamaktadır. Bu bağlama uygulaması ile otlakta kalıp çiftliğine dönmeyen hayvanın kurt tarafından parçalanması önlenilmek istenir. Kurtağzı bağlama inancı Türk kültür coğrafyanın kırsal kesimlerinde bilhassa hayvancılıkla geçinen toplumlarda çok görülür. Çeşitli kurtağzı bağlama türleri vardır. Ağzı bağlanan kurt beklenen hayvan çiftliğine dönünce açlıktan ölmemesi için ağzının mutlaka açılması gerektiğine inanılır.

Evlenme yaşı gelen kızların daha onlar çocukken veya daha sonra kısmetleri bağlanılarak yuva kurmaları önlenilir . Kısmet Bağlama`da olduğu gibi Kısmet Açma`da da çeşitli uygulama şekilleri vardır. Artvin yöresinde de örnekleri görülen nasip bağlama biraz daha farklı içeriklidir. Giysileri üzerinde iken insanların sökük veya düğmeleri dikilmez. Bu uygulama her yaştaki insan için geçerlidir. Korunmak için korunacak kimse ağzına bir iplik parçası veya çöp alır. Ellerin göğüste bağlanılması da uygun bulunmaz ve bu hal de bağlanma ile izah edilir.

Ahdi nikâh esnasında çiftlerin muhtemel bir bağlanmaya karşı tedbirli olmaları için nikâh saatleri gizli tutulur. Bu tür bağlama daha ziyade Damadın Bağlanması olarak bilinir ki oldukça yaygındır. Bu büyüden de korunmak ve kurtulmak yöntemleri vardır.

Yılan Bağlama bir nevi korunma büyüsüdür. Yılan bağlanılarak onun zararından korunmak istenilir. Akrep, yılan, çıyan gibi zararlılardan korunmak için Güneydoğu Anadolu`da genel korunma muskalarının yapıldığı bilinir. Ayrıca aynı maksat için ocaklıdan el veya nefes alınır.

Artvin-Ardanuç`ta hakkında inanç biriken hayvanlardan birisi de yılandır. Yılan bağlanılığı gibi ıslık çalınması halinde yılanın uzaklaşacağına da inanılır. Ayrıca loğusa hanımın tekme atma gibi davranışlarından sakınması gereken hayvanların arasında tavşan, köpek gibi yılan da vardır. İnsanların bilhassa kapalı yerlerde ıslık çalmaları kötü güçlerin celbi anlamına geldiği için pek uygun bulunmaz. Diğer taraftan at ve benzeri hayvanlar ıslık eşliğinde su içirilir. Yılan söz konusu olunca ıslık zararlıları kovan durumundadır.

Kötü Göz Bağlama uygulaması nazarın önlenilmesi için yapılır. Çok kere nazar alması ihtimalı olan kimseler ve şeyler için muska yapılır. Bazen de nazarının deymesinin önüne geçilemeyen kimseler vardır ki bunlardan korunmak için onların kem gözleri bağlanabilmektedir. Biz uygulamaya ilk defa bu çalışma münasebetiyle bu bölgede şahit oluyoruz. Nazar ettiği tespit edilen kimsenin nazarının zararını gidermek için o şahsa özel uygulamalar yapıldığı olur, mesela ona ait bir giysiden o farkına varmadan kesilip tütsü yapılır.

Halk inançlarında horoz adamak hala görülmekle beraber geçmişte bu uygulama çok yaygındı. Yatırların çevresindeki ağaç dallarına ve parmaklıklara, yatır bayrağının gönderine adak bezi olarak çaput bağlamak inanç ve uygulaması Türk kültür coğrafyasında hala sürdürülen bir inançtır.

Vakitsiz öten horozun uğursuzluk sayılması inancı bu toplumda da vardır. Yörede diğer hayvanlarla ilgili inançlar da vardır. Köpeğin uluması Baykuşun ötmesi, Kaçkaçi olarak bilinen Alacagarganın gakgıldaması, uğursuzluk alameti olarak bilinir. Kedinin yüzünü kaşıması havanın bozacağına işarettir. Bu yörede, Köpek kemikleri ezilir bebeklere içilirse ağlamalarının kesileceğine inanılır. Evlerin girişine koçboynuzu çakılırsa hayvanların çoğalacağına inanılır .

Gargalarla ilgili bir anlatıya göre; Kadınlar bir gün toplanmışlar ve `` Erkekler iki kere evleniyorlar, biz niye evlenmiyoruz. Bizim de evlenmemiz lazım´´ demişler. Kargaları bir cevap getirmeleri için bir bilgine haberci olarak yollamışlar ve sürekli cevap beklemeğe başlamışlar. O günden bugüne kadar kargaların her bağırışında kadınlar, ``hayır haber kargam´´ diye onlar gelince onları sorgularlarmış.

Bölge halk inançlarında ağaçlarla ilgi olanlar da vardır. Bunların arasında Öksürük için ardıc ağacının meyveleri toplanıp içilir. Öksüren çocuklar ağacın kovuğuna konur. Öksüren çocukların ağacın kovuğuna konmaları Türk yaradılış miti ile yakından ilgili olmalı. Ağaçtan doğmuş olma ve ağaç içinde doğmuş olma Türk yaradılış mitinde önemli bir yer tutar.

Yörede kişioğlu ile de ilgili inanç birikimi vardır. Doğuştan bedensel fazlalıklar, noksanlıklar, farklılıklardan ileri gelen inançlar vardır. Bunlardan Düztabanların uğursuz olduğu inancı oldukça yaygındır . Kars yöresinde ``Düztaban ordu bozan´´ şeklinde bir söz vardır. Düztabanların askere alınmadıkları kanaati yaygındır. Düztabana kız vermek istemeyen aileler vardır. Gelinin yeni evine gelmesinden sonraki gelişmeğe göre ayağının uğurlu veya uğursuz olduğuna inanılır.

Düğünü yapılacak kızın çeyizi hazırlanırken, düzenleyenin, yorganı kaplanırken yorgana iğneyi ilk batıracak kimsenin analı babalı bir kimse olması istenilir. Yetim veya öksüz olması istenilmez. Türk kültürlü halklarda, Kalık olarak bilinen evlenmesi gecikmiş ve dul kalmış kız ve kadınlarla ilgili inançlar da bunların uğursuzluklarına inanılır, kızın istenilmesine, gelinin kınasının karılmasına bunların katılmaları uğursuzluk olarak algılanır. Gelin odasının dul kadın tarafından görülmesi istenilmez.

Artvin yöresinde; Kulak çınlaması, Gözün seğirmesi, Elin kaşınması, eşikte oturulması, dar vakitte elişinin yapılması, yolcunun ardı sıra ev süpürülmesi uğursuzluk olarak algılanır. Çocuk evi süpürür ise, yüz kaşınır ise misafirin geleceği inancı vardır. Süpürge ile ilgili inançlar muhtemelen ağaç kültünün bir uzantısıdırlar.

Baskından kurtarılmak istenilen çocuk yabancı/Müslim olmayan bir mezara bastırılır. Müslüman Mezarlığı olması istenilmez.

Yeni ev yapılırken çatı çakıldığında komşular kumaş gönderirler. Bunlar bir direkte asılır. Bu uygulama Türk kültür coğrafyasının kırsal kesiminde oldukça yaygındır. Bacanın çatılması yeni bir ocağın tütmesi yeni bir beyliğin oluşması anlamında algılanır. Çok kere bayrak asılır ve bayrak egemenliğin sembolüdür. Bazı yörelerde ip gerilir getirilen havlu, çorap, kumaşlar bu ipte sergilenir ve bunlar çatıyı çatan ustaya hediye edilirler.

SONUÇ:
Artvin ve çevresinde halk inançları kültürü çok zengindir. Bu vasattan hareketle halk inançları kültürü zenginliklerini sergilemek ve örneklemek mümkündür. Bizim çalışmamızda daha ziyade, tavaf, rüya falı, sahipli olma, yağmur duası ve ters motifi ile ilgili inançlar ağırlıklı olarak yer aldılar.

Halk inanmaları muhakkak ve tamamen kitabî dinlerin yansımaları değillerdir. Ancak onlar dinlerin tamamen dışında da değillerdir. Onlar; dinlerin halkın algılayıp hayatlarına yansıttıkları halk kültürünün asli unsurlarındandır. Bu özellikleri ile kültürel kimliğimizin bize ait olan unsurlarıdırlar. İçlerinde bid`at, hurafe, hatta şirk izlerini bulmak da mümkündür. Bu özellik ise halkların kültürel akrabalıkları itibariyle sosyal antropoloji bakımından ayrıca önemlidir



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.