HEDEF TÜRKMEN KÖYLERİ Mİ?
HEDEF TÜRKMEN KÖYLERİ Mİ?
Ülkemizde son yüzyılın en büyük orman yangını, Antalya’nın Manavgat ilçesi
kırsal bölgesinde 28 Temmuz 2021 tarihinde başladı. Bu orman yangını sadece
Manavgat ile sınırlı kalmadı. Osmaniye, Adana, Mersin, Antalya ve Muğla
illerimizin kıyı şeridine yakın tüm ormanlık alanlar yandı, kül oldu.
Bu felaketin yok edilmesi ve yangının söndürülmesindeki ihmal ve istismarı
hemen hemen tüm vatandaşlarımız bir şekilde biliyor ve yorumluyor… Dikkat
çekmek istediğim husus yangınların olduğu bölgedeki yerleşim merkezlerinin
demografik yapısıdır!
Anadolu’nun on bin yıllık kadim Türk yurdu olduğunu biliyoruz. Anadolu’da
Oğuz Türkleri otlak olan yüksek yerleri iskan etmiş, yaylak ve kışlak
yaşamlarını idame ettirmişlerdir.
Toros dağlarını iskan eden Türkmenler, Yörükler ve Tahtacılar yaşam
alanlarını koruyarak, ülke savunmasında stratejik bir konumda
bulunmaktadırlar.
Atatürk ülke savunmasında kimlere güveneceğini şu sözleri ile açıkça
belirtmiştir:
“Arkadaşlar! Gidip, Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük
çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki
bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.”
Evet.
İşte sorun burada!
Ormanlar yanabilir, yollar çökebilir, evler yıkılabilir!
Ormanı yeniden canlandırabiliriz. Yolları yeniden yapabiliriz. Yıkılan
evleri yeniden inşa edebiliriz! Ancak yaşam için gerekli olan tüm canlılar
ve bitkiler telef oluyorsa, iskan alanı olan onlarca Türkmen köyü kül
oluyorsa, bunu doğal bir felaket olarak yorumlamak aptallıktır, gaflettir.
Umursamayanlar da ihanet içindedir!
Şüphem şudur ki;
Toroslarda Türkmen, Yörük, Tahtacı yerleşkesi bırakılmayacak! Böylelikle
ülke savunması zafiyete uğratılacaktır!
Bu hususta ciddi araştırmaların yapılması ve gereken tedbirlerin alınması
temennisi ile ülkemize geçmiş olsun!
Türk’ün sevgisi de, öfkesi de kutsaldır!
YILMAZ KARAHAN
|
