Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ergun Mengi - (Ziyaretci) 20.05.2020 22:24:57

İzmir Marşı`nı Bir de Böyle Okuyalım



İzmir Marşı`nı Bir de Böyle Okuyalım


Yazan Ergun Mengi https://21yyte.org/tr/ergun-mengi



18 Mayıs 2020

"İzmir`in dağlarında çiçekler açar,Altın güneş orda sırmalar saçar, Bozulmuş
düşmanlar, hep yel gibi kaçar,Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa;Adın yazılacak
mücevher taşa" sözleriyle tüylerimizi diken diken eden ve halkımız
tarafından çok sevilerek söylenen İzmir Marşı`nın, bestecisi ve güftecisi
hakkında yeterli bilgi yoktur.

Müzik tarihçisi Murat Meriç, İzmir Marşı`nın;"Kafkasya dağlarında çiçekler
açar" dizesiyle başlayan marş olduğunu, söz yazarının ve bestecisinin
bilinmediğini, resmi kaynaklarda `anonim beste` olarak geçtiğini ifade
etmektedir. Kimi kaynaklar, İzmir Marşı`nı Besteci Muammer Sun ile
özdeşleştirse de Murat Meriç, Muammer Sun`un marşı düzenleyen isimlerden
biri olduğunu açıklamaktadır.

Ankara Devlet Orkestra ve Balesi Orkestra Şefi Naci Özgüç ise marşın
`Kafkasya Marşı` olarak büyük dedesi İzzettin Hümayi Elçioğlu tarafından
bestelendiğini ileri sürmektedir(Naci Özgüç). Müzik yazarı Etem Üngörde
1966`da çıkarttığı "Türk Marşları" isimli kitabında marşın "Kafkasya Marşı"
adıyla İzzettin Hümayi`ye ait olduğunu yazmıştır. Etem Üngör bestenin
sonraki senelerde "İzmir`in dağlarında...." ve bazen de "İnönü
dağlarında...." diye okunduğunu belirtmektedir.Ancak, bu
yazarlar,bilgilerini teyit edecek herhangi bir belge veya kayıt
göstermemektedirler(Murat Bardakçı).

Sonuç olarak, araştırmacılar; marşın Kafkasya Marşı`ndan çevrildiği, ancak,
Kafkasya Marşı`nın söz yazarının ve bestecisinin tam olarak belirlenemediği
ve bestenin akılda kolay kalan "Anonim bir beste" olduğu konusunda hemen
hemen fikir birliğine varmışlardır.

Kafkasya Marşının, Kafkas İslam Ordusu`nun, Bakü Muharebesi`ni kazanarak 15
Eylül 1918`de Bakü`ye girmesi üzerine söylenmeye başlandığı bilinmektedir.
İki marşın sözlerinde büyük bir benzerlik vardır.


Kafkasya dağlarında çiçekler açar

Altın güneş orda, sırmalar saçar.

Bozulmuş düşmanlar hep yel gibi kaçar

Kader böyle imiş ey garip ana

Kanım helâl olsun güzel vatana.

Kafkasya dağlarına bomba koydular

Türk`ün sancağını öne koydular

Şanlı zaferlerle düşmanı boğdular

Kader böyle imiş ey garip ana

Kanım helâl olsun güzel vatana.

Kafkasya dağlarında oturdum kaldım

Şehit olanları deftere yazdım

Öksüz yavruları ben bağrıma bastım

Kader böyle imiş ey garip ana

Kanım helâl olsun güzel vatana

Türk oğluyum ben ölmek isterim

Toprak diken olsa yatağım yerim

Allah`tan utansın dönenler geri

Kader böyle imiş ey garip ana

Kanım helâl olsun güzel vatana



İzmir`in dağlarında çiçekler açar,

Altın güneş orda sırmalar saçar

Bozulmuş düşmanlar, hep yel gibi kaçar,

Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa;

Adın yazılacak mücevher taşa.

İzmir`in dağlarına bomba koydular,

Türk`ün sancağını öne koydular.

Şanlı zaferlerle düşmanı boğdular,

Kader böyle imiş ey garip ana;

Kanım feda olsun güzel vatana.

İzmir`in dağlarında oturdum kaldım;

Şehit olanları deftere yazdım,

Öksüz yavruları bağrıma bastım,

Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa;

Adın yazılacak mücevher taşa.

Türk oğluyum ben ölmek isterim;

Toprak diken olsa yatağım yerim;

Allah`ından utansın dönenler geri;

Peygamber kucağı şehitler yeri,

Çalındı borular haydi ileri.

Bozuldu çadırlar kalmayın geri,

Marşın, Kafkasya`da söylenmesinin üzerinden kısa bir süre geçtikten sonra
İzmir, 15 Mayıs 1919`da Yunan işgaline uğramıştır. İşgal ve yaşanan Yunan
mezalimi Türk milletinin üzüntüsünü bir kat daha arttırmış, tüm ülkede
kitlesel gösteriler ve protestolar icra edilmiştir.



İzmir`in işgali üzerine, 17 Mayıs 1919`da Giresunlular, Belediye Reisi Osman
Ağa`nın (Topal Osman) başkanlığında, büyük bir protesto toplantısı
düzenlemişler, Giresun`da Işık Gazetesi siyah çerçeve içinde "İzmir
Faciasını Unutmayınız" diye özel baskı yapmıştır. Trakya Paşaeli Müdafaa
Heyet-i Osmaniyesi`nin Edirne`de düzenlediği Sultan Selim Toplantısından
sonra, Padişahlık makamına İzmir`in işgalini kınayan binlerce telgraf
çekilmiştir.

17 Mayıs 1919`da İzmir`in işgalini protesto etmek için üniversite
öğrencileri ve müderrisleri derslere girmemişlerdir (Gökay Durmuş).19 Mayıs
1919`da İşgali protesto eden ilk miting İstanbul`da Fatih semtinde yapılmış,
mitingde Halide Edip Adıvar da etkili bir konuşma yapmıştır. Mitinge
İzmir`in işgaline tepki gösteren 50 bin kişi katılmıştır.



20 Mayıs 1919`da Doğancılar Meydanı`nda da bir gösteri tertip
edilmiş,buradaFatih`te alınan kararlar yinelenmiştir. Toplanmadan sonra, ABD
Başkanı Wilson`a gönderilen telgrafta, Wilson`un Wilson Prensiplerinin 12.
maddesinde belirlenen ilkelere sahip çıkması talep edilmiştir (Gökay Durmuş)

22 Mayıs 1919`da düzenlenen Kadıköy gösterisi şiddetli yağmur ve fırtına
altında gerçekleşmiştir. Halide Edip`in konuşması, Hüseyin Suat Bey`in ve
Ahmet Kemal Bey`in şiirleri halkın heyecanını arttırmıştır (Gökay Durmuş)

23 Mayıs 1919`da İzmir`in işgalini protesto eden en ihtişamlı toplanma,
Sultanahmet Meydanı`nda, 200.000 kişinin katılmasıyla,yapılmıştır. "İzmir
Türk`ündür ve Türk Kalacaktır" dövizlerinin bulunduğu Sultanahmet
Meydanı`nda, İsmail Hakkı Bey, Şükûfe Nihal Hanım ve Hamdullah Suphi Bey
konuşmalar yaparak halkın heyecanını yükseltmişlerdir.

28 Mayıs 1919`da Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları tarafından yayımlanan
Havza genelgesinin ilk iki maddesi, "İşgallere karşı protesto mitingleri
yapılması ve İtilaf Devletleri ve İstanbul Hükümetine işgalleri kınayan
telgraflar çekilmesiydi". Bu telgraflar Padişah ve İşgal Güçleri üzerinde
etkili olmasa da, halkın vatan sevgisinin bir tezahürü olarak ortaya çıkmış
ve mücadele gücüne önemli katkı sağlamıştır.

23 Haziran 1919`da insan dalgaları halinde ilçe, bucak ve köylerden sancak
merkezine gelerek toplanan bölge halkı Siirt`te büyük bir gösteri yapmıştır.
58.000 kişinin katılımıyla yapılan gösteride protestolar yüksek seviyeye
çıkmıştır.

Bu gösterilerde, İzmir veya Kafkasya Marşının söylendiğine dair bir kayıt
yoktur.



10 Ağustos 1920`de Sevr Antlaşması imzalanmış ve Osmanlı Ülkesi İtilaf
Devletleri tarafından paylaşılmıştır.Halk galeyan halindedir. İtilaf
Devletleri, TBMM Hükümetine Sevr`i zorlakabul ettirmek maksadıyla,işgalci
Yunan Ordusunasilah ve maddi yardım yaparak destek vermiş ve Yunan ordusu
Afyon üzerinden Eskişehir`e kadar ilerlemiştir.

Bu arada Demirci Mehmet Efe, Yörük Ali Efe ve Danişmentli İsmail Efe başta
olmak üzere efelerin İzmir dağlarında Yunanlılara yaptığı saldırılar yurtta
efsane gibi dolaşmaya başlamıştır.Bu mücadele, marşın halk arasında
"Kafkasya dağları" yerine "İzmir`in dağlarında çiçekler açar" şeklinde
söylenmesine yol açmış ve Kurtuluş Savaşı sırasında halkın diline pelesenk
olmuştur.

Marşın, İstanbul`un işgalinden sonra, her yerde söylenmeye başlamasıyla,
işgal kuvvetlerinden ve Damat Ferit Hükümetinden tepkilerin
gelmiştir.İngiliz işgal kuvvetleri sokaklarda ve halka açık yerlerde marşın
söylenmesini yasaklamış ve yasaklama kararı İstanbul gazetelerinde
yayımlanmıştır. Sadrazam Damat Ferit, daha ileri giderek halk arasında
söylenen "İzmir`in Dağları`nda çiçekler açar" diye başlayan "yaşa Mustafa
Kemal Paşa yaşa" diye devam eden marş dahil tüm milli marşların okullarda
söylenmesini yasaklatmıştır.(Atilla Oral, s.167)

1920 yılında Beşiktaş`ta yardımsever kişilerin, İzmir`de Yunan mezaliminde
zarar gören Türklere yardım toplamak maksadıyla, Hükümet ve işgal
kuvvetlerinden izin alarak, düzenledikleri müsamerede, İzmir Marşı birkaç
kez seslendirince, zamanın meşhur Divan-ı Harp Başkanı Nemrut Mustafa
Paşa`nın zulmüne uğramışlardır. Müsamereyi düzenleyenler ve bazı
katılanlar, İzmir Marşı`nı söyledikleri ve toplanan paranın Kuvayı Milliye
gönderildiği iddialarıyla Divan-ı Harpte yargılanmışlardır. Uzun süren dava
sonunda, yargılananlar arasında bulunan merkez memuru Şevki bey,mahkemenin
isteği üzerine, marşı "Kafkasya dağlarında çiçekler açar" şeklinde güzel bir
sesle okumuş ve Nemrut Mustafa Paşa yargılamaya son vermiştir. (Atilla Oral,
ss.167-168).

Yunanlara karşı 11 Ocak 1921 tarihindeki I. İnönü ve takiben 01 Nisan 1921
tarihindeki II. İnönü zaferinden sonra,"İnönü Dağlarında çiçekler açar, Yaşa
Mustafa Kemal Paşa yaşa; Adın yazılacak mücevher taşa" şeklinde de
söylenmeye başlanmıştır. Bu sözler tamamen halkın içten gelerek yaptığı
eklemelerdir. 09 Eylül1922 tarihinde fiili olarak kurtuluş savaşının sona
ermesinden itibaren, İzmir Marşı bugünkü sözleriyle ülkenin her noktasında
yankılanmaya başlamıştır.

Ancak marşın sadece Türkler tarafından değil İngilizler tarafından da
söylenmesi oldukça ilginçtir. Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde
imzalanmasına rağmen İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harington
hazırlıkları bahane ederek iki ay daha İstanbul`da kalmıştır. General
Harington, 1915 Çanakkale ve 1922 Çanakkale (Chanak Crises) krizindeki
yenilgi ve aşağılanmalarının ve özellikle 11 Ekim 1922 Mudanya
Mütarekesindeki çaresizliklerinden sonra, İngiliz bayrağı yukarıda
dalgalanırken İstanbul`u terk etmek istemiştir.Bu kapsamda, ayrılma törenine
Türk Birliği de davet edilmiş, ancak Gazi Mustafa Kemal Paşa, "hayır
katılmayacağız, geldikleri gibi giderler" diyerek daveti geri çevirmiştir.

İşgalci güçlerin gidiş töreni, büyük bir halk kitlesi tarafından sevinçle
izlenmiş,Fransız ve İtalyan birliklerinin geçişi,birkaç ıslık ve protesto
sesi hariç,oldukça sessiz olmuştur.Ancak, İngiliz Muhafız Birliği`nin geçişi
sırasında, İngiliz bandosunun İzmir Marşını çalması nedeniyle halkın
alkışladığı gözlenmiştir (Doğan Avcıoğlu. ss.193-194).

Sonuç olarak, İzmir Marşı`nın bestecisi ve güftecisi bilinmemektedir. Marş,
bestecisi ve güftecisi bilinmeyen, Kafkasya Marşı olarak
yazılmıştır.Kurtuluş savaşı sırasında ve sonrasında sevilen bu marş,
"İzmir`in dağlarında çiçekler açar, Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa" sözleriyle
söylenmeye başlamış ve yeni sözleri halk çok sevmiştir.

İzmir Marşı ya da Kafkasya Marşı, bu güzel marşın bestecisini, güftecisini,
düzenleyenleri ve mevcut sözleri marşa ilave edenleri minnetle anıyoruz. İyi
ki bu marşı bize hediye etmişler. Bu güzel marşı, Kurtuluş günlerimizin,
vatan uğrunda canlarını veren yurttaşlarımızın anısına sevinç, sevgi ve
saygıyla haykırarak söylemeye devam edeceğiz.

Kaynaklar:

Murat Bardakçı, İzmir Marşı Muamması, Habertürk Gazetesi, 06 Şubat 2017.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.