Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10787
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2274) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAT - (Ziyaretci) 10.04.2021 12:07:32

Karlofça`da kaybedilen prestijin iâdesi Prut seferi (9 Nisan 1711)

Karlofça`da kaybedilen prestijin iâdesi Prut seferi (9 Nisan 1711)

Çiçeği burnunda SadrâzâmBaltacı Mehmed Paşa, 20 Kasım 1710 tarihinde yapılantoplantıda Rusya`ya savaş kararı aldıktan hemen sonra başkentteki bütün elçileri toplu halde kabûl ederek gürledi. "Duydum ki günün birinde İstanbul`un zaptını düşünen geniş hülyâ sahibi Çar,Ayasofya`da defnedilme hayâline kendisini kaptırmış."

Sonra Avusturya büyükelçisi Talmann`a dönerek, "Çar, Ayasofya`ya salib (haç) dikmeğe ahd etmiştir öyleyse bunun bedelini ödeyecektir" dedikten sonra sefer hazırlıklarına başladı.

Paşa, Rusya`nın sadece sıcak denizlere inme peşinde olmadığını İstanbul`a da göz diktiğinibiliyordu. Kış boyu hazırlık yaptıktan sonra takvimler9 Nisan 1711 tarihinin gösteriyordu kiRusya seferi içinİstanbul`dan hareket etti.

Bugüne kadar, 1699`daKarlofça`da kaybedilen toprakların (346 bin kilometrekare) geri alınması için girişimlerde bulunulmuş ancak uygun gerekçe yakalanamamıştı.

Ancak öyle bir an geldiki, İsveç Kralı Demirbaş Şarl`ın Rus kuvvetlerinin önünden kaçarak Türkiye`ye sığınması, Rus askerinin geri çekilip gitse bile Kral`ı takip için Türk topraklarına girip çıkması, üstelik Rus büyükelçisi Tolstoy`un, İsveç Kral`ının derhal Türk topraklarından çıkarılmasını talep etmesi beklenen fırsatın ayağa gelmesi demekti.

Baltacı Mehmed Paşa işte bu fırsatı iyi kullanarak Divan`dan savaş kararını çıkarmayı başarmıştı.

Baltacı Mehmed Paşa, Serdâr-ı Ekrem sıfatıyla yürüttüğü orduyla Romanya`yı kuzeye doğru baştan başa geçti. En kuzey - doğudaki Yaş şehri geride kalıp Moldova sınırına geldiklerinde, Çar Deli Petro`yu Türk Ordusunu karşılamak üzere girdiği Türk Topraklarında Beserabya bölgesinde Prut Nehri kenarında buldu.

Nehrin doğusunda Rus Ordusu, batısında Türk Ordusu bulunuyordu. Baltacı Mehmed Paşa hiç vakit kaybetmeden daha o gece Prut üzerine kurdurduğu dört köprüden, Çar`ın bütün müdahalesine ve zayiatlara rağmen 40 bin askerini geçirmeyi başardı. Çar ise Ordusunu geriye çekerek kurduğu tabyalara yerleşti. Türk ordusunun kalan kısmı, ertesi gün Prut Nehri`ni sakin bir şekilde geçerken, Kırım Hân`ı Devlet Giray Hân`da yetişerek Rus Ordusunun arkasına yerleşti.

Üstünlük Türk Ordusundaydı ve Baltacı Mehmed Paşa bunu değerlendirmek için taarruza geçti. Hedefinde Rus Ordusunu imha etmek vardı.

Rus Çar`ı Petro kendisini kapana kıstırılmış gibi hissediyordu. Ancakordusunu ve kendisini son neferi kadar ölümüne savunmaya kararlıydı ve Mehmed Paşa`nın yaptığı üç taarruzadagöğüs germesini bilmişti. Fakat tabyalardan çıkıp hücum etmeyi göze alamıyordu.

Baltacı ise yaptığı her taarruzun bir öncekine göre etkisinin azaldığını görüyor, bunu askerin isteksizliğine bağlıyordu.

Paşa`nın tesbiti doğruydu. Otağında ordu komutanlarıyla bir sonraki taarruz planlarını yaparken Ordu Reisülküttabı (özel kalem müdürü) Ömer Efendi Rus elçilerinin geldiğini bildirdi.

Rus heyetinin başında Başbakan Baron Şafirov vardı. Çar Petro`nun teklifi ile beraberinde Petro`nun nişanlısı Katherina`nın kendi elleriyle toplayıp verdiği mücevherleri getirmişti. (Katherina daha sonra Petro ile evlenecek ve onun ölümünden sonra I.Katherina olarak İmparatoriçe unvanıyla Rus tahtına geçecektir.)

Rusya açıkça sulh istemektedir. Sulh müzakereleri görüşülürken Baltacı Mehmed Paşa Rus elçilere gözdağı vermek ve masada psikolojik üstünlük kurmak için askere bir kez daha taarruz emri vermiş, fakat bu son taarruzda, 120 Rus topunun yoğun ateşi karşısında başarılı olamamış üstelik askerin akşam üzeri geri çekilmesi bir bozgun havasında olmuştu.

Neyseki akşamın alaca karanlığında Ruslar bu paniği farkedememişlerdi. Baltacı artık silahla, hele hele bu askerle netice alamayacağını görmüş, bütün dikkatiyle masaya yönelmişti.

Bütün vezirlerde aynı fikirdedir. Bunların başında ise Katherina`nın gönderdiği mücevherlerin bir kısmını zimmetlerine geçiren Reisülküttab Ömer Ağa ileSadâret Kedhudâsı Osman Ağa gelmektedir. (Daha sonra bu rüşvet alma işinden dolayı ikiside idam edilmişlerdir.)

Baltacı’nın bu ikisinin etkisi altında kalması hatadır, fakat Baltacı`yı sulha götüren gerçek sebep askerin durumudur.

Görüşmeler tamamlandığında anlaşma metnide ortaya çıkmıştı. Buna göre; Ruslar Azak Kalesi, Rostov ve civarını iâde edeceklerKaradenizle bir bağlantıları kalmayacaktır. Ruslar Türk sınırında yaptıkları bütün kaleleri yıkacak ve içindeki silahları Türklere verecektir. Ruslar hiçbir zaman Lehistan`a veUkrayna`nın batısına karışmayacaktır. İsveç Kralı Demirbaş Şarl rahat bırakılacaktır. Bu şartlar yerine getirilinceye kadar Başbakan Şafirov ve 44 yaşındaki Mareşal Boris Şeremetov Türklerde rehin kalacaktır.

Böylece Karlofça`da Alman ile Venedikliler dışında Rusya`ya verilen topraklar kurtarılmış oldu.(Bir müddet sonra Venediklilere geçen Mora Yarımadasıda adalarıyla birlikte alınacak ve 115 yıl daha bizde kalacaktı.)

Burada önemli olan Rusların Karadeniz kıyılarından çıkarılması ve Karadenizin bir müddet daha Türk Gölü hüviyetini korumuş olmasıdır. Öyle ki hiçbir Türk Hâkânı Rusları Karadeniz`de görmek istememiştir. Hatta Sultân III. Ahmet, "Ruslar Saray-ı Hümâyûnumda diledikleri gibi dolaşabilirler, ama Karadeniz`de asla" diyerek Rusya`nın Karadeniz`de dolaşmalarına şiddetle karşı çıkmıştır.

Ecdâdın bu tavır ve tutumunu, devlet ebed - müddet ilkesiyle bizlerde aynen devam ettirmeliyiz. Hele hele Rusya`nınKırım İşgâline derhal son verdirilmesi için bütün seçenekleri göze almalıyız. Kırım, Ukrayna`nın ne de Rusya`nın olamaz. Kırım öz be öz Türk toprağıdır.

Moskova`da bir tv röportajında bana yöneltilen"KırımUkrayna toprağımı, Rus toprağımı sizce kime bağlı olması gerekir" sorusuna da aynı cevabı vermiştim.

Ve bizim Kırım`daki Kefe Sancağımızı ve Kırım`ın neden Türk Toprağı olduğunu anlatmıştım..

Rahmetli Alparslan Türkeş`in "Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyalarını başkaları çizer" sözü unutulmamalı ve Kırım Tarihi iyi araştırılmalıdır..

Karadeniz`de 1. Dünya Savaşında Enver Paşa`nın talimatıyla Sarıkamış Harekâtından hemen öncedestek için yola çıkan Bezm-i Âlem, Bahr-ı Ahmer ve Mithat Paşa adlı nakliye gemilerimiz içlerinde bu savaşta çok önemli olan üç adet keşif uçağı, erzak, cephane, 3 bin asker ve Kafkasya`da faaliyet gösterecek Teşkilât-ı Mahsusa elemanları olduğu halde Zonguldak Ereğli açıklarında 7 Kasım tarihinde sabah 07.45`te Rus donanması tarafından batırıldığını unutmuş değiliz.

Karadeniz`de Rus gemilerinin varlığı sadece bu bölge için tehlike arzetmiyor, Akdeniz içinde istikrarsızlığa sebep oluyor.

Öyleyse Rusya Kırım`dan çıkarılmalı Karadeniz istikrara kavuşturulmalıdır..(Bu yazı Yeniakit gazetesinde yayımlanmıştır)


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.