Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10765
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2268) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (519) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (835) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (622) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3426) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (496)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Yaşar KALAFAT - (Ziyaretci) 8.11.2012 19:10:12

KAZAN VE ÇEVRESİ İZLERİ İLE TÜRK MİTOLOJİSİNDE UMAY (2)

Bilindiği gibi Al karısı da çeşitli yöntemlerle çok kere de boğarak loğusa hanımları ve bebekleri öldürmesi ile bilinen bir kara iyedir.
Kuzey Altaylarda, Tuva bölgesinde Al Karısı, Albastı Karahol olarak da bilinir. Basacağı kadına erkek ve erkeye de kadın görünümü ile yaklaşır. Tuva avcılarının bunlarla oynaştıklarına dair anlatılar vardır .
Sivas-Kangal`da Ocaklı olmanın yöntemlerinden birisinin de Fatma Ana`yı rüyada görmek olduğuna inanılır. Fatma Ana`yı rüyasında gören kimse O`nu bizzat görmüş kabul edilir. O`nu rüyasında gören ve o`ndan rüyada ``el alan´´ kimse Ocaklı olur.
Türk kültürlü halklarda Gök Kuşağı ile ilgili inançlar bir hayli zengindir. Iğdır`da bazı kesimler Buna Fatma Nene`nin Hanası/Kilimi, Fatma Nene`nin Örkeni, Fatma Neni`nin Kuşağı da derler. O aynı zamanda Yedi Renkli Kilim olarak bilinir. Ayrıca Görsü Guze olarak da bilinir ve kürsün yarı anlamına gelir. Birçok yerde olduğu gibi burada da altından geçebilen kızların erkek ve erkeklerin kız olabileceklerine inanılır. İlk gören çocuk yeşili sahiplenir ve arkadaşına ``yeşili benim kırmızısı senin´´ der. Yeşil cenneti temsil etmektedir. Tatar kabilelerinde de Gök Kuşağına Fadime Ana Kuşağı denildiği olur. Gök Kuşağına çocuklar arasında bu türden sahiplenme Kazan ve çevresinde de vardır. Baratov bu kuşağa ``Gök Köprüsü´´ demektedir .
Gök Kuşağının renklerinden yeşilin sahiplenilmesi, İslamiyet`te yeşilin cenneti simgeleyişi ile izah edilmiştir. Mavinin huzur, sükûnet, vuslat rengi olduğu da ifade edilir. Eski Türk inanç Sisteminde Gök Tengrinin renginin mavi olduğu şeklinde açıklamalar vardır. Yeşil ise yaşamın canlılığın simgesi olarak bilinir.
Gök Kuşağı Türk kültürlü halklarda mitolojik derinliği olan bir kottur. Nitekim,
Türk kültür coğrafyası halklarından Talişlerin inancına göre, Ebem Kuşağı/Gök Kuşağı`nın yere yakın olan ucunun bulunduğu yerde kızıl/altın vardır. Türk kültür coğrafyasının Kafkasya kesiminde Fatma Ana Kuşağı`nın denize doğru sarkan ucu için ``su almaya indiği´´ şeklinde bir açıklama yapılır. Umay da Gökyüzünden çocuklara yardım için yeryüzüne inerken elindeki yayından yararlanmaktadır.
Makedonya`nın Müslüman çingenelerindeki bir inanca göre Ebem Kuşağı/ Fatma Ana Kuşağı`nın altından geçebilenler cennete gidecektir. Tunceli Bölgesinde güneşin doğma vaktinde ``Ya Hızır´´ deyip dua veya secde edilir. ay ışığını da ``Ya Fatma Ana´´ diye kutsarlar. Lerik Talişleri`nde çocuğu olmayan anne adayları Fatma Ana adına Pirlere nezir adar. Bu adağın adı Nene-i Fadime İhsanı`dır. Orta Anadolu`da Alkım olarak bilindiği kesimler de vardır. Bu inanç Kazan kırsalında da yaşamaktadır.
Gök Kuşağı`nın Hz. Ali`nin ok ve yayı olduğuna inanılır. Gök kuşağı ile ileride değiniliciyi gibi, Hz. Fatma`nın kuşağını özleştiren anlatılar da vardır. Her hangi bir şeyden korkan kişiye korkusunun geçmesi için su içirilir veya bir süre kalması için ağzına tuz verilir. Tuz kutsaldır zira onu Hz. Ali kutsamıştır, inancı yaygındır. Su ve tuzun Hz. Fatime-i Zehra`nın Başlığı olduğu inancından hareketle de kutsal sayıldığı bilinmektedir.
Çukurova`da pişirilen yemeğin tuzu fazla kaçınca yemeği pişiren kadın ``Fadime anamız yemeğim tuzlu oldu bu senin yemeğindir, yüzümü kara etme´´ demesi halinde yemeğin tuzluluğunun giderilmiş olacağına inanılır.
Bu tespitler arasında yer alan Gök Kuşağı`nın bir ucunun gökyüzünde iken diğer ucunun yeryüzünde olan su ile temas edebilmesi bize Umay Ana`nın yeraltı ve yeryüzü ile temas kurabilmesi özelliğini hatırlatır. Keza Umay Ana ile Fatma Ana ilişkilendirmesinde de aynı teşhisi koyabiliyoruz.
Kırgızistan`da eski nesil hanımlar Umay Anaya yakarırlarken ``Umay Ana, Fadima Zehra kadın Ana `` diye yakarırlardı.

Doğu Anadolu yöresinde, özellikle Erzurum`da, doğumdan sonra eş veya son adı verilen kısım, insan ayağı basmayacak ıssız, temiz bir yere gömülür. Bu uygulama Artvin yöresinde ve Anadolu kırsalının birçok kesiminde bu arada Kazan çevresinde de yaşamaktadır. Bebeğin Eşi gelişi güzel atılmaz. Temiz ve belirli yerlere gömülür. Gömülen yer ile bebeğin Büyüyünce seçeceği meslek arasında ilişki kurulur. Artvin Yolağzı köyü cami duvarında bu iş için kullanılan büyük bir kaya vardır. Bebek büyüğünce, din görevlisi olması isteniyor ise caminin, devlet memuru olması için ise onun eşi, resmi bir binanın duvar dibine gömülür. Belki de bu inanç, Türklerin Umay iyesine karşı gösterdikleri saygının, bu yörede yaşayan son kalıntısıdır. Doğumla beraber yemek verilmesi /doğum aşı dökülmesi de, yine Umay iyesini memnun etmek için yapılan kanlı/kansız kurban merasimlerinin bir bakiyesi olsa gerek. Günümüzde, buna benzer merasimlere Yakut Türkleri arasında da rastlanmaktadır.
Batı Türklüğünde Doğum Aşı, Doğum Toyu olarak bilinen doğum münasebeti ile yapılan ikram ile Hakas Türklerindeki Umay Tartar uygulamasının bize göre esasta farkları yoktur. Doğum münasebetiyle ikramlı toplantı yapmak, bazı yörelerimizde mevlit şeklinde olsa da bu uygulamalar, Kazan çevresi kültüründe de yaşamaktadır.
Türk kültür coğrafyasında araştırma yapabildiğimiz yörelerde, çocukları korkutmak için kullanılan Umacı, Umay iyesinin, İslâmî devredeki izi olamaz mı? Bu tabiri, çocuklar yemek yemediği, sakıncalı işler yaptığı zamanda, uyumadıkları durumlarda kullanan analar, şuuraltı ile Umay`ı mı yardıma çağırıyor? Umay, bu şekli ile de bir koruyucu gibidir. Bu uygulama Doğu ve Güneydoğu Anadolu Türk kültür coğrafyasının eşitli kırsalında yaşamaktadır. Ancak, o bu fonksiyonunu korkutucu bir vasıf kazanarak sürdürmektedir. İç Anadolu ve bu arada Kayseri köylerinde çocukları korkutmak için ``Hommu - Hommucuk geliyor´´ denir. Bu tespiti zenginleştirmek zor değildir.
Umay`ın koruyuculuğunu Kırım Tatar Türklerinde de görmekteyiz. ``Kırım Tatar Türkleri mitolojisinde Tanrıyı simgeteyen işaret daire içine alınmış artı işareti şeklinde kesişen iki tam çaptan oluşur. Umay`ı simgeleyen işaret ise daire içine alınmış çarpı şeklinde iki tam çaptan oluşur.
Kırım Tatarlarında "Tarak" olarak bilinen simge, kanatlarını tam açmış ayakta duran kartaldır. "Domuz Yılı"nın gelmemesi için geçmişte kartal oyunu oynanırdı. Bu motif de Umay`ı simgeler motif, urbalarının yakalarına işlenirdi.
Osman Turan, Umay ve diğer iyelerin Tanrı değil, her dinde mevcut bulunan melek ve mukaddes varlıklar olduğunu. ``Umay gibi anam Hatun´´ veya ``Umayteg Ögem Hatun´´ ibarelerinin Umay`ın Tanrı yerine konulmadığını açıkça göstermektedir. Biz diğer ilgili kaynaklara da yer vererek teşhisi kolaylaştırmaya çalışacağız. Umay Türk mitolojisinin kaynağı olan ülkelerin hepsinde bilinmektedir.
VII. yüzyılda. Avrupa ve Balkanlara yerleşen Avar Türkleri arasında da Umay iye inancının yaşadığı ve Kök Türk harfli kitabelerde varlığının kayıtlara geçtiği bilinmektedir. Avarlarda, Umay, bir kuş biçiminde tasavvur edilir ve kimin başına gölgesi düşerse, onun kağan olacağına inanılırdı. Avar yazıtlarında Umay iyesi şu şekilde geçer: ``Edik Umay işi küt torgu.´´ Yörede, başa kuş konması veya kuş pislemesi uğur sayılır ve bu durumla karşılaşan kişinin zengin yahut yüksek mevki sahibi olacağına inanılır. Umay iyesi ile ilgili bu tür inanç kalıntılarına yörenin hemen her yerinde bu arada Kazan`da da rastlanır.
Umay kelimesine batı-doğu Türk kültüründe insan ismi olarak çok rastlanırken Azerbaycan`da örneklerini gördüğümüz gibi tepelere de isim olabilmektedir. Karapapak Türklerinde ise en sevilen bayan isimlerindendir. Umay isminin mitolojik içeriğini Türkiye`de ilk defa Abdulkadir İnan yapmış olmasına rağmen Hikmet Tanyu ve Müjgân Üçer ilk defa Fatma Ana-Umay Ana bağlantısı üzerinde ayrıntılı durmuşlardır. Manas Destanında Umay`ı Türkiye`de ayrıntılı çalışmak ise Mahmut Yılmaz`a nasip olmuştur. Altay ve Aladağ Türk lehçelerinde Umay İnesi yahut Umay, çocukların ve hayvan yavrularının hami ruhu olarak bilinir.
Mitolojik verilere göre ebemkuşağı yedi ana renkten meydana gelmiş olan Ebem Kuşağı/Gök Kuşağı Ülgen`in eseri idi. Ebem Kuşağı`nın Türk kültür coğrafyasının bazı yörelerinde mesela Tatar Türklerindeki adı Fatma Nene/Fatma Ana Kuşağı olduğu bilinmektedir. Bu kuşağın altından geçebilen kızların erkek ve erkeklerin de kız olabileceği inancı vardır. Ayrıca bu kuşağın altın dan geçebilenin cennete gideceğine de inanılır. Bu kuşağı gören çocukların ``yeşili benim´´ demek için Kars`ta yarıştıklarını da hatırlıyoruz. Kuşağın Türk kültürlü halkların bir kısmında bir ucunun denize ulaştığına oraya su içmek için uzandığına inanılır. Esasen Fatma ana etrafında bir kült oluşmuştur. Doğumu kolaylaştıracağına inanılan Fatma Ana Otu, yemeğin yapılması çabuklaştıracağı ve bereketini artıracağı için yemeği yapan hanım vakit az ise ve talaşlanıyorsa, ``bu benim elim değil Fatma Ana Eli´´ der. Ayrıca ehli beyti ve imam zadeleri temsil ettiğine de inanılan açık beş parmak şeklindeki elin Derbentteki isimlerinden birisi de Fatma Ana Eli`dir. Nazarlık şeklinde hazırlanan bu el çocukların omzuna asılarak onların korunacaklarına inanılır, Nazarlığın rengi yapıldığı madenin rengine göre sarı-kırmızı veya mavi olabilir. Ziyaret edilen Fatma Ana Çukuru ve benzeri gibi inanç ve uygulamalar da vardır.
Çiğil Türklerinde Gelin kınası yakılırken;
``Fadime anamız oturmuş kınası ezer
Deli olmuş melekler cennette gezer´´ gibi ezgiler okunur
Anadolu Nevruz kutlamalarında Fadime Ana Pekmezi diye bilinen bir tatlı yapılır. Tatlının rengi sarı-kırmızıdır.
Anadolu Nevruz kutlamalarında Fadime Ana Pekmezi diye bilinen bir tatlı yapılır. Tatlının rengi sarı-kırmızıdır. Fadime Ana ile Sarı Kız Efsanesi arasında bağ kurulmuştur. Diğer taraftan bazı araştırmacılara göre Fatma Ana - Kıbele bağlantısı ve bazı araştırmacılara göre de Fatma Ana Umay Ana bağlantısı kurulmuştur.
Kara iyelerin bir tezahürü de Alkarısı`dır. Yakut Türkleri kara iyelere Abaası demektedir. Alkarısı, bilindiği gibi inanç sistemindeki fonksiyonu bakımından Umay koruyucu iyesinin zıttı konumundadır. Yeni doğum yapan kadınlara ve yeni doğan çocuklara musallat olur. Türk dünyasında Albastı, Alkarısı, Al, Albıs, Almış olarak bilinirken Doğu Anadolu ise Kara kura olarak da bilinir.
Manas`ta Umay temasına ``Umay Ana´´, tipi ile rastlıyoruz. Biz yaptığımız bir derlemede Umay Ana, Türk Ata, Oğuz Ata döneminin hanedandaki kutsal zevce, kutsal ana durumunda olduğunu görmüştük. Veli olmanın zahiri anlamda erkek olmakla ilgisi olmadığını biliyoruz. Birçok velilerin gerçek dışı veliler oldukları da bilinmektedir.
Bütün bu tespitlerimizi harmanladığımızda, Umay batini boyutu büyük, zamanla kültleşmiş ve günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş, doğan (ana) ve doğrulan (yavru) etrafında etkinliği bilinen muhtemelen dişi bir velidir.
Manas Destanında Umay Ana iki yerde doğum anındaki kadınlara yardım eden Ana olarak görülmektedir. Umay`ın etimolojik tahlili yapılıca um-Ay, Aydan ummak tarzında bir yapı ile de karşılaşılmış olunur.
Anadolu Türlerinde yemeği az, misafiri çok olan, yemek pişirmek için, vakit bulamadan misafiri aniden bastıran hanımlar, doğumu zor olan kadınlara yardım ederken çaresiz kalan ebe analar ``Bu benim elim değil Fadime Anamızın elidir´´ der. Fadime Anadan yardım isterler. Kırgız kadınları bebeği beşiğe yatırırken ``Benim kolum değil Umay Ananın kolu olsun, benim yolum değil, Umay Ananın yolu olsun´´ derler. Özbek kadınları ise; ``Benim kolum değil Bibi Fatma, Bibi Zehra kolu, Umay Ana, Kambar Ana kolu´´ demektir. Türkiye ve Kırgızistan Türklerindeki duaların görünümü bir yolun, bir sistemin tezahürü biçimindedir. Özbeklerdeki dua da ise yoruma mahal kalmamış, Fadime Ana ve Umay Ana kültleri özleşmiştir. Bibi, bilindiği gibi doğumu yaptıran, hayata canlı olarak gelişi sağlayan kimseye verilen isimdir. Anadolu`da &8216;Bibi` bazen hala ve bazen de teyze karşılığı kullanılır. Akrabalıktaki özel yeri ne olursa olsun, bibi, doğumu yaptıran kadın anlamındadır. Bir bibi`nin mertebesi doğumuna yardımcı olduğu, canlı olarak dünyaya gelmesini sağladığı bebek sayısı ile ölçülür. Bibi isimli yatırların itibarı buradan gelir. Ayrıca Bibi ismi ile başlayan günler ve sofralardaki hikmetin sebebi budur.
Manas`ta Umay temasına ``Umay Ana´´, tipi ile rastlıyoruz. Biz yaptığımız bir derlemede Umay Ana, Türk Ata, Oğuz Ata döneminin hanedandaki kutsal zevce, kutsal ana durumunda olduğunu görmüştük. Veli olmanın zahiri anlamda erkek olmakla ilgisi olmadığını biliyoruz. Birçok velilerin gerçek dışı veliler oldukları da bilinmektedir.
SONUÇ:
Bütün bu tespitlerimizi harmanladığımızda, Umay batini boyutu büyük, zamanla kültleşmiş ve günümüze kadar varlığını sürdürebilmiş, doğan (ana) ve doğrulan (yavru) etrafında etkinliği bilinen muhtemelen dişi bir ruh veya velidir. Anadolu`da Fatma ana kültünde bu inanç devam etmektedir. Bu teşhisi Kazan ve çevresi halk inanmalarından hareketle de teyit edebiliyoruz.
Bu çalışma ile eski inanç sisteminin sistematiğine Kazan yöresi bulgularla yeni açıklıklar getirilmeye çalışılmış, sistemin unsurları arasındaki ilişkilerin daha anlaşılır hale getirilmeleri amaçlanmıştır.

































Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.