Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10197
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2287) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (400)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 27.11.2022 12:15:02

Kânûni’nin oğlu Şehzâde Cihângir’in vefâtı (27 Kasım 1553)

Kânûni’nin oğlu Şehzâde Cihângir’in vefâtı (27 Kasım 1553)


26 Kasım 2022
Halit Kanak


Kânûni Sûltân Süleyman 12. seferine çıkmak için Topkapı Sarayından ayrılarak Üsküdar’daki ordugâhına geçtiğinde tarihler 28 Ağustos 1553’ü gösteriyordu. Ağustos sonu eylül başına doğru sefere çıkmak için uygun bir zamanlama değildi. Zârûri durumlar hariç seferlere yaz dönemini değerlendirmek için genellikle ilkbaharın başlarında çıkılırdı. Eğer ordu yaz dönemi işini bitirememiş veya başka seferlere gerek duyulmuşsa güvenilir bir yer kışlak olarak seçilir ve baharın gelmesi beklenirdi.

Kânûni’ye bu kararı aldıran şüphesiz Hürrem Sûltân’la damadı Rüstem Paşa olmuştu. Çünkü uzun zamandır Şehzâde Mustafa’yı ortadan kaldırmayı planlayan bu ikili, çalışmalarının sonuna gelmişler ve final için son hamlelerini yapmak üzereydiler.

Bundan dolayı Kânûn’inin İran seferine çıkması gerekliydi. Böylece güzergâh üzerinde töre gereği el öpmeye gelecek olan Şehzâde Mustafa ortadan kaldırılacaktı. Hâlbuki Kânûni 3 yıl, 8 ay, 8 gün önce İran seferinden dönmüştü.

Bir müddet önce İran Şâh’ı Tahmasb’ın bizzat gelerek Erciş, Âdilcevâz ve Ahlat’ta yaptığı amansız kıyım ve tahribatın hesabının sorulması ve üstelik oğlu İsmail Mirza’yı göndererek Erzurum’u işgâl girişiminin cezasını vermek üzere Kânûni Sûltân Süleyman Sokollu Mehmed Paşa’yı İran üzerine göndermiş, bunu yeterli bulmayarak ardından Sadrâzâm Damat Rüstem Paşa’yı yine büyük kuvvetlerle İran üzerine yola çıkarmıştı.

Ancak Rüstem Paşa Aksaray’a gelince orduyu durdurup Türk Hâkânı’na bir mektup gönderdi. Mektupta bu sefere kendisinin bizzat gelmesi gerektiğini Kânûni’ye bildiriyor, tahrikli cümleler havada uçuyordu. Rüstem Paşa o kadar ileri gitmiştiki mektubu şu şekilde bağladı. “Asker arasında ihtiyar padişahın hasta olduğu ve artık başkumandanlık yapamayacağı söylentileri ayyuka çıkmıştır…”

Bu cümle yetmişti. Oğlu Şehzâde Cihângir’i de yanına alarak yola koyulan Kânûni 8 Eylül’de Bursa Yenişehir’e geldiğinde Karaman Sancak Bey’i oğlu Şehzâde Bâyezid tarafından eli öpülerek karşılandı. Kânûni Bâyezid’i taht muhafızlığı için Edirne’ye göndererek yoluna devam etti.

21 Eylül’de Bolvadin’de ordu konakladığında Şehzâde Selim Manisa’dan gelerek burada orduya dâhil oldu. Ordu bundan sonraki konaklamasını Ereğli yakınlarında yaptı. İşte ne olduysa burada oldu ve Amasya’dan gelerek babasının elini öpmek için Otağ-ı Hümâyûna giren Şehzâde Mustafa burada boğduruldu.

Bunun üzerine Asker isyan etti ve bu işin müsebbibi olarak gördükleri Rüstem Paşa’yı parçalamak için her yerde aradılarsa da bulamadılar. Kânûni, olayları yatıştırmak için Rüstem Paşa’yı sadrâzâmlıktan azl etti. (Bir müddet sonra yeniden sadrâzâmlığa getirililecektir.)

Doğuştan kambur olduğu için, ayrıca omuz kemiğinden ameliyat yapıldığından dolayı sancak beyliğine gönderilmeyip babasının yanında seferlere çıkan Şehzâde Cihângir, çok sevdiği abisi Mustafa’nın güyâ İran Şâhıyla işbirliği yaptığı gerekçesiyle acem halısına sarılarak otağın önünde teşhir edilen cesedine bir müddet baktıktan sonra şoka girdi ve uzun süre bunu atlatamadı.

Kânûni, ortalık yatışınca iyice yaklaşan kış şartlarını düşünerek Sokollu Mehmed Paşa’yı Tokat’a, oğlu Şehzâde Selim’i Maraş’a kışlamak üzere gönderdikten sonra, kendisi de çok sevdiği Halep’e yöneldi. Kışı orada geçirecek Mustafa’sının üzüntüsüne teselli olmak için Cihângir’le bol bol ava çıkacaktı.

Bu planlarla 8 Kasım 1553’te top atışları eşliğinde Halep’e girdi. Bütün şevkâtini Şehzâde Cihângir’e vermiş bir an olsun yanından ayırmıyordu. Gözü kulağı ondaydı. Her an nefesini alıp vermesini takip ediyor, ona karşı bir anne şefkatiyle davranıyordu.

Ancak bu durum 19 gün devam etti. Şehzâde Cihangir, çok sevdiği ağabeyi Mustafa’nın ölümüne daha fazla dayanamadı ve geçirdiği kalp krizi sonucu 27 Kasım 1553’te babasının gözü önünde 22,5 yaşında ruhunu teslim etti. Şehzâde Cihângir’in ölmeden önce, meşhûr Taşlıcalı Yahya’nın kaleme aldığı ve yeniçerinin ağızına düşen şu mısraları mırıldandı;

“Meded meded bu cihân’ın yıkıldı bir yanı,

Ecel celâlileri aldı Mustafa Hân’ı

Tolındı mihr-i cemâli bozuldu divânı

Vebâle koydular âl ile Âl-i Osmân’ı..

Sonra parmağından çıkartarak babasına ağabeyi Mustafa’nın hediyesi gümüş yüzüğü uzatarak, “Ağabeyimin yüzüğü idi sende kalsın” dedi..

Mustafa’yı Amasya’ya göndererek Manisa’ya sancak beyi yaptığı şehzâde Mehmed’i gözü önüne geldi. O da göreve geleli iki yıl geçmeden vefât etmiş, 10 yıl önce elinden kayıp gitmişti. O’nun adına Sinan’a yaptırdığı Şehzâdebaşı Camii biraz olsun acısını dindirmişti. Fakat elleriyle boğdurduğu Şehzâde Mustafa, ardından Şehzâde Cihângir’in vefâtı Kânûni’yi çok sarstı. Kânûni bir kez daha yıkılmıştı.

Halep’te kılınan namazdan sonra oğlu Cihângir’i İstanbul’a Şehzâdebaşı Camii’ne abisi Mehmed’in yanına gönderirken, diğer oğlu Selim’i teselli için Maraş’tan getirterek 9 Nisan’a kadar kalacağı Halep’te kışı beraber geçirecek, hatta İran Seferi dönüşünde oğlu Mustafa’nın sancağı Amasya’da 7 ay, 28 gün kalarak Şehzâde Mustafa’yı çok seven Amasya’da yaraları sarmak için halktan bir yıl vergi aldırmayacaktı.

Anadolu’da ruhu için büyük sadakalar dağıtılan Şehzâde Cihangir, ağabeyi Mehmed’in Şehzâdebaşı Camii haziresindeki türbesine defnedildi. Ancak Kânûni bu şehzâdesi için bir cami yapılması talimatını Mimar Sinan’a verdi. Fındıklının üstünde, Taksim yakınlarında 1560’da tamamlanan camiye ve bulunduğu mahalleye o günden sonra Cihangir dendi. Mekânı cennet olsun inşaallah..


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.