MİTOLOJİ-HALK İNANMALARI BAĞLAMINDA TÜRK KÜLTÜRLÜ HALKLARDA KAZ
MİTOLOJİ-HALK İNANMALARI BAĞLAMINDA TÜRK KÜLTÜRLÜ HALKLARDA KAZ
``Hele var ki bir tablo Görse şaşar Anibal Ördeklerden bir filo, bir de kazdan amiral.`` Anonim
Yaşar Kalafat -Nagihan Çetin
GİRİŞ:
Kaz`ın bir inanç objesi olarak Türk kültüründe yerini almaya başlamasının geçmişi, mitolojik dönemden haber getiren bilgilere göre Türk kültürü ile yaşıttır. Bu geçmişin ilk verilerini Tösler, Ongunlar, Totemler ile ilgili bulgular arasında görebiliyoruz. Benzerlerinde olduğu gibi kaz da donuna girilebilen varlıklardandır. Bu dönemi destan ve efsaneler giderek çeşitli sözlü kültür verilerinde izleyebiliyoruz. Bu gelişmeğe paralel olarak dokumacılığın her türünde ve el sanatlarının çeşitli dallarında izleyebiliyoruz. Türk sanatında Hayvan Uslunun gelişme ve şekillenme safhalarında diğer bazı hayvanların arasında kaz da vardır.
Kültür araştırmaları dallandırıldıkça Kaz, damgalarda, imge ve simgeler arasında, etnografik malzemenin isimlendirilmesinde, insan, tabiat bitki ve topografya isimlerinde yerini almaya başlar. Bu gelişmeye paralel olarak da sözlü kültürün her alanında kullanır olur.
Bu bildirimizde bu türden bulguları tarihi süreci esasa alarak örneklemeye çalışıp kazın kültürümüzde yerine inanç merkezli açıklama yapmaya çalışacağız
METİN:
Türk yaradılış destanı`nda Kaz, kaz kuşu olarak geçer. Dünyada hiçbir şey yokken Erlik ve Ülgen iki kaz olarak belirirler.
Kergiller Türk toplumunun kutsal hayvanı Karadas (Kara Ağaçkakan) dır. Bunun, Kerkil mitolojisinde kahramanın sadık yardımcısı olduğuna inanılır. Bu Türk boyunun inancına göre soyları Altın Göl`ün yanında yaşamakta olan Büyük Ağaçkakan`dan gelmektedir. Bu boyun damgası Kas/Kaz`dır.
Almatlar Türk toplumunun da kutsal hayvanı Kaz`dır. Bunların tamgaları ise Kamalı Haç`dır .
Köbekler Türk toplumunun kutsal hayvanı Kuu/Kuğu`dur. Altay mitolojisinde Kugular ve Kazlar özel saygı görürler. Bunların diğer bazı hayvanlarla birlikte dünyanın oluşumuna katıldıklarına inanılır. Kuğu ve Kaz mitolojide kutsallığın, ilâhiliğin ve dişiliğin simgesidirler. Köbökler`in simgesi Supagay/Haç`tır .
Kaz-dişilik bağlantısı Türk kültürlü halklarda günümüze kadar gelebilmiştir. Güvenli duruşu, yürüyüşlü ile Türk destanlarında ``Kaza benzer gelinim kızım var `` benzetmesi yapılır.
Halk hikâyelerinde evlenecek oğul babasına nasıl bir eş istediğini anlatırken ``uzun boylu kaz bilekli´´ tanımlamasını yapar. Kars halk kültüründe derin izleri ile yaşayan kaz kültürü Kars kızlarına teşmil edilmiştir. ``Kars`ın kızı kaz`dır´´ sözü ile Kars`ta kızların endamlı, güvenli ve görkemli olduğu anlatılır.
Kars yöresinden yapılmış halk inancı bulgularına göre Ördek ve kazlı evinden bereket eksik olmaz. Rüyade kaz görmek varlık ve itibara dalalet eder. Rüyada kazın kaybolması ise yoksulluğa yorumlanır. Kazların hareketlerinden yola çıkılarak hava tahminleri de yapılır. Güney-kuzey istikametinde yürüyen kaz grubu yağışlı havaları haber vermiş olur Böylece kazın bereket simgelediği ve gelecekten haber vermede aracı olabileceği inancı olduğu söylenebilir.
Halk inanmalarında tavuk ve bilhassa civcivli tavuk görmek ise dedikodu olarak algılanır.
Altay destanlarında tehlike karşısında kaldıklarında genç kızlar don değişime uğrar kaza dönüşürler. Don değişimi yaşarak tehlikelerden korunmak, kurtulmak halk inanmalarında varlığını sürdüren bir motiftir. Efsane ve menkıbelerde düşman askerinden, namus düşmanlarından, insafsız kaynananın zulmünden korunabilmek için yapılan dualarda ``Allah`ın beni ya taş et ya kuş et´´ denir. Diğer taraftan gerek Türkistan evliyalarında ve gerekse Anadolu erenlerinde keramet adına çeşitli donlara girilebilirken donuna girilebilen canlılar arasında çeşitli kuş türleri de vardır.
Trabzon`un ulu zatlarından Haçkalı baba, kuş donuna girerek hocasına gitmekte idi. Hoca Ahmet Yesevi Turna Donuna giriyordu. Abdal Musa Geyik Donuna, Hacı Bektaş Veli Güvercin Donuna, Abdulkadir Geylani ise Akdoğan Donuna girebiliyorlar, don değiştiriyorlar Geyik olabiliyorlar veya geyiklerle söyleşebiliyorlar. Birlikte ve bir arada yaşayabiliyorlar. Kayaya ve duvara binip onları at gibi sürebilirken yılanı da kamçı gibi kullanabiliyorlar. Kaz donuna girebilmek Türk inanç kültüründeki don değişme inancının bir parçasıdır. Kaz donuna girme tespitinden de hareketle Türk kültürlü halkların inançlarında ``don değişme´´ nin mitoloji-tasavvuf buluşmasına örnek olduğu söylenebilir.
Türkoloji de yardımlarını esirgemeyen bir kısım kalp gözü açık tasavvuf ehlinin ifadelerine göre sema ehlinden gölgesi bir şehri kaplayacak büyüklükte olan kaz görümünde yaratılmışlar vardır . Bir kısım kutlu rüyalarda kişioğlu kazkanadında seyahat eder .
Yakut Türk halk inançlarında at, kuğu, kurt, kartal, akturna soyların sembolü olmalarını sürdürürlerken kaz ile ilgili mistik veriler daha derinlerde ve daha siliktir. Camiü`t-Tevarih`e göre, Çepni ve kardeşlerinden Bayındır, Peçenek, Çavundur gibi kardeş boyların ``Ongun´´ları da Sungur`dur. Sungur, doğan cinsinin en ünlü kuşudur. Bu kuşun adı ad eski Türkler tarafından şahıs adı olarak çok kullanılmıştır. Selçuklular devrinde, birçok Türk beyinin Ak Sunkur (sungur) Kara Sunkur (sungur) gibi adlar taşıdıklarını biliyoruz. Kutsal hayvanların isimlerini Türklerde insan ismi olarak kullanılması bu kutsiyetten istifade edebilmek içindir. Hakan ve Beylerin isimlerini çocuklara verilmesi de keza bu mertebeye Tanrının yükselttiği kimselerde, bir mübareklik aranmış olması ve bundan yararlanılmak istenilmesi inancından kaynaklanmaktadır.
Kaz-damga bağlantılı bu uygulamanın halen devam ettiği Anadolu`nun Tahtacı Türkmenlerinde görebilmekteyiz. Tahtacı Türkmenlerinin damgaları Kaz Ayağıdır. Bu damgaları dedelerin ve ünlü Tahtacı şahsiyetlerinin mezar taşlarında görebiliyoruz. Ayrıca bazı etnografya malzemelerinde, dokumalarında da bu damgayı görmek mümkündür.
Tahtacı Türkmenlerinin en büyük yatırlarından birisi olan Yanınyatır Ocağı`na bağlı olan Tahtacı oymaklar;
Çobanlı Çaylak Sivrikülahlı Kokluca Cingöz oymağı Üsküdarlı Enseli Ala abalı Çiçili Mazıcı Kâhyalı Gökçeli
Ayrıca Hacı Emirli Ocağı`na bağlı olan Tahtacı Türkmenleri de vardır. Bunların da damgaları Kaz`dır.
Şehepli Kabakçı Aydınlı Kaz Ayağının Türk inanç kültüründe damga olması sadece Tahtacı Türklerinin damga kültüründe görülen bir durum değildir. Etnografyaya da yansımış olan bu inanç kültürünü örnekleyebiliyoruz. ``Tahtacı Obalarının bir kısmının giysi, el araçları ve mezar taşlarında &8216;Kaz Ayağı` adı verilen semboller bulunmaktadır. Kazayağı ve &8216;Sarıkız` sembolleri daha çok Çaylaklar`da görülmektedir. Kazayağı bir zamanlar Yayık Suyu çevresinde Salur ve Kargkın boylarında da kullanılmıştır. Kaz, tüm Alevilerde kutsanmaktadır. Kazayak/Kazayağı Başkurtlar arasında Huyir Ayak, Çalı Horoz Ayağı olarak´´ olarak bilinirken kaz ile ilgili inanç ve uygulamalar, ``Kıpçaklar, Nogaylar, Başkurtlar, Özbekler Gagavuzlar, Karapapaklar arasında da kullanılmaktadır. Sarıkız ve Kaz motifinin Türkler arasında Önemli bir yeri vardır.
Tatar Türklerinde Atakaz/Erkek kaz`a selam verenin boyun ağrısı çekmeyeceğine inanılır. Tatar Türklerindeki geçmişte uygulanan mevsimlik Kaz Bayramı`nın`silik izlerini bir çocukluğumuz yıllarının Kars`ından hatırlıyoruz.
Kazak Türk toplum isminin Kaz ongununun toponomiye yansımış olduğu şeklinde yapılan bir bildiri dinlemiştik. Ayrıca Kars ilinin simgesi olan Kaz, şehir merkezine yapılmış bir Kaz Heykeli ile sembolleştirilmiştir.
Kaz ilgili inançlar Türk kültürlü halklar arasında sadece şakulî değil aynı zamanda ufkî bir derinliği de sahiptir.
Sarı Kız Efsanesinin Başkurtlar arasında yaşadığına biz Başkurdistan`da görme imkânını bulduğumuz bir resim sergisinde şahit olduk. Ressam Onlarca tablosunu Sarı Kız`a onun kazlarına ayırmıştı. Gagavuzların millî müzelerinde ise, Gagavuz Türk kültüründe Kaz ve Sarı Kız efsanelerinin yaşadığını gösteren etnografik malzemelere şahit olmuştur .
Tahtacıların kaza karşı duydukları sevgiyi dini bir temele dayandırdıkları görülmektedir. Onlara göre kaz, Hz. Ali`nin öldürüleceğini hisseden bir hayvandır. Tahtacılar Hz. Ali`nin camide öldürüldüğü gün evinin bahçesindeki kazların onun öldürüleceğini hissettiğine, bunun için de Hz. Ali`nin camiye girmemesi için onun elbisesinden çektiklerine inanırlar.
Bu halk inanması şiire de yansımıştır.
``Tehlikeyi sezerler Bol bol suda yüzerler Kazın kutsallığını Hz. Ali Söyler
O gün yüzmüşleriydi Derde düzmüşleriydi Ali`nin öleceği Günü sezmişleriydi- Yahya Azeroğlu
Kaz ile ilgili inançların mitolojik dönemden gelerek destanı süreci yaşayıp İslamî bir kimlik kazandığını halk inanmalarından hareketle söyleyebiliyoruz.
Kaz Dağı Türkmenlerinin çeşme ve mezarlarında, Sarı Kız Dağı ve çevresinde Kazayağı resmedilir. Biz de Ceyhan bölgesinde Dur Hasan Baba`nın türbesi etrafında yaptığımız çalışmalarda buraya da kazayağı damgasının kazılmış olduğunu gördük Tahtacı Türkmenlerinde bugün dahi Kazayağı şeklinde ve Kazayağı namı ile anılan bir damgaları vardır Şaman tösleri arasında Kaz tösü de vardır. Merasim anında göyün katlarına çıkarken Kam`ın aslanlar veya ejderhalarla karşılaştığı çıkardığı sesler ve yaptığı danslardan anlaşılır. Şaman Kaz, at ve koyun taklitleri de yapar onların da seslerini çıkarır. Tahtacı Türkmenlerindeki hayvanlarla ilgili inançlar için Nilgün Çıplak`ın çalışmalarına bakılabilir . Şaman göklerde içi otla doldurulmuş bezden yapılmış kaza binerek kaz sesi çıkararak gider. Nilüfer Yıldırım tezinde, Şaman ilahilerinde geniş yer tutan şamanın gökyüzüne uçmasında, kaz yardımcı unsur olarak yer alır. Kayra Kan kendisine benzeyen bir varlık yarattı ve ona kişi adını verdi kişi suyun üzerinde iki kaz gibi uçtu. Şamanist boyların bir kısmının totemi kazdır. Türkler kazı, beylik ve mutluluk sembolü olarak sayarlar. Şaman davullarının üzerinde kaz resmi de vardır. Kaz şamana güneşin doğacağını bildirir. Kaz şamanın şekline bürünür hayvanların başına geçer, demektedir. Şamanın, semaya çıkma ayininde ruhundan yararlanmak amacıyle sesini çıkardığı hayvanların arasında Kaz da vardır. Tahtacı yerleşim birimlerinin merkezinde kazayağı simgelerine rastlanmakta birlikte buna bütün Tahtacı mezarlarında rastlamak mümkün değildir. Mezar taşlarına kazayağı simgesi nakşetme uygulamasına genellikle Çaylak aşiretine mensup olan Mut ilçesinin Köprübaşı, Kumaçukuru, Kayabaşı, köyleri ile Silifke ilçesinin Kırtıl köyünde söz konusu simge halen mezar taşlarına işlenmektedir. Ancak aynı aşiretten olan Mut ilçesinin Yeşilyurt köyü Bozyazı ilçesinin Bahçekoyağı Tursun Mahallesi, Tarsus ilçesinin Kaburgediği köyü, Mersin merkeze bağlı Düğdüören ve Dalak deresi köylerindeki mezar taşlarında kazayağı simgesi bulunmaktadır. Ayrıca Aydınlı aşireti Tahtacıları mezar taşlarında da kazayağı simgesi vardır.
Tahtacılar kazayağı simgesinin atalarına fatih sultan Mehmet tarafından verildiğini ifade ederler. Onlar İstanbul`un fethi öncesinde atalarının fatih tarafından Kaz Dağı`ndan gemi kerestesi yapmakla görevlendirildiklerini, daha sonra bu görevlerinin karşılığı olarak kendilerine kazayağı simgesinin verildiği söylemektedirler.
Tahtacıların bu ismi almalarından, yaşam biçimlerine ve tarihi süreç içerisinde geçirdikleri evrelere dair yapılan çalışmalar kaz konusuna da açıklık getirebilecek bilgiler içermektedir .
Anadolu`da bir kısım Alevî inançlı Müslüman Türk ozanlarının mezarlarında kazayağı damgası vardır .
Türk dokumacılığında Kaplumbağa-Kurbağa-Kelebek-Kazayağı Motifleri` Erzurum, Afyon, Aydın, Eskişehir, Hatay, Konya İçel, vs. kilimlerini gösterebiliriz . Aynı teşhisi batı Anadolu dokumacılığı için de koyabiliyoruz . Bu tespit Van gölü için de geçerlidir .
"Orhun yazılarındaki "Ra-Re" harfi Oğuzların ana damgalarındandır. Bünlüğü ve dirliği simgeler. içerik itibariyle birleştirici bir özelliği vardır. Ardahan Üniversitesinin logosunda da yer almıştır. Bu işaret Çıldır`da kazayağı olarak bilinir. Az değişik bir formatı daha vardır. Korkmaz ailesini damgası da böyledir"
Kazayağı bitkilere de isim olmuştur. Ziraatı yapılmayan ve çiğ ve pişirilerek yenilen otlardan birisi de Kazayağı isimli bitkidir. Sarıkamış`ta Çobanların ve kırda dolaşan çocukların çiğ olarak yedikleri otlardan birisi de, Serçe Ayağı ve Karga Ayağı iken bir diğeri de Kazayağı`dır . Kazayağı bitkisi Kars, Ardahan ve Arpaçay`da da bilinir Yemlikle, Kuzukulağı ile Kuşekmeği ile birlikte toplanır mevsiminde tüketilir. Azerbaycan, İran ve Anadolu`da yaşamakta olan Ayrımlı Türklerinin en itibarlı yabani/ziraatı yapılmayan otlarından birisi de Kazayağı`dır. Kazayağı bitkisinden turşu, çorba ve diğer çeşitli yemekler de yapılır. Keza kaz etinden yapılan yemekler, yapılış şekilleri ile incelenmiş bunların sözlü kültüre yansıyan çeşitli örnekleri de derlenilmiştir .
Artvin ve yöresinde bulgurun bol ve pirincin kıt olduğu yıllarda Kazayağı bitkisi bulgurla sulu yemek olarak hazırlanırdı .
Kazın yemek masalarının aranılanları arasında olduğu yemek destanlarına yansımıştır.
``Maruzatım belli bu niyetimden Kimse fayda görmez hidayetimden Benim karnım doydu koyun etinden Bana yonulacak kaz lazım değil´´ Âşık Sezai ile Sümmani Baba arasındaki bir atışmadan
``Kazı koyduk bir ocağa Uçtu gitti bir bucağa Bu ne haldir Hacıağa Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz´´ Kaygusuz Abdal
Aldı Qarib; ``Bizim eller bahar idi, yaz idi? Göllerdeki ördek idi, qaz idi? Şehsenemim gelin idi, qız idi? Qarip deyer: nece gördün Senemi?
Aldı Ehmed Bezirgân; Men gelende sizin eller yaz idi, Gördüm nazlı Senemi?´´ Göllerdeki ördek idi, qaz idi, Şahsenem`in gelin değil, qız idi, Ağlar, sızlar Senemi?´´
"Santur mu istesin saz mı istersin? Ördek mi istersin kaz mı istesin? Tomurcuk memeli kız ı istesin? Ben senin gönlünü çekemem gönül." Karacaoğlan "Avlusunda öter kumrular kazlar Çalınır ötede çalgılar sazlar Zülfü top top olmuş gelinler, kızlar Bizim de davamız görülsün bugün" Karacaoğlan
"Karşıdaki Koma kuşlar Ördek ile kaz değil mi? Yiğitleri derde salan Gelin ile kız değil mi´´&8226;?
"Çeşit çeşit ördeğin var kazın var Ötüşürler kazların gerçek sazın var Çok şiirinsin bir sevimli yüzün var Gerçek bir cennetsin Sultan sazlığı"
Halk edebiyatında kaz, kaz eti içeren şiirler bir külliyat oluşturacak kadar zengindir. Bunlar çok kere kaz`ın soylu duruşunu anlatan şiirlerdir. Bunlardan hareketle tasavvuf, mitoloji ve halk inancı içerikli olanların anlamlandırılması bu alanda yapılacak çalışmalara yeni boyutlar kazandırabilir.
Sözlü kültürün diğer örneklerinde de ``Kaz´´ yerini almıştır.
``Tavuk kaz yumurtası yapmaya kalmış makatını parçalamış´´
``Kazın ayağı öyle değil´´ değim
Kazın geleceği yerden tavuk esirgenmez.
Tavuk yumurtası daha çok aranır, zira kaz yumurtlamadan evvel tavuk gibi reklâm yağmaz.
SONUÇ:
Kaz, Türk inanç kültürünün ongunlar döneminin mifik izlerini taşıyan ve bu mistik karakterini zamanla büyük ölçüde yitirse de bu özelliğinin izlerini günümüzde bilhassa sözlü kültürümüzde yaşatmakta olan bir hayvandır. Bu izleri Türk ad verme geleneğinin her alanında görebiliyoruz.
|