Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Prof. Dr. Ata ATUN - (Ziyaretci) 11.07.2016 01:02:40

Neler olmuş bize (2)

Neler olmuş bize (2)

Raporun içeriği genelde 1950 yılında yaşanan Kore Savaşı ve özellikle de 26 Kasım günü başlayan ve 3 gün sonra 28 Kasım 1950`de biten Kunuri Muharabesi`ydi. Rapor sadece Türk Tugayı hakkında yazılmıştı ve Türk Tugayı ile Türk askerinin niye tüm olumsuzluklara rağmen başarılı olduklarının müthiş bir analiziydi. Raporu yazan da Amerikalı bir General, ABD`nin ünlü West Point Harp Akademisi hocalarından birisiydi.

Türk Tugayı`nın bölgeyi bilmemesi, iklime alışık olmaması, silah-cephane-telsiz iletişim, araç gereç imkansızlıklarına rağmen olağanüstü başarılı olmasını dile getiren aşağıdaki açıklamaların hepsi Türk Silahlı kuvvetlerinin savaşma gücünü, askeri disiplinini, cesaretini açıklarken, raporun içinde yer alan, içeriği nedeni ile gözden kaçması çok kolay olan bir başka bölüm ise benim çok dikkatimi çekmişti.

Türk askerlerinin savaşma gücünü, askeri disiplinini ve cesaretini en iyi dile getiren, savaşın başından sonuna kadar onlarla birlikte olan ve Türk askerlerinin ``Kamil´´ diye hitap ettiği, gerçekte asıl adı Sang Ki Paik (okunuşu Pek Sang Ki) olan Koreli çevirmenin yazdığı kitap. Bu kitabın sonuç özetle ``Türk askeri olmasaydı bugün Güney Kore diye bir ülke olmayacaktı´´ mealinde.

Kunuri zaferini İngiliz General Martin şöyle dile getirmiş ``... Türkler 10`a karşı birle aslanlar gibi savaştılar. Türkler uzun süre bu şekilde düşmanla çarpışırken ve ölürken İngiliz ve Amerikalılar geri çekiliyorlardı. Mermisi kalmayan Türk askeri süngüyle yumrukla büyük bir zafer kazandı.´´

Federal Alman ``Abent Post´´ gazetesinin manşetinde ``Kore muharebelerinin sürprizi Çinliler değil, Türkler oldular. Türklerin muharebelerde gösterdiği kahramanlığı anlatacak bir kelime bulmak şu anda mümkün değildir`` ifadeleri yer alırken, 8.nci Ordu Komutanı General Walker`in açıklaması ise ``2.nci Tümenle beraber hareket eden Türk savaş birliği, gösterdiği kahramanca cesaretiyle dört gün devam eden geciktirme muharebeleri sayesinde ordunun sarılmasına ve parçalanmasına mani olmuştur´´ şeklinde olmuş. ``Türk Tugayı olmasaydı 8.nci Ordu tamamen imha edilecekti´´ demek istemiş General Walker.

Ben zaten Mücahitlik hizmetimin ilk 3 ayındaki temel eğitimde, Türkiye`nin seçkin subayları tarafından çok zorlu bir eğitimden geçirildiğim için yukarıda yazılanları az çok hem biliyordum, hem de içimde hissediyordum. Benim söz konusu raporda dikkatimi çeken, çok başka bir yer olan ``Hastane ölüm kayıtları ve gözlem raporu´´ydu.

Rapora göre seferi hastaneye getirilen yaralı Amerikalı askerlerinin arasındaki ölüm oranı, hastaneye getirilen yaralı Türk askerlerinin arasındaki ölüm oranının neredeyse yirmi katıydı. Sonuç benim için çok ilginçti. Hastane personelinin, ilaç ve makine teçhizatının neredeyse tümü ABD menşeli olmasına rağmen ABD`li askerler arasındaki ölüm oranının çok yüksek, buna karşın Türk askerleri arasındaki ölüm oranının çok düşük olması belli ki, raporu yazan Generalin de ilgisini çekmiş olmalı ki, çok ciddi bir araştırma yaptırmış.

İşte benim için asıl önemli olan bu araştırmanın sonuçlarını okumam oldu. Sonuçlar diyordu ki;
1- Türkler arasında rütbeye saygı en üst düzeyde. Komutan ölünce yerine yardımcısı veya bir alt rütbedeki subay geçiyor. Tüm subay ve astsubaylar ölse bile, komutan en kıdemli er oluyor ve birlik asla komutansız kalmıyor.
2- Hastanede yatan veya tedavi gören yaralı Türk askerleri, yeni bir hasta veya yaralı Türk askeri gelince hemen onu kucaklıyorlar ve bağırlarına basıp, yaşaması için elden geleni yapıyorlar. Aralarındaki ast-üst hiyerarşisi hemen rütbeye veya kıdeme göre oluşturuluyor ve fire vermeden toplu yaşam mücadelesi hemen başlıyor.
3- Amerikalı askerlerde ise bu uygulama yok. Yaralı asker, Türklerin yaptığı gibi sahiplenilmiyor ve kaderine terk ediliyor. Hasta veya yaralı bakıcıların yaşatabildiği kadar yaşıyor. Bu nedenle de ölüm oranı çok yüksek.

İşte içinde bulunduğumuz bu kritik günlerde, yazımın ilk bölümünde tanımlamaya çalıştığım paramparça durumdan ancak birlik beraberlik ve birbirimize duyacağımız saygı ile kurtulabileceğimizdir. 66 yıllık bu rapor hala benim için gerçekleri yansıtmakta. Aksi takdirde Amerikalı yaralı askerlerin akıbetine bir bir biz de uğrayacağız&8230;

Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun
11 Temmuz 2016




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.