Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10787
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2274) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 18.04.2014 23:11:24

NEYZEN TEVFİK


Mustafa Mete İSLAMOĞLU

HİCİV ÜSTADI
(ŞAİR)
NEYZEN TEVFİK`i
TANIYORMUYUZ?

Boynundaki "Hiç" Yazısı ile. Neyzen`i anlatmak çok zordur. Kelimelere sığmayacak kadar büyük bir yüreğe, IQ testleri ile ölçülemeyecek bir zekaya, insanı insanlığından utandıracak derecede yüce üst bir hümanizme, taşı dile getirecek denli kuvvetli espri anlayışına, sağlam bir nefese sahip, insan üstü münzeviliğe hasıl olmuş biricik yalnızlığa sahip çağlar ötesi bir deha imiş Neyzen.
Bu sözleri duysa gücenir muhtemelen bana küserdi sarf ettiğim sözlerden sanırım.
Çünkü o aslında olanca derin felsefi ve ulvi bilgisine rağmen basit, yalın ve naif yaşamış, içinde barındırdığı serzenişi, deliler gibi aşığı olduğu yaratanına bile savurmaktan beri durmamış sıradan bir insan evladıydı.
Ne ilgisi var diyebilirsiniz. Hayatında yaşamış olduğu en güzel günlerin; sokak ayyaşları, garipler, cepçiler ve serkeşlerle geçirdiği seneler olduğunu söyleyecek kadar yüce gönüllü bir insandı. Dostlarının kendisine verebileceği maddi hiçbir paye yoktu belki ama onların bu yüce insana gönüllerinden koparak önüne getirecekleri çok daha kıymetli hediyeleri vardı.
``Şarap´´; bütün gün kendi bildiklerince çalışıp, dişlerinden tırnaklarından artırarak Neyzen`e akşam getirdikleri en anlamlı hediyeydi o bir şişe ``Şarap´´. Bu bir minnettarlık göstergesiydi o büyük gönül adamına, çünkü Neyzen her gece, kolay kolay kimseye dinlemesi bile nasip olmayacak bir Ney ziyafeti çekerdi onlara.
O kadar ki; dönemin önde gelen devlet adamları, bürokratları Neyzen`in peşinde koşup kendisine övgüler yağdırırlarken, Neyzen`den yedikleri onca hakarete rağmen, Neyzen bu çanak yalayıcılarına kendinden hiciv dolu küfürlerinden başka bir nebze bir şey vermez, kendisinden sadece güler yüz ve sohbet bekleyen sokak dostları için üflerdi o değer ötesi Ney`ini.
Hatta bir keresinde; hayatı boyunca belki de tek takdir ettiği ve varlığına duacı olduğu Mustafa Kemal`in de dinleyiciler arasında olduğunu bildiği üst düzey devlet erkanına verilecek konser salonu`nun kapısından ``Sen Neyzensen bende padişahım´´ denilerek kovulduğunda, soluğu yine bu dostlarının yanında almış ve kendisinin ve dahi cihanın o güne kadar üflenmiş en güzel taksimi olarak bilinen eserini ilk bu arkadaşlarına dinletmişti.
Neyzen her zaman Neyzen dir. Ve o parlak zekasını yine konuşturmayı bilmiş ve Mustafa Kemal Atatürk`e verilmek üzere bir kağıt parçası sıkıştırmıştır. Kendisini kapıdan kovan bekçinin eline.O kağıt ta bu hiciv dolu sözler yazmaktadır:
``SANMA CİDDİYET İLE SARF EDERİM SANATIMI,
NEY ELİMDE SUYU DURMUŞ KURU MUSLUK GİBİDİR.
BEZM-İ MEYDE SÜFEHANIN SAZA MEFTUN OLUŞU,
NAZARIMDA, SU İÇEN, EŞŞEĞE ISLIK GİBİDİR.´´
Notu alıp okuyan Atatürk olup biteni de bildiği için basar kahkahayı ve derki, ``E üstat haklı, değil mi ki bizim ayağımıza gelip sanatını icra etmek isterken kapıdan kovuldu, o zaman biz kendisinin ayağına gidelim der ve gider.
Bu üstada gösterilmesi gereken saygıyı ziyadesi ile gösteririz´´. O gece Neyzen konserini karşında tahta tabureler üzerinde oturup kendisini dinlemeye gelen yüce önder ve yanında hazır bulunan devlet erkanına Cihangir`de bulunan bir kıraathanede vermiş ve Atatürk`ün bu onur verici hareketinden ötürü çok duygulanmıştır.
Burada bu iki zat-ı muhterimin dışında kimsenin anlamaya muktedir olmadığı bir nezaket ve saygı gösterisi ve alçak gönüllülük telakkisi vardır.
Bahsi geçen insan; müzik alanında dünya çapında üne hasıl olmuş üstatların kendisinden övgüyle söz ettiği, devlet ileri gelenlerinin yerlere göklere sığdıramadığı bir zat-ı muhterem iken, blog yazısının ekine iliştirilmiş fotoğrafta boynunda asılı vesikası ile poz verecek derecede mütevazıı bir insandır. Zira boynuna asıp ta bir seneden fazla bu vaziyette gezdiği vesikasında eski dilde şu yazmaktadır.
``Hiç´´
O varsıllığa, variyete, evrenselliğe, içinde hissettiği hiçlikle ulaşmış ve bu dünya üzerinde nefes alıp vermiş, bizimle aynı dünyevi güzellikleri içinde taşıdığı eşsiz sevgiyle taşıyıp tüm bu güzelliklere ``Hiç´´ olarak varabilmiş çok özel bir insandır.
İnsanoğlu bir ``Hiç´´tir onun gözünde; yeri her zaman doldurulabilse bile, şahsiyetiyle dünyada olmaz ise olmaz, ama olanca bayağılılığı ile kendini değersiz kılan ama içinde Tanrının emsalsiz varlığından bir parça taşıyan bir ``Hiç´´.
İnsanoğlu hep bir şey dir, avukattır, hekimdir, babadır, annedir, ev hanımı yahut bakkal dır, yahut yeri gelir Müslüman yeri gelir pagandır, yahut viranedir ama nedense hep ``Bir şey dir´´. Oysaki o ``Hiç´´ bir şey dir.
Yalnızca ``Bir şey´´ değildir bu sayede, yeri geldiğinde aşık, yeri geldiğinde serkeş ama isterse olmak isteyebileceği her şey dir. İster münafık olur yıkar dünyayı, ister inanan olur eder tavafı, isterse aşık olur yanar odlarda, isterse şair olur yanar mısralarda. Bunu görebilmek her egoya nasip olamayacak kadar kıymetli bir derstir. Senelerce çalışıp didinip ``Bir şey´´ olmayı becermiş her insan evladının kolay kolay her şeyi silip te yeniden sıfırdan başlatmayı göze alamayacağı, yahut taşıdığı sıfata laf ettirerek yaşayamayacağı bir yaşamdır O.
DÜNYA MALINA PARAYA PULA TAMAH ETMEMİŞ BİR İNSAN NEYZEN ``TEVFİK KOLAYLI´´
Her baba yiğit`in beceremeyeceği bir şeyi aldığı, din, fıkıh, edebiyat, şiir, tarih ve dahi bin bir türlü dersten çıkardığı sonuçlar ve inandığı ve mensubu olduğu Bektaşiliğe paye verircesine içine sindirmiş sayılı insandan biridir. O. İste bu yüzden Neyzen`i anlatmak hem bu kadar kolay, hem de yine bu kadar zordur. Onun hayat karşısındaki duruşunu anlamak, insanın yapması son derece zor olan bir şeyi yapmayı başararak yani egolarından kurtularak, onları törpüleyerek vücuda getirmesi gerekmekte değimlidir?
. Nur içinde yat ey gönüller sultanı aziz Neyzen. Seni bu satırlardan ve gölümdeki sevginden mısra mısra Rahmetle anıyorum.
Yukarda bahsettiğim rubaiyi günümüz Türkiye`sine uyarlarsanız
``TÜRKİYE`Yİ SUGİBİ İÇEN EŞŞEKLERE
BU MİLLET NE ISLIKLAR ÇALIYOR
DAHA İYİ YORUM YAPABİLİRSİNİZ.

Selam ve dua ile
17-04-2014
Erdemli-MERSİN


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.