Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10787
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2274) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Dr.Yaşar KALAFAT - (Ziyaretci) 29.01.2013 19:02:20

NUH KÜLTÜR COĞRAFYASINDA MİTOLOJİK SÖZLÜK DENEMESİ -2-

Davara:
Bekdik/Beydilli Türkmenlerinde ``davara´´ diye bilinen bir cin türü ve ``enkebit basması´´ diye bilinen bir basma türü vardır. İnanca göre bu cin Tanrı tarafından insanların uyarılması için gönderilmiştir. Davara`nın avucunun içi deliktir ve beher elinde 20 parmağı ve ayrıca her ayağında parmak görünümünde 7 parmağı vardır. Geceleri gözlerini yumarak gördüğünden bastığı insan uyansa da onun gözlerinin içini göremez. Bastığı kimsenin dili bağlanır ve basılan kimse besmele bile getiremez. Kocakarıları sevmeyen Davara sadece sarhoşlardan ve delilerden korkar. Çok sataştığı kimselerin başında eşi ile geçinemeyen genç hanımlar vardır. Basması, enkebit basması olarak bilinir ve bastığı kimse rüyadan uyanamaz. Akşamın dar vaktinde uyuyan kimse ``beni enkebit bastı´´ der. Halk inanç dilinde ``bana karabasanlar geldi´´, ``Beni afakanlar bastı´´ gibi benzeri sözler vardır.
Davun:
Baba, Çor daha ziyade Anadolu Türk kültür coğrafyasında bilinen kara iye fiil ve isimleridir. Artvin yöresinde ``davun ye´´ şeklinde kargış yapılır . Daun, muhtemelen Taun hastalığı ile bağlantılı bir isimlendirmedir.
Deniz Karası:
Ahlat`ta loğusa hanım aynaya bakmaz. Zira 40 gün cinler loğusanın başına tebelleş olurlar. Aynaya bakar veya yalnız bırakılırsa cinler veya Deniz Karısı loğusanın ciğerini yerler Bu bulguda al ruhu, halk inançlarında cin olarak algılanmıştır.
Deniz Karası`nın loğusa karşısındaki tutumu ile Al Karısı`nın tutumu aynıdır. Bu iki kara iyeden korunma yolları da aynıdır. Ahlat`ta Van gölünün diğer adı Van Denizidir. Al Karısı kaçırdığı ciğeri yemek için subaşını seçerken, İsim alışında bu açıklamanın yeri olabilir mi?
Elk:
Elk halkın ``üç harfliler´´ şeklinde kodladıkları varlıklardandır. Bunlar doğum yapan hanımlara musallat olurlarken geceleri ahırında bağlı olan atlara da binerler. Anadilleri Türkçe ve Kürtçe olan Ardahan Avşarlarında doğum yapan hanımın saçlarının ucu kendi ağzına sokulur. Böylece 3 harflilerden korunacağına inanılır. Ayrıca anne adayının yastığına iğne batırılır. Bu 3 harfli ile ahırlarda atları binen varlık aynıdır. İsmi Elk olan bu yaratık kapalı yerlerde binerek terlettiği atların saçlarını örer. Elk çok kere kadın kılığında ve kadın görünümündedir. Bunun tarafından binilmiş atlar yorgun kulakları dikelmiş ve terli olurlar. Halk arasındaki anlatılara göre Elk türünden canlılarla yaşayan aile kuran insanlar da vardır. Yakalanması için atın sırtına zift sürülür böylece bindiği atın sırtına yapışıp kaçamayacağı için ele geçirilmesi kolay olur. Yakalandıktan sonra yakasına takılan iğne ile esir alınmış olunur. Kurtulup kaçabilmesi için yakasındaki iğnenin bir şekilde çıkarması gerektiğine inanılır. Bu tespitte loğusa hanımları bastığı bilenen al karısı ile At Binen Cin olarak da bilinen kara iyenin özellikleri elk birleşmiştir. Elk farklı bir kara iye de olabilir Al karısının yerel ismi de olabilir. Kaynak iki ayrı varlığı bir kimlikte birleştirmiş de olabilir. At Binen Cin Kars ve Ağrı yöresinde çok küçük boyutlu bir insanı andırır. Yusufeli yöresinde bu cin At Cini olarak bilinir ve fonksiyonu da At Basması, olarak tanımlanır.
Ercun ile Gürcün:
Çıldır`da anlatılan bir halk masalının ismi (Ercun ile Gürcün): (Er-Cin ile Gür-Cin) dir. Bu isim bize Erzurum`un Karayazı ilçesinin bir merkez köyündeki halkın "tekin değil" dediği "Ecünlü Mağarası" - "Ecinli Mağarası"nı hatırlattı.

Eşek;
Tatar Türk mitolojisinde gıybet, kötü söz ve kışkırtıcılığın iyesidir. Hızır İlyas`ın yaptığı olumlu girişimler, yardımların tersini yapısı ile bilinir.

Ev İyesi:
Talişlerde de kapının arasında astanada / eşikte el tutulmaz/tokalaşılmaz, durulmaz ya içeri girilmeli veya dışarııa çıkılmalıdır. Bu inanca riayet edilmez ise, dalaş olur, kavga çıkar inancı vardır. Bu inanç ev iyesi ile ilgilidr. Ev iyesinin kapı eşinin altında olduğuna, evi daha ziyade buradan koruduğuna inanılır. Eşiğe basan kişi onu incitmiş olmaktadır. Bu inan Türk kültürlü halkların hepsinde yaşmaktadır. Ev İyesi çok kere eşiğin altında yaşayan evin muayyen fertlerine nadiren görenen, evin fertlerine kesinlikle dokunmayan ak bir yılan gibi bilinirken, karayılan ise intikamını öldürerek alan insanlara âşık olabilen kovuşamayınca intihar edebilen bir yılan türü olarak bilinir. Sahipli yerlerin ise çok kere bir yılan tarafından korunduğu inancı vardır. Yılan-Kara iye bağlantısı sözlü kültürde geiş yer tutar.

Eşik Türklerde kutsaldır. Eşikte oturulmaz ve gelin eşiğe bastırılmaz. Eski Türklerde yabancı adam bir evin eşiğinden atlayamaz. Ocak/hanede başka tekin olmayan yerler de vardır. Samsun yöresinde geceleri saçak altları cinlerden korunma itibariyle tekin değildir. Keza tuvalet ve banyoların da tekin olmadıkları inancı vardır.
Hasenanlı aşiretinde garibelg (gari, mantar ve belg ise yaprak demektir) diye bilinen bir pancar veya mantar türü vardır. Bunun kırdan toplanılıp dışarıda yenilmesinde sakınca görülmez ve fakat evin eşiğinden içeri sokulması sakıncalı bulunur, kaçınılır. İnanca göre bu bitki cinlerin bostan bitkisidir. Bu bilgiden hareketle halk inanmalarına göre cinlerin bostanları vardır. Kendilerince ziraat yapabilmektedirler.
Kamizmde eşik ``Çocko´´da oturulmaz. Oturan öksüz kalır inancı vardır. Eşikte ayakta da durulmaz. ``eşik ömrü ölçer´´ denir. Ayrıca eşiğe asılınmaz, asılmak hayır getirmez.
Gabir/``Kabir-Üstü´´:
inanç ve uygulamaları Ahır Çarşambadan evvelki son Salıda yapılır. Kars bilhassa Tuzluca yöresinde bu uygulama ``Ölü Bayramı´´ olarak bilinir. Ahir Çerşembe/Son Çarşamba hazırlıkları, Salıyı Çarşambaya bağlayan gece başlar. Yerel inanç dilinde bu gün için ``Tek Gün´´ ``İlin Ahir´´i denir. ``Gabir/Kabir üste getme/gitme´´de evvelce olmazken şimdilerde mollalar da katılmaktadır. ``Ölülerim adına gazan asmak´´ o ölünün veya ölülerin ruhuna yemek hayratı vermek demektir. Şamların/mumların yakılması, ruhların ışık vasıtasıyla gelip evleri rahat bulup dönebilmeleri içindir. Gece yakılan ateşlerin de izahı bu şekilde yapılmaktadır. Ruhun ``azıp´´ geri dönmesi istenilmez, böyle hallerin ailede bir felakete yol açabileceğine inanılır ve ``Ruh Azması´´ olarak bilinir.
Güleybani ve Erdo:
Ahtacılarda halkın inancına göre Güleybani, Erdo gibi cinler geceleri erkek ve kadınlar evden çıkıp bir yere gidince onlara zarar verebilirler. Bunların zararlarından korunmak için insanların yakalarına iğne türünden şeyler takılır.
Ahtacılar`daki Güleybani inancı Anadolu Türklerindeki Gülyabani olmalı. İğne türünden batıcı ucu sivri cisimler nazarlıklar ve kara iğelerin yakalanmalarında, onların esir edebilmede de kullanılmaktadır. Diğer tarafta nazarlıklarda kullanılan hayvan kafaları, çok kere boynuzlu iken, Kenger gibi koruyucu otlar da çok kere dikenlidirler.
Gök Vurması:
Acara`da Türklerin bir inanca göre ceviz ağacının altında yatılmaz. Bu inanç Nahcıvan`da da vardır. Ağaçlarla ilgili bu tür inançlar bilinir. İnanca göre cevizin altında yatanı yağmur yağınca ``Gök vurur´´ Göğün vurması yıldırım düşmesine yol açar ancak bu ismin verilmesi bize çok ilginç geldi. Keza kavak ağacının altında da yatılmaz. O`nun solunumunun insanı boğabileceği inancı vardır.
Gul Vurdu:
Hasananlı aşiretinde bir başka kara iye de Gul Vurdu`dur. Bu iyenin vurduğu kimsede kara lekeler oluşur ve vurulan çocuk ise ölür inancı vardır. Gul Vurdu`dan korunmak için iğne, demir türü şeyler takılır.

Hemzat, bebek yapma özlemi doğan kadınların illetidir. Hamzetli kadın uşağa kalamaz, hamile olamaz. Birbiri ardısıra çocukları ölen kadına Hemzatlı kadın denir. Bu tür kimselerden evliliklerde ``yenge´´ tutulmaz. Bunların kırkı çıkmamış kadınların yanına gelmesi istenilmez. Hemzad, kötü ruh ve Hemzaddı ise bu ruha karşı koruyucu hamayılı olan kimse demektir .
İt Ağızlılar:
Ardanuç`un Ovacık köyünde, tamamen dikenli olan bölgelerdeki yeraltının küçük kapalı evlerinde yaşayan, varlıkları geceleri gelen sesleri ve parlayan ışıklarından anlaşılan ve halkın İt Ağızlılar olarak bildikleri canlılar yaşarlar. Bu ilçenin Kirazlı mahallesindeki Peri Kızları da aynı özellikleri gösterir ve geceleri düğün yaparlar.
İye/İzi/Yiye/Eye olarak bilinen bu ruhlar hami koruyucu ve habis/sakınılması gereken ruhlar olarak bilinmektedir. Her iki türün de erkeği ve dişi olabilmekte hami olanlar Ak ve habis olarak bilinenler de kara iyeler olarak tanınmakta her ikisi de hayatın her kesiminde görülebilmekte her ikisi için de saçı yapılabilmektedir.
Yakut Türklerinde ilkbahar`da balık avına çıkmadan evvel doğum yapmamış bir ineği U İçite olarak bilinen su iyesine kurban ederler Yakut Türklerinin su iyelerinden birisi de Ukolo Toy on`dur.
Kara İyeler-Kırk Kültü:
Kırk inancının Al Karısı inancı ile yakın ilişkisi vardır. Kırkın yeterince anlaşılması Al Ruhu, İyesinin anlaşılmasını kolaylaştırır. Kırk, mevcut emarelerden anlaşılabilen kadarı ile bir kara iye olmaktan ziyade kara iyelerden al Karısının etkileyebilme dönemi ile ilgili bir süreç ve bu süreç etrafında oluşmuş bir külttür. Kırk ve bebek etrafında gelişmiş başka inançlar da vardır . Kırk algılayışı evlilik ve ölüm dönemlerinde de önem kazanır . Al Karısı anneye ve bebeğine onlar kırklı iken musallat olurlar ve Kırkları çıkarılmamış ise etkili olurlar. Bunun için anne bebeğe Kırk, Yarı kırk, Çeyrek Kırkı (Onu) yapılır. Kırk çıkarılmasındaki Türkçe ve Kürtçe dualardan anlaşıldığına göre sadece insanların değil hayvanların da kırkı söz konusudur. Zira kırk dökülürken bilinen hayvanların isimleri sayılır ve kırkı dökülen bebeğin kırkı ile bunların kırklarının karışmaması istenir. Kesilmiş bir hayvanın eti dahi kırklı bebeği veya anneyi basabilir inancı vardır. Bu arada Kırkların basabilmesi gibi kırklı anne ve bebeklerin Kırklarının Karışması`na karşı da tedbirler alınır .
Kars`ta, dikim işi gece biten elbise üzerine iğne bırakılır. Böylece onu, gece sessizliğinde cinlerin basmasına mani olunurmuş. Eğer böyle yapılmazsa, o elbiseyi giyenler felâkete uğrar, diye inanılır. Alkarısı inancının izleri burada da cin şeklinde ifade edilmektedir.
Karaçuha:
Bu iye ismindeki kara kelimesine rağmen kara değil bir ak iyedir. Bunlara genel olarak eyeler, iyeler de denir. Bu inanç Göyçe bölgesi halk inançlarında bariz bir şekilde yaşamaktadır. Bunlarla ilgili açıklamalar iye konusunun anlaşılmasında tam yardımcı olabilirler. Karaçuhalar hami ruhlu mitolojik varlıklar olmakla beraber, hamiliklerini aile içinde sağlık, saadet aile bereketini koruyup kollayan ailenin mistik sahipleridirler. Aileden birisi bu iyeye olan inancını yitirirse bu hami ruh ondan yüz çevirir ve böylece kötü kuvveler aileye bedbahtlık getirirler.
Karaçuha konusu üzerinde ayrıntılı durulması gereken bir konudur. Baht iyesi oluşu ile genel tahnif bakımından çocukluğumuzda Kars`tan dinlediğimiz masalarda bazen felek ile karıştırdığımız bir güç vardı. Anlatıya göre herkesin bir su benti ve bentin başında su suyun yolunu açan bir güç, dev veya görevli vardı. Bahtların açıklığı bu suyun yolunun açıklığı ile izah edilirken, bazen görevli uyuyabiliyor ve suyun yolu kapanalarak bahtda kapanmış oluyordu. Bahtın açılabilmesi için çok zor da olsa bu görevliye ulaşıp onu uyandırılarak suyun akışının sağlanması gerekiyordu. Bahtı açık veya bahtı kapalı durumu buna göre belirlenmiş oluyordu.
Hüseyin İsmailov `Karaçuha` olarak açıkladığı iye hakkında bilgi verirken, İnsanların kader baht belirleyici ruhudur. Ona inanmakla kötü kuvvetlerden uzak kalınır. Ona inanıldığı sürece Karaçuha daima uyanık kalır inanan kişiyi korur, demektedir. Esasen aile fertlerinden birisinin bahtsızlığı doğal olarak ailenin bahtsızlığı olarak yansır. Kara Çuha bize, Ev İyesi/Ev Sahibi inancını hatırlatıyor. Bu iye Türk kültür coğrafyasının ortak inançlarından olup, evin koruyucu ruhu olarak bilinir .
İye, mistik-mitolojik izahlarda da sahip anlamında kullanılır. Yerikleyen kadına yeriklediği şey düşmanda da olsa istenilip verimeli ve bu isteye düşman da anlayış göstermelidir. Aksi halde vermeyen kimse günah iyesi / günah sahibi olur.
Isıak Bayramı:
Saha Türklerinin Isıakh Bayramı`nda tören alanına yarım ay şeklinde genç Ak Ağaçlar dikilir Alanda ateşler yakılır ve bu ateşler tören bitinceye kadar söndürülmez. Akşamdan yere kımız serpilir yakılan ateşle geçmiş yılın kötülüklerinin yok edildiği gelecek yılın güzellikleri müjdelenmiş olduğuna inanılır. Altay, Tuva ve Saha gibi Tanrıcılık inancının hala yaşamakta olduğu Türk kültür bölgelerinden Nevruz örnekleri almak mitolojik döneme yapılacak yolculuğa ışık tutabilir diye bu örneklemelere yer verdik.
Kara Kura:
Doğu Anadolu yöresinde de Alkarısı ile ilgili inançlar çok yaygındır. Kimi yerlerde Alkarısı, Karakura diye ayrışır ki bize göre doğrusu da budur. Meselâ, Erzurum ve Erzincan çevresinde Alkarısı loğusa kadınlara değil, ahırda yatan atlara musallat olurmuş. Gece ahıra girip atların yelelerini örmekten hoşlanırmış.
Kara-Kura,
Uyuyan insanları ve bilhassa kadınları ağırlığı ile basan bunaltıp rahatsız eden cin türünden bir varlık olduğu kabul edilir. Kars`ın Dikme köyünde kara-kura basmasından korunmak için, kara-kuradan muzdarip olan kadınların yastığının altına bıçak, özel bir diken veya süpürge otu konur.
Kars`ın merkez köylerinde cin ve peri türünden varlıklardan bahsedildikten sonra, o gücün zarar vereceğinden çekinilir. Tehlikeden korunmak için, konu değiştirilip kapatılmak islenir. Âdeta "iyi saatte olsunlar" dermişçesine "üstüne toprak serpin" veya "toprak atın kapatsın" denir. Toprağın örten, kapatan gücüne inanılır. Bu bize "yer iyesi" diye sistematiğimizde yer verdiğimiz gücün hiyerarşik etkinliğini düşündürüyor.
Kara Basan:
Turgay Kabak, Kara İyelerden Karabasan`ı Derinkuyuyu merkeze alarak ayrıntılı incelemiştir. Diğer taraftan Karakura diye bilinen güç, genel özellikleri ile Karabasan`ı andırıyor ve çok kere insanları uyurken boğan veya boğmak isteyen bir güç olarak tasarlanmaktadır.
Doğu Karadeniz`de Kara Kura, Çorap, pantolon gibi belden aşağıya ait giysileri yatağının altına koyarak uyuyan kimseleri kara kuranın basacağına inanılır. Halk arasında Üç harflilerin çorap türü giysileri çalıp sakladıkları inancı oldukça yaygındır. Antika değeri olan kıymetli kitapların da bazı üç harfliler tarafından alınıp saklandığı ve bunlara mani olan varlığın ise kebikeç olarak bilindiği anlatılır. Üç harflilerden bu tür kitapların korunması için üzerlerine ``Ya kebikeç´´ yazılır.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.