Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10785
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2273) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3428) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Dr.Yaşar KALAFAT - (Ziyaretci) 29.01.2013 19:08:53

NUH KÜLTÜR COĞRAFYASINDA MİTOLOJİK SÖZLÜK DENEMESİ -3-

Türk kültürlü hlklarda ters motifi ilgili kara iyeye, algılayışı tersinden olduğu için, yapmasını istemediği şeyi yapması şeklinde söylenilen bir iyedir. Karakura kişiyi basınca, `gitme kal` denilir ise, hemen gideceğine inanılır.
``Kosova Türklerinde Karabasan adı yerine Agırbasan adı kullanılır. Agırbasan`ın şapkalı ve korkunç bir yüzü olduğu söylenir, geceleyin uykuda iken Agırbasan kişiye musallat olduğunda, eğer o kişi Agırbasan`ın başındaki şapkayı çekerse zengin olacağına inanılır. Agırbasan`ın etkisinden kurtulamadığı takdirde kişinin öleceğine inanılır.´´
Karabasan, uyku esnasında genellikle siyah bir gölge şeklinde görülen, kişinin üzerine çökerek hareket etmesini ve nefes almasını engelleyen olağanüstü bir varlıktır. ``Karasan inancı ve bu türden kara iyelerin çeşitli isimlerle tanınması Türk toplulukları arasında çok yaygındır. Bunlardan korunmanın ve verdikleri zararı gidermenin de çeşitli yolları olduğuna dair inançlar vardır. Bu konuda en fazla istifade edilen kaynak ayet ve hadislerdir.´´
Karabasan, genellikle erkek görünümündedir ama bazen bir gölge veya kara kedi şeklinde de ortaya çıkar. Başında bir kasketinin olduğu söylenir. Uyuyan insanların üzerine doğru süzülüp ağızlarını kapatarak bunların nefes almasını güçleştirir. Ancak, sol avucunda üç delik vardır, bazı insanların bu deliklerin sayesinde nefes alarak kurtulduğuna inanılır. Karabasandan korunmak için yatağın altına metal bir şey (iğne, bıçak) konur veya dua okunur. Ayrıca karabasana; ``Denizdeki kumları, gökteki yıldızları say gel,´´ denildiği vakit de hemen gideceği söylenir. Uyku sırasında karabasanın üzerine okunmuş kilitli bir iğne takılır veya başından kasketi çalınırsa, hiçbir yere kaçamayacağına inanılır. Yöre halkının inancına göre, karabasanı tutup bir dilek tutanların dileği kabul olur.´´
Karabasan gibi kara iyelerin zararından korunmak ve onlardan yararlanabilmek için, onların şapkaları kapılmalı veya yakalarına iğne takılıp besmele getirilebilmelidir.
Karabasan türü bazı kara iyelerin avuçlarının içinde bir veya üç delik olabilir.
Kamos:
``Karabasana bazı yörelerde Kamos da denir´´ Kamos ``Erlik`in taifesinden olan kara iyelerden bir şerir ruhtur. Bu ruh evde ve dışarıda yalnız başına uyuyanların üzerine ağırlıkları ile çöker, insanların çarpılmalarına ve ölmelerine sebep olabilir. Kamos daha ziyade geceleri etkili olur. Bazen iri bazen cüce ve börklüdür. Kamos bazen de bir kara kedi gibi görünür. Ayak sesi ve çıkardığı ses kedi mırıltısını andırır. ``Bu ruhun fiziki yapısı hakkında birbirini tutmayan tasvirler ve buna bağlı inanç ve tasavvurlar da mevcuttur. Kamos`un bazen başında börkü olan iri yarı bir insan şeklinde göründüğü, bazen kara bir kediyi andırdığı, bazı hallerde ise yine başında börkü olduğu halde iki karış boyundaki insan suretine girerek geldiğine inanılır. Kişiye zarar vermek için gelen bu meçhul varlığın çıkardığı ayak seslerini kedi sesini andıran mırıltılarını henüz uyku haline geçmemiş olan kişi duyup hissettiği halde hiçbir davranışta bulunamaz.´´ ``Uykuyla uyanıklık arasında olan kişi o geldiği zaman geldiğini hissetmekle birlikte kurtulmak için herhangi bir harekette bulunamaz. O, bazen iri yarı bir insanken bazen de bir karış boyundadır.´´
Harput`ta Kamos`a ya da Kara-kura`ya atfedilen, insanın üzerine çullanıp onu nefessiz bırakma özelliğine sahip kötü varlık, Doğu Karadeniz`de Kara Koncolos olarak da bilinir.´´ Karabasan`a ``Hıbılik/Gıbilik (Malatya), Kapoz (Bingöl), Kâbus, Abdülmay (Adana), Cazı/Kırım Cazısı, Mayısa, Hobur-Ubur, Dağ adamı, Cika, Davaro/Ağırbasan (Doğu Karadeniz) vs. gibi isimler de verilir. Aynı yaratık Hendek`te; ``Karabasan´´, ``Ağırbasan´´, ``Congul´´ ve ``Koncolos´´ gibi isimlerle debilinir.
Baba ile ilgili rahatsızlıkları veba ile izah edenler, halk arasındaki ``Daun Vura´´ ``Daun Çıka´´ tabirlerini de kısaca Taun/Daun hastalığı ile bağlantılayarak izah etmektedirler.
Ancak; ``Baba çıka´´ kargışı bir toplumu hedef alan sâri ve yaygın bir hastalıktan ziyade, kişiye münferiden musallat olan bir musibettir. Kamos kara iyesinin yerel isimlerinde birisi olan ``çika/çıka/´´ bize bu çağırımı yaptı. Ayrıca daun vuran veya daun çıkan kimsenin daha ziyade görünen yerlerinde yara çıkar.
Kamos, Harput ve yöresinde görülen kara iyelerden bir şerir ruhdur. Bu ruh evde ve dışarıda yalnız başına uyuyanların üzerine ağırlığı ile çöker, insanların çarpılmalarına ve ölmelerine yol açabilir. Kamos daha ziyade geceleri etkili olur. Bazen iri, bazen cüce ve börklü olan bastığı kimselerden börkünü kapan kimsenin elinde börk büyüklüğünde altın kaldığına inanılırken Kamos çok kere de kara kedi gibi görünür. Ayak sesi ve çıkardığı ses kedi mırıltısını andırır. Kamos`un bastığı kişi kanının çekildiğini, damarlarının kuruduğunu sanır. Kamos çeşitli vücut yapılarına girebilme özelliği gösterebilen kara iyelere tipik bir örnektir. Kişiye verdiği manevî ağırlıkla Kamos, eski Türk inançlarından ve bastığı insanların ruhunu yeraltının karanlık dünyasına götüren Körmös`ü hatırlatıyor. Yeraltının ``Ötkerler´´, ``Yaman üzültler´´ ve ``Aynalar´´ gibi güçleri ile benzeşmektedir. Ayrıca kâbus kelimesi ile de mahiyet itibariyle ortaklıkları vardır.
Körmez:
Altay Türklerinde bebek 6 aylık oluncaya veya yerel ifade ile canlanmaya başlayıncaya kadar aynaya baktırılmaz. Zira bu dönemde bebek aynaya bakınca aynada kendisini değil Körmez olarak bilinen şeytanı görür. Ancak körmez`in cinsiyetini bilemiyoruz.
Karavura:
Sivas Yöresi`nde Karabasan`ın ``Dul ya da yalnız yaşayan kadınlara uyurken geldiğine, onlara ağırlık hissettirdiğine ve onları evlenmeye zorladığına´´ inanılır. Yörede Karabasan ile ilişkili bir başka inanış da Karavura inancıdır. ``Karavura alkarısının erkeklere musallat olanıdır. Avuç içi delik olanı insanı korkutur, delik olamayanı ise öldürürmüş. Bir adamın üstüne avuç içi delik olanı çöker, o da korku ile onun kavuğunu alırsa insan şeklini alıp ona hizmet edermiş.´´
Derinkuyu İlçesi`nde de Karabasana inanılmakta ve karabasan ile ilgili pek çok şey anlatılmaktadır. Yörede, karabasana ``Varahda, Kara oda, Ankebut, Al basması´´ gibi isimler de verilir ve genellikle ağzı açık olarak sırt üstü yatıldığında mutlaka karabasanın görüldüğüne inanılır .
Karakoncalos:
Kars`da Karakoncalas diye bilinen bir kara iye`nin varlığına inanılır. Kışın çıkması ve yazın gelmesi için yapılan tekerleme türü dualarda ismi geçen bu iye soğugu temsil eder. Bu inanç ve iye batı Anadolu`da da bilinir. Bu arada ``Yer berdelacüz gök de aciz´´ denilir. Halk seyirlik oyunlarında kara giysi soğugu kışı ve ak sıcağı yazı temsil eder.
Karagonculoz, Seyyidivakkas/Seyit Vakkas:
Kırşehirde Zemheri (Ocak) ayında çocuklar gece dışarı çıkarılmaz, Karagonculoz, Seyyidivakkas/Seyit Vakkas isimli varlıkların çocukları kaçıracağı söylenir.
Kedi:
Bilhassa kara kedinin ursuzluğu inancı Rize ve dolaylarında da vardır. Sürmene`deki bir inanca göre kedi saç ayağının altından geçirilir ise artık yavrulayamaz imiş. Sabahleyin Kara kedi görmek, o günün uğursuz geçeceği şeklinde yorumlanır .
``Kara kedinin kestiği yol geçilmez´´ inancı vardır. Beklenilir ya yol değiştirilir veya başkası geçtikten sonra geçiliri. Keza iki erkeğin arasından bir kadın geçmez. Birinci de kedi basar ikinci de erkek basar inancı vardır. Sır sahipleri hal sahipleridirler sırlarını açmazlar. Sır ehlini kıskananlar cadılar ve kara kedilerdir.
Koça/Kopça:
Koça veya Kopça tedavisindeki duadan anlaşıldığına göre bu hastalığa yol açan gücün de bir kara iye olduğu söylenilebilecektir. Rize`de Koço veya Kopça olarak bilinen ve bilhassa ellerde çıkan sert mantar Anadolu`nun diğer yerlerinde siğil olarak bilinir. Tedavisinde bizim doğu ve batı Anadolu`dan yaptığımız tespitlerde kibrit çöpü kullanılır, yanılmıyorsak dolun ayda İhlâs süresi okunarak tedavi edilirdi. Bazı yörelerde okunurken üzerine arpa sürülür sonra bu arpalar çürümeğe bırakılır ve arpalar çürümeden koça/kopçaların düşeceğine inanılır. Rize`deki tedavide okunan dualar Abdulkadir İnan`ın eski Türk dininden yapmış olduğu dua tespitlerini andırıyorlar.
Kolga Kişi;
Tatar Türk mitolojisinde Dağ ve nehirleri koruyan ailesi olan bir koruyucu iyedir.
Kara Sevda:
Kara iyeleri geniş kapsamlı ele alınınca, kara iyenin zarar verici özelliği de düşünülünce, yapabilen tespitlerden hareketle ``nazarın, kişioğlundan kaynaklanan bir kara iye´´ olduğu üzrinde de durulabilebilr.
Nazardan korunmak ve kurtulmak için nuska/muska yapılır. Nazar mala, canlıya cansıza her türlü imrenilen şeye vurabilir. Muska sadece nazara karşı korunmak için yapılmaz, etkilemek ve etkilenmemek istenilen her davranış ve düşünce ve his için nuska/muska yapılır. Muska ile kara sevda edilir veya muska ile kara sevdadan korunulur veya kurtarınılır. Nuska kara sevda bağlantısı doğal olarak sözlü kültürmüze de yansımıştır.
Mêrîstê:
Hasananlı Halk inanmalarındaki bir diğer kara iye de Mêrîstê` (yatakların Kocası) dir. Yatak yüklüklerinin üzerinde yaşadığına inanılır ve bununla daha ziyade haylaz çocuklar korkutulur.
Müsibyan:
Kandıra Çevresindeki Manav Türkmenlerinde bebekleri boğduğuna inanılan bir kara iyedir.
Meşe Adamı/Germekoçi:
Yarı kurt veya ayı belden yukarısı yarı insandırlar. Olağanüstü taklit gücü vardır. Çok çeviktir. Daha ziyade avcıların karşılaştıkları insanlar için zararlı olabilen bir kara iyedir.
Obur/Hortlak;
Rize`de kötü insanları ölünce hortlağın çıkacağına inanılırdı obur çıktığı zaman beyaz kefeni sırtında olurdu. O, mezarınd an çıkar evin karşısına gelir gürültü yapar, tereklerdeki soğanları yere dökermiş. Böyle hallerde ``obur yerine git, yerine git´´ denilmesi halinde yerine gideceğine inanılır.´´ Oburdan kurtulmak için onun mezarına pelit kazığı ile bir sepet çakılırmış. Soğanın da sarımsak hatta turp gibi bazı kara iyeler karşısında koruyucu niteliğe sahip olduğuna inanılır.
``Soğan, sarımsak kabukları yakılmaz yakılır ise şeytanın parası çoğalır.´´ `` Gece soğan, sarımsak sabun tuz ne alınır ne de verilir. Alınır verilir ise acı habere işaret eder.
Acara`da Müslüman Türklerinde ambar ve evlere nazar deymesin ``zararlılar´´ girmesin diye kapı başına keçiboynuzu gerilir, çakılır. Nazar boncuğunun yanı sıra kırmızıbiber asılır kırmızı dikkati çeker nazarı kırar inancı vardır.
Obur, Hemşin`de Ubur olarak bilinir. Hayatta iken kötülükler yapmış yaşlı kadınları, onlar öldüklerinde toprağın onlarıkabul etmeyeceği, definlerinden kısa bir süre mezarlarından çıkıp eski muhitlerinde çığlıklar atarak dolaştıklarına inanılır Hortlak veya Ubur`un ceza olması için Allah tarafından ayaklarının altına ateş konulduğuna inanılır Ubur veya hortlağa silah işlemeği inancı da vardır Kendisini görenler veya sesini duyanların 3 defa ``Urum eline´´ diye tekrarlamaları halinde güneş doğmadan mezarına gitmiş olacağı inancı yaygındır. Ubır Tatar ve Kıpçak Türk kültür coğrafyasında Coğrafyasında Vampir ve Ubırlı Kazak da dişi vampir olarak bilinir. Bu tür kelimelerin inanç etimolojileri yapılırken, diğer Türk lehçelerinden bu tür kelimelerin doğal olarak tam tetkiki yapılmadan, kelimenin milli kimliğinin bulunması zor olmakta ve bu zorluğu inanç sözlüğü çalışmalarının yapılmamış olması da etkilemektedir.
Ruh :
İyi ve kötü ilahlar veya ak ve kara iyeler yaradılıştan olabildiği gibi insanoğlunun bedenen ölümünden sonra ruhunun alabildiği yapısal şekiller sonucu onlar da diğerleri ile birlikte anılır olmuşlardır. Bu iyeler ve onların bir sonucu olarak meydana meydana çıkan bazı demonılojik varlıklara dair bilgiler hep birlikte mütalaa edilir olmuşlardır. Saha Türklerinde Üörler intihar ederek ölmüş insanların ruhları olarak bilinen kara iyelerdir.
``Ruh´´ olarak geçen ve bu kaynaklar ile derlediğimiz halk inançlarında ``dişi´´ oluşlarına cinsiyetlerine de vurgu yapılan mistik güçlerin üzerinde durmayı düşünmüştük. Bu arayışımız Türklerin kadim dinlerinde özüt, süne, kut, sür, salkın, körmös ve yula olarak geçen ruha bir tanım getirmemizi gerektirdi.
Tatar Türk halk inançlarında mitolojik güçlerin arasında Ak İyeler Sıhrı Zatlar ve kara İyeler de Tüban Ruhlar olarak bilinirler. Bunların bir kısmı dişidirler. Vampir Ubır olarak bilinirken Ubırlı Karak, Dişi Vampir olarak bilinir. Yalmavız, Ubırlı Karcık`ın 7 başlı 1 gözlü kız kardeşidir. Meckey Ormanın ruhu iken, Mıstan/Mutsan Eskey`in kız kardeşi olan bir dişi ruhtur. Ayrıca dişi orman ruhlarının bir hocası vardır ve Piçen olarak bilinir. Yuha, güzel kız yüzlü bir yılan görünümündedir. Balk, çok başlı, at gözlü, kanatlı bir ruh olup insan kılığına da girebilen insan ve insana ait eşyaları çalabilen bir ruhtur. Güzel kız donuna girerek gençleri kendisine âşık ettiği olur.
Tasavvuf bilginleri ruh konusunu açıklarlarken insanın üç vücutlu bir varlık olduğunu Bunların; ``Rab; Yunus Emre`nin ``Bir ben vardır bende, benden içeru..´´ veya ``Süleyman var Süleyman`dan içeru´´ dediği asıl olan zat Nefs; Yoktan yaratılmış olan Beden; var olandan oluşturulup, evrilmiş olan´´ olduğunu belirtmektedir.
Türkolog Nerimanoğlu`nun teşhisine göre, ``insanların da öz ruhu vardır. Lakin insan ruhları eş ruhlardan farklenir. Onlar cehennemdeki Süt Gölü`nden bir damladır Uşak doğmazdan evvel Yayık Göl`den bir damla gönderip uşağa katır´´. Şamanizm`e göre ruhlar tek ruh ve eş ruh olabiliyor tek ruhlar çok kere tanrılarda görülebilirken, Elqem isimli tek ruh Şamanların coşkusunu sağlıyordu.
Sarı Albastı, Kara Albastı, Kırmızı Albastı;
B.Ögel Albastı tasnifine dair bilgi verirken ``Kara Albastı´´ ciddi ve ağırbaşlı, ``Sarı Albastı´´ hoppa ve şarlatan, ``Kırmızı Albastı´´ ise insanlığın anası olan bir ruh olarak kabul edilir, demektedir. İnsanlığın anası olarak kabul edilen bir iyenin insan neslinin düşmanı oluşu nasıl izah edilebilir. Bu noktada asıl obje al ruhu`dur. Onun sarı, kırmızı ve kara türleri vardır.
Ocaklı olmanın yollarından birisi de Al Karısı yakalayabilmiş olmaktır. Birçok yerde halk arasında Al Karısı basmasına karşı korunmada başvurulan çarelerden birisi de Fatma Ana`nın ismini anmak olunca bu içerik benzerliği anlamlı olmalı. Diğer taraftan al karısı için çok çalışkan, eli bereketli, her işi yapabilen bir varlık olarak inanılır. O`nu yakalamak zor ve yakalayanın kullanılabilir duruma getirmesi için yakasına bir iğne takması gerektiği inancı vardır. Kara İye kapsamında olan Al karısının kişioğlunun hükmüne demir vasıtasıyla girmesinden sonra ak iye fonksiyonu gösterip bereket sağlaması ``ters motifi´´ veya ``aksi/zıttı´´ özelliği yansıtmış olması tipik bir örnek olmalı .
Sahacın-Sahıcin-Şıhecin:
Kars`ın Dikme köyünde özel bir ismi olan bir güç, ruh, cin gibi bir yaratık vardır. Bu kara iye, gece yolculuğa çıkanlara yol güzergâhlarında rastlanır. Daha ziyade uzun yola çıkanlara görünür. Yaya, atlı ve arabalı yolculara göründüğü olmuştur. Issız yollarda ve aniden yolcunun karşısına çıkar. Çok kere tektir. Bu yaratık, mesela çiftçiye keçi cismi ile görünür. Çiftçi bu yaratığı normal bir keçi sanır. Sürüp evine getirmeye başlar. Yaratık bir süre sonra at görünümünü alır veya başka bir hayvan kılığına girer. Bazen ölü insan veya bazen de tabut oluverir. Bu yaratığı, herhangi bir hayvan görünümünde iken ahırına bağlayan çiftçi, ertesi gün sabahleyin, bu yaratığın bağlı olduğu yerde bir tabut görebilir. Çok ağırdır. Öküzlerle taşınmak istenirse, öküzler çok zorlanır. Bu yaratıktan kurtulmanın çaresi alınan yere götürüp bırakmaktır. Bu noktada Göktanrı dinî inancındaki yol iyesini hatırlamaktayız. Cinlerin şahı veya şahların cini veya cinlerin şeyhi olarak bilinen bu cinden kurtulmak için Ardahan ve Çıldır`da muska yapılır. Daha ziyade zayıf kimselere musallat olur.
Şubat Karısı/Deniz Karısı:
Ahlat`ta bir de Şubat karısı ianancı vadır. Şubat ayında doğum yapan kadınların Şubat karısı tarafından ciğerinin yenilebileceğine inanılır. Şubat Karısı ile Şıvat ne dere aynıdırlar bilmiyoruz Şubat karısından kurtulmak için loğusanın yanına, yastığının altına, firkete, bıçak, makas konur, bulunduğu odanın duvarına silah asılır. Bu kadını sadece loğusa kadın görebilir, o, sadece onun gözüne görünür. Loğusa kadın eşini çağırır silah atmasnı. Silah sesinden korkan Şubat karısı gider. Gitmemesi halinde loğusanın çiğerini götürüp yiyeceğine inanılır. Şubat karısından korunmak için diğer aylarda da tetbirler alınır. Ancak o daha ziyade şubat ayında ekilidir. Onun diğer adı Deniz karısı`dır. Şubat karısı`ndan korunmak için loğusanın kapısında at kişnetilir. Erkek atın gözüne gözüktüğüne inanılır ve atan korktuğu kanaati vardır .

Anılan kara iye için aylardan ``Şubat´´ adının seçilmiş olması bu ayın özellikle bazı yörelerde çok soğuk geçmesi, ateşli hastalık yaşayan anne adayı itibariyle anlamlı olmalı. Şubat Anası tanımlaması doğu Karadenizde de bilinmektedir. Şıvat adını biz Elazığ`dan da benzeri etkinlikleri ile bilinen iye olarak hatırlıyoruz. Şıvat muhtemelen Şubat`ın farklı telaffuz edilmiş şeklidir.
Hakkâri`de, Al basmasın diye, yorgana iğne batırılır. Ayrıca, loğusa yatağının yanına, kırkı çıkıncaya kadar süpürge, süpürme işi bırakılır. Böyle yapılırsa, o kişiyi Alkarısı`nın basmayacağına inanılır. Anadilleri Kürtçe olan Pinyaniş ve Ertuşi Türk aşiretlerinde anneyi al basmasın diye, onun başucuna üzerine iğne batırılmış soğan konur. Annenin yanına makas bırakıldığı olur. Bebeğin başucuna ise Kur`an-ı Kerim veya Yasin suresi koyulur. Türk kültürlü halklarda süpürge sıradan bir bitki olmayıp, O sadece onun etrafında soğan ve sarımsakta da olduğu gibi bazı inançlar oluşmuştur.
Şeşe:
Kırklı kadın ve çocuklara tebelleş olan bir kara iyedir..
Şepbe
Her yaşta ve her cinsiyette kimseye zarar verebileceğine inanılan bir kara iyedir. Bundan zarar görenler için ``Şebbeye düştü´´ denir. Kargış edilirken ``Şebbeye gelesin´´ denir.
Su Perisi;
Bitlis`te, Alkarısı`nın eli bereketli kabul edilir ve buna inanılır. Alkarısı`nı yanında tutmak isteyen, burada da onun yakasına demir iğne takar. Eğer iğne çıkarılırsa, Al karısı kaçıp kurtulur inancı vardır. Alkarısı, Bitlis çevresinde su perisi şeklinde tasavvur edilir ve akarsu kenarlarında yaşadığına inanılır.
``Kadınlara göre her adamın bir perisi vardır. Bu peri evlenme, doğum, ölüm zamanlarında azgınşadır. Bu azgınlık kırk gün sürer. Bundan dolayıdır ki, evlenme zamanında gelin ve güveyi, doğum zamanında ana, baba ile yeni doğacak çocuk, vefat zamanında ölen kişinin yakın akrabaları ``kırklı´´ olurlar; kırklı olanlar için birtakım tedbir kurallarına uymak gereklidir.´´ Eşik Türklerde kutsaldır. Eşikte oturulmaz ve gelin eşiğe bastırılmaz. Eski Türklerde yabancı adam bir evin eşiğinden atlayamaz. Ocak/hanede başka tekin olmayan yerler de vardır. Samsun yöresinde geceleri saçak altları cinlerden korunma itibariyle tekin değildir. Keza tuvalet ve banyoların da tekin olmadıkları inancı vardır.
Ardahan`ın Ölçek köyündeki bir inanca göre su kızı veya su perisi de olabilen çok güzel bir yaratık vardır. Genellikle durgun ve sessiz akan sularda bulunur. Halk su perisinin cin olduğuna, bu kılığa girdiğine, insanları peşine takıp onların bayılmalarına yol açtığına inanır.
Şelma (Şılma)
Tatar Türk mitolojisinde hem kadın ve hem de erkek olabiliyor at ve öküzlerin saçlarını örmekten zevk alıyordu.
Ses Alan:
Geçmişte Kars`da ``Ses Alan´´ diye bilinen bir kara iyenin varlığından bahsedildiğini hatırlıyoruz. Geceleri bilhsasa eşiğin dışında sesli ağlayan bağrışarak konuşan genç kızları korkutmak için uyarı unsuru olarak kullanılırdı. Tatar Türk halk inançlarında da birçok kara iyenin varlığından hareketle çocuklar korkutularak uslu olmaları sağlanılmak istenirdi.
Azerbaycan Avşarlarında yağmur Duasına çıkılınca yağmurun iyesi çağrılır ona seslenilir. Güneş tutulunca gürültü yapılarak kara iyelerin kovulması suretiyle bereket kaynağı güneşin önünün açılması ile bereket kaynağı yağmurun iyesine seslenişin ortak bir yanı vardır. İslam inancında her yağmur tanesinin bir meleğin kanadında yeryüzün indiği inancı vardır.
Şıvat:
Al Karısı, Ana dili Kürtçe olan Behranlı Türk aşiretinde Şıvat olarak bilinir. Şıvat`ın ayrıca Kürtçede bir karşılığı yoktur. Ana dil farklılığına rağmen inanç ve tanımlanması aynıdır. Sıvat`ın ilk karşılaştığı insandan korktuğu gibi Keza erkek attan korktuğu şeklinde bir inanç da vardır. Şıvat`ın bağlı atı gece bindiğine de inanılır Bu inanç Türk kültür coğrafyasında çok yaygındır ve bununla ilgili birçok efsane de vardır.
Uylak/Uylah:
Yusufeli ve çevresinde bilinen bir kara iyedir. Bunlar geceleri insanlara adları ile hitap ederek onlarla dalga gecerler. Bu uygulamaya uylamak veya huylamak denir. Halk bunları cin olarak kabul etmez, hayali varlıklar olarak niteler. Bunlar da çeşitli hayvan şekillerine girerler, insanların ardı sıra Aonları takip ederler geceleri korkuturlar.
Vurgun,
Vurgun da her yaş ve cinsiyet için sakıncasına inanılan bir kara iyedir. Beddualarda ``Vurgunlara gelesin´´, vurgun vura´´ denir. Bazen da aşağılamak için ``Vurgun vurmuş´´ denir.
Zahmet;
Tatar Türk mitolojisinde insanlara ölüm gelince kişinin çektiği zahmete ona Zulmet iyesi veriyor. Mısır`da bu ruh Tanrının Hatunu olarak biliniyordu
SONUÇ:
Millet olma sürecini tamamlamış, bölgecilik gibi dönemleri geçmişte aşabilmiş toplumların ortak bölge kültürleri ve bu kültürün farklılıklar da gösterebilen ortak mitolojik derinlikleri vardır. Bu derinliye ulaşabilmek, bölge aydınının bölge halklarına ve insanlığa karşı ortak borçalrıdır. Bu borcun ödenebilmesinde ``anlaşabilme´´ araçlarında anlaşabilmekle mümkündür.
la birlikte mezar ziyareti yapılır. Dördüncü çarşambada hediyeler verilir. Baca- Baca, Şal Sallama, Nava, akarsuya gitme merasimleri yapılır. Nevruz`da kış için muhafaza edilmiş, milah diye bilinen salkım şeklinde üzüm yenilir. Karapapah Türklerindeki Çille Kovma, anne ve bebekler için yapılan Kırk Çıkarma, Kırk Uçurma, Kırklama inançlarından tamamen bağımsız değildir.
Yalancı Çarşamba, Haberci (Cıdırcı, müjdeci) Çarşambası, Ölü Çarşambası (Kara Çarşamba ve ya Ölü Bayramı´´, İlin-Ayın Axır Çarşambası şeklinde olmaktadır ki tahlilleri mantıklı ve gerçekçi görünmektedir.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.