Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 9.10.2021 23:03:37

Oruç Reis’in Şehâdeti (10 Ekim 1518)

Oruç Reis’in Şehâdeti (10 Ekim 1518)
09 Ekim 2021

Halit Kanak İletişim:


Şehid olana kadar Barbaros Kardeşler’in (İshak, Oruç, Hızır, İlyas) lideri olan Oruç Reis Midilli’de doğmuştu. Yakub Ağa adlı süvari subayının oğludur. Babası, Fatih’in Midilli Fethine katılmış, başarılarından dolayı kendisine Bonova Köyü tımar olarak verilmişti.

Adada olmaları sebebiyle çocuklukları denizciliği öğrenmekle geçmiş, bir müddet sonrada gemi sahibi olarak deniz ticaretine başlamıştı. İshak civar adalara, Hızır Hayreddin Yunanistan’a, Oruç Suriye ve Mısır’a mal götürüp getiriyordu.

Bir gün kardeşi İlyas’la Suriye kıyılarında Trablusşam’a mal götürürken Rodos’taki Saint-Jean Şövalyeleri yollarını kesti. Şiddetle karşı koydular. Fakat kardeşi İlyas şehid olduğu gibi kendisi de esir düştü. Hızır Hayreddin ağabeyini kurtarmak için yine şövalyelerin elinde olan Bodrum’a gelerek girişimlerde bulundu. Netice alamadı.

Tutsak Oruç ise ayağında zincirler taş kırıyordu. Denizden uzak kalamazdı. Kürek mahkûmu olma isteği bir müddet sonra kabûl edilince yeniden denizlere döndü. Bu arada Antalya bölgesinde Sancak Beyi olan Şehzâde Korkut. Her yıl yüzlerce Türk Esiri para karşılığı satın alarak serbest bırakıyordu.

Bir gün yine Şehzâde Korkut’un satın aldığı 100 Türk esiri Oruç’un kürek mahkûmu olduğu gemiyle taşınınca, Antalya kıyılarında denize atlayarak kıyıya çıktı. Kurtulmuştu. Kendisini tanıyan Ali Reis’in ikinci kaptanlığını yaparken yollarının düştüğü İskenderiye’de Memlûk Sultân’ı Kansu’nun amirallık teklifini kabûl etti.

Bir keresinde Mısır’ı ziyaret eden Şehzâde Korkut’u Antalya’ya taşıyan filoya komuta etti. Bu yolculukta tanıştığı Şehzâde Korkut’tan yardım istedi. Şehzâde Korkut bütün denizcilerin hâmisi idi. Oruç’a 18 oturaklı büyük bir harb gemisi verdi. Oruç ilk olarak intikam için gittiği Rodos’a tam bir yıl göz açtırmadı. Bütün kıyı köylerini yaktı, pek çok esir aldı. Artık O Akdeniz’de fırtınalar estirecek Oruç Reis olmuştu.

Yeniden Şehzâde Korkut’un o sıralar Manisa Sancağındaki merkezine gitti durumu anlattı. İleri görüşlü Şehzâde Korkut bu sefer 24 ve 22 oturaklı iki büyük gemi vererek şunları söyledi; “ Baka Oruç. İstikbâl senin bildiğin gibi Doğu Akdeniz’de değil, Batı Akdeniz’dedir. Kemâl Reis’in izinden gidesin. Yolun ve baht’ın açık olsun.” Oruç yaşıtı Şehzâde’nin elini hürmetle öptü. Yola çıktı.

Hedef belli olmuştu. Önce İtalya’nın Pulya kıyılarını vurdu. İki büyük ticaret gemisindeki altınlara el koydu. Dönüşte üç Venedik gemisini daha zaptetti. Çok büyük ganimetle 10 yıldır ayrı kaldığı Midilli’ye geldi kardeşleriyle hasret giderdi. Fakirleri boğazına kadar mala boğduktan sonra denize açıldı. Tunus’a oldukça yakın Cerbe Adasına geldi ardından Cezayir’deki ilk üssü Cicel’e geldi yerleşti. Burası Onun Akdeniz’i titreteceği üssü olmuştu.

Hayatın bundan sonrası kardeşleri Hızır Hayreddin ve İshak Reisle birlikte Akdeniz’i Türk Gölü yapmak için seferden sefere koştu. (İleride Hızır Hayreddin döneminde Akdeniz Türk Gölü oldu.)

12 gemisi 1.000 Levent’i vardı. Ancak yeterli değildi. Anadolu’dan levent toplamak ve bir takım ihtiyaçları için o sırada tahta geçmiş bulunan Türk Hâkânı Yavuz’a Piri Reis’i göndererek müracaat etti. Yavuz Sultân Selim Sinop’tan levent toplanmasına ve yeni filolar İçin ormanlardan kereste teminini sağladığı gibi; iki elmaslı kılıcı, “Birisini Oruç lalam, diğerini Hızır Hayreddin lalam kuşansınlar, gazâ eylesinler” diyerek Pîri Reis’e iki büyük harp gemisiyle birlikte teslim etti.

Bundan sonra İspanya’ya, Venedik ve Papalığa göz açtırmadı. Onlarca muharebeye girdi. Becâye kuşatmasında sol kolunu kaybetti. İspanyollara ait Oran (Vahran) hariç Cezayir’deki bütün şehirlerini aldı, kalelerini zaptetti.

İspanya savaşı uzadıkça uzuyordu. İspanya defalarca yenilmesine rağmen Cezayir’de tutunmayı onur meselesi yapmıştı. İlk önce büyük takviyelerle geldikleri Kal’atu’l Kala’da son leventine kadar dövüşen İshak Reis’i şehid ettiler. Ardından Oruç Reis’in olduğu Afrika’nın en büyük şehirlerinden Tlemsen’e hücum ettiler.

Oruç Reis çok çok üstün İspanyollar’a karşı şehri sokak sokak savundu. Yanındaki Arap askerler kaçınca kaleye sığındı ve burasını tam 6 ay boyunca kahramanca savundu. Fakat Arap’ların ihaneti bitmedi. Düşmanla anlaşan halk Ramazan Bayramı sabahı bayram namazından sonra Oruç Reis ve Levent’lerine saldırarak pek çoğunu şehit ettiler.

Zor da olsa halkı bastıran Oruç artık burada duramazdı. Emrindeki 500 Levent’i ile muhasarayı yarıp çıkması gerekiyordu. Öyle yaptı. İlk çıkış hareketi çok kanlı oldu 700 İspanyol askeri ölmesine rağmen, çemberi yaramadılar. Üstelik çok zayiat verdiler. Sadece 40 kişi kalmışlardı.

İkinci çemberi yarma hareketi sabaha karşı oldu. Başarılı bir şekilde çıkış yapıldı. İspanyol askerleri iki saat sonra olayı farkedebildiler. Derhal binlerce askerle takibe başladılar. Başlarında Alferez Garcia de Tineo vardı. Ben-î Âmir kabilesine bağlı Araplar da bu 40 yiğidin üzerlerindekini yağmalamak için peşlerine takılmıştı.

Küçük müfreze Rio Salado Irmağına vardı. Geçerlerse kurtulmuş olacaklardı. Aç, yorgun, susuzdular. Can havliyle nehri geçtiler. Oruç Reis ve 20 Levent’i suyu geçmişlerdeki geride kalan 20 Levent İspanyol atlılarınca yakalandılar. Aç ve yorgun Levent’ler hem vuruşuyor, hem de var güçleriyle “Baba bizi bırakma” diye feryat ediyorlardı.

Oruç Reis elindeki kılıcın kabzasını şiddetle sıktı. Bir yanındaki Levent’lerine, bir de suyun karşısındaki çaresizce dönüşen Levent’lerine baktı ve son emrini verdi. “Geri dönüyoruz.”

Dünyada Türk’ten başkasının veremeyeceği eşi benzeri hiçbir yerde görülemeyecek bir kararla Oruç Reis ve Levent’leri geri dönerek dövüşmeye başladılar. Gittikçe artan düşman sayısı karşısında, bir bir kırıldılar şehâdete yürüdüler.

Son olarak, tek başına kaldığı halde teslim olmayarak tek koluyla çaresizce vuruşan Oruç Reis’e son darbeyi Garcia vurdu. Önce fırlattığı mızrakla yere düşürdü, ardından kılıcını yarısına kadar Oruç Reis’in kalbine soktu. Sonra da Kelime-i Şehâdet getirerek yere düşen Oruç Reis’in başını gövdesinden ayırdı.

Hacı Hüseyin Reis’in bizzat yaptığı yardım talebiyle Yavuz; iyi eğitimli, üniformalı, tüfekli 4.000 asker ve iyi topçular göndermiş, fakat Baba Oruç bu arada şehid olmuştu. Ancak Oruç Reis’in yaptığı bu fedâkarlık, 300 yıl sürecek Cezayir hâkimiyetinin yolunu açmıştı. Mekânın Cennet olsun Koca Reis.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.