Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10197
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2287) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (400)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 11.06.2022 12:05:55

Said Halim Paşa’nın Sadrazâm olarak göreve başlaması

Said Halim Paşa’nın Sadrazâm olarak göreve başlaması
11 Haziran 2022



Halit Kanak İletişim:


Harbiye Nazırlığı olarak kullanılan bugünkü İstanbul Üniversitesi ana kapısından çıkan otomobil Beyazıt Meydanını baştanbaşa geçtikten sonra divan yoluna bağlanacakken karşılarına çıkan düzmece bir cenaze alayına yol vermek için durduğu sırada arabaya dört bir koldan ateş açıldı.

Arabada, dönemin İstanbul muhafızı Cemal Paşa’nın suikast ihbarlarına aldırmayan Sadrazâm ve aynı zamanda Harbiye Nazırı olan Mahmut Şevket Paşa ve yaveri İbrahim Bey bulunuyordu. Her ikisi de saldırıdan kurtulamadı.

1913`ün 11 Haziran günü öğle saatlerinde meydana gelen olay, sonradan yakalanarak idam edilen Topal Tevfik ve adamlarına rağmen aydınlatılamadı...

Boşalan Başbakanlığa vezirlik rütbesi verilerek Said Halim Paşa atandı ve hemen göreve başladı. Mahmud Şevket Paşa, ertesi gün Hürriyet-i Ebediyye Tepesi’nde toprağa verilirken, 279. Osmanlı Sadrazâm’ı Said Halim Paşa’yı zorlu günler bekliyordu...

19 Şubat 1864’te Mehmet Ali Paşa’nın torunu olarak Kahire’de doğan Said Halim, 6 yaşında iken sonradan Devlet Şûrâ üyesi olacak babası Mehmed Abdülhalim Paşa ile birlikte İstanbul’a taşındı. Dedeleri Anadolu’dan Kavala’ya göç etmiş köklü bir Türk ailesiydi.

Küçük yaşta Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce öğrendi. Üniversite tahsilini kardeşi Abbas Halim Bey’le İsviçre’de tamamladı. Sultân II. Abdülhamid tarafından sivil paşalık rütbesiyle 21 Mayıs 1888’de Şûrâ-yı Devlet üyeliğine tayin edildi.

Görevindeki başarılar Sultân’ın gözdesi haline gelmesine vesile olduysa da, kendisine atılan asılsız iftiralar yüzünden günümüzde kendi adıyla anılan boğazdaki yalısına çekildi. Fikrî, ilmî, edebî sohbetler yapmaya başladı. Konusunda üstâd olanları himâye ederdi.


Bu sefer de ilmî toplantılara; İbnü’l Emin Mahmud Kemal, Mehmet Âkif, Celaleddin Ârif gibi şahsiyetler katılmaya başlayınca, tekrar Saray’a ihbar edildi. Bu yüzden 7 Aralık 1905’te Padişah irâdesiyle Mısır’da ikâmet etmesi emredildi. Önce Mısır’a sonra kardeşi Abbas Halim’le Avrupa’ya geçti. 3 Eylül 1908’e kadar devam eden Devlet Şûrâ üyeliği bu tarihte düşürüldü.

Yine 1908 yılında yapılan seçimlerde Yeniköy Belediye Daire Başkanlığına, ardından İl Genel Meclis Başkan Yardımcılığına, aynı yılın aralık ayında bu kez Sultân II. Abdülhamid Hân tarafından Âyan Meclisi Üyeliğine seçildi.

Said Halim Paşa, 1909 Mart’ında yine Sultân Abdülhamid Hân tarafından Türkiye Merkez Bankası yönetimine atandı. 31 Ocak 1913’te kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer aldı. Aynı yıl Cemiyet’i Tedrisiye-i İslamiye’nin başkanlığına seçildi. Yerli malının üretimi ve tüketimini teşvik için kurulan İstihlâk-ı Milli Cemiyeti’nin üyesi oldu.

Mahmud Şevket Paşa 11 Haziran 1913’te öldürülünce; 3 yıl, 7 ay, 21 gün sürecek Sadrazâmlık dönemi başladı. 15 Ekim 1915 tarihine kadar Dışişleri Bakanlığını da üzerine almıştı. Bu süre içerisinde özellikle Adalar üzerinde durdu ve Edirne’nin geri alınmasında büyük gayret gösterdi. Edirne’nin geri alınmasıyla ilgili çalışmalarından dolayı padişah tarafından kendisine Murassâ İmtiyaz nişanı verildi.


2 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile ittifak antlaşması onun yalısında yapıldı. 1913 ve 1916 yılları arasında İttihat Terakkî’nin genel başkanlığını da yapan Said Halim Paşa, sadâret makamından rahatsızlığını ileri sürerek 3 Şubat 1917’de istifa etti.

Said Halim Paşa’nın Başbakanlık döneminin yarısından fazlası I. Dünya Savaşı devresinde geçti. Bu dönemde Hükümetin Türkiye’yi sebepsiz ve vakitsiz savaşa soktuğu zaman zaman dillendirse de, Paşa bu isnatları asla kabûl etmez.

Nitekim “Türkiye’nin Harb-i Umumi’ye İştirakindeki Sebepler” başlığı ile ölümünden sonra bir bölümünün Sebil’ürreşad Dergisinde yayınlandığı hatıralarında şöyle demektedir:

“Sevr Muahednâmesi ile yağma ve talan edilen Türk mevcûdiyet-i milliyesinin silaha sarılarak müdafaa edilmesi mecburiyet-i kat’isinden şüphe edilemiyorsa, 1914’te de büyük harbe Türkiye’yi iştirak ettiren sebeplerin meşruluğundan şüphe edilemez” demektedir.

Üstelik Paşa, “Rusya ve diğer itilaf devletlerinin Türkiye için besledikleri düşmanca tutumun yeni olmadığını, özellikle Osmanlı Devleti’ni dağıtma, parçalama ve Türk’ü tarih sahnesinden silme planlarının Birinci Dünya Savaşını doğuran başlıca sebeptir” diyerek önemli bir tespitte bulunmuştur...

Fakat Mondros Mütarekesi`nden sonra 1. Dünya Savaşında erkeksiz Anadolu’da katliam yapan Ermeniler haklı olarak güvenli bölgelere gönderildiği için "Ermeni tehciri" sorumlusu olarak suçlandı.


10 Mart 1919`da tutuklandı. Usûlen yargılamanın ardından 28 Mayıs 1919`da İngilizler tarafından önce Mondros`a, ardından 144 arkadaşıyla Malta`ya Polverista esir kampına gönderildi. 29 Nisan 1921`de Malta`da serbest bırakıldı ancak İstanbul`a dönme isteği reddedildi. İngiliz işgali altındaki Mısır`a akrabalarının yanına da gidemediğinden Roma`da bir konak kiralayıp oraya yerleşti.

Ailece dünyanın sayılı zenginlerinden olan Paşa, Anadolu Kurtuluş Mücâdelesini de unutmadı. Destek amaçlı cebinden 2 milyon altınlık silah alarak gönderdi.

Ne yazık ki, 5 Aralık 1921`de konağın önünde Ermeni Arşavir Şıracıyan tarafından hain bir saldırı sonucu şehid edildi. Naaşı İstanbul`a getirildi ve 29 Ocak 1922`de II. Mahmud Türbesi bahçesinde babasının yanına defnedildi.

Gönüllerde; çok okuyan, batı medeniyetini ve sosyal hayatını yakından tanımasına rağmen kendi kültür ve medeniyetine bağlı aydın bir fikir ve devlet adamı olarak kalmıştır. Ruhu şâd olsun...


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.