SARIKAMIŞ HAREKÂTI ÜZERİNE…
SARIKAMIŞ HAREKÂTI ÜZERİNE… Bedrettin KELEŞTİMUR Sarıkamış Harekâtıyla ilk akla, “Rusya’nın kontrolündeki Kafkaslar...” gelir. 93 Harbi (1877-1878) sonrası Rusların işgalinde bulunan Kars, Ardahan, Artvin, Batum şehirlerinin kurtarılması düşüncesi hâkimdir. Kafkaslar ve Balkanlar Anadolu’nun iki önemli kanadıdır! Kafkaslar her zaman ve her dönemde stratejik açıdan büyük önem taşır. Gerçekte Sarıkamış Harekâtı, ‘Kafkaslardaki duvarları yıkmıştır’ Türkistan’la Anadolu`nun geçiş güzergâhı Kafkasların güvenliğinin sağlanması elzemdir. Enver Paşa`nın isteği ile kurulan Kafkas İslam Orduları Nuri Paşa komutasında çok önemli görevleri icra edecekti… Azerbaycan ve Dağıstan’ın Rus işgalinden kurtarılmasında önemli görevler icra edecekti! Masamızın üzerine sürekli bir, ‘tarih atlası…’ bulunduralım! Dağlık Karabağ (4.400 km2)’ın, İran ve Rusya’nın destekleriyle Ermenistan tarafından işgalini düşünelim! Bu işgal, Türkiye’ye gerçekte, ‘Güney Kafkaslarda duvar örmektir!” Bizler diyoruz ki öyle adımlar atalım ki, ‘tarih tekerrür etmesin’ Türkiye, 1921 tarihinde imzalanan Moskova ve Kars Antlaşmalarıyla Nahcivan Özerk Bölgesinin garantör Ülkesi Türkiye oluyor… Buradaki hedef nedir? Nahcivan’ı dışarıdan gelecek saldırılardan ve her türlü işgalden korumak için… Her şeye rağmen Nahcivan Anadolu ile Türkistan arasında güvenli bir köprü olarak düşünülmüştür. Sarıkamış Harekâtının (22 Aralık 1914) 108 yılındayız! O ruhu hissetmek, gençlerimizde bu ruhun şuurunun var olması! “O anı…” tefekkürle, milletçe yaşamakla mümkündür. “Sarıkamış olmasaydı, Çanakkale olmazdı…” Çanakkale olmasaydı, “İstiklal Harbi, bugünkü Türkiye’miz olmazdı!” 22 Aralık, ‘Sarıkamış Şehitleri Destanıdır’ Anadolu, yaşlısıyla genciyle her yıl, “Şehitlerle birlikte yürüdü!” Çanakkale, Yemen, Sarıkamış dendiği zaman ‘yüreğim buz kesiliyor’ Bu ne çetin imtihandır! Düğüne gider gibi, “cepheden cepheye koşan Mehmet’im!” Gazilik yaşadığı, ‘hayatın en büyük makamı!” Şehadet, ‘ebedi saadeti nurani köprüsü!” Ölüme, metanetle bakan yiğit Mehmet’im; Coğrafyamı kanınla çizerek, bedelini vatan yaparak ödedin!. Minarelerden okunan beş vakit ezanı, ‘hürriyet kasidesi bilirim!’ Bayrağımda, senin şahadet kokunu alırım! Çanakkale, Yemen, Sarıkamış bir milletin; ‘ölümlerle dansın!’ Seni anmayan, hatıranı bir an olsun yâd etmeyen bedbahtlar utansın! Usta Şair Arif Nihat Asya’nın dediği gibi, “açılan bayrağın gölgesinde ısındılar!” O dualar, o yakarışlar; Yarab, bu millet dün olduğu gibi bugünde, “İslâm’ın Son Ordusu!” Şurası bir gerçek ki, “ Sarıkamış olmasaydı, Çanakkale olmazdı, Çanakkale olmasaydı İstiklal Harbi, bugünkü Türkiye`miz olmazdı." Sarıkamış’ta, vatan üşüdü! Günler, geceler, nice zaman uykusuz geçti… Ah! Nöbetinde olaydım kutlu vatan savunmasının… Şehadeti yâr edinenlere arkadaş olaydım… Şehitlerimize ithaf ettiğim şiirlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum SARIKAMIŞ DESTANI… (Şehitlerimize ithaf olunur) Boşuna Sarıkamış dememişler! Adına, ruhumu teslim etmişim… Düşmanın kurşununu yememişler! Yorganı, beyaz atlastan seçmişim… Yol alır, on binler Allah aşkına Koca umutlar sel olur, taşkına Akıl gönül olur, döner şaşkına! Şaş gözlere dönmez olur, geçmişim… Sarıkamış “ney ”dir, derinden üfle! İşimiz yok bizlerin, “öf’le, tüf’le… Gün gelir, şehadet için aynı safla; Şerbetini kana kana içmişim! Sarıkamış, aç kapını ben geldim! Soğuk diyarına yüreğim saldım… Uykusuz geçen gecelerde kaldım Gözlerimi sende; sende açmışım… Sarıkamış, sükûtun yamandır hey! “Sessiz çığlığın…” ne de fermandır, hey! Sarsılır, yerler ve gök; amandır, hey! Seninle doğar, seninle göçerim… SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ (Akrostiş Şiir) Sarıkamış, ‘beyaz güller’ içinde! Açılır, ‘gül bahçesine’ şehidin Ruhları kuşattı, güzel yurdumu! Işıktılar ülkeme kandil kandil Kalpleriyle ‘hürriyeti’ yazdılar! ‘Alp’tiler, bu vatanın erenleri! Muştular bize, şanlı geleceği! Irak değil, daha dün kadar yakın Şükrünü eda ederiz, tarihin! Şehitleridir, onlar bu vatanın Elbet, ‘destanlaşan kahramanları’ Hatıralar, onlarla ‘bayraklaşır’ İçimizde ‘yeşerir’ ümitleri! ‘Tefekkür’ dünyamızda ışıl ışıl; Laleler, her dem karanfiller açar “Elif” der, bu mevsim kar taneleri Rüzgâr, reyhan kokularıyla eser! İliklerimize kadar, kıyamda
|