SİYASETİN KÜLTÜR ÜZERİNE ETKİSİ..
SİYASETİN KÜLTÜR ÜZERİNE ETKİSİ..
Milletlerin dünya üzerindeki savaşının ana nedeni, kültür ve inançlar adına hakimiyet kurma esasına dayanır. Bu savaşı yönlendirende, bu milletleri temsil eden devletlerin uyguladığı siyasettir. Bu meselede başarı, siyasetin güçlü olduğu orandadır.
Bugün yeryüzünde kısaca Batı dediğimiz Haçlı dünyasının siyasal anlamda büyük bir üstünlüğü vardır. Ve bu üstünlük ekonomide, bilimde, teknolojide, askeriyede vs. bariz bir şekilde sırıtmaktadır.
Böyle bir üstünlük doğal olarak kültür ve sanata yansımaktadır. Vatikan, üçüncü bin yılda hedefini Asya`yı hristiyanlaştırmak olarak açıklamıştır.
Siyasetin çizdiği yol haritası ile kültür ve inançlar üzerinden, insanları istediğiniz şekle dönüştürmenin mümkün olduğu, bugünkü örneklerle sabittir.
Durum böyle seyrettiği için, kendi kültürünüzü korumak adına doğru bir siyaset anlayışına ve uygulamasına ihtiyaç vardır.
Evrensel bir kültürden ve insanların genelde tek bir Yaratıcıya olan inanç birliğinden bahsedilebilirse de, toplumların kendilerine has bir milli kültürleri ve her dinin; insan ve toplum için çizdiği bir yol haritası vardır.
Bu sebeple, mensubu olduğumuz Türk Milletine özgü bir Türk kültürü ile Türklerin 99`unun İslam dinine dahil olduğunu, bir gerçeklik olarak kabul edebiliriz.
Dünyaya hakim olma mücadelesi veren güçlerin savaşı, insanları kültür ve inançlar üzerinden istedikleri şekle dönüştürme amacı taşıdığına göre bu mücadelenin kapsama alanında Müslüman Türk milleti de yer almaktadır.
Biz kültür, sanat, edebiyat gibi alanlarla uğraşalım, tasavvuf ilgi sahamız olsun, cemaat ve tarikatlara girelim ve ``aman ha´´ siyasetten uzak duralım anlayışı, hem yanlış hem de kurulan tuzağa düşmek demek olmaktadır.
Bugün Batı kültürünün, Türk kültürü üzerindeki aşındırıcı etkisi hepimizin malumudur. Günlük yaşamda bunu çıplak gözle rahatlıkla teyid etmek çok kolaydır. Misyonerlik çalışmalarının Türk &8211; İslam coğrafyasındaki güçlü ve etkili çalışmaları yıllardır bilinir.
Bunlardan dolayı güçlü bir siyasetiniz ve bunun ekonomik, akademik, teknolojik ve askeri açıdan etkili uygulamaları yoksa kültür ve inancınızı muhafaza etmek noktasında çok zorluklar çekersiniz.
Size romancı diye Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Elif Şafak`ı, şair diye Nazım Hikmet`i, öykücü diye Sabahattin Ali`yi, mizahçı diye Yılmaz Erdoğan`ı, artist diye Hülya Avşar`ı, sporcu diye Hakan Şükür`ü, din adamı diye Fethullah Gülen ve Halid-i Bağdadi`yi, ozan diye Şiwan Perver`i, halkların özgürlük savunucusu olarak Abdullah Öcalan ve Hrant Dink`i, gazeteci olarak Cengiz Çandar, Nazlı Ilıcak, Taha Akyol gibi örnekleri önünüze getirirler.
Bunu da ülkeye hakim olan siyaset dizayn eder. Siyaseti de küresel güçler ve onların yerli işbirlikçileri desteklerse dolaylı olarak Batı Kültürü ile misyonerlik çalışmalarına karşı bir zafiyetiniz var demektir.
Günümüzde Türk kültürünün kılcal damarlarını oluşturan; geleneksel sanatlarımızın, mutfağımızın, ahilik anlayışımızın, milli roman, şiir ve hikayeciliğimizin, ata sporlarımızın, örf ve adetlerimizin ne kadarının halkımız üzerinde tesirini sürdürdüğünü söyleyebiliriz?
Mc Donaldslara, Burger Kinglere, metal, rock, caz gibi müziklere, cola`ya vs. daha bir çok şeye yenilmek üzereyiz.
Siyasetin yönlendirdiği ve milliği çoktan rafa kaldırılmış bir eğitim sisteminin uyguladığı müfredatta; Türk kültürüne ve İslam anlayışının özüne dair, doğru düzgün bir şey kalmamıştır. Peki bu kadar anlı şanlı kültür adamı niye bunun önüne geçememektedir? Sorunun cevabı, her türlü iyi veya kötü şeyin, siyasetten geçiyor olmasında yatmaktadır.
Türk Kültürü adına ağdalı edebi laflar edilerek kat edilecek bir mesafenin çok kısa olacağından kimsenin şüphesi olmamalıdır. Eğer Türk kültürü korunmak isteniliyorsa ve Cenab-ı Allah`ın nimeti olarak bir müslüman olarak gözümüz dünyaya açıldıysa ve yine bu dünyadaki gözlerimizi samimi bir müslüman olarak kapamak istiyorsak mutlaka milli bir siyaset anlayışına sahip olmak ve siyaset yapmak zorunludur. Unutmayalım, siyaset hayatın kendisidir.
Aksini iddia edenler; ya dünyayı bilmiyor ya da bizi bilerek veya bilmeyerek yanıltmaya çalışıyordur. Onun için Türk kültürünü korumak ve bir Müslüman Türk olarak yaşamak için doğru yerde ve doğru mekanda siyaset yapalım, bu anlamda yapılan siyaseti destekleyelim ve aksi laflarada kulak tıkayalım. Ülkemizde, özellikle son 10 yıldır yaşanan gelişmelerin kültür hayatımızdaki etkilerine bakılınca rahatlıkla söyleyebiliriz ki; birileri bize veriyor talkını kendileri yutuyor bize ait olan salkımı!!!
Özcan PEHLİVANOĞLU
Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM)
Başkanı
ozcanpehlivanoglu@yahoo.com
https://twitter.com/O_PEHLIVANOGLU
www.rubasam.com
|
