Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Sevil ÖZPINAR - (Ziyaretci) 19.06.2016 00:30:04

TÜRK TÖRESİ ve TÜRK TARİHİ HAKKINDAKİ GERÇEKLER (1) OĞUZLARIN AVŞAR BOYU

BU YAZI TÜRK MECLİSİNE HEDİYEMDİR

Sevil ÖZPINAR
YAZIYOR
TÜRK TÖRESİ ve TÜRK TARİHİ HAKKINDAKİ GERÇEKLER
( 1 )
OĞUZLARIN AVŞAR BOYU

BAŞLARKENAvşarlar XI. yüzyıldan itibaren mühim roller oynamak sureti ile adlarım zamanımıza kadar yaşatmış biricik Oğuz boyudur. Avşarlar, Reşideddin`de, hükümdar çıkarmış Oğuz boylarından biri olarak zikredilir. Bu keyfiyet Avşar`ın, Oğuzların İslamiyetten önceki tarihinde de en güçlü bir boy olduğunu gösterir.

1. Yüzyılda Huzistan`da Avşarlar

530 (1135-1136) yıllarında Huzistan`da kalabalık sayıda bir Türkmen topluluğunun yaşadığım biliyoruz. Vassafın bildirdiği, Avşar ve Salurlar`ın Deşt-i Kıpçak`tan yani Seyhun boylarından Huzistan ve Kuh-Giluye`ye gelişleri bu tarihten az bir zaman önce olmalıdır. Vassafın bahsedilen kaydına göre, Avşarlar`ın başında Arslan-oğlu Yakub bulunuyordu. Yakub Beğ Huzistan kasabasında oturuyordu. Salur Beğ`i Mevdud oğlu Sunkur ise Boz-Aba`nın Sultan Mes`ud ile yaptığı savaşta öldürülmesi üzerine Fars`a hakim olmuştu. Yakub Beğ Fars`ı elde etmek veya Sunkur`u tabiiyeti altına almak için birkaç defa Salur Beyi`nin üzerine yürümüş ise de bozguna uğramıştır. Kendisinin ölüm tarihi bilinemiyor. Ancak bunun 547 (1152-1153) tarihinden önce olduğu muhakkaktır. Yakub Beğ`den sonra Huzistan`daki Avşarların başında Şumla görülmektedir. Şumla bu Avşar beyinin adı olmayıp lakabı idi. Şumla`nın asıl adı Ay-Doğdu ve babasınınki de Küş-Doğan (Güç-Doğan) idi. Şumla`nın Yakub Beğ ile akraba olup olmadığı da bilinemiyor. Anlaşıldığına göre Şumla onun zamanında Huzistarim bir kısmı ile Luristan bazı yerlerini idare ediyordu. Şumla`yı ilk önce Sultan Mes`ud`un son hacibi, yani beğlerbeğisi Has Beğ`in yakınlarından bir emir olarak görüyoruz. Has Beğ 547 (1152) yılında Sultan Muhammed tarafından hile ile öldürüldüğü zaman Şumla zekası sayesinde canını kurtarmıştı. Avşar beyi bu hadiseden sonra Huzistan`a geldi. Bu esnada burası Selçuklular`dan Melik-Şah b. Muhammed`in eline geçmiş idi. Fakat Şumla, mücadeleye atılmakta tereddüd etmedi. Küçük Luristan emirlerini de hakimiyeti altına aldı4. Bu zamanda Bağdad Abbasi halifeliği de durumdan faydalanarak topraklarım genişletmeğe çalışıyordu. Bu cümleden zayıf bir şahsiyet olan Melik-Şah`ın elinden Huzistanı almak için 550 (1155) yılında buraya bir ordu yollandı ise de Şumla, askerleri ile karşı çıkarak halife kuvvetlerini bozguna uğrattı ve kumandanlarını da tutsak aldı (Receb-Eylül). Fakat Şumla bunları Bağdad`a göndererek halifeden özür diledi; az sonra da Melik-Şah`ı çıkararak müstakillen Huzistan`a hakim oldu.

551 (1156) tarihinde Selçuklu hükümdarı Sultan Muhammed halifeye hakimiyetini tanıtmak için, Bağdadi kuşattığı sırada, halifenin de tahrikiyle Azerbaycan hakimi İl-Deniz ve diğer bazı emirler tarafından Melik-Şah, sultan ilan edilmiş ve baş şehir Hemedan ele geçirilmişti. Bu arada Şumla da Melik-Şah`ın taraftarı olarak Hemedan`a geldi. Ertesi yıl Şumla`nın halifenin emirlerinden Kaymaz`ı yenip tutsak alarak onu Sultan Muhammed`e göndermesi sebebi ile halifelik Avşar beyi üzerine büyük bir ordu yolladı ise de Şumla bir kenara çekilerek bu ordu ile savaşmadı. 554 (1159) de ülkesiz kalan Melik-Şah, maiyyetinde Hemedanlı Sunkur ve Kovdan gibi büyük emirler olduğu halde Huzistan`a girdi. Şumla karşısına çıktı ise de yenildi ve bir kaleye kapandı. Huzistan`ı yeniden ele geçiren Melik-Şah Fars`ı da idaresi altına almak için harekete geçti. Neticede Şumla gibi, Fars hakimi Zengi de Melik-Şah`ı metbu tanıyıp her ikisi en yalan emirlerinden oldular. Hatta aynı yılda (554) Sultan Muhammed`in ölümü üzerine Selçuklu tahtına geçirmek için bazı emirler Melik-Şah`ı davet ettiler. Melik-Şah bu maksatla yarımda Şumla ve Zengi olduğu halde İsfahan`a geldi. Burada başka emirlerin de katılması ile kuvveti artmış olan Melik-Şah, halifeden adına hutbe okunmasını İstedi. Fakat Melik-Şah az sonra zehirlenerek öldü. Onun, halifenin bir tertibi ile zehirlendiği söylenmişse de bunun aslı olmasa gerektir.

555 (1160)`de Selçuklu tahtına Arslan-Şah geçti. Fakat bütün iktidar kendisini tahta çıkaran İl-Deniz`in elinde bulunuyordu. İlk yıllar Rey hakimi emir İnanç`ın muhalefeti ile karşılaşılmış ise de o da çok geçmeden bir tertib ile ortadan kaldırıldı. Şumla da, Fars hakimi Salgurlu Zengi gibi, Arslan-Şah`ı metbu tanıdı ve Melik-Şah`ın oğlunun da atabeği oldu. 561 (1166) yılında Şumla`nın yeğeni yani Şenka-Oğlu aralarında dünürlük kurulmuş olan Basra valisi Mengü-Bars ı halifenin öldürtmesine kızarak Basra çevresinde yağmalarda bulundu ve Vasvı taraflarında da aynı şeyi yaptı.

Bunun üzerine halife`nin Vasıf valisi Hutlu-Bars askerlerini toplayarak Şenka-Oğlu`nun karşısına çıktı ise de yapılan çarpışmada bozguna uğrayıp öldürüldü5. Şenka-Oğlu, ertesi yıl Basra taraflarını yeniden yağmaladı. Aynı yılda Şumla da harekete geçerek Bağdad yörelerinden el-Mahkeye geldi ve Halife den bir miktar toprak taleb etti. Şumla Halifeye Sultan Arslan-Şah ın, Melik-Şah`ın oğluna Vasıl ve Basra`yı dirlik olarak verdiğini, kendisinin de bu şehzadenin atabeği sıfatı ile harekete geçtiğini bildirdi. Fakat yeğeni Kılıc`ın Halife kuvvetlerine mağlub ve esir olması üzerine Şumla da Huzistan`a. döndü.

564 (1169) yılında Fars hakimi Salgurlu Zengi`nin askerleri Şumla`yı Fars`a davet ettiler. Bunun sebebi Zengi`nin askerlerine kötü muamelede bulunması idi. Fars`a gelen Şumla savaşta askerlerinin hıyanetine uğrayan Zengi`yi kolayca yendi. Zengi, Şebankare Kürdlerine sığındı. Onlar Zengiye iyi bir konukseverlik gösterdiler. Şumla`ya gelince, halka iyi davanmadığı gibi, yeğeni Şenka-Oğlu da ülkeyi yağmalamıştı. Bu sebeble askerler onu çağırdıklarından büyük bir pişmanlık duydular. Neticede Zengi, Şebarkare`den gelerek kolayca ülkesine hakim oldu. Belki mühim bir fırsatı kaçırmış olan Şumla da Huzistan`a döndü.

Şumla sadece Huzistan`ı değil ona komşu olan Ahvaz bölgesini de elinde tutuyordu. Fakat o, bunlarla yetinmiyor. Nihavendi de ülkesine katmak istiyordu. Bu maksatla Atabeğ İl-Deniz`den, bir çok defa, büyük bir meblağ karşılığında, Nihavendi istemişse de maksadına nail olamamıştı. Fakat İl-Deniz`in 571 (1175) yılındaki ölümünü iyi bir fırsat sanan Şumla yeğeni Şenka-Oğlu`nu göndererek şehri ele geçirdi. Ertesi yıl yine Şumla`nın yeğeni Şenka-Oğlu Bağdada bağlı el-Mahki yöresinde bir kale inşasına girişti. Fakat halifenin gönderdiği bir kuvvetle yaptığı savaşta öldürüldü ve başı Bağdada götürüldü.

Yiğit bir savaşçı olan Şenka-Oğlu`nun ölümü üzerine Şumla kuvvetli bir destekten mahrum kaldı. Esasen kendisi de çok yaşamadı; Gerçekten 571 (=1175-1176) yılında idaresi altında olmayan Türkmenlerden bir zümrenin üzerine yürüdü; fakat hiç beklemediği halde karşısında Atabeğ Pehlivan`ın askerlerini de buldu. Gerçekten onun maksadını anlamış bulunan Türkmenler Atabeğ Pehlivan dan yardım istemişler, bazı sebeblerden dolayı esasen Avşar beyine kızgın bulunan Pehlivan da bir askeri birlik göndermişti. Yapdan çarpışmada Şumla atılan bir okla ağır surette yaralanıp tutsak alındı. Kardeşi ile yeğeni de esir edilmişlerdi. Fakat kendisi aldığı yaradan iki gün sonra öldü.

Emir Şumla cesur, zeki ve dirayetli bir şahsiyet idi. Sırf bu meziyetleri ile Huzistan ve komşu bazı yöreleri içine alan bir beylik kurmuştu. Şumla`nın yerine oğullarından biri geçti. Bu, Şerefuddin Emiran idi. Selçuklu hükümdarı Arslan-Şahın 572 (1177) yılında ölümü üzerine Huzistanda Şumla`nın oğlu Şerefuddin Emiran`ın yarımda bulunan kardeşi Muhammed, saltanatı ele geçirmek maksadı ile Şumla`nın oğlunun tavsiyesine uyarak İsfahan`a gitti. Orada Kaymaz oğlu İl Kavşut ve diğer bazı emirler Muhammed`in etrafına toplandılar. Fakat Atabeğ Pehlivan sür`atle yetişerek Muhammedi bozguna uğrattı. Muhammed Huzistana kaçtı ise de Şumla`nın oğlu, Pehlivandan korktuğu için, onu ülkesine sokmadı. Muhammed de Vasıf taraflarına gitti.

Avşar beyinin Selçuklu Muhammedi sokmamasından memnun kalan Atabeğ Cihan Pehlivan ona bir ahidname (and yazısı) verdi. 573 yılının Muharrem ayında (1177 Temmuz) düzenlenen bu ahidnamede Atabeğ`i Ay Doğdu oğlu Emir Şerefeddin Emiran ile oğulları ve kardeşlerine karşı çok iyi duygular beslediğini, dostlarını dost, düşmanlarını da düşman tanıyacağını, kötü düşünce sahiplerinin onların ülkelerine saldırmalarına İzin vermiyeceğini, Huzistan ve Luristan da sahip bulundukları topraklar ve kaleler üzerindeki hak ve hukuklarını tanıdığını ifade ediyor.

Bu tarihten sonra eserlerde Şumla`nın oğulları hakkında uzun bir müddet hiç bir bilgiye rastgelinemiyor. Anlaşıldığına göre, Şerefeddin Emiran`ın yılı bilinmiyen bir zamanda ölümünden sonra kardeşi Muzafferuddin Sü-Sıyan yerine geçti. Sü-Sıyan`ın da 590 (1194)`da ölümü üzerine oğulları arasında ihtilaf çıktı. Bunlardan Ali, babasının mevkiinde tutunmaya çalıştı. Bir diğeri Bağdad halifesinden yardım istedi. Eskiden beri Huzistah ele geçirmek isteyen ve bunun için vakit vakit bazı teşebbüslerde bulunmuş olan Abbasi halifesi en-Nasır li-dinillah, veziri İbn ul-Kassab kumandasında bir ordu gönderdi. İbn ul-Kassab 591 Muharreminde (1194 aralık) Huzistanın başşehri olan Tuster (Şuster)i ve birçok kaleleri zaptettikten sonra Şumla`nın ailesini toplayıp Bağdad`a götürdü. Böylece Huzistan`daki Avşar Şumla oğullarının hakimiyeti son bularak bu ülke Halife`nin toprakları arasına katıldı. Avşarlar`ın Huzistan ve Luristan`da 32 veya 42 kaleleri vardı. Şumla`nın oğullarının para kestirdikleri de haber veriliyor.
DEVAMI 2. BÖLÜMDE



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.