Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Sevil ÖZPINAR - (Ziyaretci) 25.06.2016 22:55:27

TÜRK TÖRESİ ve TÜRK TARİHİ HAKKINDAKİ GERÇEKLER (10)


Sevil ÖZPINAR
YAZIYOR
TÜRK TÖRESİ ve TÜRK TARİHİ HAKKINDAKİ GERÇEKLER
( 10 )

IV. İran Avşarları:

XII. asırdan sonra, iki asır kadar İran`daki Avşarlar hakkında hiçbir tarihi kayda tesadüf edemiyoruz. Yalnız bu asrın sonunda Fahreddin Mübarekşah Guri Tarih`inde, muhtelif Türk şubelerinin isimlerini sıralarken, Avşarları da zikrediyorsa da, başka hiçbir malumat vermiyor. Kaynaklarda hususi kabile isimlerinin çok az kaydedilmesi buna bir sebep olarak gösterilebilir. Msl. XIV. asırda garbi İran`daki Türkmenlerin reisi olduğu zikredilen emir Celaleddin Tayyib Şah belki de Avşar oymaklarının başında bulunuyordu. Herhalde XII-XIV. asırlarda orta ve garbi İran`daki muhtelif sülalelerin hakimiyeti altında, Avşarların yalnız Huzistan ve Fars sahalarında kalmayarak, daha küçük zümreler halinde, muhtelif mıntıkalara dağıldıkları tahmin olunabilir. Orta Çağ Türk tarihinde umumiyetle tesadüf edilen bir hadise, bize bu hususta daha iyi bir fikir verebilir; herhangi bir sahanın idare ve muhafazası kendisine ikta (tıyul, soyurgal) tarikiyle verilen bir aşiret reisi, aşireti ile beraber, oraya giderek yerleşiyor ve bu vazife çok defa babadan oğula yahut kardeş çocuklarına intikal ediyordu. Aşağıda göreceğimiz gibi, Şuşter`de, Kazerun`da, Kuh-Giluya`da, Luristan`da, Urmiye`de, bazıları adeta küçük bire sülale halinde, asırlarca devam eden Avsa hanlarına tesadüf edilmesi işte bundan dolayıdır.

XV. asra ait tarihi kaynaklarda Avşar kabilesine mensup emirlerin adına, ilk defa, Akkoyunlulardan bahsedilirken rastlıyoruz; msl. 871 yılı hadiseleri esnasında büyük emirlerden Mansur Beg Avşar`ın adı geçer. Şiraz havalisindeki Avşarların reisi olduğu anlaşılan Mansur Beg`in daha sonra, 904 ve 906 yıllarındaki vak`alarda da ismi geçer. Yine 904`te Şiraz`da Piri Beg adlı bir Avşar reisini de biliyoruz. Bu sırada, buradaki Avşarlar ile yine mühim bir Türkmen kabilesi olan Pernaklar arasında mücadeleler eksik olmuyordu.

Bundan sonra, Safevilerin kuruluşundan başlayarak, ta son zamanlara kadar, İran`daki Avşarların tarihini az çok vuzuh ve sarahatle tayin imkanına malik bulunuyoruz.

Bunun sebebi pek açıktır:

İlhanlılar ve Celayirler zamanında, Türkmen aşiret beylerinin idarede ve orduda büyük bir rolleri olmadığı ve rolleri mahalli ve mahdut kaldığı hakle, muhtelif Türkmen aşiretlerinin Baharlu (Baranlu) boyana mensup bir reisin etrafında toplanmasından vücuda gelen Karakoyunlu devletinde ve yine birtakım aşiretlerin Bayındır boyuna mensup bir reis etrafında birleşmesi ile kurulan Akkoyunlu devletinde bunların çok mühim bir mevkii vardı.

Avşarlar, Akkoyunlu ittihadına dahil olduklarından, onlara ait kaynaklarda bu aşirete mensup büyük beylerin adı geçeceği pek tabiidir. Safevilere gelince, heterodoks Türkmen aşiretlerinin bir mürşid, yani dini bir şefi etrafında toplanmaları ile vücuda gelen askeri kuvvete dayanılarak kurulan bu devlet, yıkılıncaya kadar, İran sahasının coğrafi ve içtimai şartların da tesiri ile, bu tribal mahiyetini muhafaza ettiğinden, Avşarların bu devredeki faaliyeti hakkında oldukça geniş bilgilere malik bulunuyoruz. Nadir Şah`tan Kaçar sülalesinin yıkılışına kadar devam eden devre için de bu mütalaayı tekrarlayabiliriz. İşte bu sebeple, XV.-XIX. asırlarda İran Avşarlarının tarihi rolleri hakkında malumat verdikten sonra, Avşarların geniş bir kütle teşkil ettikleri birtakım sahalarda, bazen birkaç asır devam eden mahalli Avşar sülalelerinden kısaca bahsedeceğiz.

Safevi devletinin kuruluşunda, sair birtakım Türk aşiretleri ile beraber, Avşarların da mühim bir rolü olmuştur. Şah İsmail`in 906`daki ilk devlet kurma hareketlerinde, onun yanında Ustaçlu, Şamlu, Rumlu, Tekelü, Dulkadır, Avşar, Kaçar ve Varsak Türkmenleri ile Karacadağ sufileri`nin bulunduğunu biliyoruz (Yahya Kazvini`nin Lubi`t-tevarih`i gibi ilk kaynaklardan başlayarak, Ahsenü`t-tevarih ve daha şair bütün Safevi tarihlerine göre). Bu kayıtlar, Şeyh Safiyüddin Erdebili zamanında başlayan Safevi propagandası tesiri ile Safevi sülalesini kendilerine mürşid tanıyan göçebe Türk kabileleri arasında bir kısım Avşarların da bulunduğunu göstermektedir. Esasen İbn Bazzaz`ın Şeyh Safiyüddin hakkındaki meşhur Safvatü`s-safa`sı tetkik edilecek olarsa, onun, köylü veya göçebe, muhtelif Türk zümreleri üzerindeki kuvvetli ve geniş nüfuzu açıkça görülür. Ehlisünnet akidelerine bağlı olduğu muhakkak olan Safiyüddin`in ölümünden sonra, ona isnad edilen kudsiyet, sülalesine de intikal etmiş ve türlü türlü dini, siyasi ve ruhi amiller, Safeviliğin ilk hüviyetini değiştirerek, XV. asrın son yansında, ona tamamiyle heteredoks bir mahiyet vermiştir. İşte Şah İsmail`in yanında gördüğümüz Avşarlar, onu mürşid olarak tanıyan bir müfrit Şii zümresi idi. Halbuki o sırada İran`daki muhtelif Avşar oymakları henüz Sünni akidelerini bırakmış değillerdi. Onların Şiileşmesi, XVI. asırda İsmail`in ve haleflerinin İmamiye Şiiliğini, resmi din olarak, bütün İran a hakim kılmalarından sonra olmuştur.

İsmail I. devrinde Fars valiliğinin bir müddet Dulkadırllardan İlyas Bey`e ve onun katli üzerine tekrar Mansur Beg Avşar`a verildiğini ve ondan sonra ise, Dulkadırlulara mensup emirlerin 1003 senesine kadar Fars valiliğinde bulunduklarını biliyoruz. 937`de Tahmasp I. zamanında Tekelular ile Şamlulardan iki büyük reis arasındaki şahsi münazaadan çıkan büyük ihtilafta, Avşarlar, Dulkadırlular, Ustaçlular ve Rumlular ile beraber, Tekelüler aleyhinde hareket ettiler (Ahsenü`t-tevarih, s. 236). Bu devirdeki Avşar emirleri hakkında İskender Münşi`nin verdiği malumat, Avşar oymaklarının nerelerde yaşadığını göstermek bakımından da mühimdir:

Tahmasp I.`in maiyetinde, msl. 975 Gilan seferine iştirak eden Emir Arslan Sultan Araşlu ve Lala Sultan Ahmed Mirza`dan başka, Save hakimi Mahmud Sultan ile Kirman hakimi Yusuf Kuli Sultan`ın da Avşarlardan olduğunu ve Yegan Sultan ile Hüsrev Sultan Kör-oğlu`nun Horasan`daki Avşar kabilelerinin başında bulunduğunu öğreniyoruz. Bazı Avşar emirleri, hatta bazen muayyen bir vilayetin idaresine memur olanlar da, doğrudan doğruya merkezde bulunuyorlar ve bu sonuncular kendilerine verilen vilayeti bir vekil ile idare ediyorlardı. Şah Muhammed Hudabende zamanında da Kirman hakimi Veli Sultan Avşar`ı ve kurcı-başılık mevkiine kadar yükselen Kuli Bey Avşar`ı, Farah`taki Avşarlann reisi Hüseyin Sultan ile, onun ölümü üzerine bu vazifeye tayin edilen kardeşi -payitahtta Avşar kuralarının yüz başısı- Ali Han Sultan`ı tanıyoruz. Tahmasp I. devrinde Avşar reislerinden Araşlu oymağına mensup olup, Kuh-Giluya`da hakim bulunan Halil Han`ın 10.000 çadırlık bir kuvvetin başında bulunması, bunların kuvvetleri hakkında bir fikir verebilir.

Abbas I. zamanında Urmiye hakimi olan Kelb-i Ali Sultan b. Kasım Han, Inanlu (İmanlu, Inallu) oymağından, Farah ve İsfizar hakimi Erdoğdu Han Alplulardan idi; İmam Kuli Sultan Usalu da bu devrin tanınmış emirlerinden idi. Kirman Avşarlarının reisleri olup, 1001`de Horasan`da Özbegler ile harbeden orduda bulunan Veli Han ve İsmail Han da Avşarlardandı. abivard`deki Imırlu oymağının başına, Abbas I. kendi kölelerinden Cemşid Sultan Gürci`yi geçirmişti. Yine bu devirde Luristan, Kuh-Giluya`da Araşlu, Şuşter`de Gündüzlü, Yezd, Kirmanşah, Musul ve Rumiye`de Inallu, Horasan`da Alplu, Köse-Ahmedlü ve Kırklu oymaklarına mensup aşiret reislerinin hakim olduğunu görüyoruz. Herhalde Abbas I. zamanına kadar kuvvetli Avşar kabilelerinin bilhassa Huzistan, Fars, Luristan, Kuh-Giluya, Kazerun, Kirman, İsfahan, Yezd, Save ve Horasan (abivard, Farah, İsfizar) havalisinde yaşadıktan ve buralardaki Avşar reislerinin, Safevi devleti tarafından ekseriyetle mahalli idarelerin başına geçirildiği anlaşılıyor. Irsi reislerinin maiyetinde küçük kabileler halinde yaşayan, bazan birbirleri ile yahut başka kabileler ile mücadelede bulunan, ara sıra Safevi Devletine karşı isyanlar çıkarmakla beraber, umumiyetle Safevi ordularının hareketlerine (Özbeglere ve Osmanlılara karşı) iştirak eden Avşarlar, bu devletin başlıca kuvvet kaynaklarından biri idi. Mamafih Abbas I. devrinde Yezd, Şuşter ve Kuh-Giluya Avşarlarına karşı yapılan bazı te`dip hareketleri buralardaki Avşar kuvvetlerini kırdığı gibi, aynı hükümdarın, kabile asabiyetini kırmak ve merkezi idarenin kabile reisleri üzerindeki kudret ve salahiyetini artırmak hususundaki umumi siyaseti de, Avşar emirlerinin eski ehemmiyetini azaltmıştır. Buna rağmen, bu devirde devlet merkezinde bir takım Avşar amirleri bulunduğu gibi, bunların bazı mühim valiliklerde kullanıldıklarını, msl. Asarrabad valiliğinde -Muhammed Hudabende`nin son ve Abbas I.`ın ilk zamanlarında- Bedr Han Avşar`ın bulunmasından anlıyoruz.

DEVAMI 11. BÖLÜMDE






Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.