Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (499)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Prof. Dr. Ata ATUN - (Ziyaretci) 2.01.2015 17:15:57

Yeni Yıl Kavramı

Yeni Yıl Kavramı

Yeni yılın bu ilk yazısında tüm okuyucularıma huzur, mutluluk ve başarılarla dolu, sağlıklar içinde yaşayacakları güzel bir yıl diliyorum...

2015 yılına girdik artık. Dün başladığına inandığımız veya da inandırıldığımız yeni yılın bugün ikinci günü. Dilerim herkese mutluluklar, başarılar getirir ve kimseleri de üzmez.

Gerçekte dünyamızın yaklaşık 4 milyar yıllık geçmişi içinde, dünyanın fiziksel yapısı veya da uzayda yaşanan olaylarla uzaktan yakında ilgisi olmayan gelişi güzel bir noktadan başlayarak numaralandırmış, bir dizin sırasına sokmuşuz dünyamızın güneş etrafındaki dönüşünü ve adına da ``falanıncı yıl´´ demişiz. Daha doğrusu Avrupalı bir bilim adamının önerisine aklı yatan bir imparator başlatmış bu süreci.

Aslında Maya`ların hazırladığı takvim Avrupalıların hazırladığı takvimden çok daha karmaşık ve çevremizdeki gezegen ve güneşimizi de içine almakta ama onun da nerede, ne gün başladığı ve bittiği fiziksel olarak gezegenlerin uzaydaki konumuna göre belli olsa da, dünyanın ve uzayın milyar yıllık geçmişi içinde herhangi bir mana ifade etmiyor.

Zaman aslında başlangıç noktası ve varış noktası belli olmayan bir nehrin akan suyu gibi. Bu akan suyun göreceli olarak kıyıdaki bir noktaya veya çıkıntıya göre konumuna sıfır noktası demiş atalarımızdan biri ve adını da sonradan ``Milat´´ diye tanımlamışlar.

Çocukluğumdan beri hep merak ederim, Milat`tan önce yaşanmış olayların, Milat oluşturulmadan önce o dönemin insanları tarafından nasıl tanımlandığını.
Örneğin milattan önce 412 - M.Ö. 320 yılları arasında yaşamış, Sinoplu ünlü bir düşünür olan Diyojen`in (Diogenes), kendisine ``Sen ne vakit doğdun´´ diye soranlara, ``Milattan önce 412 yılında doğdum´´ mu diyordu, Milat`ın doğumundan 412 sene sonra insanoğlu tarafından oluşturulacağını daha o günlerden bilerek veya da öngörerek. Yoksa ``hani şu tepelerde yangın çıkmıştı ya, işte o yıl doğmuşum´´ yanıtını mı veriyordu?

Günümüzde, önümüzdeki 50 veya 100 yıl içinde yeni bir ``Milat´´ın oluşmayacağını hiç kimseler garanti edemiyor. O vakit, bu satırları okuduğunuz gün, ay ve yıl için, 1. Milat`tan 2015 yıl sonraki veya da 2. Milat`tan 75 yıl önceki Ocak ayının 2`si mi denecek?

Beni en çok güldüreni de, düşündüreni de 2000 yılına girmemize birkaç ay kala gazetelerde 2000 yılına girmekle başımıza gelebilecekler hakkında yazılanlarla televizyonlarda dile getirilen olumlu, olumsuz kehanetlerdi. Aklınıza gelebilecek her tür olumlu veya da olumsuz senaryolardan bahsediliyordu o dönemde. Bütün yaşanacağı söylenen bu olayların tetikleyicisi de dünyamızın 2000 yılına girecek olmasıydı.

Oysa olaya uzaktan ve dünyanın yaklaşık 4 milyar yıllık tarihini dikkate alarak geniş açıdan baktığınızda, bizim rakamsal olarak 2000. yıl olarak tanımladığımız zaman diliminin, dünyanın var oluşundan sonra kendi ekseni ve güneşin etrafındaki milyarlarla tanımlanabilecek dönüşlerinden ``hiçbir özelliği olmayan bir tanesi´´nin olduğunun bilincine varıyordunuz bir müddet sonra. Ne sihiri vardı ne de kerameti bu adı yusyuvarlak 2000 olan yılın.

Uzay ile doğrudan ilişkili olmasına rağmen uzaysal herhangi bir boyutu bulunmayan ve ``Zaman´´ olarak tanımladığımız, elle tutulamayan, gözle görülemeyen bu akış, son derece yumuşak ve mutluluk verici olmasına rağmen o denli de acımasız.

Bu net olarak tanımlanamayan akışın içindeki bir noktada, ailenin en küçüğü olarak yer alırken, bir başka noktasında da ailenin en büyüğü konumuna gelmiş oluyor, sonra da hayata veda ediyorsunuz. Ve adına ``zaman´´ denilen akış, hızını hiç kaybetmeden devam ediyor, aynen başlangıç noktası ve varış noktası belli olmayan bir nehrin akan suyu gibi &8230;

Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun
2 Ocak 2015


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.