Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10766
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2268) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (520) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (835) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (622) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3426) |

Görüş bildirebileceğiniz Sağlık konuları
Sağlık ile ilgili görüşleriniz (185)


Sağlık - Sağlık ile ilgili görüşleriniz konusu hakkında görüşler
Mete İslamoğlu - (Ziyaretci) 1.02.2022 19:20:50

DÜNYA İNSANLIĞINI HER GEÇEN GÜN YOK EDEN COVID-19 NEDİR?

DÜNYA İNSANLIĞINI HER GEÇEN GÜN YOK EDEN COVID-19 NEDİR?



Ülkemizin tanınmış araştırmacılarından Ünlü yazar Sayın: ZEYNEP GÜLCAN Tarafından yazımına başlanan eserin tanıtım yazısıdır.



KONUYA GİRİŞ: Bilinmeyen gerçekler anlatıldı. Bütün dünyayı esaret altına alan corona virüs pandemisi toplumları derinden etkilemeye devam etmektedir. Pandemi nedeniyle tüm dünyada kitlesel ölümler vuku bulmuş, insan hareketliliği kısıtlanmıştır, Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19), ilk olarak Çin’in Vuhan Eyaleti’nde Aralık ayının sonlarında solunum yolu belirtileri (ateş, öksürük, nefes darlığı) gelişen bir grup hastada yapılan araştırmalar sonucunda 13 Ocak 2020’de tanımlanan bir virüstür.

Salgın başlangıçta bu bölgedeki deniz ürünleri ve hayvan pazarında bulunanlarda tespit edilmiştir. Daha sonra insandan insana bulaşarak Vuhan başta olmak üzere Hubei eyaletindeki diğer şehirlere ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin diğer eyaletlerine ve diğer dünya ülkelerine yayılmıştır.

Koronavirüsler, hayvanlarda veya insanlarda hastalığa neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir. İnsanlarda, birkaç koronavirüsün soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ve Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) gibi daha şiddetli hastalıklara kadar solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğu bilinmektedir. Yeni Koronavirüs Hastalığına SAR-CoV-2 virüsü neden olur.

BELİRTİLERİ NELERDİR ve NASIL BAŞLAR?


Belirtisiz olgular olabileceği bildirilmekle birlikte, bunların oranı bilinmemektedir. En çok karşılaşılan belirtiler ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Şiddetli olgularda zatürre, ağır solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilmektedir.

“ BU BÖLÜME ÇOK DİKKAT EDELİM ”

BU VİRÜS İNSANLARA NASIL BULAŞIR?


Hasta bireylerin öksürmeleri aksırmaları ile ortama saçılan damlacıkların solunması ile bulaşır. Hastaların solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan yüz, göz, burun veya ağıza götürülmesi ile de virüs alınabilir. Kirli ellerle göz, burun veya ağıza temas etmek risklidir.

KİMLER DAHA FAZLA RİSK ALTINDADIR?


COVID-19 enfeksiyonu ile ilgili şimdiye kadar edinilen bilgiler, bazı insanların daha fazla hastalanma ve ciddi semptomlar geliştirme riski altında olduğunu göstermiştir.
- Vakaların yüzde 80`i hastalığı hafif geçirmektedir.
- Vakaların 20’si hastane koşullarında tedavi edilmektedir.
- Hastalık, genellikle 60 yaş ve üzerindeki kişileri daha fazla etkilemektedir.

Hastalıktan En Çok Etkilenen Kişiler:
- 60 yaş üstü olanlar
- Ciddi kronik tıbbi rahatsızlıkları olan insanlar:
- Kalp hastalığı
- Hipertansiyon
- Diyabet
- Kronik Solunum yolu hastalığı
- Kanser gibi
- Sağlık Çalışanları

Çocuklar Risk Altında Mı?
Çocuklarda hastalık nadir ve hafif görünmektedir.
Çocuklarda şimdiye kadar ölüm görülmemiştir.

HAMİLELER RİSK ALTINDA MIDIR..?
COVID-19 enfeksiyonu gelişen gebe kadınlarda hastalığın ciddiyeti konusunda sınırlı bilimsel kanıt vardır.
Bununla birlikte mevcut kanıtlar COVID-19 enfeksiyonu sonrası hamile kadınlar arasındaki hastalık şiddetinin, hamile olmayan yetişkin COVID-19 vakalarına benzer olduğunu ve hamilelik sırasında COVID-19 ile enfeksiyonun fetüste olumsuz bir etkisi olduğunu gösteren hiçbir veri olmadığını göstermektedir.




Şu ana kadar COVID-19`un hamilelik sırasında anneden bebeğe bulaştığına dair de bir kanıt bulunmamaktadır.

TANI NASIL KONU..?
Yeni Koronavirüs tanısı için gerekli moleküler testler ülkemizde mevcuttur. Tanı testi sadece Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında ve belirlenmiş Halk Sağlığı Laboratuvarlarında yapılmaktadır.

KORUNMA YOLLARI NELERDİR..?


Mümkün olduğu kadar yurtdışına yolculuk yapılmaması önerilmektedir. Yurtdışına çıkışın zorunlu olduğu durumlarda aşağıdaki kurallara dikkat edilmelidir:

Akut solunum yolu enfeksiyonlarının genel bulaşma riskini azaltmak için önerilen temel ilkeler Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) için de geçerlidir.

BUNLAR İSE AYNEN ŞÖYLE OLMALIDIR,

-El temizliğine dikkat edilmelidir. Eller en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı, sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği kullanılmalıdır. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir.
- Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir.
- Hasta insanlarla temastan kaçınmalıdır (mümkün ise en az 1 m uzakta bulunulmalı).
- Özellikle hasta insanlarla veya çevreleriyle doğrudan temas ettikten sonra eller sık sık temizlenmelidir
- Hastaların yoğun olarak bulunması nedeniyle mümkün ise sağlık merkezlerine gidilmemeli, sağlık kuruluşuna gidilmesi gereken durumlarda diğer hastalarla temas en aza indirilmelidir.

ÇOK DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER..


- Öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağız tek kullanımlık kağıt mendil ile örtülmeli, kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içi kullanılmalı, mümkünse kalabalık yerlere girilmemeli, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burun kapatılmalı, tıbbi maske kullanılmalıdır.
- Çiğ veya az pişmiş hayvan ürünleri yemekten kaçınılmalıdır. İyi pişmiş yiyecekler tercih edilmelidir.
- Çiftlikler, canlı hayvan pazarları ve hayvanların kesilebileceği alanlar gibi genel enfeksiyonlar açısından yüksek riskli alanlardan kaçınılmalıdır.
- Seyahat sonrası 14 gün içinde herhangi bir solunum yolu semptomu olursa maske takılarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalı, doktora seyahat öyküsü hakkında bilgi verilmelidir.



BU BÖLÜMÜ LÜTFEN ÇOK DİKKATLE OKUYUNUZ

Virüs ve salgın konuları insanlık tarihi kadar eskidir. Tarihin her döneminde toplumları derinden etkilemişlerdir. Bunun son örneği corona virüs pandemisi (covid 19) olmuştur. Pandemi nedeniyle insan ve ürün hareketliliğinde kısıtlamalar yaşanmış, yönetim ve organizasyon problemleri ortaya çıkmıştır. Pandeminin tıp ve farmakoloji ile ilgisi olduğu kadar sosyolojinin bir dalı olan eğitim sosyolojisi ile de ilgisi bulunmaktadır. Eğitim sosyolojisi, toplumsal yapıda meydana gelen değişimlerin toplumsal bir kurum olan eğitim kurumunu nasıl etkilediğini sosyolojik perspektiften analiz eden bir disiplindir.



Toplumsal değişime yol açan pandemi, okullarda verilen eğitimi de tartışmaya açmıştır. Bu temelde bilgi toplumunun gözde kurumları olan okullarda pre-corona ve post-corona dönemleri için kıyas ve öneriler sunan bilimsel çalışmalar önem kazanmıştır. Okulların, sonraki nesillere daha iyi hizmet verebilmesi; ancak bilimsel çalışmaların sonuçları ile ortaya konulmuş eksikleri tamamlamakla mümkün olur.

SANAYİ SEKTÖRÜ DE NE YAZIK Kİ DURDU…

Fabrikalar üretimlerini durdurmuş, işverenler çalışanlarını işten çıkarmak zorunda kalmış, ibadet faaliyetleri kısıtlanmış, okullar tatil edilmiş, kara-hava-deniz trafiğine yasaklar getirilmiş, sağlık sistemleri işlemez hale gelmiştir. Makalenin yazıldığı tarihte, salgına yakalanmış 180 milyondan fazla vaka görülmüş, 3,5 milyondan fazla insan hayatını kaybetmiştir



4 MİLYONA YAKIN İNSAN CANINDAN OLDU.

Üretilen aşılarla birlikte salgının seyrinde düşüş gözlenmekteyse de vaka ve ölüm sayıları halen durdurulamamıştır.



Corona virüs pandemisi toplumlar üzerinde sosyal yaşamdan, düşünme biçimine, eğitimden ekonomiye, üretimden tüketime kadar pek çok alanda öyle etkiler bırakarak ilerlemektedir ki, pandemi sonrası dönemde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı ifade edilmektedir. Dünyadaki yerimizi yeniden düşünmek, daha insani toplumlar inşa etmek, iyiliksever felsefenin yükselişi, sağlık, eğitim, ekonomide köklü yapısal değişimlerin yaşanacağı, günlük hayatta görüntülü internet kullanım ağırlığının daha geniş bir alana yayılacağı gibi öngörüler bunlardan akla ilk gelenlerdir.



Pandemi, bütün dünyada ilk gündem maddesi olmuştur. Birçok bilim insanı salgının öncesi, bugünkü durumu ve gelecekteki etkileri üzerine canlı tartışmalar yapmaktadır. Her bilim insanı kendi zaviyesinden konuyla ilgili nitel ve nicel araştırmalar yaparak raporlar paylaşmaktadır. Konu ile ilgili gerek yurt dışında gerek yurt içinde ciddi bir literatür oluşmuştur.



2021 çalışmaları ise yurt içinde yapılan araştırmaların bazı örnekleridir. Bu çalışmalarda genellikle pandemi-sağlık-psikoloji ilişkisi, pandemi-üretim-tüketim ilişkisi ya da uzaktan eğitimin verimliliği-öğrenci-öğretmen performansı üzerindeki etkisi gibi konular ele alınmış, konunun eğitim sosyolojisi boyutuna bakılmamıştır. Eğitim sosyolojisi toplum ile eğitim kurumu arasındaki ilişkileri bilimsel metotlara göre inceleyen bir bilim alanı olduğu için pandeminin toplum ve eğitim üzerindeki yansımalarının da bilinmesi önem arz etmektedir.



Bu temelde mevcut literatüre ufak bir katkısı olacağı düşüncesiyle

Ülkenizin sevilen sayılan araştırmacılarından Ünlü yazar Sayın: ZEYNEP GÜLCAN Tarafından bu “okuyacağınız eserle” konuya eğitim sosyolojisi zaviyesinden katkı yapılmaya çalışılmıştır.



Pandemi Tartışmalarında Egemen İki Görüşün Kısa Bir Değerlendirmesi Öldürücü salgınla ilgili değerlendirmelere bakıldığında iki yaklaşımın öne çıktığı görülmektedir. Bunların ilki kapitalizmi suçlu gören anlayış diğeriyse politikacıları suçlu gören bakış açısıdır. Kapitalizmin insan ve doğayı bir kazanç nesnesi olarak gören mantığının uygarlığımıza verdiği zararı inkâr etmenin boşuna bir zaman kaybı olduğunu belirtmeye gerek yoktur. Endüstri Devrimi sonrasında görülen sanayileşme teşebbüsünün doğayı metalaştırıp bütünüyle kazanç aracı olarak gören misyonu yıkıcı sonuçlar yaratmıştır. Üretim biçimindeki kapitalist dönüşüm aynı zamanda yoğun bir insan göçünü, kentleşmeyi, ormansızlaştırmayı, ekosistemin tahribatını ve iklim değişikliklerini tetikleyerek doğanın hızla tahrip edilmesine ve doğal yaşamın kendini yenileme yeteneğinin sekteye uğratılmasına yol açmıştır.



Doğadaki ve doğal dengedeki bu yıkıcı tahribat salgın hastalıkların üreme ve dağılmasında baş etkenlerden biri olmuştur.



Buna karşın bu hastalıkların ortaya çıkmasında neredeyse tek suçluyu kapitalizm olarak gören yaklaşımların yüzeysel ve indirgemeci görüşler olduğunu belirtmek gerekir.



Çünkü kapitalizm öncesi dönemlerde de toplumları sarsan salgınlar yaşanmıştır; hatta tarihin başlangıcından beri enfeksiyon ve salgınlar durmak nedir bilmemiştir. Uygarlıklar, enfeksiyon ve özellikle bulaşıcı hastalıklar tarafından bir yap/boz gibi değiştirilmiştir. Bu salgınlarda insan, ürün ve yönetim sorunları tıpkı bugünkü gibi baş göstermiştir. Örneğin Atina Vebası, Atina ve Sparta arasındaki güç dengesini değiştirip Perikles`in altın çağını ve antik dünyadaki Atina hâkimiyetini sona erdirip Yunanistan`ın çöküşüne sebep olmuştur.



Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne neden olan etkenlerden birinin Justinian Vebası’nın yaptığı tahribat olduğu söylenmektedir.



1347 veba salgını Avrupa’da buhranlara sebep olacak sosyal, ekonomik ve politik sonuçlar doğurmuş, kent yaşamı, yerel yönetimler, ekonomi, nüfus, çevre, din ve tıp bilimine hem olumlu hem de olumsuz etkileri ve katkıları olmuştur .



Avrupalıların Amerika’da koloni kurma girişimlerinin başladığı dönemde beraberinde taşıdıkları mikroplara karşı herhangi bir bağışıklığı bulunmayan Amerikan yerli popülasyonun hastalıklardan kırıma uğradıklarını ifade etmektedir. Son kertede, farklı zaman ölçekleri ve farklı yerleri göz önüne alarak araştırmalar yapmış olan “Crosby (2009), Diamond (1997) ve Ladurie (1981) ve benzerlerinin de vurguladığı gibi virüsler ve salgınlar bugüne ait olmayıp, tarih boyunca insanlık tarihinin rutin unsurları arasındaki vakalardır”



Bu yaklaşımlar, pozitif düşünme becerilerini geliştiren bireylerde insan yaşamının daha anlamlı ve doyurucu olacağına dikkat çekmektedirler. Olumsuz yaşam durumlarına karşı bireylerin pozitif bakış açısı ile kararlar almasının değişim, gelişim, ilerleme ve başarı üzerinde katalizör rolü bulunmaktadır. “Olumlu düşün, olumlu olsun” şeklinde özetlenecek pozitif psikoloji, bu akımın öncülerince yaşamı sadece başarılı değil, değerli ve anlamlı kılmanın yolunun psikolojik iyi olma halinden geçtiğinin altını çizerler. Psikolojik iyi olmayı işlevsel ve faydacı olarak ortaya koyan pozitif psikoloji kısa sürede endüstriden, tıbba, ekonomiye, spora, sanata, yönetim ve organizasyona, örgüt yönetimleri ve liderliğe kadar pek çok alanda psikolojinin ilgiyle karşılanan bir dalı haline gelmiştir. Eğitim sahasında da pozitif eğitim son dönemlerde artan bir ilgi görmüştür.



Pozitif eğitim, hem geleneksel beceriler hem de mutluluk için eğitim olarak tanımlanır. Gençler arasında depresyonun dünya çapında ki yüksek yaygınlığı, yaşam memnuniyetindeki düşüş, öğrenme ile olumlu duygular arasındaki negatif sinerji, mutluluk becerilerinin okulda öğretilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.

BU BÖLÜMDE OKUDUKLARINIZ BU ESERİN ÖN SÖZÜ NİTELİĞİNDEDİR.

İNSANLIĞA SEVGİ ve SAĞLIK DİLEKLERİMLE

Zeynep GÜLCAN

“ Sosyoloğ / Yazar “



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.